'Gün Rojava'nın statüsünü koruma günüdür' 2024-12-24 11:12:58   AMED - Kürdistani partiler ve oluşumları Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik açıklamada, "Bugün Rojava'nın statüsünü koruma günüdür. Rojava'yı birlikte koruyalım” çağrısında bulundu.     Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Kürdistan Komünist Partisi (KKP), Azadî Partisi, İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA), Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD), Şêx Sêîd Derneği, Platforma Yekîtiya Jinên Kurd (Kürt Kadın Platformu), Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan gelişmelere ilişkin açıklama yaptı. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde yapılan açıklamaya (GGC) DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ve diğer parti ve oluşumlardan temsilciler katıldı.    'Farklılıkları kapsayan bir sistem kurulmalıdır'   Basın metnini DBP Diplomasi Komisyonu Eşsözcüsü Berivan Helen Işık okudu. Dünyada ve bölgede önemli siyasi gelişmeler yaşandığını belirten Berivan Işık, "Yüzyıl önce egemenler güçler tarafından çizilen statükocu sınırlar hızla değişiyor. Tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi bugün de Kürdistan bu gelişmelerin, değişimlerin ve dönüşümlerin merkezinde yer alıyor. Kürtlerin ve Kürdistan'ın inkarına dayalı statüko parçalanıyor ve yeni bir siyasi durum ortaya çıkıyor. Bu durum Kürt halkına, bölgedeki tüm halklar, inançlar ve kültürler için yeni bir başlangıç şansı veriyor. Umudumuz o dur ki; bu topraklarda tüm bileşenlerin, kimliğiyle, rengiyle, sesiyle, haklarıyla eşit yaşaması için bir sistem kurulmasıdır.  Ne yazık ki bölge devletlerinin ırkçı ve tekçi zihniyeti, ret ve inkar siyasetinde ısrarı sürüyor. Halkın inkarına dayalı sistemin parçası olan Suriye rejimi, 14 yıl süren iç savaşın ardından iki hafta içinde çöktü. Baas rejiminin yıkılmasıyla birlikte halkı, inançları, farklılıkları inkar ve inkar siyasetine dayanan hiçbir güç ve otoritenin tek başına ayakta kalamayacağı ortaya çıktı. Baas rejiminin başarısızlığı ve red ve inkâra dayalı statükonun parçalanması, eşit ve demokratik bir sistemin inşasına fırsat vermektedir. Suriye'de tüm halkları, inançları, kültürleri, farklılıkları kapsayan bir sistem kurulmalıdır" dedi.    'Türkiye saldırılarını hızlandırdı'   Berivan Işık, yeni Suriye'de ne iç bir gücün diğer güçler üzerinde otorite kurması ne de dış güçlerin kendi politikalarını empoze etmesinin mümkün olmadığını kaydetti. Berivan Işık, "Irkçı, tekçi, ret ve inkar politika ve yöntemlerinin tekrarı, mevcut savaşın derinleştirilmesinden başka sonuç getirmeyecektir. Tüm uluslararası güçler ve bölge devletleri, Suriye'de yaşayan halk ve oluşumların iradesine saygı duymalıdır. Demokratik bir sistemin kurulması için çalışmalı ve yardımcı olmalılar. Bu konuda en büyük sorumluluk Türkiye'ye düşüyor. Maalesef Türkiye'nin son haftalarda yaptığı eylemler Türkiye halkının, Suriye halkının ve bölge halkının çıkarlarına aykırıdır. Türkiye Kürtlerle sorununu çözemediği için ret ve inkar politikasını bölgeye ve dünyaya yaymaya çalışıyor. 14 yıldır Rojava Kürdistan'ın kazanımlarına ve statüsüne sürekli saldıran Türkiye, Baas rejiminin yenilgiye uğratılmasıyla saldırılarını hızlandırdı. Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye'deki Rojava'yı tamamen işgal etmek istiyor. Bu saldırılar her ne kadar çeteler tarafından yapılsa da Türkiye'nin yardımıyla gerçekleştiriliyor.  Kürt halkı Rojava'ya yönelik işgal girişimlerinin sebebinin yüzyıldır uygulanan ret ve inkar politikasının devamı olduğunu çok iyi biliyor. Türkiye'nin ırkçı zihniyeti Kürt halkının hiçbir yerde statü va hak sahibi olmasını istemiyor.  