Jineoloji Dergisi’nden okur buluşması

  • 17:58 1 Mart 2025
  • Güncel
İSTANBUL - Jineoloji Dergisi, 10’ncu yıl dönümü kapsamında okur buluşması gerçekleştirdi. Okur buluşmasında konuşan Asrın Hukuk Bürosu avukatı Suzan Akipa, “Sayın Öcalan'ın ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısı için hepimize tarihi sorumluluk düşüyor” ifadelerini kullanırken DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar’da “Tecritten koskocaman Ortadoğu ve dünya barışı çıktı” diyerek herkesin bu süreçte rol alması çağrısı yaptı.
 
Jineoloji Dergisi, 10’ncu yıl dönümü kapsamında Beyoğlu’nda bulunan Mezopotamya Kültür Merkezi’nde (MKM) “Tecrit ve kapatılma” sayısının okur buluşmasını gerçekleştirdi. Buluşmaya Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Asrın Hukuk Bürosu avukatı Suzan Akipa ve çok sayıda Jineoloji okuru katıldı.
 
‘İmralı Adası'nı merkeze alan bir sayı’
 
Kürt kadınlar öncülüğünde başlayan Jineoloji tartışmalarının zaman içerisinde Türkiye’deki kadınlar başta olmak üzere dünyadaki kadınlarla beraber tartışmaların derinleştirildiğine dikkat çeken Suzan Akipa, “Jineoloji bütün kadınlara değinen arayışın bir ürünüdür. Lozan Antlaşması’nın 100’ncü yılında Kürdistan serisini çıktı ve seri Kürt kadınlarının hafızası temelindeydi. Jineoloji çok geniş yelpazede dosya konuları çıkardı. Tecrit ve kapatılma sayısı Kürt kadının üzerindeki özel savaş, sömürü politikaları ve İmralı tecrit rejiminin 25 yılını konu alan bir motivasyonla çıkarma amacı vardı.
 
Tecrit sadece hapishanelerle alakalı bir durum değil. İmralı’daki tecridin ideolojik sonuçları var etki alanı var. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit aynı zamanda siyasal bir tecrit. Kürt sorunun barışçıl çözümüyle ilgili bir şey. Tecrit savaş politikası ile bağlantılı. Bu sayı İmralı adasını merkeze alan ve buradan pencere açma arayış olan bir sayı. İlk sömürülen kesim olan kadının nasıl tecrit edildiğine dair yazılar var” dedi.
 
‘Öcalan hakikati madolyanın diğer yüzü’
 
Asrın Hukuk Bürosu avukatı Raziye Öztürk ile beraber bu sayıda İmralı Cezaevi'nin mekan olarak tecridin neresinde yer aldığını incelemeye çalıştıklarına dair bir yazıyı kaleme aldıklarını söyleyen Suzan Akipa, “Ada hapishaneleri Sayın Öcalan’dan öncede bir sürü liderin halktan koparılmaya çalışıldığını alanlar olarak kullanılmış tarih boyunca. Bir adanın tecritte rolü nedir? diye baktığımızda İmralı adası askeri yasak bölge, temasın olmasına izin verilmeyen alan. Ada Sayın Öcalan’ın temsil ettiği özgür kürtlüğü, Kürt özgürlük hareketini yalnızlaştırmayı ve Öcalan hakikatinden uzaklaştımayı önceleyen stratejik konumda. Hukukun temasın etmediği bir mekan yaratılmış. Kapatılma mekanı olarak İmralı adası madolyanın bir yüzü diğer yüzü de Öcalan hakikati. Öcalan hakikatini tecride rağmen madolyanın diğer yüzü olarak tanımlamak gerekiyor” diye belirtti.
 
