Katledilen tüm çocukların sembol ismi oldu: Narin Güran 2025-03-10 09:01:19     Gülistan Gülmüş   AMED - Narin Güran katliamı sonrası görülen davaya ilişkin yurttaşların ciddi bir sahiplenmesi söz konusu olduğunu söyleyen Avukat Canan Atabey, Narin Güran gibi vakaların artmaması için anayasada değişiklik yapılması gerektiğini vurguladı. Canan Atabey, “Devletin katı politikalar geliştirmesi gerekiyor” dedi.   Kürdistan ve Türkiye kentlerinde 2024 yılı, çocuk ve kadın katliamlarının arttığı bir yıl oldu. Kayıp kadınlar, katledilen kadınlar, taciz ve tecavüze uğrayan çocuklar, katledilen çocuklar…  Tüm bunlar yaşanırken, yargı ise “iyi hal”  kararlarıyla faillere ödül gibi cezalarla  katliamları görmezden geldi.    Yüzümüzü Çuli (Tavşantepe) köyünde kaybolduktan 19 gün sonra cenazesine ulaşılan Narin Güran’a çeviriyoruz.   Rezan'a bağlı Çuli köyünde kayboldu     Narin Güran, Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesine bağlı Çuli (Tavşantepe) Mahallesi'nde 21 Ağustos 2024’te kayboldu.  8 yaşındaki Narin Güran, Amed Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İtfaiye, jandarma ve AFAD’ın tüm arama çalışmalarına rağmen bulunamamıştı. Narin Güran’ın cenazesine, 19 gün sonra  Eğertutmaz Deresi’nde  ulaşıldı.     Narin Güran’ın katledilmesi birçok kentte protesto edildi   Narin Güran’ın 8 yaşında bir çocuk olması ve katledilmesi, kamuoyunda da tepkilere neden olurken, yurttaşlarda da derin bir öfke ve üzüntü yarattı. Günler, haftalar hatta aylar boyunca yurttaşlar Narin Güran için eylemler yaptı, “Narin için Adalet” dedi. Duvarlara Narin Güran’ın yüzü resmedildi, ismi yazıldı. Narin Güran adeta bir sembol haline geldi.   Narin Güran davasında ilk duruşma 7 Kasım 2024’te görüldü   Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada Narin Güran’ın annesi, abisi ve itirafçı fail Nevzat Bahtiyar ve amcası Salim Güran, “İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle ilk kez hakim karşısına çıktı. Üç gün boyunca süren duruşmada faillerin tutukluluk halinin devamına karar verildi ve duruşma 26 Aralık 2024 tarihine ertelendi.   Narin Güran davasında ikinci duruşmada karar verildi   İkinci duruşma 26 Aralık 2024 tarihinde görüldü. Mahkeme, “İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan müebbet hapis cezasıyla yargılanan tutuklu failler Narin’in annesi Yüksel Güran, amcası Salim Güran, abisi Enes Güran’ın tutukluluk hallerinin devamına karar verirken fail Nevzat Bahtiyar’a “delilleri yok etme” suçundan 4 yıl 6 ay ceza verdi.    Narin Güran’ın katledilmesi hala aydınlatılmadı. Davayı en başından bu yana takip eden Amed Barosu üyesi Canan Atabay’a mikrofon uzattık.   ‘Nevzat ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almalı’   Canan Atabay ilk olarak bu süreçte nasıl bir çalışma yürüttüklerini ve delilleri toplarken nasıl dikkat ettiklerini belirtti. Canan Atabay devamında, “Yargılama sürecini şu an herkesin eleştirmeye çalışması, bizler avukatlar olarak da eleştirebiliriz. Yargılamada şunlar oldu, şu eksikler oldu, şu hatalar oldu ama bizim hukukçular olarak görevimiz ya da insanlar olarak görevimiz delillerle tartışmak. ‘Ben köye gittim böyle dediler, ben inandım bunlara’ ile değil. İşte ben iki duruşma izledim. Bu duruşmada ben bu izlenimi edindim. Katil şu kişi olarak değil. Dosyayı gerçekten inceleyerek gerçekten dosyadaki delillere temas ederek bunu söyleyen birileri olsa tamam diyeceğiz. Fakat şunu da belirtmek isterim; bizim toplumumuzda, dünyadaki birçok toplumda, belki dünyanın tamamında da dezavantajlı pozisyonda olan kimler diye konuşmaya başlarsak yoksulları da dezavantajlı gruplar içerisinde görebiliriz. Burada benim amacım Nevzat'ı savunmak değil. Nevzat da katil bizim nazarımızda. Onun da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yönlü de istinaf talebinde de bulunduk. Dolayısıyla tüm olayı yoksul olana yıkmaya çalışma ya da sadece bu da katil, bunlar da katil, diğer sanıklar da katil ama bu fakir sadece bu ceza alsın. Bu adamların parası var. Birilerine ulaşabiliyor, temas edebiliyorlar, kamuoyu oluşturabiliyorlar” ifadelerine yer verdi.   ‘Dosya kesinleşinceye kadar takip edeceğiz’   Dijital medya hesaplarında yapılan paylaşımlarla Narin Güran’ın katledilmesinin üzerinin örtülmeye çalışıldığının altını çizen Canan Atabay, “Yargıyı eleştirebiliriz fakat yargıyı eleştirirken de kendimiz başka şeylere neden olmamamız gerekir.  Sosyal medyada sanki Narin hiç öldürülmemiş, herkes masum, biz bu olayı kapatalım gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Oysa ki bizim gerçekliğimiz Narin öldürüldü. ‘Sebep olmadan cinayet olmaz’ diyor bazıları. Sosyal medyada da bunu söylüyorlar. Biz hukukçular, bu yaklaşımın ne kadar arızalı olduğunu ve ne kadar gerçek dışı olduğunu biliyoruz. Narin öldüğüne göre ölüm vardır, öldürülmüştür. Dolayısıyla Narin'in neden öldürüldüğünü bilmiyor olmamız Narin’in öldüğü gerçeğini değiştirmez. Türk Ceza Kanunu şunu söylemiyor, ‘Sahik yoksa cinayet yoktur’ demiyor. Saik yoksa cinayet yoktur diye bir varsayım hiç doğru bir varsayım değil. Hele ceza hukuku anlamında ceza yargılaması anlamında hukukçuların sadece gülüp geçeceği bir söylemin ötesine geçmez diye düşünüyorum. Gelinen aşama itibariyle zaten dosya istinaf aşamasında biliyorsunuz. Yine son sözü elbette ki yargı verecektir. Biz bu dosya kesinleşinceye kadar baro olarak takip edeceğiz. Umut ediyorum, Narin'in kanı yerde kalmaz. Umut ediyorum ki yargıyı etki altına alma çalışmaları sonuç vermez” dedi.   ‘Umarım Narin’i sahiplenme duygusu kaybolmaz’   Narin Güran’ın katledilmesinden sonra halk tarafından önemli bir tepki açığa çıktığına işaret eden Canan Atabey, bu tepkinin diğer vakalarda da ön plana çıkması gerektiğinin altını çizdi. Canan Atabey, “Umut ediyorum ki hakimlerin vicdanı körelmez. Umut ediyorum ki toplumda Narin’e olan saygı, Narin’e olan sahiplenme duygusu kaybolmaz. Çünkü bu, aynı zamanda diğer cinayetlere de ya da diğer cinayetlerin, tecavüzlerin, tacizlerin yaşanmaması için de önemli bir sahiplenmeydi. En başından beri çok kıymetliydi. Bu dosyanın bu aşamaya gelmesi açısından da çok kıymetliydi. Toplumsal dönüşüm bilim çağı, teknoloji çağına gidiyor olsak da hala toplumda dezavantajlı gruplar içerisinde kadın ve çocukları sayıyoruz. Dolayısıyla bir hukukçu olarak şunu bekliyorum; ciddi manada bir sahiplenme, bir duruş, kadının kendini var etme çabasına saygı, kadının kendini görünür kılma çabasına saygı, kadının ve çocukların erkeğin malı gibi görülmesi düşüncesine karşı bir duruş kadının ve çocukların taciz, tecavüz olaylarına, şiddet olaylarına  karşı toplumda ciddi bir tepki, ciddi bir duruş bekliyorum” diye kaydetti.   ‘Devletin çok katı politikalar geliştirmeli’   Canan Atabay son olarak şu sözlere yer verdi: “Yasalarımızın da aslında her ne kadar cezalar çokmuş gibi lanse edilse de aslında caydırıcılık gücü yok. Dolayısıyla yasa koyucuları da ülkeyi yöneten insanlardan da şunu bekliyor, çok katı bir şekilde ve caydırıcı olacak şekilde yasalarda yeniden düzenleme yapılmasını, infaz rejimlerinde kadın ve çocuklara karşı işlenen cinayet, taciz, tecavüz ve şiddet gibi olaylarda özellikle infaz rejiminin buna göre düzenlenmesini, indirimlerin yapılmamasını, şartlı tahliyelerin öne çekilmemesini, gizli afların yapılmamasını İstiyoruz ve talep ediyoruz. Çünkü böyle yapıldığı sürece kadın cinayetleri de çocuk cinayetleri de devam edecek. Kadına ve çocuğa karşı şiddet olayları da devam edecek ve Narinimiz gibi çocuklar, bebeklerimiz hayatlarından koparılmaya devam edecek. Bu konuda da devletin çok katı politikalar geliştirmesi gerekiyor.”