18 Mart 1904: Aborjin aktivist Margaret Lilardia doğdu 2021-03-18 11:11:00     Avustralyalı Aborjin aktivist Margaret Lilarda, bugün doğdu. Margaret Aborjinler ve özellikle Aborjin kadınlar için mücadele verdi.   Tarihte bugün yaşanan kimi gelişmeler şöyle:   1904: Avustralyalı Aborjin aktivist Margaret Lilardia Tucker, bugün Avustralya'nın güneyindeki Yeni Güney Galler'de Riverina bölgesinde bulunan Narrandera kasabasında doğdu. Henüz 13 yaşındayken ailesinden zorla alınarak Aborjin kız çocukları için oluşturulan ve sık sık istismarlarla gündeme gelen bir “eğitim evi”ne götürülen Margaret, 1919’da ise hizmet etmek üzere beyaz bir aileye verildi. Uğradığı istismarın ardından bu kez de başka bir yere verilen Margaret, 1925’te serbest bırakıldı ve Melbourne’a taşındı.   Margaret, 1930’larda üç isimle birlikte kampanya başlattı ve 1932’de Avustralya Aborjinler Birliği'nin kurucu üyelerinden biri oldu. Bu sırada evlendi ve Mollie adında bir kızı dünyaya geldi. 1960'larda Birleşik Aborijin ve Adalı Kadınlar Konseyi'ni kuran Margaret, 1964'te Victoria Aborijinleri Refah Kurulu'na atanan ilk yerli isim oldu. Margaret, 1968'de insan hakları mücadelesi dolayısıyla İngiliz İmparatorluğu’nun MBE ödülüne layık görüldü. Onun 1977’de yazdığı otobiyografisi “If Everyone Careed” (Herkes İlgilenseydi), halkının kötü muamelesini gün ışığına çıkaran ilk kitaplardan biriydi. Margaret, 23 Ağustos 1996’da hayata gözlerini yumdu.   1942: Afro Amerikalı aktivist, yazar, yönetmen Kathleen Collins ABD’nin New Jersey eyaletine bağlı Jersey City kentinde 18 Mart 1942’de doğdu. Kathleen, öğrenci olduğu dönem 1962’de Şiddetsiz Öğrenci Koordinasyon Komitesi’nin iki lideri tarafından ziyaret edildikten sonra aktif hale geldi. Irkçılığa karşı mücadelede yer alan Kathleen, Albany Hareketi içinde çalışırken iki kez tutuklandı. Tiyatro ve sinema alanında önemli yapıtlar ile Siyahi kadınların bu alanlardaki görünürlüğünü artıran Kathleen, eserlerinde ırkçılığa ve cinsiyetçiliğe de işaret etti. Kathleen’in yapıtlarında işlenen kadın profili, “kendisini ezen anlayışa karşı çıkan ve kendisini güçlendirmek için mücadele eden” bir profildi.   İnsan hakları mücadelesinde ve sanat alanında iz bırakan Kathleen 18 Eylül 1988’de meme kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi.   1981: Türkiye sinemasının ilk kadın film yönetmeni Cahide Serap (Cahide Sonku) 27 Aralık 1919’da Yemen’in San’a kentinde doğdu. 1’inci Dünya Savaşı’nın başlamasının ardından ailesiyle İstanbul’a gelen Cahide, sanatla ortaokul yıllarında tanıştı. Henüz 16 yaşındayken Darülbedayi'ye girdi, zamanla İstanbul Şehir Tiyatroları'nın en iyi oyuncuları arasında yerini aldı. Önce Halkevleri Tiyatrosu akabinde ise İstanbul Belediye Konservatuvarı, ardından da Muhsin Ertuğrul'un keşfiyle Darülbedayi'de "Yedi Köyün Zeynebi" ile oyunculuğa başladı. 1950 yılında kendi adına Sonku Film’i kuran Cahide, “Fedâkar Ana” filmiyle ilk kez yönetmenliği denedi.    Cahide, iş insanı Passeh Gevrekyan işe ilişkisi olduğu gerekçesiyle Şehir Tiyatrolarından atılması kararı verildi, ancak Muhsin Ertuğrul’un karşı çıkması sonucu devam etti. Akabinde başlayan 2’nci Dünya Savaşı sonrası Türkiye'de "Varlık Vergisi" Kanunu çıktı. Hükûmet vergilerin yüzde 87'sini gayrimüslimlerden tahsil etmeye karar verdi. Parseh’in taşınmaz mallarına el konuldu ve Aşkale'deki çalışma kampına gönderildi. Cahide, çevresi ve adli kurumlardaki kişilerin baskısı sonucu Parseh’ten ayrılmak zorunda kaldı.   Cahide, 1963 yılında bir yangın sonucu kurmuş olduğu Sonku Film şirketinin binasının yanması üzerine iflas etti. 1979 yılında Sinema Yazarları Derneği hizmet ödülünü alan Cahide, 18 Mart 1981’de Alkazar Sineması'nda fenalaşarak yaşamını yitirdi. Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. Cahine Sonku anısına her yıl Altın Portakal Cahide Sonku Ödülü verilmektedir.   2015: İstanbul Üniversitesi (İÜ) İletişim Fakültesi Dekanlığı, İletişim Sanatları Kulübü tarafından bir etkinlikte gösterilmek istenen, "İki Tutam Saç-Dersim'in Kayıp Kızları" adlı belgesel filmin gösterimini, "içeriğinin uygun olmadığı" gerekçesiyle engelledi. Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan İÜ öğrencileri, belgeselin devletin Kültür Bakanlığı tarafından desteklendiğini hatırlatarak, projenin önce fiziksel alan yetersizliği ardından da içeriği nedeniyle sansüre uğradığını belirtti.