İHD: 19 Aralık Katliamı'nın sorumlularının peşini bırakmayacağız! 2024-12-19 12:40:11       HABER MERKEZİ - İHD, 19 Aralık Katliamı’nın yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “19 Aralık Katliamı'nın sorumlularının peşini bırakmayacağız” mesajını verdi.    İnsan Hakları Derneği (İHD),  19 Aralık 2000 yılında 20 cezaevinde bulunan tutsaklara yönelik eş zamanlı gerçekleştirilen katliamın 24'üncü yılı  nedeniyle birçok kentte basın açıklaması gerçekleştirdi.    İstanbul    İHD, İstanbul'un Ümraniye’de bulunan Ümraniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ), İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ve Dayanışma Ağı Derneği’nin yanı sıra birçok hak savunucusu katıldı.    “ 19 Aralık katliamını unutmadık unutturmayacağız” pankartının açıldığı açıklamada, “Tecrit öldürür dayanışma yaşatır”,  “Politik tutsaklara özgürlük” dövizleri taşındı. Basın metnini kitle adına Gülseren Yoleri okudu.   Türkiye’de 19 Aralık 2000 tarihinde ağır tecrit koşullarının dayatıldığı  F Tipi Cezaevleri’nde  protesto etmek amacıyla açlık grevinde olan tutsaklara yönelik gerçekleştirilen katliama işaret eden Gülseren Yoleri, 20 cezaevine eş zamanlı gerçekleştirilen operasyonda 30 tutsak ve 2’de  asker olmak üzere topla da 32 kişinin  yaşamını kaybettiğini belirtti. 300’e yakın tutsağın ise ağır yaralandığına dikkat çeken Gülseren Yoleri,  katliamı protesto etmek isteyen yurttaşlardan 2 bin 145 kişinin gözaltına alındığını ve 58 kişinin ise tutuklandığı söyledi. Gülseren Yoleri, “Katliamdan sağ kurtulan mahpuslar ağır işkence ve tecrit uygulamalarına maruz bırakıldı ve mahpuslar hakkında birçok dava açıldı. Kimyasal gazların kullanıldığı ve dehşetin yaşatıldığı bu operasyonun emrini veren sorumlular ve operasyon sırasında görevli fail kamu görevlileri hakkında açılan davalar ise engellendi. Kullanılan kimyasal gazın niteliğinin araştırılması talepleri ise sonuçsuz kaldı. İnsan yaşamını korumak zorunda olan devlet, bu yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi bizzat sorumlusu olmuştur. Aradan geçen 24 yıllık süreçte tecrit sistemi daha da ağırlaştırıldığı gibi tüm hapishanelerde hak ihlalleri artarak devam etmektedir” dedi.   ‘Yeni tip cezaevleri ile izolasyona maruz bırakılıyor’   Toplumu hapsetme sisteminde yeni tip cezaevleri ile tecrit sisteminin giderek ağırlaştığına değinen Gülseren Yoleri,  F Tipi Cezaevleri’nin yanı sıra özellikle yeni açılan Yüksek Güvenlikli, S ve Y Tipi Cezaevleri ile yeni bir sistem uygulanmaya ve buralarda tutulan tutsakların çok ağır izolasyon yöntemlerine maruz bırakıldığını vurguladı. Gülseren Yoleri,  “Özellikle Yüksek Güvenlikli Tip Hapishanelerde ister tutuklu ister hükümlü olsun tüm mahpuslar ağırlaştırılmış mahpus statüsündeki mahpuslara uygulanan infaz sisteminde tutulmaktadırlar. Çoğunluğu tek kişilik yerlerde tutulan mahpuslar, günde yalnızca 1 saat ile 1,5 saat arasında başka bir ünitede olan havalandırmaya çıkarılmakta, günün geri kalan 23 saatini tek başına hiç kimse ile konuşmadan, temas etmeden ve kimseyi görmeden geçirmektedir. Burada tutulan mahpuslara kitap, televizyon ve gazetelere erişim konusunda kısıtlamalar getirilmekte ve mahpuslar mutlak bir tecride tabi tutulmaktadırlar. Hapishaneler, birçok sorunun sürekli hale geldiği ve mahpus yaşamını tehdit eden uygulamalar ile birer ‘insan hakları ihlal merkezlerine’ dönüşmüştür. Türkiye’deki en eski ve en büyük insan hakları örgütü olan İHD’nin  ‘tek ve belirli amacı, insan hak ve özgürlükleri' konusunda çalışmalar yapmaktır” şeklinde konuştu.    11 ayda cezaevlerinde 709 tutsak yaşamını yitirdi!   