Ruken Demir dosyası zaman aşımına sürüklenmek isteniyor! 2017-11-09 09:14:55 Safiye Alagaş DİYARBAKIR - Bağlar’da 12 Eylül 2015 tarihinde yaşamını yitiren Ruken Demir'in katledilmesine ilişkin etkin bir araştırma yapılmadan savcılık tarafından “Daimi arama kararı” çıkartıldı. Aile Ruken’in polis kurşunuyla katledildiğini ifade ederken, savcıya göre Ruken’i  PKK üyeleri öldürdü. Aile avukatı Mesut Beştaş ise “Daimi arama kararıyla” zaman aşımına sürüklenmek isteyen dosyayı AHİM’e taşıdı.    Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde 12 Eylül 2015 tarihinde Cizre'de ilan edilen sokağa çıkma yasağını protesto etmek isteyen gençlere polis saldırmıştı. Saldırı sırasında evinin önünde oturan 18 yaşındaki Ruken Demir başına isabet eden kurşun nedeniyle yaşamını yitirmişti. Ruken’in yaşamını yitirmesine ilişkin konuşan görgü tanıkları polisin zırhlı araçtan açtığı ateş sonucu Ruken'ın katledildiğini ifade etti. Olayın ardından baba Ali Demir, 7 Ekim 2015 tarihinde ‘mağdur’ sıfatıyla şikayetçi oldu. Fakat, Ruken’in katledilmesine ilişkin etkin bir araştırma yapılmadı.    Aile, Ruken’in polis kurşunuyla katledildiğini belirtirken, dosyaya bakan savcı “Örgüt mensupları yapmıştır” diyerek herhangi bir inceleme yapılmadan adeta kesin hüküm verdi. Bunun ardından savcı dosyaya ilişkin sürekli talimat vermemek amacıyla; genellikle faili meçhul cinayetlerde uygulanan “Daimi arama kararı” çıkarttı. Kararın, dosyayı zaman aşımına bırakmak amacıyla verildiğini ifade eden avukat Mesut Beştaş, yaşam hakkı, adil yargılama hakkı ve etkin başvuru yapma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AHİM) gönderdi.    Ruken’in evi işaretlenmişti!   Ali Demir, şikayet dilekçesinde, kızının yaşamını yitirmeden 3 ay kadar önce kendisini arayarak "Baba bizim kapımız çalıyor. Biz korkudan açamıyoruz eve gel" dediğini aktardı.    Eve geldiğinde apartman görevlisinin kendisine, "Senin dairenin giriş kapısına büyük bir şekilde çarpı konularak kapının altına 1 adet av tüfeği mermisi bırakmışlar" dediğini beyan eden Ali, aynı binada altı dairenin daha işaretlendiğini kaydetti.    Ali, 12 Eylül tarihinde Dağkapı Devlet Hastanesi Acil servisinden arandığını ve kızının yaralı olduğu bilgisinin verildiğini dile getirdi. Kızının Selahattin Eyyübi Devlet Hastanesi'ne sevk edildiğini ve burada yaşamını yitirdiğini belirten Ali, Bağlar'da yaşanan bir eylem sırasında polisin halka müdahale ederken Ruken'e ateş ettiğini bu nedenle olayın araştırılmasını isteyerek şikayetçi olduğunu dile getirdi.   Delillerin toplanması için istenen taleplere cevap verilmedi   Şikayetin ardından ailenin avukatı Mesut Beştaş, 9 Ekim 2015 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına soruşturma kapsamında delillerin toplanması ve kaybolmaması için 12 maddelik taleplerini dilekçe şeklinde sundu.    Mesut'un talepleri şu şekildeydi:   *Dilekçede olay tutanağı ve olayın polislere nasıl bildirildiğine ilişkin tutanaklar,   *Olay tarihinde toplumsal bir olayın olup olmadığının tespiti,   *Emniyet mensuplarının olay günü silah kullanıp kullanmadıklarının tespiti,   *Olayın gerçekleştiği sırada, ölümcül yaramayı gören tanıkların mevcut olup olmadığının tespiti ile tanıkların bulunması durumunda beyanlarının alınması,   *Olay yerinde ve yakın bölgelerde mobese kamera kayıtlarının tespiti,   *Olay yeri ve çevresindeki işyeri ve benzeri yerlerdeki kamera kayıtları,   *Tarihi ve saatlerini kapsayacak şekilde, emniyet telsiz görüşme dökümleri,   *Olay tarihinde olay yeri ve çevresinde görevli emniyet araçlarındaki görüntü ve ses kayıtları,   *Olay tarihinde olay yeri ve çevresinde meydana gelen toplumsal olaylara müdahale ile görevli personellerin isim ve sicil numaraları,   *Maktulün vücudunda elde edilen mermi çekirdeği delil mahiyetinde olduğundan temini sağlanarak adli emanete alınmasını,   *Maktulün vücudunda elde edilen mermi çekirdeği ile görevli emniyet mensuplarının uhdesinde bulunan ateşli silahlar ile mukayese edilerek balistik adli tıp raporunun temini,   *Atış mesafesinin tespiti için maktulün elbiseleri üzerinde inceleme yapılarak Adli Tıp Kurumundan rapor talep edilmesi,   Dilekçenin ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları, Soruşturma Bürosu Diyarbakır Terörle Şube Müdürlüğü'ne yazı yazarak, dilekçe doğrultusunda gerekli araştırmaların yapılması ve sonucunda Cumhuriyet Başsavcılığı'na bilgi verilmesini istedi. Ancak bu talepler araştırılmadığı gibi olumlu yada olumsuz herhangi bir cevap verilmedi.   22 Ocak 2016 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçe yazarak soruşturma dosyasının bir suretini isteyen Mesut’un talebi dosyada gizlilik kararı olmamasına rağmen reddedildi.    Dosya zaman aşımına bırakılacak    27 Ocak 2017 tarihinde Ruken'i katleden kişi ve kişiler hakkında 'daimi arama kararı' çıkararak dosyayı zaman aşımına bırakan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı olay yerinde PKK'lilerin yol kapattığını, hendek kazdığını, barikat kurduğunu bu nedenle PKK’liler ve polisler arasında silahlı, taşlı çatışmalar yaşandığını kaydetti.    Daimi arama kararının devamında "Maktul Ruken Demir'i öldüren PKK/KCK örgütü üyelerinin yapılan tüm araştırmalara rağmen kimliklerinin tespiti mümkün olmadığı anlaşılmakla. Olayla ilgili bir takip dosyası açılarak olayın şüpheli veya şüphelilerin 12 Eylül 2045 tarihine kadar aranması…" şeklinde karar vererek dosyayı zaman aşımına bıraktı.   AYM’de dosyayı reddetti!   Ruken’in kimin silahından çıkan kurşunla yaşamını yitirdiğine dair herhangi bir inceleme yapılmadan kesin bir yargıya gidilmesine itiraz eden avukat Mesut, dosyayı önce Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Anayasa Mahkemesi de dosyada Ruken’in nüfus cüzdanı örneği ve nüfus kayıt örneği olmamasını gerekçe göstererek dosyayı reddetti.    Dosya AİHM'e gönderildi   Anayasa Mahkemesi'nden de olumlu bir sonuç alamayan aile avukatı Mesut Beştaş, "Yaşam hakkının", "Adil yargılama hakkının" ve "Etkin başvuru yapma hakkının" ihlal edildiği gerekçesi ile dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gönderdi.   Avukat Mesut önümüzdeki günlerde dosyayı yeniden Anayasa Mahkemesi'ne gönderecek.