Kadına şiddet komisyonuna erkek başkan 2025-01-24 09:02:39     Melek Avcı   ANKARA- Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Komisyonu üyesi DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, iktidarın politikalarının komisyonun işleyişine de yansıdığına dikkat çekti. Özgül Saki, TÜİK verilerinde kadınların erkeklerle aynı işi yapmalarına rağmen yüzde 30 daha az kazandığını hatırlatarak, "Komisyon üyelerinin bu gerçeğe şaşırması, işin ciddiyetinden ne kadar uzak olduklarını gösteriyor" dedi.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) önergeleri doğrultusunda gündeme gelen Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Komisyonu, Meclis’te grubu bulanan partilerin ortak önergesiyle 10 Ekim tarihinde kuruldu. Bir günde 3 kadın katledilirken, ajansımızın derlediği 2024 yılı şiddet çetelesine göre, 358 kadın ve 43 çocuk katledildi, 221 kadın ve 31 çocuk şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Kadınların yüzde 71 oranla en çok hane içinde katledildiği de verilere yansıdı. Meclis’te kurulan komisyonun başkanlığını bir erkeğin yapması ilk günden tepki çekerken komisyonun işlevselliği noktasında da birçok sorun gündeme geldi.     Komisyon üyesi DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, çalışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    Baştan sona erkek üyeler   DEM Parti olarak defalarca kadın katliamlarına karşı komisyon kurulması için önerge verdiklerini hatırlatan Özgül Saki, her defasında AKP ve MHP oylarıyla reddedilen önergelerin artık İstanbul’da yaşanan sur katliamı sonrası toplumsal infialin gözardı edilemediğini kaydetti. Özgül Saki, komisyon başkanı ve üyelerinin başkan sonra erkeklerden oluştuğunu belirterek, buna rağmen komisyona katılım sağlayarak faaliyet yürütmeye çalıştıklarını ifade etti. Özgül Saki, “Buna ilişkin politik itirazlarımı yaptık ama korkunç bir tepkisellikle karşılaştık. Başkan ve erkekler üyeler bu konuda çok araştırma yapmışlar!” dedi.    TÜİK verileri bile gizleyemedi     En çok toplanan komisyonlardan biri olarak, çeşitli ilgili bakanlıkların gelip sunum yaptığını belirten Özgül Saki, bu süreçte baya farklı durumla karşılaştıklarını söyledi. Özgül Saki, “Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in geldiği toplantı çok gergin geçti çünkü Yusuf Tekin, muhalif olan sözlerimize, sorularımıza, görüşlerimize korkunç tepki gösterdi, tam bir erkek egemen zihniyet ve iktidardan aldığı güçle. Bunun dışında bakanlık yetkililerinin, bürokratlarının sunduğu verilerde kadınların sadece şiddet konusunda değil toplumsal hayatın bütün birimlerinde nasıl en alt seviyede olduğu açığa çıktı. İstihdamdan tutalım, eğitime kadar, siyasal temsiliyete. TÜİK, 30 başlıkta sunum yaptı ve bu 30 başlık toplumsal hayatın her noktasına, sağlığa erişimden, eğitim durumu, istihdam, şiddet ve sağlığa kadar ve hepsinde kadınların konumu yerlerde sürünüyordu. Bir tanesi hariç, kadınlar erkeklerden 7-8 yıl daha fazla yaşıyorlar ve bunu olumlu diye sundular. Ki bizim için şaşırtıcıydı sunum yapanlardan biri ‘ama’ dedi ‘bu olumlu gibi görünüyor ama bizim sağlıklı yaşam ömrü diye bir kriterimiz var, onu dahil etmemişiz, kadınlar sağlıklı ömür açısından daha kısa yaşıyor.’ Aslında sunumlarda bütün her şey çok açık” diye konuştu.   ‘Komisyon kendi sınırında kaldıkça sonuç almadan bitecektir’   “Komisyon üyelerinin bunları temel problem olarak görmemelerinin nedeni, bu meselenin erkek egemen sistem patriarkal olduğunu ve bunun sistemli bir şekilde sürekli sürekli üretildiği, bunun kişinin iyi niyetinden, psikolojisinden, o konuda ne kadar araştırma yapmalarından bağımsız olduğunu ve komisyona geldiklerinde aynı erkekliği ürettiklerini gördük’ diyen Özgül Saki, erkek egemen sistemin işleyişine ilişkin birçok komisyon üyesinin bir fikri olmadığını söyledi. Özgül Saki, “Tek tek sanki bireysel bir tutummuş gibi algılayan sunumlarda yapıldı. Muhalefetten de üyelerle dayanışma içinde olduk, erkek egemen sistemin kadınlar üzerindeki etkisi ve bunun şiddetle bağlantısını anlattık. Savaşın nasıl var olan erkek şiddetini sömürgeci politikalarla nasıl şiddetlendirdiği bağlantısını kurmak, ekonomik krizin erkek şiddetini katmerlendirdiğini 12 toplantı boyunca çeşitli gerilimler ve susturma girişimlerine rağmen anlattık. Ama komisyon kendi sınırları içinde kaldığı taktirde çok bir sonuç almadan faaliyeti bitecek. Milletvekili oranına göre komisyon bileşimi oluyor, nasıl genel kurula yasalar geliyor ve tek virgül değişmeden AKP-MHP oyuyla kabul ediliyor, burada da ne yazık ki öyle. Ama biz kadın örgütleriyle, LGBT+ bağ kurarak bu komisyonu bir politik kuşatmaya alma ve bir yöne sevk etmeye çalışıyoruz” sözlerini kullandı.    ‘İktidar kadına yönelik şiddeti görünmezleştiriyor’   Bu komisyonun AKP-MHP’nin aileci politikalarının ekseninde sonlanmasını istemediklerini söyleyen Özgül Saki şöyle konuştu: “Bir önceki dönemde de HDP’nin önerisiyle kurulmuş olan kadın cinayetlerini önleme komisyonundan çıkan 700 sayfalık rapor var. Aslında herkes dinlenmiş ve yapılacaklar tek tek belirlenmiş. Yapılacakların ne olduğu çok belli ama iktidar bunu yapmak istemiyor. Bakın en son Tayyip Erdoğan ve Aile Bakanı 2025’i ‘Aile Yılı’ ilan ettiklerini söyleyip ‘müjdeler’ verdiler. Kadınları yine bir doğum makinası gibi görüp, nüfusumuz azalıyor arttıralım, sonra evlenmeler azalıyor boşanmalar artıyor diyerek evlilik kredileri verecekler. Bu yine hane içinde itaatkar yaratmak hem ideolojik olarak aileyi bu şekilde yüceltmek hem de hane içindekileri borçlandırarak kendine tabi kılma politikası. İki toplantı yapıldı ve bu toplantılarda kadına yönelik şiddetle ilgili tek bir cümle bile kurulmadı. İktidar kadına yönelik şiddeti görünmezleştiriyor. Bile isteye bunu yapıyor. Buna rağmen toplumsal alanda ciddi hareket olduğunda kimse kayıtsız kalamaz, iktidar da kalamaz. Çalışmaları sonuna kadar yürüteceğiz.”   ‘Erkekler de ölüyor fail erkek de dinlenmeliymiş!’   Her oturumda kadın mücadelesini değersizleştiren ifadelerin kullanıldığına dikkat çeken Özgül Saki, komisyon başkanın, “Avrupa’da birtakım kavramlar var, bu kavramları da düşünmemiz lazım mesela gösterişçi duyarlılık, duyar kasmak gibi bizim topraklarda da var” sözleriyle toplantıyı açtığını anımsattı. Özgül Saki, “Biz itiraz ettiğimizde de gerilim ve mikrofon kesmeler. Bir başka örnek, kadın cinayetlerini önleme komisyonuyuz, bir egemenlik ilişkisi tarif ederek bunu yapıyoruz ve biz bunları ifade ederken biri hemen diyor ki ‘bu ülkede erkekler de şiddete uğruyor, ölüyor.’ Komisyonun bu tür şeylerle bizi sabırla tekrar tekrar anlatmaya itiyor. Erkek şiddetin, vahşi katliam boyutlarına ulaştığı ve çocukları da öldürdüğü bir şiddet var. Bunlara ilişkin ve birçok kadının koruma kararı almasına rağmen katledildiği ifade edilirken kadınların gündelik yaşamlarını değiştirmeden hayatlarına devam etmesini söylerken bir anda biri ‘o fail erkekle de konuşmak lazım’, ‘bir dahaki oturumda fail erkekle mi konuşsak, hatta hapishanelere gidip ceza alanlarla da mı konuşsak’ gibi şeylerle karşılaşıyoruz” şeklinde konuştu.    Komisyon başkanı eşitsizlikten bir haber   “Biz bu komisyonda kadına yönelik şiddetle mücadele ve önlenmesi için varız. Tüm toplumsal yaşamdaki şiddet meselesi kolektif diğer alanların meselesi” diyen Özgül Saki, komisyonun cinsiyetçiliği örtbas etmeye çalıştıklarını ifade etti. Özgül Saki sözlerini şöyle sonlandırdı: “Üyelerin çoğu dünyadan bir haber olduğu için böylesi öneriler yapabiliyor. Biz ısrarla tekrar tekrar bunun tarihselliğini, yapısal bir şey olduğunu ortaya çıkardık, bunlarla ilgili tedbirler alınmasını gerektiğine ilişkin konuşmalarımıza devam ediyoruz. Tabi dediğimiz gibi en baştaki kaygılarımız ne yazık ki haklı çıkıyor çünkü özellikle AKP bileşeninden gelen milletvekilleri ne yazık ki kadın mücadelesine dair sahadan gelip bilgisi olup bunları ifade edenlerin sözlerini değersizleştirmek için sistemli bir çaba içerisindeler. En kötüsü hiçbir şekilde buna kafa yormamışlar. TÜİK verilerini saklıyordu ve defalarca soru önergeleri vere vere TÜİK gelip sunum yaptı. Kadınlar erkeklerle aynı işi yaptıkları halde yüzde 30 daha az gelir elde ediyor. Eşit işe eşit ücret, 1800’lü yıllardan gelen bir durumdur ve bunu ifade ettiğinde komisyon başkanı ‘Aa öyle mi’ diyor ve ısrarla anlatmamıza rağmen ‘hayır öyle olamaz, farklı işler yapıyorlardır o yüzdendir, Allah Allah ben buna çok şaşırdım araştıracağım’ gibi ifadeler karşısında dehşet içinde kalmamak mümkün değil.”    Tüm bunlara rağmen komisyonda sahici ve etkili mücadele edeceklerini söyleyen Özgül Saki, periyodik olarak bilgilendirmeye devam edeceklerini ve 700 sayfalık raporun da içinden çıkan talepleri ve tedbirleri derleyerek kolektif olarak pratiğe geçirmek için çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti.