Ferman, göç, direniş, örgütlülük… (5)

  • 12:04 3 Ağustos 2019
  • Dosya
‘Abdullah Öcalan’ın felsefesi bizi soykırımdan kurtardı’
 
Şarıstan Mahir
 
ŞENGAL - DAİŞ fermanının ardından Êzidî kadınların örgütlenmeden başka seçeneklerinin kalmadığını söyleyen Êzidî Kadınlarla Yardımlaşma Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Zehra Süleyman, şuan topluma öncülük edecek düzeye geldiklerinin altını çizdi. Zehra, “Ferman yaşandığında Abdullah Öcalan’ın yaratmış olduğu felsefe ve güç bizi soykırımdan kurtardı ve bu günkü örgütlü bir halk düzeyine getirdi” diye ekledi.   
 
3 Ağustos Şengal Katliamı’nın üzerinden 5 yıl geçti. Katliamın ardından özsavunmanın artık bir gereklilik olduğunun farkına varan Êzidî kadınlar, katledilen, tecavüz edilen ve kaçırılan kadınlar için intikam sözü verdi. Berivan Şengal ve Berivan Arin özsavunma gücüne katılarak ölümsüzleşen Êzidî kadınlar oldu. Berivanlardan bayrağı devralan Êzidî kadınlar, özsavunmanın yanında örgütlenme çalışmalarına da yoğunlaştı. Katliamın 1’inci yılında kadınlar ilk örgütlenme adımını atarak Şengal Êzidî Kadın Meclisi'nin kuruluşunu Şengal Dağı'nda ilan etti. Meclis daha sonra 2016 yılında Êzidî Özgür Kadın Hareketi-Tavgera Azadiya Jinên Ezidxan (TAJÊ) adı ile örgütlenme kararı aldı. Savunma alanında da kurulan Yekinêyen Parastina Jin a Şengal-Şengal Kadın Savunma Birlikleri (YPJ-Şengal) 12-13 Şubat 2016 tarihleri arasında yaptığı konferans ile isim değişikliğine giderek Yekiniyên Jinên Şengal'ê- Şengal Kadın Birlikleri (YJŞ) olarak örgütleneceklerini duyurdu. Bu yıl Şengal’de iç ve dış saldırılara karşı Êzidî Kadın Asayiş Birimi de kuruldu. Kadınlar ayrıca bu yılın Nisan ayında Irak’ın başkenti Bağdat’ta Êzidî Kadınlarla Yardımlaşma Vakfı’nın resmi olarak kuruluşunu ilan etti. 
 
Êzidî Kadınlarla Yardımlaşma Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Zehra Süleyman, DAİŞ saldırıları sonrası Êzidî kadınların örgütlenme sürecini ajansımıza anlattı.  
 
‘Yaşadığımız ihanetler ortada’
 
2014’te yapılan saldırılarının öncesinde savunmasız bırakıldıklarını söyleyen Zehra, bu yüzden soykırım ile yüz yüze kaldıklarının altını çizdi. “Özellikle de kadın ve çocuklar olarak çok acı çektik, anlatılması bile zor olan anlar yaşadık” diyen Zehra, Êzidî halkının neden böyle bir saldırı ile karşılaştığı konusu üzerinde durulması gerektiğini vurguladı. Zehra, “Yaşadığımız ihanetler ortada. Bizleri savunması gerekenler bırakıp kaçtılar. Bizim için önemli olan nedenleri ve ortaya çıkan sonuçlardır. Doğru anlayıp okumaktır. Geleceğimiz için bunlar önemli” diye ekledi. 
 
‘Abdullah Öcalan’ın felsefesi ile örgütlü bir halk olduk’
 
Fermandan sonra Êzidî kadınlar olarak nasıl tekrar bir araya gelip örgütlendiğine değinen Zehra, devamında şunları dile getirdi: “Fermandan ve yaşanan katliamlardan sonra Êzidî halkı neyin ne olduğunu daha iyi anladı. Kendisi dışında kimsenin onu korumayacağını ve savunmayacağını anladı. Bir örgütleme ve savunma gücüne ihtiyaç olduğunu daha iyi gördü. 3 Ağustos 2014 yılında DAİŞ saldırdığı zamanda Êzidî halkı kendi silahları ile kendini savunabildiği kadar savundu. Halk silahlanarak kendi kendisini savundu. Özsavunmalarını kendileri yaptı. Ama silah sayıları az olduğu için tam savunamadık kendimizi.  Bugün Êzidî halkının gücü fermandan öncesinden daha örgütlü ve kendi savunma gücü var. Êzidî halkı yaşadığı soykırıma rağmen kendi kendini yönetebiliyor. Elbette bunlar öyle durduk yere olmadı. Bunun bir temeli ve örgütlülüğü var. Êzidî halkı düşünce, toplum ve savunma gücünü örgütlemesinde en büyük emek ve güç kaynağını Abdullah Öcalan’ın felsefesinden aldı. Ferman yaşandığında Abdullah Öcalan’ın yaratmış olduğu felsefe ve güç bizi soykırımdan kurtardı ve bu günkü örgütlü bir halk düzeyine getirdi. Eğer bu felsefe Êzidî halkının içine girmeseydi şu anda Şengal’de Êzidî halkından bahsediyor olmayacaktık. Êzidî halkı bu felsefe ve düşünce ile örgütlü bir halk haline geldi.”
 
