
‘Barış Abdullah Öcalan'n özgürlüğü ile sağlanabilir’
- 09:01 15 Eylül 2025
- Güncel
ŞIRNEX - Sürece yönelik değerlendirmelerde bulunan Barış Anneleri, “Kan kanla temizlenmez, ancak berrak bir suyla yıkayabilirsin. 50 yıldır savaş ve ölüm var. Kürdistan’da çocuklarımızın kanının dökülmediği bir karış toprak kalmadı. Dağlarımız yakılıyor, doğamız talan ediliyor. Barış sadece Kürtler için değildir, Türklerin de barışa ihtiyacı var” diyerek barışın, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüyle sağlanabileceğini vurguladı.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı ile başlayan süreç devam ederken, devlet nezdinde ise kamuoyu beklentilerine cevap verilmiş değil. Devletin sürece yönelik olumlu adımlar atması beklenirken, Kürdistan doğasına yönelik saldırılar da sürüyor. Şirnex’in Besta Bölgesi’nde 9-10 Eylül’de Demokratik Kurumlar Platformu (DEKUP) öncülüğünde, “Eko-kırıma geçit yok, doğa talanına karşı yürüyoruz” şiarıyla gerçekleşen nöbet eylemine katılan Barış Anneleri, sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Kürdistan halkı hala zulüm altında’
Ağaç kıyımlarını kınadığını vurgulayan Barış Annesi Emine Oruç, ağaç kıyımlarının korucular eliyle yapıldığını söyledi. Emine Oruç, “Artık yeter! Herkesin kardeşlikten yana el uzatması gerekiyor. Ne zamana kadar ezilen ve zulüm edilen tarafta olacağız? Biz barış ve huzur istiyoruz onlar hala doğa kıyımına ve savaşa devam ediyorlar. Hepimiz kardeşiz, bir farkımız yok. Çocuklarımız işsiz, aşsız kaldıkları için dünyanın dört bir yanına dağıldılar. Bu Türkiye için bir ayıptır. Kürdistan halkı hala zulüm altındadır. Her geçen gün zulüm görüyor, haksızlığa uğruyoruz” şeklinde konuştu.
‘Önderliğimizin özgürlüğünü istiyoruz’
Barış Annesi Nebiha Acar, 27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrıyla önemli bir adım attığını belirtti. Sadece Kürtler için değil, Türkler ve bütün halklar için önemli bir adım olduğunun altını çizen Nebiha Acar , “Ama ne yazık ki Türk Devleti tarafından bir adım atılmadı. Biz anneler olarak barışın gerçekleşmesini istiyoruz. Dört parça Kürdistan’ın hepsinde barışın sağlanmasını istiyoruz. Önderliğimizin özgürlüğünü istiyoruz. Artık yeter çocuklarımız ne zamana kadar zindanlarda olacak? Anneler o çocuklarla yaşamak için dünyaya getirdi o çocukları. Hiçbir anne çocuğunu ölmesi ya da tutsak olması için doğurmadı. Dört parça Kürdistan’da ‘ben anneyim, vicdan sahibiyim’ diyen tüm anneler ayağa kalkıp el ele versinler. Türk, Kürt, Çerkes, Arap fark etmez anne annedir. Hepimiz el ele verelim, artık yeter. Bütün anneler barış istiyor. Savaş, kan, ölüm istemiyoruz” dedi.
