DEM Parti İstanbul Kadın Meclisi: Şiddete Karşı Bir Aradayız

  • 19:39 12 Kasım 2025
  • Güncel
İSTANBUL – DEM Parti İstanbul Kadın Meclisi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla Çekmeköy Metro Meydanı’nda yaptığı açıklamada, “Kadın emeğinin sömürülmesine, tecrite, savaşa, kayyım gaspına karşı Jin Jiyan Azadî felsefemize olan inancımızla 25 Kasım’da bir aradayız” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Kadın Meclisi, 25 Kasım dolayısıyla “Eşitlik ve Özgürlük İçin Bir Aradayız” şiarıyla İstanbul’un Çekmeköy Metro Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya İstanbul İl Eş Başkanı Arife Çınar’ın yanı sıra çok sayıda kadın katıldı. Katılımcılar, “Kadınları değil erkekleri yargıla”, “Kadınları barış yaşatır”, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Aştî jiyan e, jinan diparêze”, “Tekoşinan jinan li her dere ye” dövizlerini taşırken, “Jin Jiyan Azadî”, “Bir kişi saha eksilmeyeceğiz”, “Erkek adalet değil gerçek adalet” sloganları attı. Ayrıca “Şiddetin karşısında eşitlik ve özgürlük için bir aradayız – Li diji tundiye ji bo azadî u wekheviye em bi hev re ne” dövizleri de taşındı.
 
Kadın özgürlüğü ve eşitlik vurgusu
 
Basın metnini okuyan DEM Parti Sultanbeyli Eş Başkanı Gülbahar Kurum, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nü anımsatarak, her yıl olduğu gibi bu yıl da kadınların özgürlük ve eşitlik için mücadele ettiklerini belirtti. Kurum, “25 Kasım’da sokaklarda olacağız. Evlerden mahallelere, köylerden ilçelere, kentlere dek kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı isyanımızı örgütleyerek Kelebekler’in özgürlük ruhuyla mücadelemizi yükselteceğiz. Bundan 65 yıl önce Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele ettikleri için katledilen Mirabel Kardeşler’in direnişi, her daim bizim mücadele gerekçemiz olmuştur. O gün Mirabel Kardeşleri katleden erkek egemen sistem, bugün de tüm dünyada yükselen faşizmle, kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırılarla, kadına yönelik şiddet ve katliamlarla varlığını sürdürmeye devam ediyor. Afganistan’dan İran’a, Lübnan’dan Suriye’ye tüm dünya kadınlarına yönelik faşist saldırılar karşısında örgütlü kadın mücadelemizi sınırları aşarak büyütmeye her zamankinden daha fazla kararlıyız. Afganistan’da kadınları kamusal alandan dışlayan, penceresiz odalara kapatan Taliban rejimi ve özgürlük mücadelesi veren kadınları idamlarla cezalandırmak isteyen faşist Molla rejimi; Suriye’de çeteler tarafından Alevi ve Dürzi kadınlara yönelik saldırılar; yaşadığımız coğrafyada kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik neredeyse her gün yeni bir hak gaspı gerçekleştiren AKP-MHP iktidarının kadın düşmanı uygulamaları karşısında biz mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz” dedi.
 
'Deliller ve bilgiler saklanmasın'
 
Şiddete uğrayan kadınların sesi olmak için her alanda mücadele edeceklerini ifade eden Gülbahar Kurum, faillerin yargılanması ve cezasızlık politikalarının son bulması gerektiğini vurguladı. Kurum, “Bir yandan Barış ve Demokratik Toplum süreci devam ederken, diğer yandan kadınların haklarına ve kazanımlarına yönelik saldırıların sürmesi, bu ülkede kadınlara karşı yürütülen bir savaşın varlığını açıkça göstermektedir. Özellikle Kürt illerinde başlayıp bugün ülkenin dört bir yanına yayılan özel savaş politikalarının devam ediyor olması, kadınların yaşam güvenliğinin olmadığını göstermektedir. Katiller çoğunlukla kadınların evli olduğu erkek, erkek arkadaşı ya da aileden baba ve kardeş erkeklerdir. Gülistan Doku’da, Nadira Kadirova’da olduğu gibi. Rojin Kabaiş cinayeti kapsamında ortaya çıkan her yeni bilgi, bu ülkede kadın cinayetlerinin nasıl sistematik biçimde örtbas edildiğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Rojin Kabaiş’in katilleri hâlâ bulunamadı. Rojin’i katledenler birileri tarafından korunmasın, saklanmasın; bilgiler ve deliller saklanmasın” diye konuştu.
 
Katledilen kadınlar anıldı
 
Son iki ayda katledilen kadınlardan isimleri basına yansıyan birkaçını hatırlatan Gülbahar Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çekmeköy’de Suzan Elik, Arnavutköy ve Kağıthane’de Nilay Kotan, Beykoz’da Aysel Karakoç. Bir de geçen hafta, Dilovası’nda bir parfüm fabrikasında yaşanan patlamada yaşamını yitiren 6 kadın: Hanım Gülek, Esma Dikan, Şengül Yılmaz, Nisa Taşdemir, Tuğba Taşdemir ve Cansu Esatoğlu. Denetimsiz, daha önce kaç kez şikayet edilmiş, çalışanların can güvenliği olmadığı ve fiziki ile sosyal güvencesi olmayan bir fabrikada iş cinayetine kurban verdiler. Bu katledilen kadınlar gibi basına yansımayan onlarca, yüzlerce kadın cinayeti var, kadın şiddeti var. İşlenen cinayetlerin, kadına yönelik şiddetin ve suçların cezasız kalması; faillerin bulunmaması ve iyi hal indirimiyle ödüllendirilmesi, tüm bunlar kadınlara açılmış bir savaştır. Fakat kimsenin kuşkusu olmasın; biz kadınlar da bu saldırılara karşı bugüne mücadele ettik, mücadele etmeye devam edeceğiz.”
 
'25 Kasım’da bir aradayız'
 
Gülbahar Kurum, “Kamuoyuna sızdırılan 11. Yargı Paketi, farklı cinsel yönelimleri ve kimlikleri hedef alarak nefret suçlarını körükleyeceğini göstermektedir. Bununla birlikte Diyanet eliyle hazırlanan ve Cuma hutbelerinde kadınların yaşam biçimlerini, giyimlerini ve haklarını hedef alan açıklamaların okutulması, kadın düşmanlığının iktidara bağlı tüm kurumlar eliyle sistematik biçimde yürütüldüğünü ortaya koymaktadır. Özellikle Kürdistan’da başlayıp ülkenin dört bir yanına yayılan özel savaş politikalarının devam etmesi, kadınların yaşam güvenliğinin olmadığını göstermektedir. Kolluk güçleri ve çeteler eliyle işlenen suçların cezasız kalması, faillerin iyi hal indirimiyle ödüllendirilmesi ve kayyım rejiminin sürdürülmesi, tüm bunlar kadınlara açılmış topyekûn bir savaştır. Ancak kimsenin kuşkusu olmasın; bu saldırılara karşı biz de topyekûn bir mücadele yürüteceğiz. Bizler bu inanç ve kararlılıkla, Barış ve Demokratik Toplum çağrısını en güçlü şekilde sahiplenerek, kadına yönelik şiddet ve katliamlara, kadın emeğinin sömürülmesine, tecrite, savaşa, kayyım gaspına karşı Jin Jiyan Azadî felsefemize olan inancımızla 25 Kasım’da bir aradayız” diye konuştu..