Gülistan Kılıç Koçyiğit: Karar vereceksiniz iç barış mı kayyum mu? 2024-11-05 18:50:51   ANKARA -  DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, kayyım protestolarında kolluğun işkencesini gösteren fotoğrafları göstererek, “Karar vereceksiniz; iç barış mı, toplumsal uzlaşı mı? Eyvallah, biz buradayız ama bir elini verip tutulan eli de koparmaya çalışmaya da hiç kimsenin hakkı yok. Barış kavramları arkasına siyasi soykırım operasyonlarını sığdırmanıza izin vermeyeceğiz” dedi.    Meclis Genel Kuruluna katılan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, ellerinde işkence fotoğrafları ile iktidara seslendi. Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Karar vereceksiniz” dedi.    İktidarın kayyım rotası   4 Kasım 2016 hukuksuzluğunu hatırlatarak konuşmasına başlayan Gülistan Kılıç Koçyiğit, dün 3 kente atanan kayyımlara işaret ederek, “AKP darbelerle mücadele ettiğini söyleyen bir parti olarak bizzat kendisi bugünün darbeci bir iktidarı olarak orada, o koltukta oturmaktadır. 4 Kasım tarihinde, yine yerel yönetimlerin, seçilmiş Belediye Eş Başkanlarımızın bulunduğu kentlere kayyum atayarak aslında halkın iradesini hiçbir şekilde esas almadığını, sandık demokrasisine saygı duymadığını, darbelerle yol almak istediğini ve darbeci bir iktidar olduğunu ilan etmiş oldu. İktidarın, bu kayyum rejiminin kendisini, yol yürüyüşünde bir temel rota olarak, bir yöntem olarak esas aldığını görüyoruz” sözlerini kullandı.    ‘Bir halkın iradesi yok sayılıyor’   Bu kayyımların getirilmesinin birçok nedeni olduğunu belirten Gülistan Kılıç Koçyiğit, “İktidar bize şunu söylüyor: ‘Ey Kürtler, siz yurttaş değilsiniz.Ey Kürtler, siz kendi kendinizi yönetemezsiniz. ‘Ey Kürtler siz gidersiniz, oy kullanırsınız, belediye meclis üyesini, belediye eş başkanlarını seçersiniz ama ben sizin seçtiğiniz belediye eş başkanlarına ve belediye meclis üyelerine görev yaptırmam.’ Çok açık ve net. Bu politikayı sekiz yıldır -dokuzuncu yılına giriyoruz- devam ettiriyor; sistematik olarak halkın iradesini yok sayıyor, sistematik olarak sandığı darbeliyor. Her seçimde getirip karşımıza koyduğunuz o adayları sandığa gömüyoruz, en yüksek oylarla seçiliyor bizim belediye eş başkanlarımız ama ne oluyor günün sonunda; geliyorsunuz sandığı gasbediyorsunuz, geliyorsunuz iradeyi çalıyorsunuz, kayyum yöntemini uyguluyorsunuz ve her seferinde ve her seferinde halkın en temel hakkı olan, anayasal hakkı olan seçme ve seçilme ilkesini yok sayıyorsunuz” ifadelerini kullandı.    İlk hedef kadın kurumları oluyor   Gülistan, devamında şunları söyledi: “Başka ne yapıyorsunuz? Bizim eş başkanlık sistemimizi hedef alıyorsunuz. Kadınların yerel demokrasiye katkı koymasını, kadınların yaşadıkları kentlerde yönetime ortak olmasının önüne set çekmeye çalışıyorsunuz ve bunu da kayyımlar eliyle yapıyorsunuz. Kayyımların ilk yaptığı; belediye meclislerini feshetmek, atanmış belediye başkanlarını görevden almak, o kentte bulunan bütün kadın kurumlarını kapatmak, o kentte kadına dair ne varsa üzerine çizgi çekmek üzerine kurulmuş bir akıl ve kurulmuş bir yöntem var.      ‘Kayyum hırsızlıktır, talandır, yolsuzluktur, rüşvettir’   Peki, başka ne yapıyor kayyımlar? Sayıştay raporlarında var, Mardin kayyumu diye bir kayyumunuz vardı, en son o kayyuma da kayyum atamak zorunda kaldınız, niye? Soylu'ya verdiği hediyelerle, ona buna yedirdiği çerezlerle, baklavalarla ün yapmıştı. Yolsuzlukları arşa kadar çıktı, sizin gibi bir iktidar bile, darbeci bir iktidar bile Mardin kayyumunu orada tutamadı, onu görevden almak zorunda kaldı. İşte, kayyum nedir? Hırsızlıktır, talandır, yolsuzluktur, rüşvettir. İşte, 31 Mart seçimlerinde sizin belediyelerinizi o kayyumcu anlayışınız, onların rant musluğu kesildi diye, belediyeden yandaşlarınıza akan paraların önü kesildi diye bugün belediyelere kayyum atıyorsunuz.  1 milyonluk nüfusu olan Esenyurt'a niye kayyum atadınız? Çünkü orada rant var.   ‘Kürt halkına kayyumla verilen mesaj: Yurttaş değilsiniz’   Biz buradan söylüyoruz: Siz, geçmişte de bunu yaptınız. Bakın, yüzyıllık cumhuriyet tarihine bakalım; istisna hukukuyla yönetildi bu ülke, Kürt'ü yok sayma üzerine bir rejim kuruldu. Şark Islahat Planı, umumi müfettişlikler, OHAL uygulaması neydi? Kürt'ü yurttaş görmeyen anlayışın sonucuydu. Peki, dokuz yıllık kayyum uygulaması ne? Aynı anlayışın sonucu. Bugün adı konulmamış OHAL rejimiyle yönetiliyor bölge. Kürt halkına şunu diyorsunuz: "Ne yaparsan yap seni yurttaş görmüyorum. Ne yaparsan yap seni eşit görmüyorum. Ne yaparsan yap sana kendi idarecilerini, kendi yöneticilerini seçme hakkı vermiyorum." Peki, ben soruyorum: Kimsiniz siz, kimsiniz? Ağa mısınız, paşa mısınız, Ali kıran baş kesen misiniz? Kimsiniz ya?    ‘Karar vereceksiniz’   Bu işin böyle olmayacağı açık ve net. Karar vereceksiniz; iç barış mı, toplumsal uzlaşı mı, eyvallah, biz buradayız ama bir elini verip tutulan eli de koparmaya çalışmaya da hiç kimsenin hakkı yok. Barış kavramları arkasına siyasi soykırım operasyonlarını sığdırmanıza izin vermeyeceğiz. "İç barış" deyip kayyumla Kürt halkının iradesini yok sayarak yol almanıza izin vermeyeceğiz, bunu yapamazsınız. Halkımızın barış umudunu, halkımızın uzlaşı ihtiyacını, halkın çözüm umudunu sömürmenize, istismar etmenize asla izin vermeyeceğiz. Mücadele mi? Sizin gibi faşist bir iktidara karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bundan hiç şüpheniz olmasın.   ‘Kürt halkının varlığını tanıyacaksınız’      Kürt halkının varlığını tanıyacaksınız. Eşit, özgür insanlar olması için yol açmaya var mısınız, yok musunuz? Soru bu. Niyetiniz gerçekten barışsa hemen bu kayyum uygulamalarını ortadan kaldırın. Niyetiniz gerçekten kardeşlikse sağ gösterip sol vurmaktan vazgeçin.  Bakın, kayyum atıyorsunuz, valileri kayyum yapıyorsunuz. Aynı valiler kendisine yönelik protesto edilmesini engelliyor ve işte, bakın, görüntülere. Bu resim nereden? İsrail'den değil mi? İsrail'den mi? Bu resim Batman'dan. Her gün İsrail'e laf ediyorsunuz ya, mazlum Filistin halkına yaptıklarını. Bu da mazlum Kürt halkına sizin yaptığınız. Hakkını arayan, demokratik protesto hakkını kullanan Kürt halkını ters kelepçeyle duvar dibine koyup yaptığınız işkencenin resmi.       ‘İşkence sizi utandırmıyor mu?’   Peki, bu resim sizi utandırıyor mu? İşkence yapmak sizi utandırıyor mu? Hırsızlık yapmak sizi utandırıyor mu? Yolsuzluk yapmak sizi utandırıyor mu? Kayyum atamak sizi utandırıyor mu? Halkın iradesini gasbetmek sizi utandırıyor mu? Keşke, cevaplar ‘evet’ olsaydı. Hayır, hiçbirinin cevabı ‘evet’ değil. Siz zulümle abat olmaya çalışıyorsunuz ama size söyleyelim, sonunuz berbat olacak. Bu yolda giderseniz varacağınız hiçbir şey yok. Bu hafta Genel Kurul çalışmalarında olmayacağız. Ben bütün demokratik kamuoyunu ve Parlamentoyu da kayyuma karşı tutum almaya, kayyuma karşı demokrasiye, halkın iradesine, sandığa sahip çıkmaya davet ediyorum.”