Helin Şen’nin avukatları sordu: Mahkemeyi tutuklamadan alıkoyan nedir? 2020-03-03 16:41:17   DİYARBAKIR - Sur’da sokağa çıkma yasakları döneminde Helin Şen’i katletmekten yargılanan polisin görülen duruşmasında avukatlar, “Mahkeme deliller var diyor, fakat sanığı tutuklamıyor. Mahkemeyi tutuklamadan alıkoyan nedir?” diye sordu.   Diyarbakır'ın Sur ilçesinde uygulanan sokağa çıkma yasağının devam ettiği 12 Ekim 2015 tarihinde ekmek almaya giden 12 yaşındaki Helin Hasret Şen'in Kobra tipi zırhlı araçtan açılan ateş sonucu katledilmesine ilişkin polis Abdullah E. hakkında “Taksirle ölüme neden olmak” suçlamasıyla açılan davanın ikinci duruşması Diyarbakır 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Helin Şen'in annesi Nazmiye Şen ve avukatlar Rahşan Bataray, Abdullah Zeytun, Mehmet Emin Aktar ve Cihan Aydın duruşmada hazır bulundu. Sanık Abdullah E. ise, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılırken, avukatı duruşmada hazır bulundu. Ayrıca, çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi, avukat ve kadın örgütü üyesi duruşmayı izledi. Duruşma öncesi adliye önünde de yoğun güvenlik önemleri göze çarparken, 7 polis memurunun da duruşmayı takip etmesi dikkat çekti.  Duruşmayı izlemek isteyenlerin üstü arandıktan sonra duruşma salonuna alındı.    ‘Silah konusunda son derece uzmanım’   Duruşmada SEGBİS üzerinden savunma yapan sanık polis Abdullah E, şunları söyledi: “Çocuk benim araçtan yaptığım ateş sonucu ölmemiştir. Silah konusunda son derece uzman biriyim. Olay günü Kobra araçla yerde ilerleyen unsurların güvenliğini sağlamak, eli silahlı teröristleri etkisiz hale getirmek için bulunuyorduk. Yaklaşık 150 defa çatışmanın içine girdim. Ama o gün değil. Olay günü sürekli gözetleme yapan bir şahıs gördüm. Silahlı olup olmadığını görmediğim için kör noktalara atış yaptım. Gerilla taktiği diyorlar. Önce gözetleme yapıyorlar. Sonra boş anımızda atış yapıyorlar. O gün ekip amirimizin emriyle megafonla vatandaşları sokağa çıkma yasağının olduğu ve özellikle çocukların sokağa salmamaları gerektiğini uyardık. Çatışma sesi geldi. Araç şoförüm Fatih, tuvalet ihtiyacı için çıkmıştı. EYP veya el bombası patladı. Silahlar sıkılmaya başlandı. Silahlı kişiyi göremediğim için betonarme yapıya 3 el ateş ettim. Kobra aracın görüntü çözünürlüğü düşüktür. Zaman zaman karşıdaki kişinin çocuk mu, büyük  mü olduğunu anlayamazsınız. Ben o esnada kimseyi görmedim. Çocuk görmedim. Bu durumla Cizre ve Silvan olayları olmak üzere iki defa karşılaştım.”    ‘Dosyayı inceledim bunu yapmam imkansız’   Atış yaptığım yerlerden merminin sekme ihtimalinin olmadığını iddia eden sanık polis, “Amirimiz kapak kapat yani ‘ateş etmeyin’ diye uyardı. Ateşi kestim. Ambulans gelecek diye bize bilgi verildi. Maktul başka bir sokaktan çıkarıldı. Dosyayı inceledim. Seken merminin şekli bozulacağı için vücuda normal giriş çıkış yapmaz. Maktulün vücudundaki giriş çıkış, normal şekli bozulmayan mermi giriş çıkışıdır. Bunu benim yapmam imkansız.  Kullandığım silah M-240’tır. Mermisi 7 çarpı 62 milimetre çapındadır. İzleri daha büyük olur. Atılı suçlamaları kabul etmiyorum” diyerek kendisini savundu.   ‘Olayın olduğu sokakta bir tek bizim zırhlı aracımız vardı’   Helin’in avukatlarının sorularını cevaplayan sanık Abdullah E., önce zırhlı aracın bombalandığını ileri sürerken soruların devam etmesi üzerine aracın silahla darbelendiğini iddia etti. Sanık polis, “Emniyette başmüfettişe iki defa ifade verdim. Bilirkişi raporunda maktulün benim silahımdan yapılan ateş sonucu öldüğü tespiti var. Benim atışım sırasında teröristlerinde atışı vardı. Disiplin soruşturmasında karar verenler bunu değerlendirmemiş. İtiraz süresi içerisinde itiraz edemedim. Aldığım ceza ‘Silahıyla ihmal sonucu bir kişinin ölümüne neden olma veya başkasının bu suçu işlemesine neden olma’ başkası suç işlemişse ben neden yargılanıyorum. Olay yerine dair alınan tutanakta 600 polis imzası olabilir. Sur büyük bir yer. Tutanakları TEM Şube tutar. Tutanakta neden çatışma olup olmadığına dair bilgiye yer verilmediğini bilmiyorum” dedi.   