Savaşın yeni hedefi: Doğum hastaneleri
- 11:27 23 Aralık 2025
- Dünya
HABER MERKEZİ- The Guardian ve Security Insight verilerine göre, dünya genelindeki çatışma bölgelerinde doğum hastaneleri ve kadın sağlığı hizmetleri doğrudan saldırıların hedefi haline geldi.
İngiliz gazetesi The Guardian tarafından yürütülen bir araştırma ve sivil toplum kuruluşu Security Insight tarafından toplanan veriler, dünya genelinde süren çatışmalar ortamında hamile kadınlar ve yeni doğan bebeklere yönelik benzeri görülmemiş bir şiddet düzeyini gözler önüne serdi. Araştırma, savaşların yeni yüzlerinden biri haline gelen üreme sağlığına yönelik şiddet modelini ele alarak, bunun hamile kadınlar ve sağlık çalışanları üzerindeki doğrudan etkilerini, ayrıca devletlerin nüfusu koruma ve güvenli doğum hakkını sağlama kapasitesine yönelik tehdidini ortaya koyuyor.
300 saldırı gerçekleştirildi
Verilere göre, son üç yıl içinde doğum ve hamile kadınlara yönelik bakım tesislerine yaklaşık 300 saldırı ve işlevsizleştirme vakası kaydedildi. Bunların yanı sıra, hastanelere ve doğum servislerine yönelik en az 119 doğrudan saldırı gerçekleşti. Araştırmaya göre çok sayıda kadın hayatını kaybetti, bazıları sağlık hizmetlerine erişimden mahrum bırakıldı, bazıları ise güvenli olmayan koşullarda doğum yapmaya zorlandı.
En az 68 uzman katledildi
Veriler, en az 68 ebe ve kadın-doğum uzmanının katledildiğini, 15’inin kaçırıldığını ve 101’inin tutuklandığını gösteriyor. Ancak bu rakamların, yalnızca yerel, ulusal ve uluslararası medyada ve elektronik veri tabanlarında yer alan vakaları kapsaması nedeniyle gerçeğin altında olduğu, bazı çatışma bölgelerinde iletişim ve bilgi akışının son derece sınırlı olduğu belirtiliyor.
Gazze’de kadınlar yol ve enkazlarda doğum yapıyor
Araştırmada, Gazze’de hamile kadınların karşı karşıya kaldığı trajik koşullara da dikkat çekildi. Geçtiğimiz Ekim ayında ilan edilen ateşkese rağmen, ilaç ve tıbbi ekipman eksikliği nedeniyle sağlık hizmetlerinin yetersiz kalması sonucu kadınlar ve çocuklar hayatını kaybetmeye devam ediyor. Gazze’de bazı kadınların enkazlar arasında ve yol kenarlarında doğum yapmak zorunda kaldığı, hastanelerin doğrudan topçu atışları ve füzelerle hedef alındığı bildiriliyor.
Ukrayna’daki saldırılar
Ukrayna’da ise 2022 başından bu yana en az 80 doğum ve yenidoğan tesisi tahrip edildi. The Guardian’ın araştırmasına göre, psikolojik baskı doğum sırasında yaşanan komplikasyonları ciddi biçimde artırdı. Güney Ukrayna’daki Herson kentinde bir doğum hastanesi, savaşın başından bu yana beş kez zarar gördü. Myanmar’da ise sağlık tesisleri bombalandı, onlarca ebe ve hasta gözaltına alındı.
Sudan’da katliam
Sudan’da ise özellikle 28 Ekim tarihinde, El Faşer kentindeki Suudi Doğum Hastanesi’ne sığınan 30 kadının bulunduğu sırada, ülkenin iç savaşında yaşanan en korkunç olaylardan biri meydana geldi. Hızlı Destek Kuvvetleri hastaneyi bastı ve raporlara göre 460’tan fazla hasta ve refakatçisi yaşamını yitirdi.
‘Saldırılar soykırım kapsamında değerlendirilmeli’
Günümüzde 676 milyon kadın, ölümcül çatışma bölgelerinin 50 kilometre yakınında yaşıyor. Bu rakam, 1990’lardan bu yana kaydedilen en yüksek seviye şeklinde tanımlanıyor. Sivil toplum kuruluşu Physicians for Human Rights (İnsan Hakları için Doktorlar) bünyesinde insan hakları avukatı olan Payal Shah, hesap sorulmamasının “cezasızlık kültürü” yarattığını belirterek, üreme sağlığına yönelik saldırıların doğumları engellemesi ya da bir topluluğun devamını yok etmesi nedeniyle soykırım eylemleri kapsamında değerlendirilebileceğini ifade etti.
Tıp uzmanları, anne ölümlerinin büyük çoğunluğunun rutin sağlık önlemleriyle önlenebileceğini, ancak savaş sırasında sağlık sistemlerinin çökmesinin, güvenli doğumu mümkün kılan koşulları tamamen ortadan kaldırdığını vurguluyor.







