Gülay Toksöz: Kadın istihdamı 'varmış' gibi gösteriliyor

  • 18:18 5 Mayıs 2018
  • Emek/Ekonomi
ANKARA - KEİG'in Nular Güler anısına düzenlediği "Çalışıyorum öyleyse varım(mı) emeğin cinsiyeti" konulu söyleşide konuşan Prof. Dr. Gülay Toksöz,  ataerki ve kapitalizmin kadınları emeğini ortak pazar olarak kullandığını ve hükümetin ise "istihdam varmış" gibi gösterdiğini söyledi.  
 
Kadın Emeği ve İstihdam Girişimi'nin (KEİG) düzenlediği "Çalışıyorum öyleyse varım(mı) Emeğin Cinsiyeti" konulu söyleşi Nuray Güler anısına Türkiye Mimar ve Mühendisler Odası (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası'nda yapıldı. Gülnur Seçik'in sunduğu söyleşide konuşmacı olarak Ankara Üniversitesi'nden Prof. Dr Gülay Toksöz, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden Doç. Dr Reyhan Atasü Topçuoğlu  ve Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları'ndan Zuhal Esra Bilir yer aldı. 
 
'İstihdam varmış gibi gösteriliyor'
 
Söyleşide ilk sunumu yapan Gülay, "Güncel ve Politik çerçeveyi" anlattı. Kadınların istihdamda yer aldığı koşullara değinen Gülay, özel sektörde ve kamuda kadınların istihdam edilmesindeki sorunları ve istihdam alanlarını anlattı. İktidarın istihdam artışı "varmış" gibi gösterdiğine dikkat çeken Gülay, "2010 yılını başlangıç noktası alırsak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın ağır engelli kadınlara yaptığı ödemeler var. Bu ödemeler kadınları istihdamda yer aldığını gösteriyor" dedi.
 
'Kadınların katılımı hedeflenmiyor'
 
İstihdam politikalarını, "Kadınlar çalışsın ama evdeki bakım sorumlulukları ihmal etmesin. Evde engelli olanlara bakabilir teşvik veriyoruz. Sosyal güvenlik yok bu tür işlerde. Nasıl olsa kocaları üzerinden sağlık sigortası var. Öldüklerinde ise dul aylığı var" sözleriyle özetleyen Gülay,  bu zihniyetin ataerkil bir yapıda olduğunu belirterek, kadınların işgücü piyasasında insana yakışır işler üzerinden katılımının hedeflenmediğini vurguladı. 
 
Daha sonra "Toplumsal Cinsiyet eşitsizliği penceresinden bakım hizmetleri ve yardımlar" konulu sunum yapan Reyhan Atasü  Topçuoğlu, toplumsal cinsiyet eşitliğinin  norm olarak kabul edildiği bir evrensel değer olduğuna dikkat çekti. Reyhan, bunun kabul edilmesi için sözleşmeler ve kadın hareketinden gelen taleplerin olduğunu da sözlerine ekledi. 
 
'Sigorta kadınların geleceği açısından önemli'
 
 Kadınların ekonomik özgürlüğünü ele almasının önemli olduğunu kaydeden Reyhan,  sosyal sigortanın kadınların geleceği açısından gerekliliği üzerinde durdu. Kadınların kamusal alanda çalışmasının ekonomik özgürlüğünün yanı sıra sosyal kimlikte oluşturduğuna dikkat çeken Reyhan,  "Başka insanlarla da tanışıyorsunuz. Sosyal bir gücü de var aslında. İstihdam sadece 'biz kaç kişiyiz ne kadar gelir alıyoruz'  üzerinden değil de topluma sağladığı faydalar açısından da düşünülmesi gerekiyor" diye konuştu. 
 
'İş aramayan kadınların yüzde 72'si ev işleri ile uğraşıyor'
 
Kadınların hayatın her alanında eşit bir şekilde yer almasını ve değişimini talep ettiklerini vurgulayan Reyhan,  kadınların kendi ihtiyaçlarını gidermede zorlanmaları kentte her şeyi tek başına yapması ile birlikte bir yalnızlaşma ve güçsüzleşme süreci yaşadığını söyledi. Kadına dair toplumsal roller olduğunu dile getiren Reyhan, bakım sorumluluğunun tamamının kadınların üzerine yüklenildiğine dikkat çekti.  2011 TÜİK verilerinden örnek veren Reyhan, iş aramayan kadınların yüzde 72'sinin ev işleri ile uğraştığına ifade etti. 
 
