14 Mayıs 1940: Feminist aktivist Emma Goldman yaşamını yitirdi

  • 15:32 14 Mayıs 2018
  • Tarihte Bugün
 

"Kızıl Emma" diye bilinen Emma Goldman,  27 Haziran 1869'da Litvanya'da yahudi bir ailenin kızı olarak doğdu. 13 yaşında iken ailesiyle St. Petersburg’a taşınarak, okulu bırakıp fabrikada çalışmak zorunda kalan Emma, 15 yaşlarına geldiğinde babası onu evlendirmek istedi. Emma babasına karşı çıktı ve evlenmedi. 17 yaşındayken kardeşiyle birlikte ABD’ye göç etti. 
 
1886’daki Haymarket Olayı’nın neticesinde dört anarşistin asılması Emma’nın anarşizme olan inancını arttırdı. 1887’de evlendi, ancak anarşist harekete katılıp evliliğini sürdürmemeye karar verdi. Daha sonraları ABD’deki anarşist hareketin öncülerinden Alexander Berkman’la tanıştı. 
 
Emma, tekrar tekrar tutuklandı. İşçileri, “İş isteyin. Eğer iş vermezlerse, ekmek isteyin. Eğer ekmek vermezlerse, ekmeğinizi alın” sözleriyle otoriteye karşı kışkırttığı gerekçesi tutuklanma nedenlerinden biri oldu. Bir keresinde tutuklanma nedeni dağıttığı doğum kontrolü hakkında bilgilendirici dokümanlardı. Başka bir sefer de Alexander ile birlikte “Zorunlu Askerliğe Hayır” isimli kurrdukları birlik ve Birinci Dünya Savaşına karşı düzenledikleri gösteriler nedeniyle tutuklandılar. İki yıl hapiste kaldılar. Sonra, Amerikan vatandaşlığından çıkarılarak Rusya’ya sürüldüler.
 
1931’de “Hayatımı Yaşarken” isimli otobiyografisini yayımlanan Emma, 1936’da İspanyol Devrimi'nin başlamasından kısa bir süre önce Alexander intihar etti. Emma ise aynı yıl, 67 yaşında, İspanyol Devrimine katılmak için İspanya’ya gitti.
 
Emma hayatının sonuna kadar anarşist ve feminist düşüncelerinden vazgeçmedi. 14 Maysı 1940 yılında hayatını kaybeden  Emma Haymarket İsyanında ölenlerin yakınına gömüldü.
 
Emma sözlerinden   bazıları şöyle:
 
*Kadının en büyük talihsizliği ya bir melek veyahut da bir şeytan olarak görülmesi olduğu içindir ki onun hakiki kurtuluşu yeryüzü üzerine yerleştirilmesinden, yani insan olarak görülmesinden geçer. 
 
*Dans edemediğim devrim, devrim değildir. 
 
*Kilise ve toplum öyle kabul etsin ya da etmesin aşkla kutsanmamış doğal olmayan bütün birliktelikler fahişeliktir. Kıskançlık ise, aşkın meyvesi olmaktan ziyade, erkeklere seks tekeli kurmayı sağlayan bir bahanedir… 
 
*Artık hayal kuramadığımızda ölürüz. 
 
Kaynak: Çatlak Zemin