Pandemi yeni yaşama çağırırken…
- 09:02 18 Şubat 2022
- Jıneolojî Tartışmaları
“Sistem her zamanki gibi işletilmeye devam edilmiş ama insanlar birebir canlarına değen bu konuda tutarsızlığı, yalanı, çıkarcılığı, umursamazlığı görmüş, sorgulamış ve itiraz etmiştir. Yeni yaşam çağrısı, toplumu sağlıkta bile kutuplaştıran bu hegemonyacı iktidar mantığı dışında bir katılım, müzakere ve diyalog yolunun açılmasını gündeme getirir.”
Ayşe Berktay
Savaşlardan açlığa, yoksulluktan yozlaşmaya, adaletsizlikten yaşamın değersizleşmesine, kâr hırsından kadın düşmanlığına, dillerin, bio-çeşitliliğin yok edilmesinden iklim krizine, orman yangınlarından yalanlara üstümüze basan her şey bizi başka türlü bir yaşamı hayal etmeye çağırıyor; bu nasıl bir hayat, biz artık böyle yaşamak istemiyoruz dedirtiyor. Bütün bu krizlerin ortasında çıkagelen küresel salgın (pandemi) ölümcüllüğü, sınır tanımaz kapsayıcılığı, bir ateş topu gibi ayrımsız hepimizin önüne attığı yaşam-ölüm ikilemi ile benzersiz bir kırılma, hayatta bir kesinti yarattı.
Yapılanlar ve yapılmayanlar
Çok uzun yıllardır birikerek büyüyen ama bir şekilde yumuşatılan, üstü örtülen, muğlaklaştırılan, farklı yerlere kanalize edilerek görünmez kılınan sıkıntılar, acılar, çelişkiler, çürümüşlük, yozluk pandeminin katalizörlüğünde bütün keskinlikleriyle, çıplaklığıyla gözler önüne serildi. Pandemi sürecinde yapılanlar ve yapılmayanlar sadece siyasi iktidarın toplum gözündeki itibarını, güvenilirliğini sıfırlamakla kalmadı. Bilgi, bilim, ekonomi, sosyal yardım, sağlık, teknoloji vb. alanlarda yaratılan iktidarlaşmaların/tekelleşmelerin güvenilmezliğini ortaya çıkardı, sorgulanmasını getirdi. Vatan, millet, devlet, beka aldatmacasından sıyrılmış yalın can, hastalık, ölüm kaygısı insanlara yalanları, yetersizlikleri, ahlaksızlıkları daha net görebilme olanağı verdi. Açıklanan ölüm rakamlarının yalan olduğunu mezarlıklardaki rakamlar, vaka sayılarının yanlış olduğunu hastanelerden gelen bilgiler gösterdi. Önceliğin sağlık ve insan canı değil işletmelerin kazancı, sermaye çarklarının dönmesi olduğunu her şeye rağmen açık tutulan işyerleri, kalabalık toplu taşıma araçlarında kalabalık işyerlerine gitmeye mecbur tutulan, hatta fabrikalara hapsedilip eve gitmemecesine çalıştırılan işçiler gösterdi.
Bulunmaz fırsat: Pandemi
Egemenler pandemiyi denetim, gözetim, baskı, zapturapt altında tutma aracı olarak işlerine geldiği gibi, istedikleri gibi kullandılar. Pandemi önlemlerini toplum sağlığını esas alan bir bütünlük içinde değil, farklı çıkarları önceleyerek yamalı bohça gibi parça parça uyguladılar. Toplumda mantık aramadan emir uygulama refleksini iyice yerleştirmek için pandeminin bulunmaz fırsat olduğunu görmekte gecikmediler. Bu fırsatı diktatörlüğü, askeri nizamı, ayrımcılıkları pekiştirmek için kullandılar. Ayrımcılıktan ve gözden çıkarılmadan cezaevleri, işçiler, yaşlılar, çocuklar, kadınlar, yaşadıkları coğrafyalar itibariyle gözden çıkarılmış olanlar ve kendilerinden özel bir beklenti olmayanlar ve yoksullar bol bol nasibini aldı…
En önce kadınlar hedef alındı
Ağır aksak kendini sürdüren, çok güçlü ve sarsılmaz olduğuna dair illüzyonlar yaratan, kusurlarını kamufle etmeyi az çok beceren sistemin yaldızları pandemi sürecinde döküldü, dökülmeye de devam ediyor. Yoksullara, çalışanlara, işçilere, kadınlara çocuklara, yaşlılara biraz olsun değer verilmediğini, her an itilip kakılabilir, harcanabilir safra olarak görüldüklerini herkes anladı. Bizi yalnızlaştıran, izole eden, tecrit eden, tecridi artık bütün topluma evler düzeyinde empoze eden, en önce işsiz bırakılan kadınların bir de kararnamelerle evlere hapsedildiği, ayrımcı iş bölümünün ağırlığıyla ve şiddetle baş başa bırakıldığı, Kürdistan coğrafyasının test, aşılama konusunda çok geriden geldiği bir süreç yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.
