Abeer Abu Khdeir: Çözüm ayrımcılığa karşı birleşmek

  • 09:02 22 Kasım 2022
  • Dosya
Melek Avcı
 
ANKARA - Filistinli kadınların şiddetin her türlüsüyle karşılaştığını söyleyen Filistinli Abeer Abu Khdeir, kadınlara şöyle sesleniyor: “Tüm dünya kadınlarına mesajım; kadınların rolünü geliştirmek için ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan cinsiyet eşitliği yasaları çıkarmak, sosyal adalet ayrımcılık yapmama ve ayrımcılığa karşı birlikte çalışmaktır.”
 
Miraballerden bugüne erkek-devlet şiddetinin büyümesine karşı kadınlar da kendi örgütlülüklerini büyüttü. Rafael Trujillo rejimi tarafından 25 Kasım 1960’ta 3 kelebeğin katledilişinin üzerinden 62 yıl geçmiş olsa da rejimin o günkü zihniyeti, bugün de dünyanın her yerinde mücadele eden kadınları hedef alıyor. Bizler de hedef olan mücadelenin içinden kadınları dinlemeye devam ediyoruz. Filistin Kadın Komiteleri Birliği Yönetim Kurulu üyesi Abeer Abu Khdeir, Kudüslü feminist aktivist ve “eski bir düşünce mahkûmu” olarak 25 Kasım haftasında Filistin’deki kadınların durumunu aktardı.
 
‘Kadınlar çifte şiddete maruz kalıyor’
 
Abeer, Filistin’de kadınların hem İsrail’in işgalinden hem de Filistin toplumunun kendi içinden gelen şiddete maruz kaldığını belirterek kadınların çifte şiddetin hedefinde olduğunu söylüyor. Filistinli kadınların her gün kesintisiz şiddete maruz kaldıklarına işaret eden Abeer’in anlatımları, Türkiye ile birçok benzerliği de ortaya koyuyor. Abeer, “İnsan hakları veya kadına yönelik şiddetle mücadeleden daha ziyade; ırkçılık ve en kötü zulüm, özgürlüklerinin kısıtlanması ve bundan yoksun bırakılmalarıyla başlayıp, şehit düştüklerinde cenazelerinin günlerce tutulup ailelerine verilmemesi ve ailelerden son vedalarını bile esirgeyerek baskı ve şiddetin her türlüsünü uygulamaktadır” sözleriyle kendilerine yönelen şiddeti aktarıyor. Filistin toplumundaki eril yaklaşıma da değinen Abeer, “Tüm siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yönleriyle ataerkil otorite tarafından kontrol edilen Filistin toplumu, kadınların güçlendirilmesi için fırsatları azaltarak bunu ataerkil, aşağılayıcı bir bakış açısı olarak görüyor” diyor. 
 
‘Şiddet kadınların kendilerini geliştirme fırsatlarını azaltıyor’
 
Filistinli kadınların şiddetin her türlüsüyle karşılaştığını kaydeden Abeer, şunlara değiniyor: “Filistinli kadınların gerçekliği bölgedeki diğer kadınlardan farklı, özellikle de şiddetin birçok boyutunu yaşıyorlar. Toplumsal şiddete ve siyasi şiddete maruz kaldıkları için, bu durum kadınların kendilerini geliştirme fırsatlarını azaltıyor ve hayatın her alanında kadınlara yönelik baskı biçimlerini artırıyor. Kadına yönelik şiddet; fiziksel, cinsel veya ekonomik zarar ve acı veren, toplumsal cinsiyet ayrımcılığına dayalı olmakla birlikte aynı zamanda, baskı veya hak ve özgürlüklerden yoksun bırakma tehdidini, her türlü fiziksel, ahlaki, cinsel, etnik ve ekonomik saldırı biçimlerini barındırıyor. İşgal altındaki Filistin'de ve uygulanan ekonomik şiddetin ışığında, bir aile üyesi öldürüldüğünde, tutuklandığında veya yaralandığında kadınlar çifte yük taşıyorlar, çünkü ailenin geçimini sağlayan tek kişi o erkekler. Ayrıca toprak ve geçim kaynağına el konulması veya aile evinin yıkılması, kadının sadece barınma, psikolojik ve sosyal koşullarda yerleşme hakkını kaybetmesi anlamına gelmez, bu aynı zamanda aileye bakmanın ve evin işlerini sağlamanın psikolojik yükünü de taşıması demektir.”
 
