Ekoloji örgütleri yangın raporunu paylaştı: Failler belli
- 11:59 10 Temmuz 2024
- Ekoloji
AMED – Ekoloji örgütleri Xana Axpar ve Şemrex’te çıkan yangınlara ilişkin inceleme raporunu paylaştı. Raporda yangına dair, “Nedeni ve failler bellidir, asıl sorumlular hesap vermelidir” vurgusu yapıldı.
Ekoloji örgütleri Amed'in Xana Axpar (Çınar) ve Mêrdîn’in Şemrex (Mazıdağı) ilçeleri arasında 20 Haziran’da meydana gelen ve 15 kişinin yaşamını yitirdiği yangına dair hazırladığı inceleme raporunu paylaştı. Raporda yangının DEDAŞ’ın sorumluluğundaki bakımsız ve eskiyen elektrik hatlarından çıktığı ve yangına müdahale eden köylülerin engellendiği bilgisi dikkat çekti.
Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nin daveti ile Amed’e gelen ekoloji örgütleri, Amed’in Xana Axpar (Çınar) ilçesine bağlı Tobînî (Köksalan), Herberê (Yazçiçeği) mahalleleri ile Mêrdîn’in Şemrex (Mazıdağı) ilçesine bağlı Yücedağ (Kelekê) Mahallesi’nde 20 Haziran günü başlayan, 15 insanın ve binlerce canlının yaşamını yitirdiği yangına dair 25 Haziran’da yaptıkları incelemeye dair raporunu paylaştı. Amed Ekoloji Derneği, Burhaniye Çevre Derneği, Ege Çevre ve Kültür Platformu (Egeçep), Ekoloji Birliği, Malatya Çevre Platformu (MAL-ÇEP), Mardin Çevre Tarihi Eserleri Koruma ve Geliştirme Derneği (Mardin ÇEVDER), Mardin Ekoloji Derneği, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Munzur Çevre Kültür ve Dayanışma Derneği, Şırnak Ekoloji Platformu, Van Çevre Derneği, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Ekoloji ve Tarım Komisyonu temsilcilerinden oluşan inceleme heyeti, gözlemlerine raporda yer verdi.
‘Kurumlar üstlerine düşen görevi yapmadı’
Raporda yangının, 20 bini ekili tarım alanı olan yaklaşık 55 bin dekarlık alanı etkilediği, tarım alanları dışında ormanlık alanların ve otlakların da büyük zarar gördüğü belirtilirken, “Yangında 302 keçi, 622 koyun ve sayısı bilinmeyen yaban hayvanı yaşamını yitirmiştir. Yangına müdahale için AFAD, Orman İşletme Müdürlüğü, İtfaiye ve 112 Acil Sağlık ekipleri seferber edilmesi gerekirken, olayda bu kurumlar üstlerine düşen görevleri yapmadı. 15 insan ve yüzlerce canlı vaktinde müdahale edilmediğinden yaşamını yitirdi. Yangına havadan müdahale yapılmaması, yangının yayılmasına ve kontrol altına alınmasının zorlaşmasına, kayıpların artmasına ve tahribatın büyümesine neden olmuştur. Yangının sınırlarına bakıldığında traktörle köylülerce engellenmiş olduğu, yaş bitkilerin bulunduğu ekili alanlar, akarsu ya da toprak yollar nedeniyle yangının sıçramasının durmuş olduğu görülmektedir” bilgisine yer verildi.
‘Yangın bakımsız elektrik hatlarından çıktı’
Yangının DEDAŞ’ın sorumluluğundaki bakımsız ve eskiyen elektrik hatlarından çıktığı ve yangına müdahale eden köylülerin engellendiği kaydedilen raporda, “Bölgede elektrik dağıtımını yapan DEDAŞ, geçmişte de benzer ihmaller nedeniyle yangınlara sebep olmuştur. Elektrik direklerinin 30 yıldan fazla süredir yenilenmediği ve bakımsız olduğu tespit edilmiştir. Direkteki OG sigortalarının yerinde olmadığı görülmüş ve yerine iletkenlerle bypass edildiği ve bu bağlantıların gevşeklikten dolayı arka sebebiyet verebileceği görülmüştür. Birçok direkte kırık izolatörlerin olduğu bu durumun atlamalara sebebiyet verebileceği, OG hatlarda ekili tarım alanlarında ağaç direkleri mevcudiyeti görülmüştür. Elektrik direklerinin ağaç direkler olarak kullanılmasının uygun görülmediği, hatların geçtiği güzergâhlarda direklerin etrafında yangına karşı bir önlem alınmadığı ve yere oldukça yakın oldukları gözlemlenmiştir Yıllardır bakımı yapılmayan elektrik tellerinin yılın en sıcak aylarında genleşmeden dolayı gevşeyerek kıvılcım yarattığı durumu ise yerel halkın aktardığı gibi olası sebeplerdendir. Tanıkların anlattığı gibi yangının başlangıç noktası olan elektrik direğinin de kıvılcımlar çıkararak yangını başlattığı düşünülmüştür” ifadeleri kullanıldı.