Türkiye'nin politika ve eylemleri ne Türkiye'de ne de Suriye ve Irak'ta mevcut sorunları çözmüyor, halklar arasındaki düşmanlığı derinleştiriyor" sözlerini kullandı.    Berivan Işık, metnin devamında şu ifadelere yer verdi:   "Bu bağlamda öncelikle Kürt halkına çağrımızdır. Kürt halkının yokluğu üzerine kurulan statüko bugün sarsılıyor ve çöküyor. Kuzeydoğu Suriye Rojava halkı tüm düşmanlığa karşı kadınların öncülüğünde eşit yaşam modelini oluşturdu. Ancak ırkçı ve cinsiyetçi devletler bu modeli yıkmak, yeni yöntemler kullanarak Kürt halkını statüsüz bırakarak, varlığını ortadan kaldırmak istiyor. Kürt halkının artık statüsüzlüğe tahammülü kalmadı. Kürt halkının statüsüz bırakılması için oluşan devletlerin koalisyonu çöktü. Bugün Türkiye ve müttefikleri, en çok Kürt halkının statüsüne ve haklarını almasına karşı çıkıyor. Bunun için bir yüzyılı daha statüsüz geçirmeyeceğiz. Rojava Kürdistan'ın statüsü bizim için her şeyin üstündedir. Gün Rojava'nın yani Kürdistan'ın bu parçasının statüsünü sahiplenme günüdür. Bu nedenle Kürt halkına ve tüm siyasi yapılarına birlik olmaya ve Rojava'nın statüsünü sağlamak için çaba göstermeye çağırıyoruz.   Uluslararası kamuoyuna çağrı   İkinci çağrımız uluslararası kamuoyunadır. Bugün Orta Doğu'daki kaosun temel nedeni Kürdistan'ın bölünmesi ve Kürt halkının statüsüz bırakılmasıdır. Tüm imha politikalarına, saldırılara ve katliamlara rağmen Kürt halkı bugün istikrarın ve demokrasinin en temel gücüdür. Orta Doğu'daki kaosun çözümü için Kürt halkının haklarının tanınması gerekiyor. Bu nedenle biz Kürt parti, örgüt ve kurumları olarak uluslararası kamuoyunu Rojava Kürdistan'ı desteklemeye, Kürt halkının buradaki statüsünü tanımaya ve desteklemeye çağırıyoruz. Bu insani, ahlaki ve vicdani bir sorumluluktur.   Türkiye halkı ve hükümete çağrı   Son çağrımız Türkiye halkına ve Türk hükümetinedir. Kürt halkının statüsünü ve haklarını azaltmayın, zayıflatmayın. Kürt halkının varlığı Türk halkına zarar vermez. Aslında bin yıllık kardeşlikten söz etmek için Türkiye'nin bugün Rojava'daki Kürt halkının kazanımlarına, statülerine saldırmaması, tam tersine temas ve desteği sürdürmesi gerekiyor. Bununla diyoruz ki, bugün Rojava'nın statüsünü koruma günüdür. Rojava'yı birlikte koruyalım."   Ardından söz alan Kürdistani parti temsilcileri de saldırılara dikkat çekerek Kürtlere birlik olma çağrısında bulundu.    Ayrıca açıklamada, Türkiye tarafından SİHA ile katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan anılırken, meslektaşlarının kalemlerini yerde bırakmayacaklarını bildikleri ifade edildi.   ‘Rojavayı koruyarak borcumuzu ödeyelim’   Son olarak konuşan DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar da, "Öncelikle Cihan Bilgin ve Nazım Daştan'ı anarak başlamak istiyorum. Buna bakıp meselenin ne kadar derin olduğunu görüyoruz. Asıl mesele, Kürtlerin varlığı ve onun tanınmasıdır. Kürtlerin geleceği tehlike altındadır. SMO üzerinden kontrolü ele geçirmeye çalışıyorlar. Araplar, Kürtler, Süryaniler Rojava’da var. Baskıcı anlayışa karşı bu halk orada bir devrim yaptı ve demokratik bir sistem kurdu. Bu sistemi koruyacağız. Türkiye ona müdahale edemez. Suriye’de ancak halklar kendi sistemini inşa edebilir. Suriye halkları otoriter, destpotik rejimleri biliyorlar ve bunu istemiyorlar. Sadece dört parça Kürdistan değil bütün dünyanın Rojava’ya borcu var. Rojava’yı koruyarak ona olan borcumuzu ödeyelim. Rojava bizim gözümüzde bir sarmaşık gibidir bu saramaşığın her tarafa dolanmasını temenni ediyoruz. Elimizde sadece Rojava kaldı. Ya bu sistemi kuracağız yada otoriter rejim bizi boğacak. Rojava’ya bundan sonra daha fazla sahip çıkacağız” şeklinde belirtti.