Çalışma hayatındaki baskıya karşı çözüm: Cinsiyetçilikle mücadele
- 09:02 30 Kasım 2023
- Emek/Ekonomi
Pelşin Çetinkaya
AMED - Yaşamın her alanında ve meslekleri içerisinde uğradıkları baskı, şiddet ve mobbinge dair konuşan kadınlar, yaşadıkları ortak sorunlara karşı ortak çözüme işaret etti: Cinsiyetçilikle mücadele etmek.
Kadınlar, uzun yıllardır kendilerine yönelen cinsiyetçi yaklaşımlara karşı mücadele verse de erk zihniyet, hala yaşamın her alanında kadınları hedef alıyor. Cinsiyetçi anlayış kadınların hem sosyal alanlarında hem de çalışma alanlarında şiddetin birçok boyutuyla kendini gösteriyor. Amed’de çeşitli meslek gruplarında çalışan kadınlar, kendi alanlarında cinsiyet ayrımcılığından dolayı uğradıkları mobbing, baskı ve şiddeti anlattı.
‘Kadınlar mücadele ederek haklarını kazanabiliyor’
Kamusal alanın erkeğe göre dizayn edildiğini belirten Eğitim-Sen Amed 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Duygu Özbay, “Dolayısıyla bir erkekliğe göre dizayn edilen bir iş yaşamı, kamusal alan içerisinde kadınlar, mücadele ederek haklarını kazanabiliyorlar” dedi. Duygu, hala toplu sözleşmeleri imzalarken kadınların yaşamına dönük hiçbir politikanın geliştirilmediğine dikkat çekerek, sorunun doğru çözümü için toplu sözleşmeleri imzalarken kadınların olduğu bir masada kadınların iş yaşamına dönük kararların çıkmasını destekleyen bir noktadan yaklaştıklarını ifade etti.
‘Kamusal alan cinsiyet eşitsizliğine dayalı inşa ediliyor’
Mevcut kamusal alan karşısındaki değişimlerde “Özne ne” sorusunu sormak gerektiğini dile getiren Duygu, son iktidar döneminde öznenin kamusal alan içerisinde cinsiyet eşitsizliğine dayalı bir şekilde inşa edildiğini söyledi. Duygu, “Son dönemlerde erkekler kadınları kamusal alan içerisinde görmek istemiyorlar. Kamusal alandaki kadının görünürlüğü azaldı, kadın istihdamı azaldı, kadının ekonomi içerisindeki varlığı azaldı. Çünkü güvencesiz ve esnek çalışma koşulları dayatılıyor ve kadınlar bir süre sonra kendilerine göre dizayn edilmediği için belki de artık ekonomik alanın dışına çıkmaya çalışıyorlar” sözlerine yer verdi.
‘Dikey mobbinge maruz kalıyoruz’
Genelde çalışan kimliğinden ötürü değil, kadın kimliklerinden ötürü birçok kez mobbingle karşılaştıklarını aktaran Duygu, bu durumun da çoğunlukla dikey mobbing şeklinde gerçekleştiğini ifade etti. Duygu, bu sorunların çözümü adına, “Öncelikle toplumsal cinsiyetin eğitimin her kademesinde gösterilmesi lazım. Kamusal hayatın, kadınını da koruyan, güçlendiren, ekonomik alan içerisinde görünürlüğünü arttıran bir yerden yeniden dizayn edilmesi gerekiyor” dedi.
‘Erkek muhatap alınıyor’
2 yıldır mimarlık yapan Canan Yıldeniz de, kendi çalışma alanında birçok cinsiyetçi yaklaşımla yüz yüze kaldığına dikkat çekti. Bir yıl şantiyede çalıştığını paylaşan Canan, “Şu an erkek bir ortağımla beraber serbest çalışıyoruz. Ortağımla iş görüşmelerine gittiğimizde erkek olduğu için hep o muhatap alınıyor. Karşıdaki kişiler ne istediklerini onunla konuşuyor” sözlerine yer verdi. Canan, çalışma yaşamında kadın kimliği üzerinden yaşadığı bir başka sorunu ise şu örnekle aktardı: “İşyerinde kadın olarak bir ustaya bu işi yap dediğimizde bu onun hoşuna gitmiyor. Bir kadının gidip erkek bir ustaya talimat vermesini kendine yediremiyor ve ‘Kadın bu işten anlamaz zaten’ söylemine geçiyor. Tadilat işlerimiz oluyor mesela, ustaya nasıl yapılacağını söylediğimizde genelde dikkate alınmıyoruz.”
