Ekmek ve Adalet buluşması: Köklü ve radikal değişimlere ihtiyaç var

  • 17:20 29 Eylül 2024
  • Güncel
 
 
İSTANBUL- İstanbul’da gerçekleştirilen “Ekmek ve Adalet” buluşmasında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Bizler adaletsiz düzeni ortadan kaldırıp adaletli sistemi kurana kadar mücadelemiz devam edecek. Bıçak kemikte değil ilikte. Köklü ve radikal değişimlere ihtiyaç var” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Şişli’de bulunan Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın katılımıyla “Ekmek ve Adalet” buluşması gerçekleştirildi. Buluşmanın gerçekleştiği salona “Ekmek ve adalet mücadelesinde buluşuyoruz/ Em li dora têkoşina nan û dadê bicivîn” yazılı pankart dev ekrana yansıtıldı. Panele Barış Anneleri, DEM Parti milletvekilleri, Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) temsilcileri ve çok sayıda emekçi katıldı.
 
 
 ‘Sorunun muhatapları bir araya gelerek çözümleri konuşuyoruz’
 
Buluşma ilk olarak emek ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşunun ardından söz alan DEM Parti MYK üyesi Sevtap Akdağ, “3 aydır ekmek ve adalet buluşması gerçekleştiriyoruz. Ekmek ve adalete çok ihtiyaç duyuyoruz. Ekmeğimize göz koyan bu rejim karşısında mücadeleyi büyütmek için sorunun muhatapları bir araya gelerek çözümleri konuşuyoruz. Buradan çıkanları parti politikamızın temel taşları haline getireceğiz. Tarihte son sözü direneler bizde ilk sözü ve son sözü direnenlere veriyoruz” dedi.
 
 'Direniyoruz vazgeçmedik ve vazgeçmeyeceğiz’
 
Devamında söz alan Polonez direnişçisi Yasemin Sayın şöyle konuştu: “15 Temmuz’a kadar Polonez  işçisiydik ama sendika üyesi olduğumuzu için kovulduk. Orada direniyoruz vazgeçmedik ve vazgeçmeyeceğiz.”
 
146 kişi sms ile kovuldu
 
Ardından söz alan Polonez direnişçisi Onur Bayar, sendikaya üye olduktan sonra 146 işçisinin sms ile işten kovulduğunu ifade etti. Onur, “Sabah işe gittik işçiler hırsız muamelesi ile karşı karşıya kaldık. Eylemlerimiz devam ederken Çatalca emniyet müdürü gazla jopla işçilerere müdahaleye başladı. Şafak operasyonuyla ters kelepçe ile gözaltına alındık. Bizler oraya gittiğimizde burada eylem yapamazsınız dendi, bizde Çatalca Kaymakamlığı önünde eylemimizi devam ettirdik. Çatalca müftüsü bizlere burada eylem yapamazsınız diyerek tehdit etti. Müftü emniyet müdürü ile birlikte hırsızlık yapmışız gibi baskı kuruyorlar. Ne kadar baskı uygulasanız da işçiler vazgeçmeyecek emeklerini alacak” şeklinde konuştu.
 
 
DİSK: Örgütlemenin önündeki engellemelerin kaldırılması gerekiyor
 
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) bölge temsilcisi Asalettin Aslanoğlu ise, “İnsanın öncelikle ekmek ihtiyacını gidermesi gerekiyor. Bugün insanlar ekmek ve barınma sorunu ile karşı karşıya. Yaşadığımız bütün problemler 12 Eylül askeri cuntası ile başlayan sürecin bizi getirdiği nokta. Cuntanın devamını Türkiye’de yaşıyoruz. Öncelikle toplumun ve işçinin örgütlemesinin önündeki engellemelerin kaldırılması gerekiyor. İşçi sınıfın örgütlenmesi önündeki hiçbir engelleme kaldırılmamıştır” sözlerini kullandı.
 
