‘Sol kulağımda çınlama olarak hep Suruç’u taşıyorum’ 2025-07-18 09:03:19 Elfazi Toral   İSTANBUL –  Suruç Katliamı’ndan sağ kurtulan Merve Nur İşleyici, 10 yıl boyunca hem adalet mücadelesini sürdürdü hem de yitirdiği arkadaşlarının hayallerini yaşatmaya çalıştı: “Sol kulağımda çınlama olarak hep Suruç’u taşıyorum.”   Riha’nın Pirsûs (Suruç) ilçesinde, 20 Temmuz 2015 tarihinde Amara Kültür Merkezi’nde meydana gelen saldırıda, Kobanê’ye destek vermek ve savaşın yıktığı kentte dayanışma çalışmaları yürütmek isteyen bir grup sosyalist genç, DAİŞ’in canlı bomba saldırısına hedef oldu. Katliamda 33 genç yaşamını yitirdi, onlarcası yaralandı. Aradan geçen 10 yıla rağmen failler hâlâ yargılanmadı.   Saldırıda yaralanan ve katliama tanıklık eden isimlerden biri olan Merve Nur İşleyici, geçen 10 yılda hem hayatını kaybeden arkadaşlarının hayallerini hem de onların başlattığı mücadeleyi sürdürmeye devam ediyor. Saldırının hedefinde olan grup arasında yer alan Merve Nur İşleyici, bombalı saldırı sonucu bir kulağında kalıcı işitme kaybı yaşadı.   1993 yılında Trabzon’da doğan Merve Nur İşleyici, çocukluk ve gençlik yıllarını Antalya’da geçirdi. Henüz lise dönemindeyken halkların yürüttüğü sosyalist mücadeleyle tanıştı. Isparta’da üniversitede felsefe bölümünde eğitim gördüğü yıllarda aktif olarak mücadele etmeye devam etti. Türkiye ve Kurdistan şehirlerinde yaşanan saldırılara tanıklık eden Merve Nur İşleyici, artan baskılara rağmen mücadelesini büyüttü. Üniversite üçüncü sınıftayken sosyalist faaliyetleri nedeniyle birkaç arkadaşıyla birlikte gözaltına alındı ve tutuklandı. Cezaevinden çıktıktan sonra mücadeleye kaldığı yerden devam eden Merve Nur İşleyici, Kobanê’ye gitmek üzere Pirsûs’a giden grup içinde yer aldı. DAİŞ’in saldırısından yaralı kurtulan Merve Nur İşleyici, katliamdan bir yıl sonra tekrar tutuklandı ve beş yıl cezaevinde kaldı. Tahliye olduktan sonra ise mücadeleye, tıpkı kaybettiği arkadaşlarının hayalleri gibi, “Sol kulağımda çınlama olarak hep Suruç’u taşıyorum” sözleriyle devam etti.   Kobanê için dayanışma!   Merve Nur İşleyici, hem yürüttüğü mücadele hem de Kobanê’ye gitme kararına dair o dönemde yaşananları şu sözlerle anlattı: “Üniversitede felsefe bölümü okuyordum. Sınır nöbetlerinin olduğu bir dönemdi. Suriye'de savaş devam ediyordu ve Rojava devrimi için çabalar veriliyordu. Bir taraftan da farklı kentlerden insanlar sınıra gitmişti. Orada anneler de vardı, bizim gibi öğrenciler de vardı. Burdur’dan, İstanbul’dan, Antalya’dan birçok öğrenci oradaydık. Birkaç gün ya da birkaç hafta herkes ne kadar kalabiliyorsa, sınır nöbetlerinde durup IŞİD’in sınırı geçmesini önlemeye çalışıyorduk. Kobanê için dayanışmayı sağlıyorduk. 2014 yılları, dayanışmanın oldukça güçlü olduğu ve daha fazlasının örülmeye çalışıldığı zamanlardı.    Biz gençler olarak savaşın yıktığı o kente gitmeliyiz ve oradaki insanların yaralarını sarma kararı aldık. Bunun için çalışmalara başladık ve ‘Beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz’ kampanyasını düzenledik. Farklı kentlerden gençler olarak orada çocuk parkı kurmak istiyorduk, adını da Berkin Elvan’a atfedecektik. Sadece biz gençler değil, yaşça büyük olan aileler de bizimle birlikte yol almak istiyorlardı. Oradaki devrimin inşa sürecinde yer almak isteyenler vardı. Türkiye'nin birçok kentinde stantlar kurarak çalışmalarımızı sürdürdük. Eşyalar topladık; bu eşyaların içinde kitap da, oyuncak da vardı. Bir dayanışma ağı ördük. Amara Kültür Merkezi’nde toplandık. Elden ele kurulan sofralarda kahvaltımızı yaptık. Herkes kendi memleketinden bir şeyler getirmişti. O gün, birçok şey sembolik anlamda da anlam kazanmıştı.”   ‘Sol kulağımda çınlama olarak hep Suruç’u taşıyorum’   “Orada hem yıllardır tanıdığım arkadaşlar hem de ilk defa gördüğüm arkadaşlar vardı. Patlamadan öncesi ve sonrasını düşündüğümüzde, hem bizim için çok özel, çok heyecanlı bir gün olması bakımından hem de güzel bir ortamda olduğumuz için anlamlıydı. Suruç Katliamı gerçekleştikten sonra Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Özellikle 2015 yılında çokça katliam gerçekleşti. Ankara’da, Sultanahmet'te, Reina’da katliamlar oldu. Patlamadan önce, canlı bomba saldırısında 33 kişi yaşamını yitirdi. Ben önde değildim ama oralardaydım. Patlama olduğu sırada kulağım zarar gördü. Kulağımda çınlama hastalığı olarak kalıcı bir hasar kaldı. Sol kulağımda çınlama olarak hep Suruç’u taşıyorum. Hep hatırlatıcı.    Patlamadan sonra ağır travmalar da yaşadık. Yaşamını yitiren arkadaşlarımız için anma törenleri yaptık. Daha sonra ailelerle birlikte Halitağa’da adalet arayışı başlattık. Yıldönümlerinde hâlâ engellemelerle karşı karşıya kalıyoruz. Suruç’u andıkları için birçok arkadaşımız tutuklandı. ‘Suruç için adalet, herkes için adalet’ derken bunu sadece kendimiz için söylemiyoruz. Katliamlarda yitirdiğimiz herkes için adalet istiyoruz. Suruç’ta patlama olurken biz kadınlar olarak ‘Arin’den Sibel’e yürüyoruz zafere’ sloganlarını atıyorduk. Yaşamını yitiren arkadaşlarımızla attığımız son slogan oldu. IŞİD’in kadınlara ne kadar düşman olduğunu biliyoruz. Êzidî kadınlara neler yaptıklarını biliyoruz. Kadın düşmanı zihniyetini biliyoruz. O an bunu da düşündük; bu sloganı atarken patlamanın gerçekleşmesi planlı ve bilinçli bir adımdır.”   ‘Adaleti aramaya devam edeceğiz’   Suruç’ta katledilenler için mücadele ettiğini söyleyen Merve Nur İşleyici, “Her yıl yazılarla, şiirlerle, resimlerle, karikatürlerle onları anmak adına hep bir çaba içerisinde oldum. Suruç için, Suruç’ta yitirdiklerimiz için mücadele etmek beni buraya kadar getirdi. Yaşadığımız bu katliama rağmen yaşamı daha güler yüzlü, daha iyimser, daha umut dolu bakmaya çalıştım. Yaşanan hukuksuzluklar buna engel olmadı. Çünkü biz herkes için mücadele ediyoruz. Barışın mümkün kılınabildiği güzel bir yaşamı savunuyoruz. Ben cezaevinden çıktıktan sonra da onları anmaya ve onlar için bir şeyler yapmaya devam ediyorum. Kadınlar için mücadele etmeye devam ediyorum.    Bu yıl Suruç Katliamı’nın 10’uncu yılı ve bundan dolayı bizim için daha önemli bir yerde duruyor. Her yıl gençlik örgütleri ve Suruç aileleri 33 Düş Yolcusu’nu anmaya devam ediyor. Besra Anne, oğlunun mezarında yaptığı konuşmadan dolayı hâlâ tutsak. Bu yıl da sayısız etkinlikle onları anmak istiyoruz. Suruç Katliamı yaşandığı günden beri adalet arayışı içerisindeyiz. Biz sokakta adalet aramaya devam ediyoruz. Faillerin yargılanmasını istiyoruz. Hukuki zeminden de bundan vazgeçmiş değiliz. Mücadele dostlarımız hiçbir zaman bizi yalnız bırakmadı. Adaleti aramaya devam edeceğiz” dedi.