Yeni yaşamda ortaklaşma
Yeni yaşam deyince katılımcı, demokratik, yerelden, yerinden, özerk, halkın toplumun söz ve karar sahibi olduğu bir yaşam biçimi tahayyül ediyoruz. Kadın özgürlükçü, demokratik, ekolojik, çoğulcu, cana ve emeğe, hem yaşlıların bilgeliğine, birikimine, yaşam tecrübesine hem çocuk yaratıcılığına, hayallerine, temizliğine, hem gençlerin dinamizmine, yeniye açıklığına, gözüpekliğine, radikalliğine, hem kadınların bilgisine, özgürlüğüne, bakış açısına, öngörüsüne, yaşam ve toplumla derin bağına değer veren bir yaşam ortamı istiyoruz. Ve en çok da özgürlük. Biz yeni yaşamla katılımcılığı, ortaklaşmayı savunuyoruz, pandemi sürecinde yaşatıldığımız bunun tam da tersi oldu. Şu an toplumda pandemi konusunda yaşanan kargaşada, yaygın çaresizlik ve şaşkınlık halinin baş sorumlusu işletilen tepeden inmeci, merkeziyetçi, katılımı engelleyen, katılımcılığa asla alan açmayan, farklı seslere asla kulak vermeyen dikta sisteminin ta kendisidir. Sistem her zamanki gibi işletilmeye devam edilmiş ama insanlar birebir canlarına değen bu konuda tutarsızlığı, yalanı, çıkarcılığı, umursamazlığı görmüş, sorgulamış ve itiraz etmiştir. Yeni yaşam çağrısı, toplumu sağlıkta bile kutuplaştıran bu hegemonyacı iktidar mantığı dışında bir katılım, müzakere ve diyalog yolunun açılmasını gündeme getirir.
Sağlık bir özsavunma meselesidir
Sağlık, sadece sağlık çalışanlarına emanet edilecek bir şey değil deniyor. Doğrudur, ama sağlık, asıl devlete emanet edilecek bir şey değildir. Sağlık toplumun geri kazanması, kendi ellerine alması gereken bir şeydir. Sağlık bir özsavunma meselesidir. Sağlığını teslim eden toplum hayatını teslim etmiş demektir. Hayatımızı devlete niye teslim edelim? Niçin özel şirketlere, holdinglere, onların hastanelerine ve sisteme teslim edelim? Teslim etmememiz gerektiği küresel salgın sürecinde daha da açık ortaya çıktı.
Pandemi: Neden ve nasıl çıktı?
Pandemi kapitalist modernitenin yaratımı değil. 14. yüzyılda, 7. yüzyılda da pandemiler var. Veba var bütün dünyayı kasıp kavurmuş. Doğayla birlikte yaşıyoruz küçük mikroorganizmalar, bakteriler, virüsler, mikroplar hepsi var bu ortam içinde. Ancak kapitalist modernitenin, ulus-devletlerin toplumları salgınlar, pandemiler karşısında daha savunmasız bıraktığı, edilgen kıldığı bir gerçek. Yeni yaşam derken sorunsuz, salgınsız, pandemisiz, hastalıksız bir dünya öngörmüyoruz. Ama bizim bunlarla nasıl baş edeceğimize dair, toplumun örgütlü müdahale yöntemlerini, araçlarını geliştirmemizle ilgili tartışmayı derinleştirmemiz gerekiyor. Sadece pandeminin neden çıktığını değil, pandemiyle nasıl baş edeceğimizi bir başlık olarak önümüze koyup tartışmamız gerekiyor. Bizi pandemiyle baş etmede zayıflatanın, boşa düşürenin, savunmasız bırakanın ne/ler olduğunu belirlememiz gerekiyor. Kapitalizm, ulus-devlet sistemi, ekolojik kırım, militarizm, sömürgecilik, merkeziyetçilik… hepsi bunun birer parçası.
