İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nde mobbing

  • 18:10 27 Eylül 2024
  • Güncel
İZMİR - İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nde üyeleri olan akademisyenlere yönelik sistematik mobbing uygulandığını duyuran Eğitim Sen İzmir 3 Nolu Üniversiteler Şubesi, mobbinge izin verilemeyeceğinin altını çizerek, “Tüm meslektaşlarımızla dayanışma içinde olacağız” dedi. 
 
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İzmir 3 Nolu Üniversiteler Şubesi, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi'nde öğretim görevlilerine yönelik yaşanan mobbing vakalarına ilişkin şube binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Lülüfer Körükmez Kaya, mobbingin İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde (İKÇÜ) kaygı verici bir boyuta ulaştığını vurguladı. Bunun son örneğinin üyeleri Damla Topbaş’ın, uzun süredir maruz kaldığı sistematik mobbing sonucunda işini bırakmak zorunda kalması olduğunu belirten Lülüfer, Damla Topbaş'ın doktora eğitiminin engellendiğini ve vasıflı bir akademik personel olmasına rağmen idari görevlerde çalıştırıldığını kaydetti. 
 
‘Hukuksuz uygulamalar dayatıldı’
 
Bunların üstüne üyelerine yönelik soruşturma başlattırıldığını belirten Lülüfer, "Damla hocamız, süreç boyunca bilgi edinme başvurularında bulunmasına rağmen, hiçbir şekilde yanıt alamamış ve soruşturma dosyası hala kendisine iletilmemiştir. İletişim kurmak yerine düşmanca bir tavır sergilenmiş, soruşturma yanlı bir şekilde yürütülmüştür. Damla hoca, nitelikli, üretken akademisyenlerden biri olmasına rağmen, yaşadığı süreç sonucunda Türkiye’deki akademik ortamdan istifa etmek zorunda bırakılmıştır. Bu durum, şahsi bir mesele değil, tam tersine tüm üniversite emekçilerini etkileyen bir korku iklimi oluşturma çabasıdır. Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesinde (SBBF) 2024 yılında öğretim üyeleri ve asistanlara açılan pek çok soruşturma var, temelsiz tutanaklar tutulmuş, mesai dayatması gibi pek çok hukuksuz uygulama çalışanlara dayatılmıştır" dedi. 
 
‘Mobbing işkencedir’
 
Üniversitedeki hukuksuzlukları ve görmezden gelinen şikayetleri kayıt altına alarak raporlaştırdıklarını kaydeden Lülüfer, benzer durumu aynı bölümdeki yürütme kurulu üyeleri Selin Önen'in de yaşadığını dile getirdi. Selin Önen'in de uzun süre sistematik mobbinge maruz kaldığını, buna yönelik yaptığı başvurunun ise sonuçsuz bırakıldığını kaydeden Kaya, konunun daha sonra YÖK’e taşındığını belirtti. Lülüfer, "Buna rağmen Rektörlük, üyemizin yanlı ve eksik soruşturması nedeniyle şikâyetçi olduğu Dekanlık makamına tekrar ön inceleme yaptırmış ve ikinci kez soruşturma açmama kararı iletilmiştir. Eğitim Sen olarak, bu haksızlığa karşı hukuki süreci başlatarak bu kapsamda mobbing nedeniyle Rektörlük aleyhine manevi tazminat davası açılmıştır. Biz, Eğitim Sen olarak, Damla hocamızın ve İKÇÜ’deki tüm eğitim emekçilerinin yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. Mobbing işkencedir, işkence de insanlık suçudur" diye belirtti.
 
‘Mobbingin yaygınlaştırılmasına izin verilemez’
 
Sendika olarak, mobbingin önlenmesi, eril tahakkümün ve baskının hüküm sürdüğü bu kurumların özgürleştirmek için mücadele edeceklerinin altını çizen Lülüfer, "Damla hoca ve İKÇÜ’deki hiçbir eğitim ve bilim emekçisi yalnız değildir. Üniversite yönetimlerini bir an önce mevcut mobbing şikayetlerini incelemeye ve sorumlulara yaptırım uygulamaya, yeni vakaların ortaya çıkmasını engelleyecek adımlar atmaya davet ediyoruz. Eğitim kurumları, akademik özgürlüğün ve adaletin tesis edildiği yerler olmalıdır; mobbingin yaygınlaşmasına izin verilemez. Mücadelemiz, baskıların değil, eleştirel düşüncenin hâkim olduğu özgür üniversiteler kurulana kadar sürecektir. Bu sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı ve benzer süreçlerle karşılaşan tüm meslektaşlarımızla dayanışma içinde olacağız" diye konuştu.