Tanık polis: Olay günü herhangi bir ihbar gelmedi   Sanık savunmasının ardından olay günü telsiz konuşmalarında çatışma olmadığına dair tutanakta imzası bulunan polis memuru Erdal K., tanık olarak dinlendi. Tanık polis Erdal K., telsiz konuşmalarına dair tutulan tutanak içeriğinin doğru olduğunu kaydederek, “Tutanakta da belirttiğimiz üzere 12 Ekim 2015’te 07.00-10-00 saatleri arasında haberleşme merkezine bize ulaşan hendek kazma, silahlı çatışma gibi herhangi bir toplumsal olaya dair bir ihbar gelmedi” diye konuştu.    Nazmiye Şen: Zırhlı araçtan ateş edildi   Ardından söz verilen Helin’in annesi Nazmiye Şen, olay günü herhangi bir çatışmanın olmadığı gibi bomba patlama sesi de duymadığını ifade ederek, “Ben sadece zırhlı araçtan 3 el ateş edildiğini duydum” dedi.   ‘Sanık maktulü bilerek ve isteyerek hedef aldı’   Helin'in ailesinin avukatı Abdullah Zeytun, sanığın Helin’i bilerek ve isteyerek hedef alarak doğrudan kasıtla katlettiğini kaydetti. Abdullah, “Tanıkların talimatla ifadesinin alınmasına dair ara karara itiraz ediyoruz. Sanığın mahkeme huzurunda dinlenmesini istiyoruz. Olay yerinde o dönem yaşayan, ikamet eden kişilerin de tanık olarak ifadesinin alınması gerekir. Bunun yanı sıra Sur ilçesi 2015’ten bu yana yasaklı ancak imar davalarında keşifler yapılıyor. Bu olaya ilişkinde bir keşif yapılmasını istiyoruz. Dosyadaki zırhlı aracın kamera görüntüsü, otopsi tutanağı, olay anına ilişkin resmi tutanaklar, idari soruşturmada ki karar ve tespitler tümü ile sanığın doğrudan hedef alındığını göstermektedir” diyerek tutuklanma talebinde bulundu.   ‘Mahkemeyi tutuklamadan alıkoyan nedir?’   Ardından savunma yapan Avukat Mehmet Emin Aktar, “Tutanaklarda olay günü çatışma olmadığını söylüyor. Dolayısıyla sanığın ateş açmasına sebep verecek bir durum yok. Korunaklı bir zırhlı aracın içerisinde sağlıklı gözetleyip pozisyon alabilecek durumda ama sanık hiçbir özen göstermemiş. Bunlar kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan şeylerdir. Peki deliller toplanmış mı hayır toplanmamış. Sanığın bu delillere etki etme durumu var. Tutuklamaya gerekçe gösterilecek katalog suçlardandır. Tutuklamanın bütün sebepleri var. Mahkemeyi tutuklamadan alıkoyan nedir? Eğer bir cezasızlık pratiği işlemeyecekse adil ve tarafsız yargılama yapılacaksa sanık bugün tutuklanmalıdır” dedi.   Delil var tutuklama yok!   Mahkeme heyetinin delillerin toplanmasını gerekçe göstererek sanığın tutuklanmasına dönük talebini reddetmesini eleştiren Avukat Cihan Aydın, “Hangi deliller toplandı. Şu ana kadar bir sanık birde tanık dinlendi. Dinlenmeyen bir sürü tanık var. Görüntü analizi yapılmadı, bütün telsiz kayıtlarını bilirkişi çözmedi, toplanması gereken çok sayıda delil var. Bu bizi adil yargılamaya götürmez, sanığın tutuklanması lazım. Görüntünün kaydını dosyada bulamadık. Telsiz kayıtlarının tamamının çözülmesini talep ediyoruz. Sanığın kullandığı cep telefonu hatlarının GSM şirketlerinden sorularak, HTS kayıtlatının istenmesini talep ediyoruz” diye vurguladı.   Sanık avukatı hiçbir suçlamayı kabul etmediklerini belirterek, dosyayı incelemek için ek süre talebinde bulundu.   Mahkemeye heyeti sanığı tutuklamadı!   Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, delillerin büyük çoğunluğunun toplanmış olması, sanığın kamu görevlisi olarak hala çalışıyor olması, kaçma şüphesinin olmaması ve mevcut delil durumu gerekçesiyle tutuklama talebinin reddine karar verdi.    Mahkeme heyeti şu ara kararları ekledi: “Sanığın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu gözetilerek yurt dışına çıkışının yasaklanmasına, tanıklar İbrahim G., ve Mustafa D.’nin zorla getirilmesine, Adli Emanette bulunan 6 CD’nin içerisinde olay anına dair zırhlı araca ait görüntüler, 155 kayıtlar ve telsiz kayıtları yok ise söz konusu kayıtların istenmesi için Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına, maktulün hayatını kaybetti yerde ikamet eden ve olaya ilişkin görgü sahibi kişilerin bulunup bulunmadığının tespiti için Sur İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, sanığın suç tarihinde kullandığı GSM hattının UYAP üzerinden tespitine ve HTS kayıtlarının gönderilmesi için BTK’ye müzekkere yazılmasına ve sanığın yerine getirdiği görev nedeniyle duruşmadan vareste tutulmasına.”   Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmayı ise Haziran ayına erteledi.