Kayıp yakınları katledilen avukatların faillerini sordu

  • 14:00 30 Kasım 2024
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - Kayıp yakınları, Amed, Êlih ve Colemêrg’de düzenledikleri eylemlerde,  adalet taleplerini yineleyerek, katledilen Şevket Epözdemir ve Tahir Elçi’nin mücadelelerini andı.
 
İnsan Hakları Derneği ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla bu hafta da eylemlerine Amed, Êlih ve Colemêrg’de devam etti. 
 
Amed 
 
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla her hafta düzenlenen eylem, 825'inci haftasında Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Kayıpların ve faili meçhul cinayetlerde yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının taşındığı eyleme kayıp yakınları ile İHD'liler ve Amed Barosu katıldı. 
 
Eylemde bu hafta 25 Kasım 1993 yılında katledilen Şevket Epözdemir ve 28 Kasım 2015’te katledilen Tahir Elçi'nin hikayeleri paylaşıldı. Hikayeler paylaşılmadan önce kısa konuşmalar yapıldı.
 
İki avukatın hikayesi paylaşıldı 
 
Şevket Epözdemir’in kaybedilişini, İHD Amed Kayıp Komisyonu üyesi Avukat Berfin Elçi anlattı. Berfin Elçi, "1962-63’te Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesinde edebiyat öğretmenliği yapmaya başladı. 1965’teki Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’nin kuruluş ve faaliyet süreci içinde yer aldı. Bu faaliyetleri Yozgat Sorgun’a sürgünüyle sonuçlandı. Sorgun’dan sonra Kırıkkale’ye ve arkasından Ankara’ya edebiyat öğretmeni olarak atandı. Bu süreçte TÖB-DER faaliyetlerine de katıldı. Yaşadığı ilk gençlik sürecindeki dava ve soruşturmalar, onu öğretmenlikten hukuk alanına doğru yavaş yavaş taşıyordu. 1970’te Ankara Hukuk Fakültesi'ne başladı. Bir yandan öğretmenlik yapıp diğer yandan hukuk fakültesinde öğrenciliğe devam ediyordu. Ankara Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Tatvan’a yerleşme kararı aldı ve 1976’da Tatvan’da avukatlığa başladı" sözleriyle Şevket Epözdemir’in yaşamını özetledi. 
 
Berfin Elçi devamında, "Avukatlığa başladıktan sonra özellikle Kürt sorunu ve buna bağlı olarak yaşanan insan hakları ihlalleri konusunda birçok önemli davada yer aldı. Devletin güvenlik güçleri tarafından uygulanan zulmü ve baskıyı belgelerle ortaya koyarak, bu tür ihlallere karşı dava açtı ve mağdurları savundu. Kürtlerin yaşadığı köy boşaltmaları, işkence ve zorla kaybetme vakaları gibi insan hakları ihlalleri üzerine davalar takip etti ve bunun yanında bölgedeki faili meçhul cinayetlerin araştırılması için çaba gösterdi. Adaletin sağlanabilmesi için, en zor koşullarda bile hukuk mücadelesini sürdürdü, zaman zaman tehditler alsa da hiçbir zaman geri adım atmadı. 
 
Bir daha eve dönmedi
 
25 Kasım 1993 tarihinde sabah ofisine gitti. Akşam saat 20.00 civarında eşi Sakine Epözdemir’ i arayarak eve dönmek üzere yola çıkacağını söyledi. Ama bir daha evine dönemedi. Eşi o akşam savcılığı arayarak Şevket Epözdemir’ in gözaltına alınıp alınmadığını sordu. Ancak savcılık 'Avukat Epözdemir’in gözaltında olmadığını' söyledi. Avukat Şevket Epözdemir’in cenazesi ertesi gün askerler tarafından Bitlis’in Güroymak ilçesi yakınlarında bulundu. Aradan geçen 31 yıla rağmen dosyasında hiçbir ilerleme sağlanmadı, faillerinin tespit edilip cezalandırılması için hiçbir çaba sarf edilmedi. Epözdemir cinayeti faili meçhul olarak kayıtlara geçti. 
 
Tahir Elçi'nin öyküsü 
 
Tahir Elçi, 1991 yılında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1992 yılından itibaren Diyarbakır'da serbest avukatlık yaptı. Tahir Elçi Türkiye’deki cezasızlık sistemi ve insan hakları hukuku alanında yoğunlaştı. İHD üyesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) kurucularından olan Elçi, 1990'lı yıllardaki yargısız infaz, faili meçhul cinayetler, köy yakma davalarında mağdurların avukatlığını yaptı. Diyarbakır ve bölgedeki hak ihlalleriyle ilgili de birçok çalışmayı sürdürdü. Elçi, Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin bombalanması, Lice Davası, Temizöz Davası, Roboski katliamı gibi pek çok davanın avukatlığını yaptı. Birçok sivil toplum örgütünün kuruluş ve çalışmalarında yer alan Tahir Elçi, 2012 yılında Diyarbakır Barosu Başkanlığına seçildi. 2014 yılı olağan genel kurulu ile tekrar baro başkanlık görevine seçildi. 
 
