Suruç Katliamı görüntüleri bilirkişiye gönderilecek
- 13:02 29 Nisan 2025
- Hukuk
RIHA - Suruç Katliamı’nın firari failleri yönünden devam eden davanın 8’inci duruşmasında, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun dinlenmesi talebi reddedildi. Mahkeme heyeti, 10 yıl sonra ilk defa katliama dair görüntülerin bilirkişiye gönderilmesine karar verdi
Riha’nın Pirsûs (Suruç) ilçesinde, 20 Temmuz 2015 tarihinde DAİŞ’in bombalı saldırısında 33 kişinin katledilmesine ilişkin firari failler Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali yönünden devam eden davanın 8’inci duruşması görüldü. Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Sevda Çelik Özbingöl, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha Şube yöneticileri, Riha Barosu yöneticileri ve aile avukatları katıldı.
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada, katliamda yaralanan ve Suruç Aileleri İnisiyatifi'nde yer alan Yalçın Demir, katliam günü yaşanan güvenlik ihmallerine dikkat çekti. Yalçın Demir şöyle konuştu: "Polisler, yaralılara müdahale etmek isteyen kitleye saldırdı. Biz, bu davanın takipçisiyiz. Yoldaşlarımız için buradayız. Aradan geçen 10 yılda aileler yargılandı. 117 aydır İstanbul Halitağa’da anma ve oturum yapıyoruz, ancak saldırıya maruz kalıyoruz. Geçen aylarda 35 yoldaşımız tutuklandı. Şu an YGC’lerde açlık grevi yapıyorlar. İki firari sanık açısından dava sürüyor. İlhami Bali, Türkiye’ye gelip istihbaratla görüşmüş, hastanede tedavi olmuş. Bu şahıslarla ilgili hiçbir işlem yapılmadı. Ahmet Davutoğlu kendini ihbar etti, ancak mahkeme dinlemedi. ‘5 Haziran ile 1 Kasım arasında yaşananları anlatırsam sokağa çıkacak yüzleri kalmaz’ diyen dönemin Başbakanıydı, ama mahkeme yine dinlemedi. Taleplerimiz reddediliyor fakat gerekçeleri açıklanmıyor. Katliamda sorumluluğu olan kişiler ödüllendirildi. Devlet ve mahkemeler verdikleri kararlarla davanın tarafı gibi davranıyor. Devlet bize 'Bu davanın tarafıyız' desin, biz de ona göre hareket edelim. Sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız."
‘10 yıl geçti’
Katliamda hayatını kaybedenlerden Çağdaş Aydın’ın babası Fethi Aydın da söz aldı: "Ben de katliamda yaralandım. 10 yıl geçti. 10 yıldır farklı yerlerden buraya geliyoruz. Çocuklarımız için geliyoruz ve gelmeye devam edeceğiz. Bir barış köprüsü kurmak istedik. Çocuklara oyuncak götürmek istedik. Görüntüler neden silindi? Bombalı saldırıda 12 kişi yaşamını yitirdi, kolluğun müdahalesi ve saldırısı ile kaybımız 33’e çıktı. Ambulanslar engellendi. 10 yılda sadece bir katil cezaevinde. Bir kişi tek başına nasıl bu kadar büyük bir katliam yapabiliyor? Hukuk, adalet bu mu?
Besra Erol, anmada ağıt okuduğu için tutuklu. Sesimizi duyurmamamız için davalar açılıyor. Buraya gelmek zorundayız. Herkes için adalet ve barış mücadelesi veriyoruz. Abdurrahman Ömer Aslan’ı halk yakaladı, çantasında DAİŞ bayrağı çıktı, ancak polis serbest bıraktı. Şu an devlet memuru. Bu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Yargılanması ve cezalandırılması gerek.
Ahmet Davutoğlu gelip her şeyi anlatmalı. Çocuklarımız barış ve eşitlik istiyor. Şu an Suriye'nin Türkiye’nin denetiminde olduğu söyleniyor. O halde firari şahıslar neden getirilmiyor?"
