Öz savunma, örgütlülük ve mücadele ile 25 Kasım’a (16) 2024-11-16 09:01:16   Emeğin sömürüsüne karşı öz savunma    Rozerin Gültekin    İSTANBUL - Emek alanında kadına yönelik şiddete dikkat çeken KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher, “Yoksulluğun da bir şiddet olduğunu vurguluyoruz” diyerek, bu şiddete karşı örgütlü mücadelenin öz savunma olduğunu belirtti.   25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne yaklaşırken, kadınlar yaşamın her alanında sömürüye, baskıya ve şiddete karşı mücadelelerini yükseltiyor. Bu mücadelenin öne çıktığı alanlardan biri de emek alanı oluyor. Emekçi kadınlar, erkek egemen zihniyetin tahakküm altına almaya çalıştığı emek alanında, yaşamlarını ve haklarını savunmaya devam ediyor. Bu kapsamda, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Meclisi, “Haklarımız ve Hayatlarımız için Mücadelede Birleşiyoruz” şiarıyla 25 Kasım’da mücadeleye çağrı yapıyor.   Dosyamızın bu bölümünde KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher, emeğin sömürüsüne karşı verilen mücadeleye dair değerlendirmelerde bulundu.    ‘Israrla ve inatla yol yürüdük’   Geçen bir yıl içerisinde kadına yönelik işyerlerinde şiddet, taciz ve mobbingin artığını ifade eden Döne Gevher, KESK olarak bu duruma karşı çeşitli çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyledi. Döne Gevher, şu değerlendirmelerde bulundu: “Kadın örgütlenmeleri ile bir araya gelerek tepkimizi dile getirmeye çalıştık. Bu tepkilerle yoksulluğun kendisinin de bir şiddet olduğunu, ekonomik krizin şiddet anlamına geldiğini ve kadın yoksullaşmasının şiddetin bir türü olduğunu vurgulayan çalışmalar örgütledik. Devlete de, doğru politikalar uygulaması gerektiği konusunda hatırlatmalar yaptık. Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecimiz oldu. TİS sürecinde hem kamusal hizmetlerin arttırılması hem de kamuda çalışan kadınlara yönelik şiddet ve ayrımcılığının önlenmesi için önerilerimizi Çalışma Bakanlığı ile paylaştık. Bakanlığın buna dair politikalar üretmesi için de görüşmeler gerçekleştirdik. Ama buna dair bir politika üretiliyor mu diye soruyorsanız, maalesef kulaklarını tıkama hali var. KESK’li kadınlar olarak ısrarla ve inatla bu şiddeti yaratan etkenleri ortadan kaldıracak politikaların geliştirilmesi için mücadele yürütülmeli diyerek yol yürüdük.”    Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinde demokratik mekanizmaların işlemediğine dikkat çeken Döne Gevher, TİS kapsamında çalışan kadın işçi sayısının oldukça düşük olduğuna vurgu yaptı. Döne Gevher, bu konuya dair şu ifadeleri kullandı: “Güvenceli, tam zamanlı ve sigortalı çalışan kadın oranı oldukça düşük. Kadınlar genellikle örgütlenmenin en zor olduğu iş kollarında çalışıyorlar. Bu iş kolları, ağırlıklı olarak hizmet, tekstil ve turizm alanları oluyor. Bu alanlarda yürütülen örgütlenme çalışmaları da oldukça kısıtlı. Ancak son iki yıldır bunu aşan bir durum var. Özellikle kadınlar, örgütlü bir şekilde sözleşmelerde yer alıyor ve taleplerini daha yüksek sesle dile getiriyor. Kadınlar, grevlerin ve örgütlü mücadelenin öncülüğünü yapıyorlar.   Kadınlar diyor ki: ‘Evet, yoksulluk var, sosyal haklarımız yetersiz, özlük haklarımız yetersiz, ama aynı zamanda iş yerinde uğradığımız bir şiddet de var.’ İLO 190'nın imzalanması talebini toplu sözleşmeler üzerinden dillendirmeye başladılar. Bu, iş yaşamı açısından önemli bir süreç. ILO 190, hükümetin, işverenin, çalışma örgütlerinin olduğu paydaş bir mekanizma. İLO 190’nın çalışma yaşamının iyileştirilmesi yönünde referans aldığımız direktifleri var. Uluslararası mevzuat açısından da bağlayıcı ama Türkiye,  İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği gibi İLO 190'ı hiç gündemine almıyor. ILO 190, işyerinde şiddeti, tacizi ve mobbingi engelleyen uluslararası bir düzenleme. Ayrıca sadece iş yerinde değil işe alımlarda, iş seyahatlerinde ve evi şiddeti de içine alıyor. TİS’de uluslararası mevzuatları gündeme almadan ücret artışları oluyor ve yoksulluk sınırının altında bir ücretle süreci tamamlıyor. İLO 190'ın imzalanması, emekçi kadınlar açısından daha güvenli yaşam alanlarının oluşturulması açısından önemli. O yüzden İLO 190'ın imzalanması konusundaki çalışmamız, kampanyalarımız ve çabamız devam ediyor.”   ‘Öz savunmanın kendisi örgütlü mücadeledir’   “Öz savunmanın kendisi örgütlü mücadeledir” diyen Döne Gevher, örgütlü mücadelenin her türlü saldırıya, geri adım attıracağının altını çizdi. Döne Gevher, “İşçi hakları dediğimizde sıralamada en sonda kalan Türkiye, kamuda örgütlülüğünün en yüksek olduğu oranlardan birine sahip. Kamuda iktidarın desteklediği sarı sendika diye tariflediğimiz bir sendikalı örgütlenme var. Devlet bu örgütlenmenin önünü açarken, diğer taraftan örgütlenme sürecini yürüten bizim gibi emekten, barıştan, özgür çalışma ortamlarından yana olan konfederasyonlarda birçok yerde hedef haline gelebiliyor, örgütlenmesinin önüne engeller konulabiliyor.   Engellere rağmen örgütlü bir güç var    Liyakatsız atamalarla örgütlenmeyi sınırlandıran süreçler işletiliyor. Mesela bizim üyelerimiz birçok kurumda görevde yükselme sınavlarında çok iyi puanlar alıyorlar ama mülakata takılıyorlar. O mülakatlarla liyakatsız atamalar yapılıyor. Kadın emekçilerin özellikle görevde yükselme süreçleri çok daha zorlu. Oysa biz şunu söylüyoruz; kota uygulanmalı ve kadınların idari kadrolarda yer alacağı düzenlemeler yapılmalı. Özel sektörde ya yandaş sendikalar ve konfederasyonlar üzerinde örgütlenmeye çalışılıyor ya da hiç örgütlenmesin isteniyor. ‘Örgütlü bir iş yeri olmasın’ isteniyor. Örgütlü iş yeri demek TİS’in taleplerinde net olmak, özlük taleplerini almak için grev dahil tüm yöntemlere başvuran emekçi demektir. Bunun önüne geçmek istedikleri için örgütlenmenin de önüne geçiyorlar. Önümüzdeki engellere rağmen örgütlü bir gücün olduğunu söyleyebiliriz” sözlerini kullandı.    ‘Örgütlü mücadelenin en güçlü örneği kadınlar’   Örgütlü mücadeleye yönelik saldırılara değinen Döne Gevher şunları söyledi: “İş yerinde örgütlü mücadeleye yönelik saldırılar karşısında yalnız olmadığını biliyorsun. Bu saldırılara karşı ortak bir mücadele alanının ve örgütünün var olduğunu bilmek güç veriyor. İşverenler açısından ise örgütsüz olduğunu düşündükleri kişilere yönelik saldırılar daha ağır oluyor. Örgütsüz bireyler, yıldırma ve mobbing yoluyla geri adım atmaya zorlanıyor. Ancak örgütlü bir güce karşı işverenler geri adım atmak zorunda kalıyor. Bu nedenle örgütlü olmak, iş yerlerinde güçlü bir öz savunma aracı oluyor. Şiarımız, ‘Haklarımız ve hayatlarımız için mücadelede birleşiyoruz.’ Bununla birlikte, 30 Kasım’da gerçekleştireceğimiz bütçe mitinginde ‘Yoksulluğa karşı mücadelede birleşiyoruz’ dedik. Mücadelede birleşmenin ne kadar kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Bunun en güçlü örneğini ise kadınlar oluşturuyor. Yıllardır kadınlar, mücadelede birleşmenin en iyi örneklerini veriyor.”   ‘Jin jiyan azadî şiarını yükselterek yol yürüyeceğiz’   Son olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne değinen Döne Gevher, “Tüm saldırılar karşısında en hızlı refleks gösteren, en hızlı bir araya gelen ve en hızlı eylem örgütleyen kadınlardır. 25 Kasım'da da kadın buluşmalarında, gece yürüyüşlerinde, mitinglerde kadınların örgütlü olarak yürüttüğü her yerde olacağız. Bir şiddet sarmalının içine çekilmeye çalışılıyoruz, ama güçlü biri direniş kültürümüz var. Bu anlamda önümüzdeki süreçte de tüm saldırılara karşı hayatlarımız ve haklarımız için, kadının yaşam ve özgürlük mücadelesi için alanlarda olmaya ve birlikte mücadeleyi yürütmeye devam edeceğiz. ‘Jin jiyan azadî’ şiarını yükselterek yol yürüyeceğiz” diye konuştu.