Ölüm tehditleri aldı
 
Katıldığı 'Tarafsız Bölge' isimli televizyon programında beyan ettiği 'PKK terör örgütü değildir. Bazı eylemleri terör niteliğinde olsa bile PKK, silahlı siyasal bir harekettir. Siyasal talepleri olan, çok ciddi bir desteği olan bir siyasal harekettir' sözlerinin ardından sistematik linçe maruz kaldı. Programa katıldığı 14 Kasım 2015 tarihinden ölümüne kadar ki süreçte sosyal medya mecraları üzerinden ölüm tehditleri aldı. Birçok siyasetçinin, gazetecinin Elçi’nin aleyhine olacak şekilde beyanları da süreci daha da derinleştirdi ve linç kampanyasını besledi. Yargı tarafından hukuk dışı bir şekilde hakkında soruşturma başlatılarak gözaltına alındı ve yurt dışına çıkışı yasaklandı. Tahir Elçi’nin katledilmesinde, bu sürecin aktörlerinin de payı büyüktü. Her şeye rağmen geri adım atmayan Tahir Elçi '1990'lı yıllardan bugüne JİTEM'ci ağababalarınıza ve generallerinize boyun eğmedim, sizden mi korkacağım' sözleriyle tüm tehditlere büyük bir cesaretle cevap verdi. 
 
Süreç etkili yürütülmedi
 
28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşanan çatışmalar nedeniyle tahrip olan ve ağır zarar gören tarihi eser ve kültürel varlıklara dikkat çekmek amacıyla, Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Tahir Elçi açıklamanın hemen akabinde aynı yerde meydana gelen silahlı çatışma sırasında, kendisine isabet eden kurşunla katledildi. Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin soruşturma süreci etkili yürütülmedi. Olaya ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 4 buçuk yıl sonra iddianame oluşturuldu. 15 Haziran 2022 tarihli duruşmada 'Tahir Elçi, siyasi bir suikasta kurban gitti' sözlerinden sonra tanık olarak dönemin başbakanı olan Ahmet Davutoğlu’nun dinlenilmesine karar verilmişse de ara duruşma ile müşteki ve vekillerine herhangi bir bilgi verilmeden ve görüş alınmadan mahkeme tarafından bu karardan dönüldü. Tahir Elçi'nin vurulduğu sırada olay yerinde olan üç polis memuru, 'bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçlamasıyla yargılandı. Polislerin 3 yılda' 9 yıla kadar hapsi istendi. Savcı ise esas hakkındaki mütalaasında üç polis memuru için beraat talebinde bulundu.
 
12 Haziran 2024'teki duruşmada sanık polisler Sinan Tabur, Fuat Tan ve Mesut Sevgi beraat etti. Elçi öldürülmeden dakikalar önce yaptığı açıklamada 'Silah, çatışma, operasyon istemiyoruz' demişti.
 
Değerli basın emekçileri, kayıp yakınları ve cumartesi insanları. Bu iki insan hakları savunucusunun, hukukçunun takip ettikleri davalar, sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir mücadelenin parçasıydı. Onların avukatlık anlayışı, sadece hukuki bir sorumluluk değil, aynı zamanda bir halkın adalet arayışı için verilen bir yaşam mücadelesiydi.  Kendilerinin mücadelelerini sahiplendiğimizi, bu sahiplenişin Kürt halkı için daha adil bir düzenin inşa edilmesi adınasürdürülen bir hak mücadelesi ve insan hakları mücadelesiolduğunu bildiririz. Faili belli ama faili meçhul bırakılan Şevket Epözdemir ve Tahir Elçi’yi saygı ve minnetle anıyoruz. Şevket Epözdemir ve Tahir Elçi için adalet istiyoruz."
 
Açıklama, kayıp ve faili meçhul bir şekilde katledilenler için 1 dakikalık oturma eylemiyle sona erdi. 
 
Êlih  
 
İHD ve kayıp yakınları, Êlih'te eylemlerinin 661’inci haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartının açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme kayıp yakınlarının yanı sıra sivil toplum örgütü ve siyasi partilerden çok sayıda isim katıldı. Bu haftaki eylemde, Amed'de bulunan Dört Ayaklı Minare önünde 28 Kasım 2015 tarihinde açıklama yaptığı sırada katledilen Amed Baro Başkanı Tahir Elçi’nin akıbeti soruldu.
 
Tahir Elçi’nin katledilme hikâyesini İHD Êlih Şube Yöneticisi Melek Atalay okudu. 
 
Açıklama, oturma eylemi ile son buldu.  
 
Colemêrg 
 
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 151’inci haftasında Gever (Yüksekova) ilçesindeki Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eylemde, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartı ve kayıpların fotoğrafları taşındı. Sûr’da katledilen Amed Baro Başkanı Tahir Elçi için adalet istenen eyleme siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı. 
 
Açıklama metnini okuyan İHD Şube üyesi Pınar Zengin, Tahir Elçi’nin öyküsünü paylaştı. Tahir Elçi’nin davasında sanıklar beraat etmiş olsa da mücadelenin devam edeceğini söyleyen Pınar Zengin açıklamayı şu sözlerle sonlandırdı: “Her koşulda ve her alanda insanlık onurunun yüceltilmesi için çabalamaya, Tahir Elçi dosyasındaki cezasızlık politikasına karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Tahir Elçi davasında hakikat ortaya çıkarılsın, sorumlular adil bir yargı önünde hesap versin.”
 
Açıklama, oturma eylemiyle son buldu.