İyi ki doğdun Füruğ 2020-01-05 13:53:44   HABER MERKEZİ - Şiirleriyle kadınlara yol arkadaşlığı yapan İranlı şair Füruğ Ferruhzad 85 yıl evvel 5 Ocak 1935’te dünyaya geldi.   Füruğ Ferruhzad yedi çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak 5 Ocak 1935’te Tahran’da dünyaya geldi. Babası kitaplara ve şiire düşkün, sert mizaçlı bir albaydı. Annesi ise, Füruğ’un sözleriyle “çocuksu ve masum; kötülük nedir bilmeyen” bir kadın.    Füruğ henüz 16 yaşındayken, annesinin kuzeni ve kendisinden yaşça hayli büyük, sanat çevrelerinde belli bir üne sahip Perviz Şapur’a aşık olur ve ailenin ciddi itirazlarına rağmen evlenirler. Bir yıl sonra, 1952’de oğulları Kamyar doğar. Doğumun ardından kocasıyla arasındaki anlaşmazlıklar artar; bunda Şapur’un giderek artan kıskançlığının da etkisi vardır. Boşanırlar. Füruğ “iffetsizlik”le suçlandığı velayet davasını kaybeder. Kimi kaynaklarda babası tarafından büyütülen oğlunu bir daha hiç göremediği belirtilmiştir.    Füruğ’un ilk şiir kitabı Esir 1955’te yayımlanır. Aynı yıl depresyon teşhisiyle bir psikiyatri kliniğinde yatarak tedavi görür. Ardından dokuz ay sürecek olan bir Avrupa seyahatine çıkar. 1956’da yayımlanan ikinci şiir kitabı Duvar’ı, 1958’de İsyan takip eder.    1959’da Gülistan Film adlı bir şirkette çalışmaya başlayan Füruğ, yaratıcılığını sinema alanına taşıma fırsatını bulur. Oyunculuk, senaristlik, kameramanlık, yönetmen yardımcılığı, film editörlüğü yapar. Sinemada ilk yönetmenlik denemesi olan Bir Ateş adlı belgesel kısa film, İtalya’da Belgesel Filmler Festivali’nde birinciliği elde eder. 1962’de çektiği Kara Ev filmi, Almanya’da düzenlenen Ober Havzen Film Festivali’nde en iyi film ödülünü alır. Kara Ev, Tebriz Cüzzamlılar Evi’ndeki yaşamı anlatan bir belgeseldir. Bu filmin çekimleri sırasında tanıdığı, altı yaşındaki Hüseyin’i evlat edinir.    1962 yılında UNESCO, Füruğ’a dair 35 dakikalık bir belgesel hazırlar. Aynı yıl Bernardo Bertolucci İran’a giderek sanatçıyla görüşür ve onun hakkında 15 dakikalık bir film yapar.    1964’te yeni bir şiir kitabı yayımlar. Bir Başka Doğuş adıyla Türkçe’ye de çevrilen bu kitap, Füruğ’un şiir sanatındaki en mükemmel ve başyapıt niteliği taşıyan eseri olarak kabul edilir. Füruğ şiir ve sinema dışında, tiyatro ve resimle de ilgilenmiştir. Resimlerinde renkleri ustaca kullanmasıyla dikkat çeker. Bernard Shaw’ın bir oyununu Farsça’ya çevirir ve Pirandello’nun Altı Kişi Yazarını Arıyor oyununda sahneye çıkar.    Hızlı araba kullanmaktan hoşlanan Füruğ, 1967’nin 13 Şubatı’nda, karşısına çıkan okul servisine çarpmamak için frene basar ve savrulur. Öldüğünde sadece 33 yaşındadır. Yarım kalan son şiir kitabı, İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına ölümünden sonra yayımlanır. Anıları, röportaj ve mektupları ise Dünya Sevmek İçin Çok Küçükbaşlıklı kitapta toplanmıştır. Gençlik döneminde yazdığı bir mektupta şöyle yazar: “Benim arzum İranlı kadınların özgürlüğü ve onların haklarının erkeklerle eşit olmasıdır. Ben bu ülkede erkeklerin adaletsiz dünyasında kız kardeşlerimin çektikleri sıkıntıları biliyorum. Sanatımın yarısını onların dert ve ıstırapları için kullanıyorum.”    Füruğ’un kısacık yaşamı başarılarla dolu olsa da, belli ki o başarıya odaklanan biri değildir. Aslında yaşamayı ve üretmeyi dilemiştir: “Nerelerde başarılı olduğumu bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum. Çünkü geçebilmeliyim. Şiir akıntıdır, gidiştir. Başarılı olmak fikri insanı aldatıyor. Gururlu ve durgun yapıyor. Ben yaşamak istiyorum ve yeni şeyler üretmek”, demiştir bir röportajında… Bu kadarı bile onu, Doğu’nun ve Batı’nın erkek şairlerinden ayrı tutmak için yeterli sayılmalıdır. Olağanüstü yeteneği ve cesaretiyle yeni nesilden kadınların ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.    CUMA    Cuma suskun  Cuma terk edilmiş  Cuma hüzün veren eski sokaklar gibi  Cuma tembel ve hasta düşüncelerin  Cuma eziyet verici esnemelerin  Cuma beklentisiz  Cuma teslim olmuş    Ev boş Ev incinmiş  Ev gençliğin hamlelerine kapalı  Ev karanlık, ev güneşin tasavvuru  Ev şüphe edilen, fal açılan, yalnızlık çekilen  Ev perde, kitap, dolap ve resimlerle dolu   Ah ne suskunluk ve gururla geçti  Benim hayatım garip bir ırmak gibi  Bu suskun ve terk edilmiş cumalarda  Bu boş ve incinmiş evlerde  Ah! ne suskunluk ve gururla geçti   Kaynak: Çatlak Zemin