SES Wan Şubesi: Sağlıktan tasarruf edilemez 2024-10-24 19:05:03   WAN - SES Wan Şubesi, Sağlıkta Dönüşüm Programına ve "yenidoğan çetesine" ilişkin basın açıklaması gerçekleştirerek,    Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Wan Şubesi, Sağlıkta dönüşüm programı ve "yenidoğan çetesine" ilişkin Wan Aydın Perihan Alışveriş Merkezi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Wan Şubeler Platformu bileşenleri katıldı. Açıklamada "Sağlıkta ticaret ölüm demektir" pankartı açılırken "Ticarethane değil hastane" sloganları atıldı. Açıklamayı SES Wan Şubesi Eşbaşkanı Figen Çolakoğlu okudu.    ‘Sağlığı değil parayı hedeflediklerini biliyoruz’   Figen, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sözleşmeli çalışmayı, performansa dayalı ücretlendirmeyi, genel sağlık sigortası uygulamasını, aile hekimliğini, kamu hastane birliklerini kapsadığını vurgulayarak, “Kapitalist sağlık sitemlerine itiraz eden dünyadaki sağlık muhalefetinin biriktirdikleri, deneyimleri ve bizim biriktirdiklerimiz sonucu sağlıkta dönüşüm programının toplum yararına olmadığının farkındaydık. Çünkü her sınıfın-her iktidarın ancak kendi sağlığını korumak üzere bir program geliştirebileceğini, sağlıkta dönüşümün de asıl olarak sermaye ve egemenlerin bir planı olduğunu, egemenlerin de toplumu değil bir avuç zengini, halkı değil karı, sağlığı değil parayı hedeflediklerini biliyoruz.  Mevcut sağlık sistemine eleştirilerimizi ifade ederken hep alternatifini de sunduk. Daha özgür, sömürüsüz, demokratik, eşitlikçi bir dünya için mücadele ederken ‘başka bir sağlık mümkündür’ ü sürekli olarak ifade ettik, mücadelesini verdik” dedi.   ‘Sağlıktan tasarruf edilemez’   Sağlık hizmetlerinin genel bütçeden karşılanması gerektiğini ve sağlıktan tasarruf edilemeyeceğinin altını çizen Figen, “Önce sağlık hizmetlerini ve finansmanını birbirinden ayırdılar. Hizmet ve finansmanın birlikte ve bütüncül ele alınması gerekirken, bu ayrım sağlık hizmetlerini ciddi anlamda farklılaştırmıştır. Toplumsal yarar yerine bireysellik öne çıkmış, aynı zamanda sağlık hizmetleri sigorta kurumunun ödeme kalemine göre yön değiştirmiştir. Performans uygulaması ile bu içinden çıkılmaz bir hal almıştır. 2008’de çıkarılan Genel Sağlık Sigortası uygulaması ile yoksullar üzerinde sağlık hizmetinin mali yükü artmıştır. Daha sonra getirilen zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) uygulaması ile de emekçiler ve yoksul toplum kesimleri tamamlayıcı sağlık sigortası adı altında yeni bir vergilendirme ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bunu takip eden SUT uygulamaları ve katkı katılım payları, cepten ödemeler ile toplumun sağlık hizmetini almasının önüne ciddi bariyerler konulmuştur. Bizler sağlık hizmeti almak için ‘nüfus cüzdanı yeter’ dedik. Evet onlar da ‘T.C. kimlik numarası yeter’ dediler ama kimliğin yetmediği, kimliğin yanında para cüzdanı gerektiği herkes tarafında görüldü. Bu durum sağlık hizmet alımında kaçınmalara neden olmuş, sonuç olarak biriken sağlık sorunları kronikleşmiş ve özellikle salgın ve deprem sonrası riskli grupların sayısı arttırmıştır. Bu durumu bizzat sağlıkta uygulanan bu politikalar yarattı” diye belirtti.   ‘Yaşanan katliamı birkaç kişiye yıkarak örtemezseniz’   Figen son olarak, sağlık emekçilerinin söylemlerinin dikkate alınmadığını ve sağlığın kar aracına dönüştürüldüğü için bugün bebeklerin özel hastane yoğun bakımlarında katledildiğine değinerek şunları söyledi: “Yaşanan bu katliamı birkaç kişiye yıkarak birkaç hastane kapatarak örtemezsiniz. O hastanelerde çalışan suçsuz evine ekmek götüren emekçileri işsiz bırakamazsınız. Bu hastaneleri kamulaştıracak ya da işsiz kalacak suça bulaşmamış emekçileri Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde görevlendireceksiniz.”