Cezaevlerinde tutsakların çıplak arama, yaşam hakların engellenmesi, zorunlu sevk, tedavi hakkı gibi birçok hak ihlalleriyle karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Gülseren Yoleri,  cezaevlerinde tutulan tutsakların haklarına saygı gösterilmesi ve haklarını kullanırken ayrımcı bir politika ile karşılaşmamasının devletin sorumluluğunda olduğunu ifade etti. Gülseren Yoleri, “Türkiye hapishanelerinde 1 Aralık tarihi itibari ile 406 açık ve kapalı hapishanelerde 378.657 tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Ayrıca 0-6 yaş arası 759 çocuk anneleriyle birlikte hapishanelerde tutulmaktadır. Türkiye hapishanelerinde Nisan 2022 yılında yapmış olduğumuz tespitlerimize göre, 651’i ağır olmak üzere 1517 hasta mahpus bulunmaktadır. Bu sayının çok daha fazla olduğunu biliyoruz, ancak; Adalet Bakanlığı bu konuda da ilgili verileri kamuoyu ile paylaşmamaktadır. Mahpusların özgürlüklerini engelleyen İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla mahpusların denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme hakları engellenmektedir. Van Milletvekili Gülistan Kaçmaz Sayyiğit’e 05 Aralık tarihinde Adalet Bakanlığı tarafından verilen bilgiye göre 28 Ekim tarihi itibari ile 2024 yılı ilk 11 ayında hapishanelerde 709 mahpus yaşamını yitirmiştir. Bu sayı bile tek başına hapishanelerde yaşam hakkına yönelik ihlallerin geldiği noktayı göstermesi açısından önemlidir” sözlerine yer verdi.   Açıklamanın ardında ise 19 Aralık Katliamı’nın yıldönümü dolayısıyla talep ve önerilere dair şu maddelere yer verildi:   * “Katliamın yaşanmasında sorumluluğu olan tüm faillerin yargılanması ve adaletin sağlanması   *Ağır tecrit ve izolasyon uygulamalarına son verilerek F Tipi, Yüksek Güvenlikli, S Tipi ve Y Tipi Hapishanelerin kapatılması,   *Mahpusların tahliyelerini engelleyen İdare ve Gözlem Kurullarının kaldırılması,   * İşkence ve kötü muamelelere son verilmesini, sorumlu olanlar hakkında etkin soruşturmalar açılması,   * Mahpusların adil yargılanma, sağlık hizmetlerine erişim, yeterli beslenme, hijyen koşullarına, kültürel ve sosyal haklara, avukatları ve aileleriyle görüşebilme haklarına erişiminin ayrımsız bir şekilde sağlanması,   *Yaşam hakkının korunmasını, ölümlerin önlenmesi   *Hapishanede yaşamını devam ettiremeyecek ağır hasta, engelli ve ileri yaşta olan mahpusların tahliyelerinin sağlanmasını talep ediyoruz.”   Açıklama “İnsan haklarıyla insandır”, “Tecrit öldürür dayanışma yaşatır” sloganlarıyla son buldu   İzmir    İHD, TİHV, ÇHD ve ÖHD’nin katılımıyla İzmir, Kırıklar Cezaevi önünde açıklama yapıldı. Açıklamada “19-22 Aralık katliamını unutmadık, unutmayacağız” yazılı pankartı taşıyan hak savunucuları “Katil devlet hesap verecek”, “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük”, ve “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganlarını attı. Açıklamaya çok sayıda siyasi parti, sivil toplum örgütü ve yurttaş katıldı. Basın metnini ÇHD üyesi avukat Erdoğan Akdoğdu okudu.   ‘İmha ve teslim alma operasyonuydu’   Devletin siyasi tutsaklara yönelik politikasının sonucu olarak cezaevlerinde şiddetin sürekli kullanıldığının ifade edildiği açıklamada, katliamın devlet açısından bir “imha ve teslim alma operasyonu” anlamına geldiği vurgulandı. Dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in “ İçeriyi susturmadan dışarıyı susturamayız” sözünün hatırlatıldığı açıklamada, “19-22 Aralık hapishane operasyonu günlerce televizyonlarda canlı yayınlanarak topluma izlettirilmiştir. Bunun sebebi yaşanan ekonomik-siyasal krizin aşılması ve İMF  politikalarının hayata geçirilebilmesi için toplumun siyasal öncülerinin ortadan kaldırılması ile başarılabileceğini düşünülmüş olmasıdır” denildi.   Açıklamada, “İnfaz, işkence, tecrit, hak gaspları bugün hapishanelerin bilançosudur.  Artık tüm halkı hapishanede yaşıyor gibi yönetmek istiyorlar. 19 -22 Aralık devletin bugün de aynı hınç ile saldırısı düşünülürse amaçlarına ulaşamadıklarının kanıtıdır” ifadeleri kullanıldı.    Katliama rağmen faşizmin ekonomik ve siyasal krizinin devam ettiği, yaşananların ve faillerin ortaya çıkarılarak yargılanması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, katliamın gizli bir operasyon değil, faili devlet olan bir suç olduğu ve hesabını sormanın tarihsel bir sorumluluk olduğu ifade edildi.   Açıklama, sloganlarla sona erdi.