‘Hepimize tarihi sorumluluk düşüyor’
 
Suzan Akipa, son olarak şunları kaydetti: “2014 yılında Sayın Öcalan lehine verilmiş Umut Hakkı kararı var. Umut Hakkı bir insanın 25 yıldan sonra tutukluluğun son bulması gerektiğine dair temel insan hakları normudur. Bu zamana kadar kararın gereği yerine getirilmedi. 25 yıldan sonra Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü sağlayacak mekanizmaların kurulması gerektiğinin zamanı geldi de geçiyor. Umut hakkı kararını hiçbir ülke altın tepside sunmuyor. Bu kararı hukuken uygulamakla mutlak yükümlü oldukları halde. Umut hakkının uygulanması mücadele gerektiren mesele. Geçtiğimiz günlerde Sayın Öcalan ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısı yaptı. Çağrının her kelimesi uzun uzadıya tartışılması gereken bir mesele. Bu yaşananları 93’den itibaren derinleştirilen toplumsal paradigmanın, mücadelenin bir sonucu olarak görmek gerekiyor. Çağrıyı yeni bir başlangıç, hukuki ve siyasi zeminin oluşması şartıyla herkesin yararına olduğu şeklinde okumak gerekiyor. Bu çağrının gerekli kıldığı hukuki ve siyasi dönüşümün sağlanması için hepimize tarihi sorumluluk düşüyor.”
 
‘Işık tutan’
 
“Bizim bilgilerimizi değersizleştiren sisteme karşı ne kadar güçlü olduğumuzu, annelerimizin, ninelerimizin hafızasında taşıdığı bilginin miras olduğunu Jineoloji bize hatırlattı ve hatırlatmaya devam ediyor” diyen Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Özelde Kürt kadın mücadelesini özelde toplamda kadın mücadelesinin teorisini, tarihini yazan çok önemli çalışma alanı. Dünya üzerinde kadın bilimi tartışmasını yapmanın Kürt halk önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın öncülüğünde hayat bulması çok kıymetli bunun onurunu her yerde taşımak ve mücadelesini her yerde büyütmek gerekir diye düşünüyorum. Hakikati örten bilim karşısında en sömürülen noktadan çıkış yapmak Kürt özgürlük hareketinin radikal mücadelesine ışık tutan yerde duruyor” sözleriyle yaşanan krizlere karşı mücadelede kadınların öncü olduğunu dile getirdi.
 
‘Tecritten koskocaman Ortadoğu ve dünya barışı çıktı’ 
 
Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Tecrit başlığını daha çok Sayın Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesi ve İmralı işkence sistemi üzerinden tarif ediyoruz. Ekonomik krizin tecrit ile bağlantısını kurmak gerekiyor. Tecrit kadınların mücadele ile buluşmasını engelleyen bir rejim oldu. Tecrit içten içe kabullendirilmiş ve tecritle yaşamaya alıştırılmış bir toplumsallıkla hem devletin kendisi hem iktidarın kendisi hayatını uzatmak üzere formül kurdu. Bu işkence rejiminden, tecritten koskocaman Ortadoğu ve dünya barışı çıktı. Sayın Öcalan’ın öncülük ettiği mücadele, ortak yaşam iradesine inan herkes tecrit ile karşı karşıyaydı ama o tecrit Sayın Öcalan şahsında ve teorisine inan halklar şahsında tecrit kırılmıştır ve dalga dalga bir barış olarak devam etmekte. Sayın Öcalan, ‘mücadele başladığında Ortadoğu’da Kürtler adına boşluk vardı biz bu boşluğu özgürlükler lehine doldurmak üzere yola çıktık’ diyor. Bu mücadele ortaya çıktık günden bugüne ortak yaşamı, kalıcı barışı, eşit yaşamın tesis edilmesi yönelik mücadelenin kendisiydi.  27’sinde açıklanan ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısının bize yüklediği sorumluluk var. Kürt halkının mücadelesi bir başarı ve başarısızlık kavramına sıkıştırılmaya çalışılıyor ama Sayın Öcalan açıklaması ile bütün bunları bertaraf ederek aslında yeniden kurmaya davet etti. Metin süreci değiştirip, dönüştürmek isteyenlere çok ciddi bir çağrı” diye konuştu.