 ‘İLO C-189’un bir önce imzalanmasını istiyoruz’
 
İmece ev işçisi Sultan Karasu: “Ev işçilerinin haklarını savunmak için mücadele içindeyiz. Ev işçileri yok sayıldığı için sendika kurduk. Mücadelemiz büyüyor. Hiçbir güvencemiz, sosyal hakkımız, can güvenliğimiz yok. Binlerce kadın camdan düşüp ölüyor. Ev işçileri göz ardı ediliyor. İLO C-189’un bir önce imzalanmasını istiyoruz.  Ev işçileri olarak görünür olmak istiyoruz. Ev işi iş ev işçisi işçidir.”
 
Kule vinç operatörü: 1 metre kare alanda çalışıyoruz
 
Kule vinç operatörü Harun Göktepe: “İşçiler çok fazla sorunla mücadele ediyor. Sabah çıkıp akşama kadar 1 metre kare alanda çalışıyoruz. Patronlar iş hırsı yüzünden bütün yükü bir makinaya yüklüyorlar. Bunun sonucunda iş kazası oluyor. Kule vinç yaptığı küçük bir hata cinayetle bitiyor. Bunların önüne geçmek için açıklamalarda bulunduk ancak sesimiz duyulmadı.”
 
 Midye emekçisi: Emekçilerin yakasından ellerini çeksinler
 
Midye emekçisi Sedat Acay: “Her yerde midye satılıyor midye hala yasak. Midye çiftli için belediyeye başvurdum beni uğraştırdılar olmadı ve benim projemi çaldılar. Merdiven altı çalışılıyor hijyenik değil. Midyeler tükenme noktasına gelmiş durumda. Büyük oranda baskı görüyoruz. Midye satarken emniyet müdürü gelip tezgahımızı kırdı ‘eroin sat’ sana bu işi yaptırmayacağız dedi ve nereli olduğumu sordu Mardinli olduğumu söyledim ‘ne işin var burada dağa çık’dedi. İnsanlık adına utanılacak şeyler yaşıyoruz. Emekçilerin yakasından ellerini çeksinler.”
 
Aşçı: İzin planlaması yok istifa etmek zorunda kalıyoruz
 
Aşçı Ayten Yazıcı Çetli: “Çocuk işçi olarak başladım çalışmaya şuan işsizim. Kadınların hizmet sektöründe yaşadıkları zorluklar erkek arkadaşlardan daha fazla. Anneler açısından bu daha zor. Sektörde izin planlaması olmadığı için 5-6 yıl ara verdim. İzin planlaması yok istifa etmek zorunda kalıyoruz. Hizmet sektöründe kayıt dışı çalışma çok fazla arttı. DEM Parti’nin emek ve adalet mücadelesini çok anlamlı ve gerçekçi buluyorum.  Zorlu bir süreçten geçiyoruz ama mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.”
 
Özel sektör öğretmeni: Patronlarla tek tek kavga ettik
 
Kar sağlanmasının kolay olmasından dolayı çok fazla özel okul, dershane açıldığını ifade eden özel sektör öğretmeni Damla Hoca: “Eylül ayında işe başlıyoruz Haziran’a kadar 60 saat derse giriyoruz. Haziran ayı yaz tatiline girdiğimiz için zorla istifa imzalamaya zorlanıyorduk. Her sene iş bulabilecek miyiz kaygısı ile yaşıyoruz. Bu düzenin böyle gitmeyeceğini biliyorduk bunun için öğretmen sendikası kurduk. Patronlarla tek tek kavga ettik. Özelde çalışan öğretmen ve kamuda çalışan öğretmen aynı maaş alması gerekirken bizim taban maaş hakkımız elimizden alındı. Bakan Yusuf Tekin ile milletvekilleri görüştük hepsi haklı olduğumuzu söyledi ama haklı olmamıza rağmen taban maaş hakkımız verilmedi. Taban maaş hakkımız somut olarak elimizde yok ama bugün herkes mücadelemizi biliyor. Yaşasın örgütlülük.”
 
 
‘Bu ganimet düzenini yıkmak bizlerin görevi’
 
İşçilerin ardından DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları söz aldı. Tülay, “Bu kriz kapitalizmin krizi. İktidar Kanal İstanbul Projesi başta olmak üzere inşaat işçileri sırtından ekonomik büyüme açıklıyor. Gerçek ekonomik büyüme yok. Bu ülkenin kaynakları 5’li çeteye peşkeş çekildi. 50 milyon insan açlık sınırın altında yaşıyor. Emekli 12 bin 500 TL maaş alıyor ama İstanbul’da kiralar 15 bin TL’den başlıyor. İstanbul’da 2020’de 4 kişilik aile 7 bin liraya geçinir iken şimdi 70 bin liraya geçinemez halde. Bu düzen ganimet düzeni. Bahşişin verginin peşine düşüyorlar. Bu ganimet düzenini yıkmak bizlerin görevi. Bizler adaletsiz düzeni ortadan kaldırıp adaletli sistemi kurana kadar mücadelemiz devam edecek. İstanbul’da yaşamın zor olduğu burada yaşayanlar olarak daha iyi biliyorsunuz” dedi.
 
Şimşek programı kurtarıcı değil batırıcıdır
 
Tülay, konuşmasının devamında şu ifadeleri dile getirdi: “Her gün İstanbul’da silahlı katliamlar gerçekleşiyor bu çürük düzeni ortadan kaldırmak işçilerin, emekçilerin ortak mücadelesi ile mümkün. İstanbul Türkiye’nin yarısı dolayısıyla İstanbul çok önemli. İstanbul kavgamızın kenti olması açısından da çok önemli. İstanbul’da yaprak kıpırdasa Kürdistan’da hissederiz. Şimşek ekonomik krizden kurtaracak diye yeniden görevlendirildi ama enflasyon yüzde 38’di şimdi enflasyon hangi aşamada biliyorsunuz. Şimşek Hazine ve Maliye Bakanı olduğunda dolar 21 TL idi şimdi 34’ü geçmiş durumda. Şimşek programı kurtarıcı değil batırıcıdır. Bu sistem sömürgeci bir sistem. Esnafın beli vergiyle büken sömürge bir sistemdir. Bıçak kemikte değil ilikte. Köklü ve radikal değişimlere ihtiyaç var. Bizler bu adımları atmazsak daha çok açlığa maruz kalacağız.
 
Her şey sandık değil esas olan toplumsal mücadele
 
Muhalefete sesleniyoruz tek sandığı çare olarak göstererek çözüm oluşmaz. Trende bir vagon olmayacağız lokomotif olacağız diyar diyar gezeceğiz. Tüm sorunların çözümü için öncü rol üstlenerek toplumsal mücadeleyi yürütmeyi teklif ediyoruz. Gelin bütçe görüşmeleri başlamadan hazırlıklarımızı yapalım. Bütçeden hakkımızı almak için alanlarda meydanlarda mücadele verelim. DEM Parti olarak alanlarda, tarlada, fabrika dolaşırken halkın üzerindeki ölü toprağının kalktığını gördük. Direnen işçilere selam olsun. Yoksulluğun bu kadar derinleştiği yerde grevler, direnişler var. Direnişçilerin birbiri ile dayanışmasını sağlamak görevimiz. Kampanya sürecince çıkarttığımız sonuç öfkeyi örgütlemek ve mücadeleci kanalın içine akıtabilmek. Seçimler elbet önemli ama her şey sandık değil esas olan toplumsal mücadelenin kendisidir.
 
Umudumuz ve direncimiz büyük
 
Bizler bu buluşmayı gerçekleştirirken Gazze’de insanlar katlediliyor. Aynı şekilde Lübnan’da saldırılar arttırılmış durumda. İsrail bölge savaşı çıkartana kadar işgal saldırılarını devam ettirecek gibi duruyor. Gelin hep birlikte bu savaşı durduralım. Bizler savaşı yakinen tanıyan bir partiyiz bu savaşın neye gebe olduğunu en iyi biz biliriz. Erdoğan İsrail’e çağrı yaptı bizde Erdoğan Kürt halkı için sana çağrı yapıyoruz. Kürt ve Filistin halkının kanayan yarası var. İki halkın barışının sağlanması bölgenin barışına hizmet edecek. Filistin halkı yalnız değildir onlar için mücadelemiz devam edecek. Umudumuz ve direncimiz büyük.”
 
Buluşma konuşmaların ardından son buldu.