‘Kadınlar özgüvenini kaybetmemeli’
Cinsiyet ayrımcılığından kaynaklı ilk etapta sorunlara maruz kaldığını belirten Canan, bunun onda özgüven eksikliğine sebep olduğunu dile getirdi. Canan, artık kendi gücünün farkında olduğunu vurgulayarak, “Görüşmelere artık erkek ortağım ya da bir erkek arkadaşım olmadan gidiyorum. Bu sorunlarla karşılaşan kadınlar da özgüvenlerini kaybetmemeli, bildiğini savunmalı” dedi.
‘Hastanede güvenlikle dolaşmak zorunda kalıyorum’
Devlet hastanesinde 10 aydır tıbbi sekreter olarak çalışan Seher Aydın, çalışma alanında kadınlara fiziki ve sosyolojik yönden şiddet uygulandığını kaydetti. Seher, mesleğinden dolayı hastalarla ilk muhatap olan kişinin kendisi olduğuna değinirken, yanında çalıştığı doktor kadın ise kapılarında mutlaka bir güvenliğin olduğunu ifade etti. Seher, şiddetin sadece hastalardan değil herkesten geldiğinin altını çizerken, “Mesela ben yer talebinde bulunduğum zaman ‘Kapıda korumalık yapabilecek, kadın doktorlarımızı savunabilecek erkek arkadaşlar istiyoruz’ diyorlar ama orada ben de bir kadın çalışanım. Bu göz ardı ediliyor” ifadelerini kullandı.
‘Arkamızda sağlık yönetimi bile yok’
“Zaten toplumda gördüğümüz şiddet ardı arkası kesilmeyen bir seviyede. Bir de bunun hastane boyutu var” diyen Seher, şiddet eksenli bir düzende ayakta kalmaya çalıştıklarını ve bu düzende tek başlarını olduklarını dile getirdi. Arkalarında bir sağlık yönetiminin olmadığını ekleyen Seher, kadının eril zihniyetin olmadığı bir toplumda kendini geliştirebiliyor olması gerektiğini söyledi.
‘Kadının yapacağı işe onlar karar veriyor’
Makine mühendisi Arin Zümrüt de mühendis, mimar ve şehir planlayıcısı kadınlar olarak mesleklerinde bazı zorluklarla karşılaştıklarını dile getirdi. Arin, en büyük ve temel sorunun cinsiyet ayrımı olduğunu dile getirdi. Arin, meslek gruplarında cinsiyetçi yaklaşım nedeniyle özellikle iş bulma noktasında çok sorun yaşadıklarını aktarırken, “Bir ilanı aradığımızda, başvurmak istediğimizi söylediğimizde 2’nci cümleleri, ‘Biz erkek mühendis arıyoruz’ şeklinde oluyor. Cinsiyete göre meslek gruplarını ayırıyorlar. Kadınların yapabilecekleri ve yapamayacaklarına kadınlar adına karar veriyorlar” şeklinde konuştu.
‘Mühendisleri sadece erkek sanıyorlar’
Bağlı bulunduğu odanın yüzde 90’ının erkek olduğunu söyleyen Arin, bu erkek yoğunluğunun Türkiye’nin genelinde öyle olduğuna işaret etti. Arin, çalışma hayatında cinsiyet ayrımcılığından dolayı yaşadığı bir olayı “Karşıdaki kişi sizi bilmeden önce mühendisim dediğinizde sizin erkek olduğunuzu düşünüyor. Telefonda biriyle konuştuğumda ‘Arin Bey’ diye başlıyor. Benim kadın olduğumu anlayınca şaşırıyorlar. ’Şurada çalışabilir burada çalışamaz’ şeklinde kararlar veriyorlar” sözleriyle anlattı. Çevresindeki insanların kendisine mesleğinin sadece erkekler tarafından yapılabileceği adına çeşitli söylemler söylediğini belirten Arin, “İyi niyetli telkinlerde bulunma adı altında aslında ötekileştirip bu işi yapamayacağımı söylüyorlar” dedi.
‘Şantiyeye gelmemi istemiyorlardı’
Cinsiyet ayrımcılığına üniversitenin ilk yılında da maruz kaldığını kaydeden Arin, mühendisliği seçtiğinde sınıflarının genelinin erkek öğrenci olduğunu dile getirdi. Eğitim döneminde cinsiyet ayrımcılığıyla alakalı uğradığı bir olayı şu şekilde paylaştı: “Bizim bölümün staj alanı şantiyeydi. İlk gün şantiyeye giderken bizimle sorumlu kişiler bana, ‘Sen istersen gelme, seni zorlar, orası sana olmaz. Biz senin staj defterini en son imzalarız’ gibi şeyler söyleyerek benim oraya gelmem konusunda tedirgindi. Ben de reddederek, ‘Hayır, geleceğim. Bu benim mesleğim, ben yapabilirim’ dedim.”