‘Suriyeliler Türkiye’de kalmamak adına canlarını tehlikeye atarak kaçıyor’ 2018-12-09 09:01:01   Sibel Özalp   İSTANBUL - Türkiye'nin  koyduğu  ‘coğrafi çekince’ şartından kaynaklı   Avrupa dışından gelenlerin ‘mülteci’ statüsünde olmadığını belirten TODAV'lı avukat Pınar Konak, "Bu yüzden dünyada en fazla Suriyelilerin geçici koruma altında olduğu ülke Türkiye'dir. Ancak geldikleri hızla buradan gidiyorlar ve bu gidişlerin çoğu can kaybıyla sonuçlanıyor" dedi.   Türkiye'de Avrupa dışından gelenlere mültecilik hakkı verilmiyor ve sığınmacı terimi hukuk sisteminde yer almıyor. Yabancılara 'mülteci' denilebilmesi için o kişinin Avrupa ülkelerinden birinden gelmesi ve sığınma talebinde bulunması gerekiyor. Şu anda Türkiye'de 3 buçuk milyonu aşan Suriyelilerin 'yasal' statüsü nedir? 170 bin Afgan ve 140 bin Iraklı hangi kavrama tabi tutuluyor? Türkiye'deki bu kavram karmaşasına dair soruları Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Pınar Konak yanıtladı.   *1951 Cenevre Sözleşmesi'nde yer alan 'coğrafi çekince' ve 1967 New York Protokolü ile 'zaman sınırlaması' ibaresinin kalkması sürecini kısaca açıklayabilir misiniz?   Mültecilerin hukuk statüsüne ilişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi'nde şöyle bir durum söz konusu; sözleşmenin birinci maddesinin A/2 fıkrasında '1 Ocak 1951 tarihinden önce meydana gelen olaylar' şeklinde zaman sınırlaması mevcut. Yine sözleşmenin B/1 fıkrasında 'Avrupa ülkesinde meydana gelen veya Avrupa ülkesi dışında meydana gelen' ibaresi söz konusudur. Sözleşmenin B fıkrasında seçimlik bir hak söz konusudur. Türkiye, 1961'de yayınladığı deklarasyonda  'Avrupa dışından gelenleri sözleşmeden faydalandırmıyoruz' demiştir. Yani 'mülteci olarak kabul etmiyoruz' demektedir. Türkiye, 1951 Cenevre Sözleşmesi'ni 'coğrafi çekince' şerhi ile kabul etmiştir.   Cenevre Sözleşmesi'nde var olan A/2 fıkrasındaki 'zaman sınırlaması' ise 1967 yılında yayınlanan New York Protokolü ile ortadan kaldırılmıştır. Yani 1 Ocak 1951 tarihinden önceki olaylar ibaresi kalkmıştır. Türkiye bu protokolü de kabul etmiştir. Ancak bu protokolü kabul etmesi coğrafi çekince şerhini ortadan kaldırmamıştır. Sözleşmedeki diğer ülkeler bu ibareyi saklı tutarken, Türkiye ve Madagaskar coğrafi çekinceyi kaldırmıyor. Yaklaşık 67 yıldır coğrafi çekince koşuluyla Türkiye, Cenevre Sözleşmesi'ni uygulamaktadır.   *Coğrafi çekincenin yarattığı en temel sıkıntı nedir?   Coğrafi çekince şöyle bir sıkıntı yaratmaktadır: ‘Mülteci’, ‘Şartlı Mülteci’ ve ‘İkincil Koruma’. Coğrafi çekince koşulu mevcut olduğu müddetçe kişilerin statüsünü belirleme noktasında belli sıkıntılar yaşanmaya devam edecektir. Ülkemize Avrupa dışından gelen kişiler mülteci olarak kabul edilmemektedir. Bunların bir kısmı şartlı mülteci, bir kısmı ikincil korumaya tabi olmaktadır. Diğer kalan kısmı da geçici koruma denen statüye tabi kılınmaktadır.   *Bu kavramların veya statülerin Türkiye'deki hukuk sisteminde karşılığı nedir?   Mülteciliğin ülkemizdeki tanımı Cenevre Sözleşmesi'ndeki coğrafi çekince de göz önünde bulundurularak şu şekildedir: Avrupa'da meydana gelen olaylar sebebiyle ırkı, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle herhangi bir zulme uğrama durumu söz konusuysa ve bu kişiler bu sebeplerle ülkeleri dışından başka bir ülkeye geliyorsa bu kişilere mülteci deniliyor.  6458 sayılı yasa tanımı da bu şekildedir.   *Peki, mevcut coğrafi çekince şartı sizce kaldırılmalı mıdır? Neden?   Tabii kaldırılmalıdır. Bu bir şerhtir ve şerh varsa olumsuz bir durum söz konusudur. Coğrafi çekince zaten bir statü karışıklığı yaratmaktadır. Kişinin statüsünün belli olmaması, kendini güvende hissetmemesinin temel sebeplerinden biridir. Mültecilikten faydalanamayan, mülteci statüsüne haiz olmayan kişi öncelikle çalışma hakkından faydalanamıyor. Sosyal, kültürel birçok haktan faydalanamıyor.   *Şartlı Mülteci kime denir?   