HDK Kadın Konferansı: Geleceği ve barışı biz kadınlar öreceğiz 2024-11-02 11:35:25     İSTANBUL - HDK 13’üncü Kadın Konferansı’nı “Umutla yürür, isyanla büyür, direnişle kazanırız” şiarıyla düzenliyor. Konferansta konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Bizler HDK’nin paradigmasıyla yol yürüyoruz. bedenimize, emeğimize, kimliğimize saldıranlara karşı biz kadınlar birlikte güçlüyüz diyoruz. Halklar adına barışı savunmaya devam edeceğiz” dedi.   Halkların Demokratik Kongresi (HDK), 13’üncü Kadın Konferansı’nı “Umutla yürür, isyanla büyür, direnişle kazanırız” şiarıyla Sancaktepe Kadir Topbaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştiriyor. Konferansın yapıldığı salona 6 farklı dilde “Jin, jiyan, azadi” pankartı asıldı. Ayrıca “Emek de bizim beden de kimlik de bizim”, “Aşîtî bî berxedana jinan tê” ve “Sözleşmeden değil, şiddetten vazgeç” pankartları da yer aldı.   Konferansa Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, siyasi parti temsilcileri ve HDK delegeleri katıldı.   ‘Umudun gemisi olma yolculuğunu sürdürmeye devam ediyoruz’     Konferansta ilk olarak divan üyelerinin seçimi gerçekleşti. Divana seçilen DEM Parti MYK üyesi Semiha Şahin, HDK’nin eşitlik, özgürlük isteyenler için umut gemisi olduğunu ve yıllardır yürüttükleri mücadelenin bütün zorluklara rağmen güçlendiğini ifade etti. Semiha, “Umudun gemisi olma yolculuğunu sürdürmeye devam ediyoruz. Yılmadan mücadelemizi sürdüreceğiz. HDK fikriyatı tarihten aldığı güçle geleceği inşa etmenin adı olarak ortaya çıktı. HDK bir okul, bir bilinçtir. Şiddet, savaş, sömürü varsa HDK fikriyatı bunlara karşı mücadele içinde olmaya devam ediyor. HDK çatısın altında olan kadınlarla, LGBT+’larla hayatımızın, geleceğimizin çalınmasına izin vermedik. Emeğimizin hakkını alana kadar isyanla yolculuğumuza devam edeceğiz. Rojava devriminin umuduyla yürüyoruz. Kadınlar, olarak hayatlarımız için bir arada olmaya demokratik cumhuriyeti inşa etmeye devam edeceğiz. İyi ki varsınız” dedi.   Semiha’nın konuşmasının ardından özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşunda duruldu.     ‘Barışı başkasından talep edecek acizliğin içinde olamayız’   Saygı duruşunun ardından konuşan HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, Ortadoğu’daki savaşın sonuçları ile karşı karşıya kaldıklarını ve bu savaşın en ağır sonuçlarını kadınların yaşadığının altını çizdi. Esengül, “30 yıldır bu coğrafyada devam eden savaş bu toprakları cehennem haline getirmiş durumda. Savaş politikalarına karşı dünyanın her yerinde insanlar savaşa karşı sokaklara çıkıyor. Egemenler bizden daha güçlü değiller. Halkların direnişi karşısında kimse duramaz ve iktidarları ilelebet sürdürülemez. Orta Doğu halkları ortak mücadeleyi sürdürmek zorunda. İçinde bulunduğumuz coğrafyanın barışa ihtiyacı var. Barışın olasılığı var gibi görünebilir ama biz bunu egemenlerden bekleyemeyiz. Barışı güçlendirecek olan bizim direnişimizdir. Bu coğrafyada yok sayılan kesimlere ulaşarak acil barış ihtiyacı olduğunu anlatmamız gerekiyor. Barışı başkasından talep edecek acizliğinin içinde olamayız. Barış bizim ellerimizde” şeklinde konuştu.   ‘Geleceği ve barışı biz kadınlar öreceğiz’   Ülkede her geçen gün artan kadın katliamlarının politik olduğuna vurgu yapan Esengül, kadınların yaşadığı her zorluğun kadınların mücadele gerekçesi olduğunu belirterek, “Daha fazla kadının bu mücadelenin içinde yer alması lazım. Kadın katliamı sadece erkeklerin öfkesi ile açıklanamaz. Bu erkek egemen sistemin uygulandığı tahakküm politikasıdır. Buna karşı kadınlar mücadelesini her alanda yürütüyor. Bundan sonrada yan yana olarak mücadelemizi büyüteceğiz. İsyandayız, direnişteyiz. Bizim bundan sonraki hedefimiz cebberrut iktidarı alaşağı etmek ve barışın köşe taşlarını örmek. Geleceği ve barışı biz kadınlar öreceğiz” ifadelerini kullandı.   ‘Yaşam hakkımıza sonuna kadar sahip çıkacağız’     Ardından söz alan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, 1 Kasım Dünya Kobani Günü’nü kutlayarak konuşmasına başladı. Tülay, “İyi ki direnmişler, iyi ki IŞİD gibi bir beladan kurtulabileceğinizi bizlere göstermişler. Şu bir gerçek ki biz bu coğrafyada her gün katlediliyoruz. Gün geçmiyor ki bir kadın katliamıyla uyanmayalım. Bütün bu cinayetlerin en büyük sebebi erkek egemen sistem ve bu sisteme çanak tutan mevcut olan rejimdir bunları besleyen. Her şüpheli ölümün altında bir erkeğin yattığını çok iyi biliyoruz. Bir erkek egemen anlayışın ve baskının yattığını da çok iyi biliyoruz. Bugün bu iktidar erkek egemen zihniyete karşı hiçbir şey yapmıyor. Mevcut olan 100 senedir mücadele ederek bu coğrafyada kazanmış olduğumuz haklarımızı daha da geçmişe giderek beş bin yıllık mücadelemiz sonucunda kadınların elde etmiş olduğu hakları elimizden tek tek almaya çalışıyorlar. Bizler şu an Almanya’da Hitler döneminin benzerini yaşıyoruz. O zaman Hitlerin mutfak, çocuk, kilise üçlemesinin aynısını biz şu anda ne yazık ki Türkiye’de yaşıyoruz. Bizler yaşamlarımıza ve yaşam hakkımıza sonuna kadar sahip çıkacağız” diye belirtti.   ‘Eşit temsiliyet mor çizgimizdir dedik, demeye devam edeceğiz’   Kent uzlaşısı ile seçilen Esenyurt Belediye Başkanın tutuklanmasına ve yerine kayyım atanmasına değinen Tülay, kayyımın iç savaşa yönelik bir adım olduğunu belirtti. Tülay, “Halkı seçilmişleri yönetmelidir, atanmışlar değil. Bu demokrasinin asgari koşuludur. Bizler tabi ki kayyım pratiğini en çok deneyimleyen bir parti olarak, bu partinin aynı zamanda kongresi olarak şununla karşılaştık çok fazla. Eş başkanlık ve eşit temsiliyete karşı fazlasıyla erkek egemen devlet anlayışının müdahaleleri ile karşılaştık. Bizler eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet mor çizgimizdir dedik, demeye devam edeceğiz. Her yerde içerde dışarda eş başkanlık ve eşit temsilyetimiz mor çizgimiz olduğunu söylemeye, bunun mücadelesini vermeye siz sevgili kadınlarla birlikte vermeye devam edeceğiz” dedi.   Halklar adına barışı savunmaya devam edeceğiz   Tülay, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Çok konuştuğumuz bir süreç var. Aslında biz bu sürece süreç demiyoruz, dememeliyiz de. Gelişmeler var. Biliyorsunuz Devlet Bahçeli’nin gelip eş başkanımızla tokalaşmasıyla iktidar bir sürecin başladığını iddia etti. Biz ise buna bir süreç diyemeyiz dedik. Elbette barışın parıltısının oluştuğu her yerde bizler barış için mücadele etmeliyiz. Barışı talep eden bir kongreyiz, bir partiyiz. Onurlu bir barış için mücadele ediyoruz. Kürt sorunun barışçıl ve demokratik bir şekilde çözülmesi için değil elimizi taşın altına koymak, canımızı vermeye hazır olduğumuzu her fırsatta ifade ettik. Ama buradan muhalefete, muhalif kesimlere boyun eğdirmeyi hedefliyorlarsa yanılırlar. Ne olursa olsun Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi ısrarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Halklar adına barışı savunmaya devam edeceğiz.   Biz kadınlar birlikte güçlüyüz   Bizler HDK’nin paradigmasıyla yol yürüyoruz. HDK’ye bağlı çalışan bütün bileşenlerle beraber şu gerçeği itiraf etmeliyiz ve şu özeleştiriyi vermeliyiz ki biz HDK paradigmasının daha fazla büyümesi konusunda daha fazla pratik adımlar atmaya ihtiyacımız var. HDK’yi daha çok örgütlemeye, HDK’nin daha çok toplumun kılcal damarlarına yayılmasına ihtiyaç var. Bu konuda yaşadığımız eksikliklerimiz ortada. Bu iki günlük konferans boyunca eksikliklerimizi konuşacak, özeleştirimiz verecek ve bunu nasıl daha iyi hayata geçireceğimizi hep birlikte konuşacağız. Bizler üçüncü yolun yolcuları olarak Demokratik Cumhuriyeti hep birlikte inşa edeceğimiz günlerin yakın olduğunu düşünüyoruz. Nesnel koşullar bu anlamıyla kesinlikle olgunlaşmıştır ve çalışmalarımızı bu anlamıyla sürdürmeliyiz. Ben buna olan inancımızla bedenimize, emeğimize, kimliğimize saldıranlara karşı biz kadınlar birlikte güçlüyüz diyoruz.”   Konferans konuşmalar ile devam ediyor...