‘Çocuklarımızın kanının dökülmediği bir karış toprak kalmadı’
50 yılı aşkın süredir bir savaşın sürdüğüne işaret eden Nebiha Acar, ölümün ve savaşın kazandırmadığını kaydetti. Nebihe Akay, “Barışın yararı vardır. Biz daha fazla ölüm olmasını istemiyoruz. Önderlik özgür olmadığı sürece kimse özgürleşemez. Önderlik özgür olmalı ve Türk devleti onunla masaya oturmalıdır. Hem Türk hem de Kürt halkları arasında kalıcı bir barış olması için yapılması gereken budur. Onlarda kardeşlik diyorlar, doğrudur biz de kardeşlikten yanayız. Kan kanla temizlenmez, ancak berrak bir suyla yıkayabilirsin. 50 yıldır savaş ve ölüm var. Kürdistan’da çocuklarımızın kanının dökülmediği bir karış toprak kalmadı. Çocuklarımız hala cezaevlerinde. Dört erkek kardeşim vardı ikisi şehit düştü biri cezaevinde. Sadece bir kardeşim kaldı. Yeğenlerim ve torunlarım yine öyle. Bütün anneler benim yaşadığımı yaşıyor. Artık ölümler ve tutsaklıklar olsun istemiyoruz. Biz anneyiz yüreğimiz ağrıyor artık barış istiyoruz. Artık çocuklarımızla bir arada olmak istiyoruz” sözlerini kaydetti.
‘Savaş son bulsun ve tutsaklar serbest bırakılsın’
Barış Annesi Kıymet Acar da, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrının arkasında olduklarını ve kendilerinin de barıştan yana olduklarına değinerek, “PKK kendisini feshetti, gerillalar silahlarını yaktı. Bu kadar önemli adımların karşısında Türk devleti hiçbir adım atmadı. Kurulan komisyondan Önderliğin özgürlüğüne yönelik bir karar çıkmasını bekliyoruz. Bugün Önderlik de siyasetçilerimiz de Meclis’te yer alarak orada çalışmalarını yürütmelidir. Bir araya gelinerek bu savaşa son verilmeli. Savaş son bulmuş değil. Dağlarımız yakılıyor, doğamız talan ediliyor. Barış sadece Kürtler için değildir, Türklerin de barışa ihtiyacı var. Barış bütün Ortadoğu’ya lazım. Barış bütün ezilen halklar içindir. Barıştan bütün halklar fayda sağlar. Herkes elini vicdanına koysun ve yapılan barış çağrısına sahip çıksın. Savaş son bulsun ve tutsaklar serbest bırakılsın” ifadelerine yer verdi.
‘Eğer samimilerse onlar da bir adım atsınlar’
Meclis’teki komisyon toplantısında Barış Annelerinin Kürtçe konuşmalarının engellendiğini hatırlatan Kıymet Acar, sözlerine şöyle devam etti: “Onlara inancımız yoktur. Eğer samimilerse onlar da bir adım atsınlar. Anadilimiz, kültürümüz, sanatımız yasaklanıyor. Savaş devam ediyor. Biz anneyiz, yüreğimiz yanıyor daha fazla ağlamak istemiyoruz. Önderlik özgür olmadan biz de özgürleşemeyiz. Önderlik özgürleşmeden barış sağlanamaz.”
‘Önderimizle barışmadan barış sağlanamaz’
Barış Annesi Maşallah Kaya ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısının, barışın sağlanması ve ölümlerin son bulması amacını taşıdığını vurgulayarak, “Daha ne zamana kadar kan akacak?” diye sordu. Maşallah Kaya, “Yeter artık ne Kürt ne de Türk annelerinin yüreği yanmasın. Asker, polis, gerilla artık hiçbiri öldürülmesin. Kürtlerin ve PKK’nin omuzuna düşen görev neyse yerine getirdiler. Ama eğer onlar omuzlarındaki yükü taşımaz, üstlerine düşen görevi yerine getirmezlerse barış gerçekleşemez. Artık barış olsun ve Önder Öcalan’la masaya oturulsun. Yeter bu kadar insanın öldüğü. Toprağın altı doldu, cezaevleri doldu. Cezaevlerindeki insanları serbest bıraksınlar artık. Yetmedi mi? Bugün ağır hastalıkları olan binlerce tutsak hala cezaevinde. Bizim yüreğimiz yandı artık diğer insanların yanmasını istemiyoruz. Önderlik tutsak olduğu sürece barış sağlanamaz. Önderimizle barışmadan barış sağlanamaz” sözlerine yer verdi.