‘Davanın tarafıyız’
Ailelerin avukatlarından ve Suruç İçin Adalet Platformu üyesi Sevda Çelik Özbingöl, 10 yılda birçok savcı ve mahkeme heyetinin değiştiğine dikkat çekerek şunları söyledi: "Bu dosya hepimizin kendisini taraf hissettiği bir dosya. Biz bu davanın birinci derece tanığıyız. Katliam anı ve sonrasında yaşanan güvenlik ihmalleri ortada. Etkin bir soruşturma yapılmadı.
Eksik olan 5 saatlik MOBESE görüntü kayıtlarının dosyaya eklenmesi gerekiyor. İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi, uzun yıllardır Türkiye denetimindeki Suriye bölgelerinde yaşıyor. Mahkeme, bu kişilerin getirilmesi konusunda ısrarcı olmalı. Bu dosya, insanlığa karşı işlenen suçlara dair bir dosyadır. Tüm taleplerimizin yerine getirilmesini ve Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenmesini istiyoruz."
‘Soruşturma olsaydı yeni katliamlar olmazdı’
Suruç İçin Adalet Platformu üyesi Avukat Serdil İzol, önceki duruşmada İbrahim Halil Yoldaş hakkında çıkarılan zorla getirme kararının uygulanmadığını hatırlatarak şöyle dedi: "Bu kararın uygulanmasını istiyoruz. Yakup Şahin’in iletişimde olduğu kişilerin dinlenmesini ve dönemin Suruç Kaymakamı'nın tanık olarak çağrılmasını istiyoruz. 10 yıldır etkin bir soruşturma yapılmadı. Eğer yapılmış olsaydı, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı belki de yaşanmazdı. İçişleri Bakanlığı'nın bu davaya müdahillik talebi bile olmadı. Deniz Büyükçelebi’nin eşi, MİT tarafından buraya getirildi, örgüt üyeliğini kabul etti ama beraat etti. Bu bir bakış açısı sorunudur. Sanıklar sadece 3 kişi değil.
İçişleri Bakanlığı, ‘Suruç Katliamı bombacısı yakalandı’ diyerek Süleyman el-Agal’ın adını paylaştı, ancak bu bilgi dosyaya dahil edilmedi."
‘Orta Doğu'yu etkileyen bir katliam’
Suruç İçin Adalet Platformu üyesi Özlem Gümüştaş, "10 yıldır akıntıya karşı kürek çekiyoruz. Suruç Katliamı bütün Ortadoğu'yu etkileyen bir katliamdır. Mahkeme heyeti bu hassasiyetle yaklaşmalı. Katliamdan önce Adıyaman ve Antep’te DAİŞ yapılanmaları tespit edilip istihbarat raporları hazırlanmıştı. Bu bilgiler CHP milletvekilleri tarafından da raporlanmıştı. İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi'nin İdlib’te Türkiye denetiminde bulunan bir üstte kaldıkları belirtiliyor. Yerlerinin tespit edilerek mahkemeye getirilmeleri gerekiyor. Gelmeyen belgeler ve yanıtsız müzekkereler konusunda da işlem yapılmalıdır” dedi.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Merkez Yöneticisi Ayşe Şehriban Demirel, ÖHD Riha Şube Eşbaşkanı Gül Fehime Binici ile avukatlar Dicle Aksu, Ahmet Taş, Gökhan Dayık ve Nahide Polat da, meslektaşlarının taleplerinin kabul edilmesini istedi.
İddia makamı, Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenme talebinin reddedilmesini ve firari faillerin yakalanmasının beklenmesini talep etti.
Mahkeme heyeti verilen aranın ardından, olay gününe dair görüntülerin bilirkişiye gönderilmesine ve canlı bomba ile bağlantısı olan İbrahim Halil Yoldaş’ın zorla getirilmesine karar vererek bir sonraki duruşmayı 27 Kasım tarihine erteledi.