'Kadın kendini nasıl koruyacak'
 
Kadınların ücretli ve ücretsiz işler arasında sıkıştıklarını, bakım ihtiyacının giderek bastırılmasıyla birlikte iş gücüne katılamadığını söyleyen Reyhan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bakıma herkesin ihtiyacı var. Bakımda toplumsal cinsiyet meselesi var. Çok fazla kadınlardan bekleniyor.  Aile Bakanlığı yaptığımız konuşmada şöyle demişti: 'En iyi bir çocuğa annesi bakar'.  Anne uzay boşluğunda yaşamıyor ki anne yoksulsa bunlara nasıl bakar, anne özgüvensiz bir insansa nasıl özgüven verir, anne şiddet görüyorsa kendini ve çocuklarını nasıl koruyabilir. Kadınlar sadece bakımla uğraşmıyor evin tüm yükünü taşıyorlar ve yetişemiyorlar,"
 
'0-2 yaş arası çocuklar için 48 ilde kreş var'
 
Hizmetlerin yaygınlığı, çeşitliliği ve ulaşabilirliğinin önemine değinen Reyhan, sosyal hizmetin  kişiyi başka bir duruma geçirebileceğini ancak;  sosyal yardımın  kişiyi bulunduğu konumda bıraktığına  vurgu yaptı. Türkiye genelinde bulunan kreş ve yaşlı bakım evleri verilerini paylaşan Reyhan, 0- 2 yaş çocuklar için kreşin 48 ilde var olduğunu söyleyerek, "Ne kadar çocuk olduğunu düşünürsek kreş sayısının azlığı göze çarpıyor. Yaşlı akımına baktığımızda 10 bin yaşlı bakım evinde kalıyor. Özel de ise 5 bin civarında" şeklinde konuştu. 
 
'Kadın tek başına ise yardım yok'
 
Kamuya bağlı 126 kuruluşta 5 bin 683,  özel sektörde 148 kurumda 9 bin 565 gibi engelli kaldığını aktaran Reyhan,  ağır engeli bulunan kişilerin bakımını evde üstlenen kadınların ağır depresyon yaşadığını söyledi. Türkiye'de yoksulluğun çok önemli bir mesele olduğunu dile getiren Reyhan, "Sosyal yardımlar kötüdür demiyorum;  ama sosyal hizmetler değişmezlerse statükoyu koruyan bir hal var" ifadesini kullandı. Yoksullara sosyal yardımların Ramazan ve Kurban Bayramı öncesi iki kere verildiğini, yakacak yardımının ise yılda bir defa verildiğini söyleyen Reyhan, "Kadın tek başına yoksulken ona verdiğimiz bir yardım yok. Ama kadının eşi askerde ve ölmüşse bir yardım verilebiliyor" sözlerini kullandı. 
 
AVM'lerde kadınların emek sürecine feminist bir bakış 
 
Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları'ndan Zuhal Esra Bilir "Alışveriş merkezlerindeki kadınların emek süreçlerini" , "Eğretileşen hizmet sektörünün feminizasyonu AVM'lerde çalışan kadın satış görevlileri" konulu yüksek lisans tezi üzerinden anlattı. Ankara'da 9 farklı alışveriş merkezinde farklı ürün satan satış görevlisi ya da mağaza görevlisi 20 kadın ile görüştüğünü ve feminist duruş noktası ile bu araştırmayı gerçekleştirdiğini söyleyen Zuhal, Ankara'nın Türkiye'de en çok AVM'nin  bulunduğu şehir olduğunu söyledi. 2016 yılında Ankara'da 37 AVM olduğunu şu an ise bu sayının 40 ulaştığını belirten Zuhal, "İşsizliğe baktığımız zaman yüzde 30'larda olduğunu görüyoruz" dedi.
 
'Bu koşullar altında iş ve yaşam dengesi kalmıyor'
 
İşverenlerin kadın tercihleri ve kadın istihdamının en fazla olduğu mesleğin satış danışmanlığı olduğunu söyleyen Zuhal, görüştüğü kadınların çoğunun üniversite ve lise mezunu olduğunu kaydederek, kadınların yasal sınırlamanın üzerinde 50 ve 60 saat üzeri çalıştığını vurguladı. Fazla mesainin de yasal sınırların üzerinde olduğunu ancak buna bağlı ödemelerin yapılmadığına dikkat çeken Zuhal, "Bu koşullar altında iş ve yaşam dengesi kalmıyor. Sadece hafta da bir gün izin var o da hafta içi kullanılıyor. Sosyal bir yaşam olamıyor. O süre zarfında haftalık temizlik, çocuk bakımına zaman harcanıyor" ifadelerini kullandı. 
 
'Neredeyse hepsi tacize uğradığını söyledi'
 
Çalışanların çok ciddi sağlık sorunları ile karşılaştığını söyleyen Zuhal, sabahtan akşama kadar ayakta ve kapalı ortamda bulunmaya bağlı bel fıtığı, varis, ayakta şekil bozuklukları, yürüme bozuklukları ve kronikleşen baş ve göz ağrıları gözüktüğünü, satış baskısından dolayı ise  stres kaygı depresyon gibi belirtilerin yaygınlaştığını ifade etti. Mağazadaki kameraların çalışanları denetlemek için kullanıldığını ifade eden Zuhal, birçok çalışanın anlık izlenerek anında müdahale edildiğini söyledi. Neredeyse görüştüğü tüm kadınların tacize maruz bırakıldığını aktaran Zuhal, tacize yönelik hiçbir yaptırımın uygulanmadığını belirtti.