''Rojin’e ne oldu?' sorusu cevapsız kaldıkça kadınlar tehlikede' 2025-09-28 19:46:35     ANKARA - Rojin Kabaiş’in kaybolduktan sonra şüpheli şekilde yaşamını yitirmesinin 1'inci yılında yapılan basın açıklamasında, “Rojin’in adı erkek yargının ve devletin cezasızlık ve ihmalkarlığının bir göstergesi, adalet arayışımızın simgesidir. Rojin’in katledilişine giden süreçte yalnızca bir erkek şiddeti yok, aynı zamanda erkek devletin cezasızlık politikalarıyla kadınların hayatını hiçe sayan bir düzen var” denildi.   Wan'da 27 Eylül 2024'te kaybolduktan sonra şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiş halde bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi 1'inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli şekilde yaşamını yitirişinin aydınlatılması için Rojin Kabaiş için Adalet Komisyonu öncülüğünde Ankara'nın Çankaya ilçesinde bulunan Sakarya Caddesi'nde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya, Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi üyeleri ile çok sayıda kadın kurumu katıldı. “Rojin 1 yıldır adalet bekliyor, Adli Tıp Kurumu 2 DNA’yı açıkla” pankartının açıldığı açıklamada, kadınlar, “Rojin intihar etmedi”, “Rojin Kabaiş’e ne oldu?”, “Çi hat serê Rojin Kabaiş’e”, “Rojin Kabaiş xwe nekuştiye” dövizlerini taşıdı. Kadınlar, sık sık “ATK DNA’yı açıkla”, “Erkek vuruyor devlet koruyor”, “Katledilen kadınlar isyanımızdır”, “Jin jiyan azadî”, “Rojin Kabaiş isyanımızdır” sloganları attı. Açıklamayı komisyon adına Zeliha Taşkıran okudu.   ‘Rojin ’in ölümü hala aydınlatılmadı’   Rojin Kabaiş’in 18 gün boyunca arandığını hatırlatan Zeliha Taşkıran,  Rojin Kabaiş’in cansız bedenin en son görüldüğü yerden 20 km uzaklıkta Van Gölü kıyısında akıntının tersi yönünde bulunduğu hatırlatıldı. Zeliha Taşkıran, “Otopsi raporu 28 gün bekletilerek ne avukatlarla ne de aileyle paylaşılmadı. Otopsisinde bedeninde iki farklı erkeğe ait DNA bulundu, ancak bu DNAların kime ait olduğu ve bedeninin neresinde bulunduğu açıklanmadı. Aradan bir yıl geçti; Rojin’in nasıl kaybolduğunu, bedeninin neden akıntının tersi yönünde bulunduğunu, DNA’ların kime ait olduğu ve dolayısıyla Rojin’in ölümü hala aydınlatılmadı” dedi.   'Devletin cezasızlık politikasının bir sonucu'   Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün erkek yargının ve devletin cezasızlık ve ihmalkarlığının bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Zeliha Taşkıran, şöyle devam etti: “Adalet arayışımızın simgesidir. Biz bugün bir aradayız çünkü biliyoruz ki Rojin’in katledilişine giden süreçte yalnızca bir erkek şiddeti yok, aynı zamanda erkek devletin cezasızlık politikalarıyla kadınların hayatını hiçe sayan bir düzen var. Rojin’in kaldığı Seyyit Fehim Arvasi KYK Yurdu görevlileri, Rojin’in kaybolmasından sonra aileye geç bilgi verdi. Rojin için arama çalışmalarının, kayıp dosyaları için çok kritik zaman dilimi olan ilk iki gün geçtikten sonra başlamasına sebep oldu. Ancak, hala yurt suskunluğunu koruyor, sorumluluğu üstlenmiyor, bir açıklama yapmıyor. Rojin’in ailesi, günlerce sesini duyurmaya çalışmasına rağmen kolluk güçleri üzerine düşeni yapmadı, Rojin’i bulmak için etkin ve hızlı bir arama yapılmadı. Ardından Rojin’in bedeni, kaybolduğu bölgeden 20 km uzakta Mollakasım sahilinde bulundu. Ancak, avukatların Rojin’in bedeninin Mollakasım sahiline kadar sürüklenme olasılığına ilişkin uzman ataması talebi aylarca sürüncemede bırakıldı, taleplerine bir karşılık bulunamadı. Rojin’in kaybedilişinden katledilişine giden süreçte ailesi defalarca yalnız bırakıldı. İntihar etti diyerek Rojin’in katledilişinin üstü örtülmeye çalışıldı, hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde dosyaya kısıtlılık kararı getirildi. Bu somut herhangi bir gerekçesi olmayan kısıtlılık kararının, dosyanın selameti için değil gerçeklerin aileden ve avukatlardan gizlenmesi için getirildiğini biliyoruz.”   ‘Kritik bulgular kamuoyundan gizlendi’   Adli tıp raporlarından kamera görüntülerine, telefon sinyallerinden DNA örneklerine kadar pek çok kritik bulgunun kamuoyundan gizlendiğinin altı çizen Zeliha Taşkıran, “Rojin’in bedeninde bulunan 2 erkek DNA’sının kimlere ait olduğu tespit edilip, şüpheliler gözaltına almak yerine dosyadaki gizlilik kararı bahane edilerek hiçbir açıklama yapılmıyor, soruşturmada bir ilerleme kat edilmiyor ve hala bütün bu bulgulara rağmen Rojin’in intihar ettiği söyleniyor. Geçtiğimiz bir yılda erkek yargı, kadınların yaşam haklarını korumak, Rojin için adaleti sağlamak ve failleri açığa çıkarmak yerine aileyi ve kamuoyunu susturmaya çalışmayı seçti. Rojin’in öğrencisi olduğu Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ise Rojin’e ne olduğunu soran sosyal medya hesaplarına erişim engeli getirilmesi için başvuruda bulunuyor. Biz kadınlar soruyoruz: Neden bu kısıtlılık kararı? Gizlenmek istenen nedir? Hangi ilişkiler, hangi ihmaller açığa çıkmasın diye Rojin için adaletin sağlanmasının önüne bu kadar engel çıkarılıyor? Bugün Rojin’in davası, bize şüpheli kadın ölümlerinin nasıl görünmez kılındığını bir kez daha hatırlatıyor” ifadelerini kullandı.   ‘Deliller yok ediliyor, failler korunuyor’   Özellikle son yıllarda şüpheli kadın ölümlerinin arttığına dikkat çeken Zeliha Taşkıran, “Kadın cinayetlerinin etkin araştırılmadığı için intihar denilerek, şüpheli ölüm başlığı atılarak hiçe sayıldığını biliyoruz. Böylece kadın cinayetlerini aydınlatmak, kadınlar için adaleti sağlamak yerine deliller karartılıyor, dosyalar kapatılıyor ve failler aklanıyor. Bu süreç, başlı başına sistematik bir şekilde devlet ve devletin üniversite, yurt, adli tıp kurumu, Adalet Bakanlığı gibi kurumlarınca işlenen, kadınların yaşam hakkını gasp eden bir suçtur. Bu toprakları kadın mezarlığına çevirmenize izin vermeyeceğiz! Erkek devletin kadın cinayetlerindeki sistematik cezasızlık politikalarıyla ilk defa karşılaşmıyoruz. Çünkü Rojin Kabaiş yalnız değil. Tıpkı Şule Çet’in, Nadira Kadirova’nın, Gülistan Doku’nun ve daha nice kadının katledilişinde ve kaybedilişinde benzer şekillerde üstü kapatılmaya, deliller yok edilmeye, failler korunmaya çalışıldı” diye belirtti.   'Rojin’in ölümü intihar söylemiyle kapatılamaz'   "Rojin Kabaiş’e ne oldu?" sorusunun cevapsız kaldığı süre boyunca her kadın için tehlikenin büyüdüğünü vurgulayan Zeliha Taşkıran, “Bunun en acı örneğini yaklaşık 3 hafta önce, Van Gölü’nde Şilan Tekin’in cansız bedeni bulunduğunda gördük. Eğer Rojin için adalet sağlanmış olsaydı, bugün Şilan için de aynı senaryo yazılmaya çalışılmış olmazdı. Şilan Tekin’e ne oldu sorusuyla karşı karşıya kalmazdık, Şilan şu an aramızda olurdu. İşte bu yüzden biz kadınlar, gerçekleri saklamaya, delilleri karartmaya, failleri aklamaya dönük tüm girişimlerin karşısında dimdik duruyoruz. Biliyoruz ki; Rojin Kabaiş için adalet mücadelesi sadece bir dava ilişkin değil, bütün kadınlar için adalet ve yaşam hakkı mücadelesidir. Bizler, Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonları olarak buradan bir kez daha haykırıyoruz: Rojin’in ölümü ‘intihar’ söylemleriyle kapatılamaz. Kadınların şüpheli ölümleri üzerindeki karanlık perdenin kaldırılması için bu dava aydınlatılmalıdır” çağrısı yaptı.   Talepler   Zeliha Taşkıran, Rojin Kabaiş dosyasına dair şu taleplerı sıraladı:    “*Dosyadaki gizlilik kararı derhal kaldırılsın, aile ve kamuoyu gerçeğe ulaşabilsin.   *Eksik bırakılan deliller toplanıp şeffaf biçimde açıklansın.   *Rojin’in bedeninde bulunan iki erkeğe ait DNA’nın kimlere ait olduğu açıklansın.   *Rojin’in ölümünde ihmali, karartması ve sorumluluğu bulunan tüm kişi ve kurumlar hesap versin.   *Kadınların yaşam hakkını korumak için devlet görevini yerine getirsin.   *Rojin’in ailesi yalnız bırakılmasın, gereken hukuki ve manevi destek verilsin.”   Açıklama sloganlarla sona erdi.