‘Fermana örgütlenme ile cevap verildi’
 
“Kadınlar olarak bugün bizi ayakta tutan ve hala direnmemizi sağlayan da örgütlü bir gücümüzün ortaya çıkmasıdır” diye belirten Zehra, 2014’ten sonra Êzidî kadınlarının yaşanan gerçeğin farkına vardığını söyledi. Zehra, Êzidî kadınının kendisini kimlerin koruduğunu, fermanda neden özellikle hedef alındığı sorularına doğru cevap bulduğu kanaatinde olduğunu söyleyerek, yaşananların Êzidî kadınını güçlendirdiğini dile getirdi. “Êzidî kadınları olarak şimdi her zamankinden daha örgütlüyüz” diyen Zehra, şöyle konuştu: “Çünkü kadının yaşadığı acılar ve DAİŞ’in Êzidî kadına yaptıkları onda tam tersine bir örgütlü olma gücü yarattı. DAİŞ esir aldığı kadınları pazarlarda sattı ve tecavüz etti. Êzidî kadını bunun ne olduğunu ve ne anlama geldiğini bilmekte ve buna karşı örgütlü bir güç haline gelerek cevap vermektedir. Sadece toplumsal örgütlenme de değil savunma güçlerinde de yerini aldı. Bugün Êzidî kadınları, toplum içerisinde, siyasi alanda, savunma güçlerinde ve Êzidî halkının bütün örgütlü alanlarında yer almaktadır. Biz kadınlar olarak örgütlü olmadığımız sürece tekrar tekrar fermanlar yaşayacağımızın bilincinde olarak örgütlenmeye gittik. Ekonomik ve toplumsal olarak bir örgütlenmeye gitmesek yaşananların cevabını veremeyeceğimizi anladık. Bugün Êzidî kadınlar tüm örgütlenmelerde yer almaktadır. Êzidî kadınlar kendi halkı için her şeyi yapacağını gösterdi ve bu güce de ulaştı. Êzidî kadınları olarak kendi örgütlenmemizi büyüttük ve herkese bir kez daha gösterdik ki biz kadınlar olarak her şeyin üstesinden gelebiliriz. Êzidî kadınları olarak sadece kendimiz için değil bütün kadınlar adına örgütlendik ve bütün kadınlar için mücadele veriyoruz." 
 
‘Bizi yok etmek için soykırımlar uygulandı’
 
Geçen 5 yıl içerisinde yaşanan değişimlere dikkat çeken Zehra, Êzidî halkının 2014’ten önceki gibi olmadığını ifade etti. Fermandan önce örgütlü bir güce ve savunma gücüne sahip olmadıklarına işaret eden Zehra, “Öncesinden bizi yönetenler ve savunanlar başkalarıydı. Ama başta kadınlar olmak üzere şimdi kendi kendimizi yönetiyoruz. Güvenlik ve siyasi olarak tam istenilen bir hale gelmemiş olabiliriz ama bize göre eskiden daha fazla tehlikedeydik. Çünkü yaşamımız başkalarının elindeydi. Bilinçli olarak halkı korkutmak ve Şengal’i boşaltmak için yürütülen politikalar var. Biz kendimizi, kültürümüzü ve inancımızı yaşamak için mücadele ediyoruz ve asla geriye adım atmayacağız. Yanlış yaptığımız bir durum söz konusu değil. Biz hiç kimseye saldırmadık. Ama düşmanlarımız her zaman bize saldırdı ve bizi yok etmek için soykırımlar uygulandı” dedi. 
 
‘Kendimizi yönetme düzeyine geldik’
 
Saldırılardan sonra Şengal’in inşası için gerekenin yapılmamış olmasını eleştiren Zehra, örgütlenme ve yaşam tarzını kendi imkanları ile yarattıklarını belirtti. Zehra, “Şengal’de kendi örgütlülüğümüzle yaşıyoruz ve yeni bir yaşam yaratıyoruz. Kadınlar için toplumsal alanlar, çocuklar için eğitim ve yaşam yerleri yaptık. Kültürümüz ve inancımız yok olmasın diye akademilerde çocuklarımız eğitim görmekte. Kendi kendimizi eğitiyoruz. Tarihten bu güne Êzidî halkı olarak hep başkaları bizi yönettiği için hep onlardan bir şeyler bekledik. Ama bugün kendimiz yönetme düzeyine geldik. Biz bunu 5 yıldır da yapıyoruz” diye ekledi.  
 
‘Kadınlar kendi toplumuna öncülük edecek düzeye geldi’
 
Zehra, Êzidî kadınlarının 2014 fermanından sonra yeni bir sayfa açtığının altını çizerek, kültür ve inançlarının kaybolmaması çerçevesinde çalışmalar yürüttüklerini kaydetti. Toplum içerisinde kadına güçsüz ve bir şey yapamaz gözüyle bakıldığını söyleyen Zehra, “Ama bugün Êzidî kadınların geldiği düzey bilinmektedir. Kadınlar evinden dışarı bile çıkamazken bu gün her yönlü kendi toplumunun öncülüğünü yapmakta. Bir daha aynı şeyleri yaşamamak için savunma gücünde yer almaktadırlar. Şengal’in inşası için kimse bir şey yapmadığı gibi Êzidî kadınları içinde her hangi bir şey yapılmış değil. Kendi imkanlarımızla ve bazı yardım kuruluşlarının yardımlarıyla yaşamımızı örgütlüyoruz. Yardım kuruluşlarının yaptıkları yardımlar da kalıcı ve bir inşa amaçlı değil. Günlük ihtiyaçlar temelinde ama biz kadınlar kendimizi örgütlü hale getirdik. Tüm Êzidî halkına çağrım şudur; Êzidî halkı olarak fermanın 5’inci yıl dönümünde bir olalım ve kendi davamızın peşinde olalım. Yaşadıklarımız unutulmamalı ve unutturulmamalıdır. Bu temelde bir olma ve örgütlü olma çağrısında bulunuyorum” dedi. 
 
BİTTİ...