Sağlıkta toplumsallaşma
Sağlıkta toplumsallaşma diyoruz. Bu; bilginin, bilimin erişilmezlikten, anlaşılmazlıktan çıkıp toplumsallaşmasını da içermeli, toplumun sağlığı kendi eline almasını da toplumsal dayanışmayı ve örgütlenmeyi örmeyi de. Toplumun pandemiyle, salgınlarla öz örgütlülüğü, öz mekanizmalarıyla başa çıkmasını sağlamak bunun en önemli ayaklarından biri. O kadar önemli ki somut dayanışma, somut hazırlık gerektiren bir şey. Esas olarak salgının ve hükümet politikalarının yarattığı sıkıntılarla baş etme doğrultusunda çabalar, hareketlenmeler oldu. Bazı yerlerde önceden bulunan semt dayanışmalarının, semtlerinde pandemi-kapanma süreçlerinde ortaya çıkan erzak, bakım, destek vb ihtiyaçları karşılamaya dönük organize olduklarını, semt sakinlerine acil durum halinde ulaşılabilecek telefon numaraları ilettiklerini gördük. Yine telefon mesajları yoluyla acil durumlarda destek için başvurulabilecek doktor numaraları yaygınlaştırıldı. Siyasi partiler, dernekler, kadın grupları belirleyebildikleri ihtiyaç sahiplerine erzak paketleri ulaştırdılar. Bazı belediyeler “askıda” fatura, “askıda” bakkal alışverişi gibi uygulamalar geliştirdiler. Hepsi de dertleri ortaklaştırma ve sahiplenme, dayanışma ruhunu canlandırma açısından önemli ve değerliydi. Bir sonraki adım bir semt içinden bir grup insanın değil, semtin tamamının bu çerçevede organize olabilmesidir yoksa eksik ve tek yönlü kalır. Sağlıkta toplumsallaşma hedefi, mahallelere iki haftada bir birkaç doktor götürmek olarak anlaşılmamalı. Sağlıkta toplumsallaşmanın belki bunu da içeren ama sağlık konusuyla ilgilenip, bir şeyler yapmaya çalışan belli bilgiler edinmiş insanların organize bir şekilde sokak sokak insanların dertlerine deva olmasını da içeren bir tarafı var. Toplumsallaşma derdi olan bir hareket insanların günlük dertlerine onlarla birlikte çözüm üretmeyi, toplumun çözüm üretmesine yardımcı olmayı mutlaka önüne koymalı.
Somut dertlere çözüm
Yeni yaşamı ileride gerçekleştireceğimiz bir şey olarak değil her gün hayatın içinde inşa edeceğimiz bir yaşam olarak ele alıyoruz. İnşa etmenin bir yanı sorunun nedenlerini tespit etmekse, diğer yanı da elini ateşin içine sokarak somut dertlere çözüm üretmek, bunun yol ve yöntemlerini yaratmak, çözümleri ve çözüm ilişkilerini bilfiil gerçekleştirmektir.
Yerinden, yerelden örgütlenme
Mesele etmemiz gereken şeyin sadece kapitalizmin değil, bir bütün olarak devletli sistemin restorasyonundan kaçınmak olması gerektiğini düşünüyorum. Burada belirleyici olan hayır kurumu kafasıyla değil de toplumun kendi kendisine sahip çıkmasını sağlayacak dayanışma ruhunun canlandırılması, örgütlenmenin ortaya çıkarılması açısından yaklaşmaktır. Halkla birlikte her yerde olup somut derde çözüm üretmek üzere örgütlenmek, kapitalist restorasyona yol açmaz çünkü merkeziyetçi ulus-devletin tam zıddı olan yerinden, yerelden örgütlenmenin pratiğidir.
‘Krizi’ fırsat penceresi olarak görme
Her kriz bizim için olduğu kadar yönetenler için de fırsat penceresi. Olup bitenlere komplolar veya planlı işler olarak değil, egemenlerin her durumdan kontrolleri altında yürüyen sistemi ve iktidarlarını besleyecek fırsatlar olarak yararlanmaları çerçevesinde bakıyorum. Pandemiyi diktatörlüğü, askeri nizamı, ayrımcılıkları pekiştirmek, toplumu zapturapt altına alma fırsatı olarak kullandılar. Bizim için ise yeni yaşam çağrısı ve pratiği için somut, sağlam ve acil bir zemin oluşmuş, egemenlerin, sistemin ipliği pazara çıkmış durumda. Eski sistemden, eski tarzlardan, ilişki biçimlerinden kopuşu olası kılan böyle bir aralıkta önümüzde duran hem yeni yaşamı her alanda ve düzlemde örgütlemek hem de yeni yaşam için örgütlenmek.