‘Yangın geniş bir ekolojik tahribata yol açtı’
Raporda yangının geniş bir doğal bir tahribata neden olduğuna dikkat çekilirken, yangının çıktığı ekili alanın da zarar görmesi sonucunda köylülerin bir yıllık emeği ve besin-geçim kaynağının da yok olduğu vurgulandı. “Ağaçlar, likenler ve diğer vejetasyonlar (bitki toplulukları), kuş yuvaları ve diğer yaban hayatı yangından büyük ölçüde etkilenmiştir. Tavşan ve kekliklerin üretme alanları olan yerdeki yangının bu iki türün popülasyonunun büyük ölçüde etkilendiği bir başka gerçektir. Yanan ormanlık alanlarda palamut ve meşe ağaçlarının yanı sıra, yangından etkilenmeden ayakta kalan bazı bitki ve hayvan türleri de gözlemlenmiştir. Vejetasyonlar için maruz kalınan sıcaklığın yüksekliği, süresi, yer üstünde sıcaklığa maruz kalınan yüzeyin büyüklüğü gibi etmenler oldukça önemlidir. Topraktaki organik maddeler, toprak organizması, toprak strüktürü (yapısı) ve asiditesi de yangın sonrası sıcaklıktan etkilenmiştir. Yanan alanda toprağın su tutma kapasitesi azalmıştır. Bu da su sorunu yaşanan bölge için toprakların iyileştirilmesi için yeni sıkıntılar doğurmaktadır. Yangının etkisiyle doğal yaşam alanlarının yeniden yapılanması uzun sürecektir” denildi.
‘Sorumlular hesap vermeli’
“Nedeni ve failler bellidir, asıl sorumlular hesap vermelidir” sözlerinin yer verildiği raporda, yangından sonraki süreçte yapılması gerekenler şu şekilde açıklandı:
“* On yıllardır orman yakmaları, köy yakmaları ve köy boşaltmalarıyla insansızlaştırmaya çalışılan bölgede DEDAŞ kurumunun mevcut pratikleri aracılığıyla, toplumun ve doğanın üzerinde tahakküm artmış, bunun bir boyutu olarak enerji, su ve toprak gasp edilmiştir. Çıkan yangının nedeni ve sorumluları bellidir. Üstü örtülen her suç, görünmez kılınan her gerçek, yeni yangınlara, yeni canlı ölümlerine, yeni biyoçeşitlilik kayıplarına ve yeni göçlere zemin oluşturmaktadır.
* Yerel halka yeni hak kayıpları yaşatılmamalıdır. Yangın bölgesinin acil olarak afet bölgesi olarak ilan edilmesine yönelik çağrılarımız geç de olsa yanıt bulmuş ve bölge "Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi" ilan edilmiştir. Yangından etkilenen, can kayıpları olan halka acil olarak ekonomik ve sosyal-psikolojik destek sağlanmalıdır. Afet Bölgesi ilanının dayandırıldığı 7269 nolu yasanın arazi gaspına ya da başka hak kayıplarına sebebiyet vermeyecek şekilde köylüler aleyhine kullanılması engellenmelidir. Uzun vadede yangından zara gören halkın ihtiyaçlarına göre bir afet planı yapılmalıdır.
* Hayvanlar ölüme terk edilmemelidir. Yaşadığımız yangın bir kez daha göstermiştir ki; yangında yine en ağır bedeli hayvanlar ödemektedir. Yangından yaralı kurtarılan hayvanlar tedavi edilmek yerine ölüme terk edilmiş ya da kesime gönderilmiştir. Hayvanların tedavi ve yaşama hakları tanınmalı ve hayata geçirilmelidir.
* Ekosistemin yeniden canlanmasına yönelik takip çalışmaları yapılmalıdır. Yaşam savunucularının ve yerelin kolektif önerileri doğrultusunda yangın bölgesindeki ekosistemin, canlı ve yaşam varlığının eski dengeye ve döngüye ulaşabilmesi adına acil olarak eylemler hayata geçirilmelidir. Toprağın dinlendirilmesine dönük zamanın ardından tarım arazileri, otlaklar ve ormanlık alanlara yönelik farklı koruyucu, iyileştirici süreçleri hayata geçirmek için çalışmalar yapılmalıdır. Orman alanları ve yaban insan müdahalesine maruz bırakılmadan yerelin ekosistemini bilen köylülerin ve uzmanların verdiği bilgilerden hareketle koruma altına alınmalı, canlı yaşamı takip edilmelidir.
* Yeni orman yangınlarını önlemek için elektrik altyapı-bakım faaliyetleri ve halka dönük eğitimler yapılmalıdır. Yangınların önlenmesi için elektrik altyapısının düzenli bakımı ve güncellenmesi gerekmektedir. Yangınlarla mücadeleni en iyi ve en doğru yöntemi yangınlar çıkmadan önleyici tedbirleri almaktır. Bölgedeki kuraklık göz önüne alındığında, yangınların tekrar etme ihtimali bulunmaktadır. Yangın sezonu olarak bilinen Temmuz-Ağustos ayları için özel hazırlıklar yapılmalı, yangın yolları açılmalı ve ilk müdahale ekipmanları kırsal bölgelere yerleştirilmelidir. Ayrıca, yangınların devam etme ihtimali sebebi ile yangın bölgesinde yaşayan halkın yangına müdahale ve ilk yardım konularında eğitilmesi ve bu konuda her türlü desteğin ve teçhizatın sağlanması ve hazır bulundurulması gerekmektedir.”