Kadınlar toplum içinde güçlendirilerek eğitime teşvik ediliyor
 
Abeer ülkelerinde, kadınları şiddete karşı korumak için yaptıkları faaliyetlerden de söz ediyor. Temelde kadını korumayı önceleyerek faaliyetlerini yürüttüklerini aktaran Abeer, kadınları şiddetle karşılaşma durumuna hazırladıklarını ve onları toplum içinde güçlendirmek için eğitim verdiklerini belirtiyor. Abeer, “Yardımlaşma programları aracılığıyla onları hedef alan her türlü şiddete karşı güçlendirmek ve onları eğitime teşvik etmek, istihdam fırsatları yaratmak ve kendilerine karşı her türlü şiddetle yüzleşmelerine yardımcı olmak için psikolojik ve yasal tavsiyelerde bulunmaya çalışıyoruz. Ayrıca şiddete maruz kalıp da şiddete karşı mücadele gücü olmayan kadınları korumak ve hayatlarını güvene almak için güvenli yuvalara yönlendiriyoruz. Toplumun her türlü şiddetten arınmış olmasını sağlamak ve genel olarak aileyi ve özel olarak kadınları istismarcının herhangi bir saldırganlığından veya öldürmesinden korumak için aileyi şiddetten koruyan bir yasanın kabul edilmesini talep etmek için lobi ve destek kampanyaları düzenliyoruz” ifadelerini kullanıyor.
 
‘Küresel düzeyde kadınları koruyan adil yasalar sağlanmalı’
 
“Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, kadınların toplumdaki en zayıf grup olduğu düşüncesiyle hareket eder” diyor Abeer ve bu nedenle kadınların eğitim, çalışma ve bağımsız bir yaşam kurma konusundaki fırsatlarını azaltarak ezilmelerine yönelik uygulamaları devam ettirilmesinden kaynaklı tüm dünyaya yayılan bir şiddet ve eşitsizliklerin söz konusu olduğunun altını çiziyor. Kadınların korunması ve güvenliğinin sağlanması için küresel düzeyde kadınları koruyan adil yasaların sağlanması gerektiğine dikkat çeken Abeer, “Özellikle Ortadoğu'nun durumu ataerkil sistemin egemen olduğu Filistin'den ve kadınları destekleyen ve onlara koruma sağlayan herhangi bir yasaya karşı çıkan aşırılıkçı hareketlerden pek farklı değil. Bölgede bazı ülkeler görüyoruz, kadınları koruyan yasaları kabul etmelerine rağmen yine de onları yöneten klan ve toplumsal töreleriyle kadınların haklarına tecavüz ediyorlar. Kadın haklarını destekleyen metinler bulduğumuzu, ancak aile ilişkilerini düzenleyen yasaların gelenek-göreneklerle oluşturularak kadın ve erkek arasında tam ve etkili eşitliğin sağlanmasına engel teşkil edebileceğini gördüğümüzü söylemeliyim” sözlerine yer veriyor.
 
‘Biz de bu toplumsal ve siyasi mücadelenin bir parçasıyız’
 
Kadınların seslerini yükselttikleri her türlü toplumsal hareketi desteklediklerini belirten Abeer, “Küresel toplumsal hareketler, kadın sorunları için sürekli bir mücadelenin alanıdır ve biz de bu toplumsal ve siyasi mücadelenin bir parçasıyız. Kadınların güçlendirilmesine, sosyal adalet ve eşitlik toplumuna ulaşılmasına ve haklarını elde etmek için, kadınların seslerinin yükseltilmesine katkıda bulunan her hareketi destekliyoruz. Emperyalizmin istilası ve ekonomik kaynaklar üzerindeki küresel kontrol yarışı ve Ukrayna savaşının her yerde yol açtığı artan yaşam maliyeti, toplumun en yoksul grup olan kadınların potansiyellerinin ve enerjilerinin daha fazla sömürülmesine yol açtı” diyor.
 
‘Dünyanın tüm kadınları için birlikte çalışalım’
 
Abeer, tüm kadınlara ise şöyle sesleniyor: “Başta Ortadoğu olmak üzere dünyadaki tüm kadınlara mesajım, kadınların rolünü geliştirmek için ve kadınları ve aileleri cinsiyete dayalı şiddetten koruyan cinsiyet eşitliği yasaları çıkarmak, sosyal adalet ayrımcılık yapmama ve ayrımcılığa karşı birlikte çalışmaktır. Başta esir anneleri, kadın tutsaklar, özgürlük ve haysiyet uğruna canını veren çocukların sabırlı anneleri olmak üzere tüm Filistinli kadınları işgal karşısında gösterdikleri kararlılıktan dolayı takdir ederek selamlıyorum. Dünyanın tüm kadınları için insanca bir yaşam için birlikte çalışalım.”
 
YARIN: Kadın haklarında geriye gidişe karşı pusula, Rojava Devrimi!