Şartlı mülteci, Avrupa ülkesi dışından gelen kişiler. Mülteci ve şartlı mülteci arasındaki tek fark Avrupa ülkelerinden mi geldi yoksa Avrupa ülkeleri dışındaki ülkelerden mi geldi? Şartlı mülteciler Türkiye'yi genelde bir geçiş ülkesi olarak kullanıyor ve bu kişiler üçüncü güvenli bir ülkeye geçinceye kadar ülkemizde kalabiliyorlar.   *İkincil Koruma nedir?   Mülteci statüsüne haiz olmayan kişiler için 6458 sayılı kanunda ve sözleşmede ikincil koruma, yani tamamlayıcı koruma söz konusudur. Bu kişiler aynı zamanda 'De Facto Mülteci' olarak kabul edilmektedir. Aslında ikincil koruma bir şekilde geri göndermeme ilkesini karşılayan bir statüdür. Ülkesine döndüğü zaman ölüm durumuyla karşılaşması ya da var olan bir ölüm cezasının infazı, kötü muameleyle, işkenceyle karşı karşıya kalma, savaş durumu söz konusuysa ve bu savaş durumundan kaynaklı yakın bir tehlike varsa bu kişiler ikincil koruma statüsüne kabul edilen kişiler oluyor. İnsani sığınma başvurularında en çok kullanılan statü bu statüdür.   *Mülteci ve ikincil koruma statüsüne tabi olan kişiler aynı haklardan mı yararlanıyor?   Kesinlikle. İkincil koruma dediğimiz şey, mülteci ve şartlı mülteci statüsündeki kişilerin sahip olduğu yasal, hukuki hakların tamamından faydalanabiliyorlar. Bir mültecinin yaptığı iltica, sığınma talebi hangi hukuka tabiyse ikincil korumadan faydalanmak isteyen kişinin başvurduğu hukuki süreçle aynıdır. Sağladığı koşullar da eşdeğerdir.   *Yasal-hukuki farklılıklar dışında yaşamsal olarak bu statülerin birbirinden farkı nedir, nasıl görüyorsunuz?   Mülteci olan bir kişi Türkiye'de çalışma hakkına sahip olabiliyor. Bu kişinin kendisini Türkiye'de bu ülkenin vatandaşı gibi hissetmemesinin önündeki engeller kalkıyor. Ama şartlı mülteci dediğimiz kişi çalışma hakkına sahip değil. Devamında sosyal ve kültürel anlamda haklara ulaşımı engelleniyor. Yine şartlı mülteci ve ikincil korumadan faydalanan kişiler ile geçici koruma altında olan Suriyelilere bakışta farklı oluyor. Şu an ülkemizde en fazla var olan kesim geçici koruma altındaki Suriyeliler. Bunlar dışında 170 bin Afgan, 140 bin Irak, İranlı ve Somalililer var. 2016 verilerine göre Türkiye'de 400 binin üstünde Suriyeli olmayan sığınmacılar var. Sığınmacı tanımı da aslında şartlı mülteci tanımını karşılamaktadır. Sığınmacı dediğimiz kişi Avrupa ülkesi dışından, şartlı mülteci de Avrupa dışından gelendir. Sığınmacı kullanımı 6458 sayılı yasanın 2014'te yürürlüğe girmesiyle şartlı mülteci haline geldi.   *Türkiye'deki Suriyelilerin yasal statüsü nedir?   Şu an ülkemizde 3 buçuk milyonu aşkın Suriyeli var. ‘Suriyeli mülteciler’, ‘Suriyeli sığınmacılar’ bunların tanımı nedir? Suriyeliler mülteci değil, şartlı mülteci değil veya ikincil koruma statüsünde de değil. Suriyeliler için 6458 sayılı yasada 'geçici koruma' statüsü söz konusudur. Suriyeliler şu an geçici koruma statüsünden faydalanıyorlar.   *Türkiye'de resmi olarak ne kadar mülteci var? Diğer statülere tabi olanların Türkiye'deki durumu nedir?   Mülteci olarak 2017 tarihi itibariyle yüzde 41 azalma söz konusudur. Şartlı mülteciler ve geçici koruma altındakiler, özellikle Suriye'den savaştan kaçıp gelenler,  Türkiye'yi geçiş ülkesi olarak kullanıyor. Çünkü buradaki koşullar onlar açısından yaşanabilecek koşullar değil. Her ne kadar bu kişilere maddi manevi birçok alan açıldığı söylense bile bu alanlar bu kişilere yetmiyor. Avrupa ülkelerinde var olan akrabaları aracılığıyla ya da hayatlarının son bulmasına sebep olacak şekilde Türkiye'den ayrılma çabası içerisindeler. Suriye'den gelen 10 kişilik bir aile vardı, bunlar Türkiye sınırlarında bot içerisinde yaşamlarını kaybetti. Suriye'den gelen tanıdıkları cenazelerine ulaşamadı. Biz konsolosluğa başvuru yaptık, cenazelerine ulaşmaları için aracılık ettik. Burada kalmamak adına can güvenliklerini tehlikeye atarak gidebiliyorlar, kaçıyorlar. Dünyada en fazla Suriyelilerin geçici koruma altında oldukları ülke Türkiye'dir. Ancak geldikleri hızla buradan gitme taraftarılar. Bu gidişlerin çoğu başarısızlıkla ve can kaybıyla sonuçlanıyor. Türkiye'deki durumları tamamen bu şekildedir.