Gar Katliamı davasında ikinci gün: 3-5 kişi cezalandırılarak kapatılamaz 2018-08-01 12:32:33   ANKARA - Ankara Katliamı’nın karar duruşmasında beyanlarına devam eden avukatlar, insanlığa karşı büyük bir suç işlendiğini ve 3-5 kişinin cezalandırılarak davanın kapatılamayacağını belirterek, “Bu yargılamayı bitirebilirsiniz ama bizim için asla bitmez” dedi.    10 Ekim 2015 tarihinde DAİŞ'in Ankara Gar'ında gerçekleştirdiği ve 103 kişinin yaşamını yitirdiği 500'den fazla kişinin yaralandığı katliam davasının karar duruşması, Sincan Cezaevi Yerleşkesi Mahkeme Salonu'nda ikinci gününde devam ediyor. Dün müşteki avukatları ve katliamda yakınlarını kaybeden ailelerin tepkisine neden olan yoğun önlemler bugün ise daha da arttırıldı. Sıkı aramalardan geçerek salona giren ailelerle polis arasında yer yer gerginlik ve tartışmalar yaşandı.    İkinci gününde duruşmaya, HDP milletvekilleri Kemal Bülbül, Ayşe Acar Başaran, Oya Ersoy, Celadet Gaydalı ve CHP milletvekili Mahmut Tanal ile avukatlar katıldı. Duruşma müşteki avukatların, hukuki değerlendirmeleri ile sürüyor.   ‘Kürtler, Aleviler ve solcular daima düşman’   CHP adına davaya katılan Avukat Ertuğrul Cem Cihan, davanın Sincan’a kaçılarak avukatların ve ailelerin bir kez daha mağdur edildiğinin altını çizerek, “Buradaki bileşene karşı bir hınç politikası var” dedi. Cihan, bu eleştirileri yaparken içeriye alınan aileler, boş yer olmasına rağmen ayakta kalmaya zorlanınca polislerle tartıştı. Bunun üzerine Cihan, “Bahsettiğimiz hınç durumu ve pratik buraya kadar sirayet ediyor. Alınan güvenlik önlemleri güvenlik önlemini aşarak aileleri engellemeye ve onlar üzerinde baskıya dönüşmüştür” dedi.    10 Ekim Katliamı ile “hükümeti protesto edemezsiniz” diye gözdağı verildiğini söyleyen Cihan, “Devlet “Eğer siz eylem yapmaya kalkarsanız birtakım tetikçileri buluruz, aranıza salarız ve kendilerini patlatırız’ dedi. Bu katliamla muhaliflerin bastırılması amaçlandı” diye konuştu. 10 Ekim’in tasarlanan bir süreç olduğunu ifade eden Cihan, şöyle dedi: “Gaz sıkma emri verenler, bu ölümlerden sorumlu olanlar, ambulansların geç gelmesinin sorumlusu olanlar yargılanmıyor. Yargılama bu aşamaya geldi. Herhangi bir yol kat edilemedi.” Mahkeme heyetinin hukukun önünün açılması ve demokrasinin gelişmesi için tarihsel bir sorumluluğu olduğunun altını çizen Cihan, heyetin bu konuda rolünü oynaması gerektiğini söyledi. Cihan, yapılan katliam ve mahkemede takınılan tutumla devletin, “Kürtleri, Alevileri, solcuları daimi düşman” olarak gördüğünün göstergesi olduğunu kaydetti.   ‘Katliamdan sonra devletin soğuk yüzü ile karşılaşıldı’   Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) adına davaya müdahil olmak istediklerini belirten Murat Yılmaz, “Bu davayı son celsede Sincan’a kaçırdınız. Bu bir devlet refleksi, şahsınızla ilgili değil. Muhalifler öldürülünce bu davalar kaçırılıyor” dedi. Mağdurların eleştirilerinin siyasi iktidarı ve mahkeme heyetini rahatsız ettiğini ifade eden Murat, mağdurların katliamdan sonra da devletin soğuk yüzü ile karşılaştığını söyledi.    ‘3-5 kişi cezalandırılarak dava kapatılamaz’   Bölgedeki bazı mahkemelerin “güvenlik” gerekçesiyle Ankara’ya getirildiğini ancak Ethem Sarısülük davasının da “güvenlik” olmadığı gerekçesiyle başka yere kaçırıldığını kaydeden Murat, Semih ve Nuriye davasının da Sincan’a alındığını anımsattı. “Bunu yaparak bizi uslandırmayı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İki gündür bunu görmüş olmanız lazım” diyen Murat, insanlığa karşı büyük bir suç işlendiğini ve 3-5 kişinin cezalandırılarak davanın kapatılamayacağını vurguladı.    ‘Siz yargılamayı bitirebilirsiniz ama bizim için asla bitmez’   Devletin bu katliamın üzerini kapatmaya çalıştığını belirten Murat, “Bir yerde devlet meseleyi kapatmaya çalışıyorsa orada kötü kokular geliyor demektir” ifadelerini kullandı. Murat, yargılamaya güvenmediklerinin altını çizerek, “Biz sonuçla ilgileniriz, sizin niyetiniz bizi ilgilendirmez. Gerçek sorumlular ortaya çıkarıldı mı çıkarılmadı mı? Ona bırakırız. Bu yargılamayı bitirebilirsiniz ama bizim için asla bitmez” diye konuştu. Sanıkların insanlık suçu kapsamında cezalandırılmasını isteyen Murat, dava kapansa da bütün delillerin savcılığa suç duyurusu olarak gönderilmesini talep etti. Murat, “Burada muhalifler katledildi, 20 sanıkla bu dava kapatılamaz” diye vurguladı.    ‘Kararınızla hem yargının itibarını yükselteceksiniz’   KHK ile kapatılan Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) adına konuşan Avukat Alişan Şahin, sürekli aynı endişeleri ve kaygıları dile getirdiklerinin altını çizerek, 16 yaşındaki dava mağdurunun yaşadıklarını anlattı. Mahkemenin bu mağdur hakkında verdiği, “Onu mitinge götüren ailesi sorumludur” sözlerini aktaran Alişan, “Acaba 13 yaşında 16 yaşında evlendirilen çocuklar hakkında bu yargı ne düşünüyor?” diye sordu. Alişan, Türkiye’de faşizmin toplumun iliklerine kadar işlediğini ve yargının buna “dur” demesi gerektiğini belirterek, “Yoksa daha nice katliamlar mı yaşayacağız?” dedi.   Alişan, mahkeme heyetine “İleride keşkeleriniz olmayacak. Pişman olmayacağınız kararlar vermeniz gerekiyor. Dün avukat arkadaşlarımızdan biri katiller için bunların son kullanma tarihi geçti dedi. Katılmıyorum, bunlar çıktıktan sonra yeniden kullanılmaya çalışılacak. Adalet kararınızla hem yargının itibarını yükselteceksiniz hem de bu ülkenin geleceğini kurtaracaksınız” diye seslendi.   ‘Bu kadar büyük bir organizasyonu tek bir yönetici yönlendiremez’   Daha sonra konuşan Avukat Ahmet Özer de, DAİŞ’in örgütlenmesi hakkında değerlendirmelerde bulundu. Savcılığın Erman Ekici hakkında “örgüt yöneticiliği” tespitinde bulunmadığını dile getirerek, “Dosyada bu yapılanmanın örgüt yöneticisi sadece Yunus Durmaz gözüküyor. Bu kadar büyük bir organizasyonu, eğitim ve eylemi tek bir yöneticinin yönlendirmesi mümkün değil” ifadelerini kullandı.    DAİŞ’in bir “Gladio örgütlenmesi” olduğuna işaret eden Ahmet, şöyle devam etti: “Bu örgütün lojistiğini, ekonomisini, örgütlenmesini, eğitimini sağlayan hiç mi yöneticisi yok.” Ahmet, işaret ettiği delil ve Yargıtay kararına göre Erman Ekici’nin tartışmasız bir şekilde örgüt yöneticisi olduğunu belirterek, “Tüm bunları bir yana bıraksak bile her katliamda Erman Ekici’nin parmak izi çıkmış. Bir dosya da Emniyet fezlekesi Erman Ekici için ‘eylem koordinatörü’ demiş” diye konuştu.    ‘Polis olan kardeşini örgüt içinde kullandı’   Mehmedin Baraç’ın da tartışmasız bir şekilde “örgüt yöneticisi” olduğunu söyleyen Ahmet, bu konuda da delillerin karartıldığını ve sadece Watsapp yazışmalarının bile tek başına bunların pozisyonunu gösterdiğini kaydetti.  Mehmedin Baraç’ın El Bağdadi’ye mektup yazacak kadar birikimli ve yönetim kademesinde yer alan biri olduğunu belirten Ahmet, polis olan kardeşini bile örgütsel işleyiş içinde kullandığına işaret etti.    ‘Yakup Karaoğlu sınır geçişlerini organize eden kişidir’   Mehmedin Baraç’ın Bingöl ve Bölge Sorumlusu olduğunu dile getiren Ahmet, Nihat Ürkmez’in de aynı durumda “örgüt yöneticisi” pozisyonunda olduğuna dikkat çekti. Ahmet, Nihat Ürkmez’in de örgütün Elazığ bölge sorumlusu ve “örgüt yöneticisi” olduğunu söyledi. Yakup Karaoğlu’nun da “örgüt yöneticisi” olduğunun altını çizen Ahmet, “Yakup Karaoğlu, Halil İbrahim Durgun yani katliamı gerçekleştiren kişiyi örgüte kazandıran kişidir. Suphi Alpfidan’ı örgüte kazandıran kişidir. Karaoğlu işi organize eden kişidir ve hiçbir beyanı bir biriyle tutarlı değildir. Yakup Karaoğlu sınır geçişlerini organize eden, çatışma için gelen kişilere ev barınma sağlayan kişidir” dedi.    ‘Katliamı hayatın normal akışına göre örgütlediler’   Savcılığın “eyleme iştirak” konusunu da doğru düzgün tanımlayamadığını belirten ve TEM’de bu konuda bir çerçeve çizildiğini kaydeden Ahmet, katliamın hayatın normal akışına göre örgütlendiğini kaydetti.  “Hasta olarak geldiğini söyleyen biri araç kiralamaya çıkar mı” sorusunu yönelten Ahmet, katliama iştirak eden örgüt üyelerini de sayarak, “Bizim bilmediğimiz bir canlı bomba var. Burak Ormanoğlu. Eylemin organize edildiği evde. Ormanoğlu’nun evde parmak izi çıktı, deterjan kutusu üzerinde parmak izi çıkıyor. Katliam öncesinde işe iştirak ediyor” ifadelerini kullandı.    Burak Ormanoğlu ile birlikte Suphi Alpfidan’ın katliama iştirak ettiğine işaret eden Özer, “Her araçta insanın parmak izi çıkar mı?” diye sordu. Esin Altıntuğ’un mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını belirten Ahmet, şöyle dedi: “Ailenin tamamı örgüt faaliyete katılıyor. ‘Bende örgütsel eğitim aldım’ diyor. Bize bir tane isim dahi söylemedi. Cuma Tabanıyası ile defalarca görüşmesi var ve sadece onun kızının ismini verdi. Esin Ankara Katliamı’nın gerçekleşeceğini biliyor. Bize 11 Ekim, 12 Ekim, 13 Ekim’i anlatamıyor. Eşinin örgütteki rolünü biliyor. Defalarca örgüt toplantılarına katılmış bunu itiraf ediyor. ‘Bunları bilemem’ diyemez. Sanıkların kaçmasına olanak sağlıyor.” Ahmet, örgüt yöneticiliği ve katliama iştirak konusunun yeniden mahkeme tarafından değerlendirilmesini istedi.    ‘Dokümanlarda HDP İstanbul İl Örgütü’ne bombalı araçla saldırı planı çıktı’    Avukat Eylem Sarıoğlu ise, Erman Ekici ve diğer örgüt üye ve yöneticilerinin durumuna ilişkin hukuki değerlendirmelerde bulundu. Eylem, Ekinci’nin üzerinde çıkan dokümanlarda HDP İstanbul İl Örgütü’ne bombalı araçla saldırma hazırlıklarının ve Cumhuriyet Gazetesi Ankara Gazetesi’nin adresinin çıktığını söyledi. Hazırlanan fezlekelerde Erman Ekici’nin eylem koordinatörü olarak gösterildiğine işaret eden Eylem, Erman Ekici’nin Yunus Durmaz’a talimat getirdiğini belirterek, “Ekici örgütün yöneticisidir ve Ankara Katliamı’na iştirak etti” dedi.