‘Kadın düşmanlığının sonunu jin jiyan azadî mücadelesi getirecek’ 2024-11-08 16:10:45       İSTANBUL - HDK Kadın Meclisi’nin yaptığı konferansın sonuç bildirgesinde toplumsal barışın sağlanması için mücadelenin büyütüleceği belirtilerek “Mücadele azmimiz, dayanışmamız ve direncimizle yeni bir yaşamı kurmak için öncü rolümüze inanıyoruz. Kadın düşmanlığının sonunu ‘Jin jiyan azadî’ mücadelesi getirecek” denildi.   Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisi, 2 Kasım’da “Umutla yürür, isyanla büyür, direnişle kazanırız” şiarıyla gerçekleştirdiği 13’üncü Kadın Konferansı’nın sonuç bildirgesini açıkladı.   ‘Kadın düşmanlığının sonunu jin jiyan azadî mücadelesi getirecek’   Kapitalizmin yarattığı savaş, yıkım, açlıktan en çok kadının etkilendiği ifade edilen bildirgede,  Ukrayna-Rusya arasındaki savaşta, İsrail’in Filistin ve Lübnan’da uyguladığı soykırımda, yüzbinlerce kadının hayatını kaybettiği ifade edilirken Türkiye'nin Federe Kürdistan Kürdistan ve Rojava-Kuzey Doğu Suriye’ye yönelik hamlelerinin de emperyalist rekabette yer edinme girişimi olduğu belirtildi. Bildirgede, “İran’dan haykırılan ‘Jin jiyan azadî’ sesini yükseltiyoruz. Mahsa Jina Amini’nin katledilmesiyle sembolleşen kadın ayaklanması hepimizin. Kadın düşmanı, halklar düşmanı Molla rejimi başörtüsü takmadığı, örgütlendiği ve mücadele ettiği için kadın aktivistleri idam etmekte ve dünyadaki tüm kadınlara korku salmaya çalışmaktadır. İdamcı Molla zihniyetine de, uluslararası suç olmasına rağmen, hakkında idam kararı olan İranlı göçmen kadınları geri gönderen AKP-MHP faşizmine de hatırlatıyoruz: İşkencenin, infazın ve kadın düşmanlığının sonunu ‘Jin jiyan azadî’ mücadelesi getirecek” denildi.   ‘HDK Kadın Meclisi olarak barışın toplumsallaşmasını temel görev olarak görüyoruz’   Savaşın, yoksulluğun, özel savaş politikalarının derinleştirildiğinin altı çizilen bildirgede, İmralı başta olmak üzere cezaevlerinde tecridin derinleştirildiğine vurgu yapılarak topluma yönelik büyük saldırıların gerçekleştiği belirtildi. Bildirgede, “Bu saldırılardan Kobanê Kumpas Davası bir sembol olmuş, aralarında Kongremizin kuruluşunda emeği geçen yoldaşlarımızın da bulunduğu siyasetçilere ağır hapis cezaları verilmiştir. Bu vesile ile HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ nezdinde faşizmin zindanlarında bedel ödeyen tüm kadın yoldaşlarımızı saygı ve sevgiyle selamlıyor, çok yakında tekrar özgür günlerde birlikte olacağımızın sözünü veriyoruz. Toplumsal barışın uzun bir yol olduğunun farkındalığı ile her barış umudunun, filizinin amasız fakatsız peşinden koşmayı kendimize görev biliyoruz. Barışa en çok ihtiyacı olanlar bizleriz. Ancak bu barış onurlu ve adil bir barış olmak zorunda. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan nezdinde uygulanan tecrit rejiminin sona erdirildiği, Kürt halkının iradesinin tecelli ettiği, toplumsal yüzleşmeyi de içinde barındıran bir süreci sonuna kadar destekliyor ve bu sürecin ardında duracağımızı ifade ediyoruz. HDK Kadın Meclisi olarak barışın toplumsallaşması için barış buluşmalarında bir araya gelmeyi, kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini ortak mücadeleyle haykırmayı önümüzdeki dönemin temel görevi olarak görüyoruz” sözlerine yer verildi.   ‘Geleceği bugünden eşit, özgür ve birlikte örgütlemeyi esas alıyoruz’   “Kadınlar ve LGBTİ+’lar sokakları terk etmedi; direnişi sürdürdü, dayanışmayı büyüttü. Şimdi önümüzde duran; kadın örgütlülüğünü ve direnişini büyütmek için yeni yollar, yeni örgütlenme formları bulmak ve bu hayati meselede örgütlü olmayan tek bir kadın bırakmayana kadar birlikte mücadele etmektir” denilen bildirgede, “Ulus devlet ve kapitalizm, her türlü güvenceden, güvenlikten ve haktan mahrum bırakılan işçiler üretmiştir. Kadınlar, başta emek hakları olmak üzere, bir bütün haklarından mahrum bırakılmıştır. Geçici koruma statüsü altında çalışma hakkı, 6284 gibi tarihsel kazanımlarımız gasp edilmiştir. Anadilde eğitim ve kamusal hizmetlerinden yoksunluk başta kadınların toplumsal hayata katılımına karşı erkek aklının ajandasını hayata geçirirken toplumda yükseltilen ırkçılık ve milliyetçiliğin en büyük çıktısı erkek şiddeti olmaktadır. Kadın meclislerimiz, gerçek anlamda enternasyonalist bir kadın dayanışması için göçmen ve mülteci kadınlarla ortak yaşamı birlikte kurmayı hedefler. Farklı olan yasal statülerimizle; hayatlarımıza, haklarımıza, kimliğimize, emeğimize, bedenimize yönelik saldırılara karşı birlikte mücadele ediyoruz. Geleceği bugünden eşit, özgür ve birlikte örgütlemeyi esas alıyoruz.”   Anne değil, aile değil, kadınız; eşit ve özgür yaşayacağız   Bildirgenin devamında şu ifadelere yer verildi: “Siyasal İslam’ın kadınlara yönelik saldırıları devam etmektedir. Aile danışmanlığı adı altında İslami öğreti yayılmakta, kadınlara emek, beden ve cinsel sömürüye boyun eğmek devlet tarafından öğütlenmektedir. Bizler ‘Anne değil, aile değil, kadınız; eşit ve özgür yaşayacağız!’ şiarını büyütmeye devam ediyoruz. Zorunlu din dersleriyle çocuklara din ve vicdan dayatmasının hem Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu hem de çocuk istismarı olduğunu hatırlatıyoruz. Halkların ve inançların birlikte, eşit ve özgür yaşamını örgütlemek için mücadeleye devam ediyoruz.   Yaşamı kurmak için öncü rolümüze inanıyoruz   Yeni doğan bebeklerin hayatına rant için kast edecek kadar gözü dönmüş çeteleri üreten, besleyen, destekleyen bu iktidardır. Sağlıkta rant sisteminin ivedilikle değişmesi için mücadele edeceğimizi ifade ediyoruz.İnfaz yasa paketiyle kadın katilleri, istismarcılar salınırken 6284 sayılı yasa keyfi bir biçimde uygulanmamaktadır. Bizler, HDK Kadın Meclisleri olarak tüm kadın birliktelikleriyle kadınların ve LGBTİ+'ların uluslararası anlamda ortak kazanımı olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını tanımadığımızı bir kez daha ilan ediyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni unutmadığımızı bir kez daha vurguluyoruz. Bizler hep varız! Hep var olacağız!  Bedeni, emeği, deresi, ormanı, toprağı, hayatı, özgürlüğü için mücadele eden milyonlarca kadınız. Güçlüyüz, umutluyuz! Mücadele azmimiz, dayanışmamız ve direncimizle yeni bir yaşamı kurmak için öncü rolümüze inanıyoruz” denildi.