Gülcan Kaçmaz Sayyiğit: Rojin’in şüpheli ölümü aydınlatılmalı 2024-10-24 17:21:47       ANKARA – DEM Parti Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında kadına yönelik şiddet ve şüpheli kadın ölümlerine dikkat çekerek, Rojin Kabaiş’in ölümünün aydınlatılması gerektiğini vurguladı. Gülcan, "Kadına düşman zihniyetle mücadele edilmedikçe, kadın cinayetlerinin önüne geçilemez" dedi.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, kadına yönelik şiddet ve katliamlara ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Toplantıda kadına yönelik şiddetin ve her geçen gün katlanarak temel gündemlerden biri haline geldiğini ifade eden Gülcan, bunun son bulması için iktidarın normalleştirmeye çalıştığı algılardan kurtulup, düşünmesi gerektiğini söyledi.    Rojin’in hikayesi irdelenmeli   Gülcan devamında, Wan’da 27 Eylül günü kaybolan ve 15 Ekim’de Mollakasım kırsal mahallesi sahillinde cenazesi bulunan Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümüne değindi. Gülcan, “Kadın cinayetleri ve şiddetiyle ilgili haberleri gazetelerde sayfaları çevirirken, TV kanallarını dolaşırken hatta günlük hayatın olağan akışında karşılaşabilirsiniz. Çünkü istisnai veya lokal bir durum yok. Tamamen genel, sosyolojik bir olgudan bahsediyorum” diyerek, çözülmeyi bekleyen şüpheli ölüm vakalarından biri olan Rojin Kabaiş’in hikayesinin de irdelenmesi gerektiği üzerinde durdu.   Devlet ‘intihar’ algısı yaratmak istedi   Rojin’in 27 Eylül akşamı kaldığı öğrenci yurdundan çıktıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamadığını hatırlatan Gülcan, “Rojin’in ailesiyle bağına bakıldığında şüpheli bir durum göze çarpmıyor. Ama ne olduysa ya kayboluyor ya da birileri tarafından kaybettiriliyor. Böyle bir vakada saatler değil, dakikalar dahi kritik önemde olabiliyorken, ailesine bir gün sonra haber veriliyor ve kolluk güçlerine de geç haber veriliyor. Havanın kararmasıyla çalışmalar durduruluyor. Olayın başından sonuna kadar söz konusu vaka, 'intihar' ön kabulüyle ele alınıyor. Kamuoyunda da sıradan bir intihar vakası şeklinde yansıtılıyor, devlet görevlileri bizzat bu algıyı oluşturmak istediler” dedi.   ‘Savcı şüphelerin üzerine gitmeliydi’   Arama çalışmalarında ciddi eksiklikler ve yetersizlikler olduğunu belirten Gülcan, “Olayı ele alan savcının şüphelerin üzerine gitmesi gerekiyordu. Ancak soruşturma süreci tamamen kolluk inisiyatifinde yürütüldü. Bu süreçte Wan Barosu ile kadın örgütlerinin talepleri karşılanmadı. Nitekim Rojin’in cansız bedenini de onlar bulamadı; 18 gün sonra, aranan bölgeden 20 km uzakta Mollakasım köyü sahilinde bir yurttaş tarafından bulundu. Narin Güran vakasında da olduğu gibi sonuç alan bir arama yok. Bilakis her vakada tökezleyen bir AKP iktidarı var. Kadını koruyamadığı gibi bedenini de bulmaktan aciz kalan bir iktidar var” ifadelerini kullandı.   ‘Ön otopsi raporu skandallarla dolu’   Dosyanın ‘intihar’ denilerek kapatılmasına kadınlar olarak izin vermeyeceklerinin altını çizen Gülcan, “Rojin’in ön otopsi süreci skandallarla dolu. Neden Wan Barosu’nun gözlemci olarak otopside yer almasını engellediniz? Neden otopsi raporu baroya ve ailenin avukatına ulaştırılmadı? Savcılık ‘gizlilik kararı var’ diyor. Soruyoruz, siz neyi saklıyorsunuz? Bizler şüpheli bir durum var, şüphelerin üzerine gidelim diyoruz. Ama Rojin’in son Google aramaları ve okuduğu kitap üzerinden magazinleştirmeye çalışan bir akıl var. Şu an bedeninde darp izleri olduğu iddia edilen bulgular var. 100’e yakın alınan şüpheli bulguların bir kısmı İstanbul’da Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Dolayısıyla dosya kapanmış değil, şüpheler giderilmiş değil. AKP, Rojin için yürüyen kadınların önüne polis barikatı dikeceğine, kadın cinayetlerinin önüne barikat koysun” ifadelerine yer verdi.   ‘Kadına düşman bir zihniyet var’   Türkiye’de cinsiyet eşitsizliğinin derinleşmesi ile kadına yönelik şiddet arasında doğru bir orantı olduğunu söyleyen Gülcan, “Özellikle AKP iktidarları döneminde kadınlar aleyhine bir sosyo-politik mühendislik süreci işletildi. İstanbul Sözleşmesi’ni 2011 yılında imzalarken propaganda yapanlar, kadınlar için adeta bir Anayasa işlevi gören sözleşmeyi feshettiler. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi, otomatikman 6284 sayılı yasanın zayıflatılmasıdır. Çünkü kadına düşman bir zihniyet, o cesareti zaten almış oldu” dedi.   Gülcan sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bugün kadınlara yönelik birçok başlıkta sorun var: Kadın yoksulluğu, nafaka sorunu, kadına şiddet, kadın cinayetleri, şüpheli kadın ölümleri, taciz ve istismar… Soruyoruz, 22 yıllık AKP iktidarı neden bir tanesini dahi kalıcı olarak çözemedi? Aile ve Sosyal Hizmet Bakanı Sayın Mahinur Özdemir Göktaş, kadınlar için tam bir hayal kırıklığıdır. Bakan’ın göreve geldiği günden bugüne, 17 ayda kadınlarla ilgili karnesi çok kötü. Sadece Wan’da Rojin Kabaiş’in kaybolduğu haftada Çaldıran’da bir kadın şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti, Başkale’de 17 yaşındaki bir kadına yönelik şiddet ve aileye tehdit gündeme geldi. Geçtiğimiz Nisan ayında da en az 3 şüpheli ölüm ve intihar vakası yaşandı. Star Kadın Derneği de en son Kasım 2023’te bir rapor yayınladı. Buna göre son 2 yılda Wan’da 23 kadın erkekler tarafından katledildi. 18 yaş altı 6 kadın ve 18 yaş üzeri 11 kadın intiharı meydana geldi. Failin kamu güvenlik teşkilatı personeli olduğu 13 şiddet vakası izlendi. Star Kadın Derneği'nin 2022 yılı raporunda da 17 kadının şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğine yer verilmişti. Bu tablo bile tek başına korkunç ama tablonun tamamı burada yok. Çünkü basına yansımayan, kadın örgütlerine ulaşmayan birçok vaka var. Açıkçası bunun da Kürdistan’da yürütülen psikolojik, taktik özel savaş uygulamalarından bağımsız olduğunu düşünmüyoruz.”   ‘Kürt gençlerine özel savaş taktiği uygulanıyor’   Son olarak, Kürt toplumuna yönelik psikolojik şiddet dahil birçok özel savaş taktiğinin uygulandığını ve devlet aklının temel motivasyon kaynağının Kürt gençleri üzerinde yürütülen özel algı politikaları olduğunu belirten Gülcan, JINNEWS muhabiri Rabia Önver’in yaptığı haberden kaynaklı gördüğü baskıya da değindi. Gülcan, “Fuhuş çetesinin icraatlarını, tehditle sindirme videolarını, cesaret aldıkları merkezleri deşifre ettiği için siyasi iktidar, vahim olayı araştırmak, mağdur kadınları koruma altına almak yerine basın emekçisi Rabia Önver’in evine baskın düzenledi. Çünkü bir gözdağı vermek istediler. Bir defa olsun AKP iktidarı doğru yerden başlasa kıyamet mi kopar? Bu tutum, iktidarın durduğu yer hakkında bize bilgi veriyor. Açık söyleyelim, bölgemizde kadın cinayetlerinin özel savaş uygulamalarıyla yakın bir ilişkisi var. Hatta belediyelerimize 8 yıl boyunca kayyım atanması da özel savaş uygulamalarına güç vermiştir. Çünkü kayyımların ilk icraatları kadın kurumlarını ve kadın merkezlerini kapatmak olmuştu. Ama şu an belediye eş başkanlarımız, kayyımların kadınlar üzerinde yarattığı tahribatı bitirecek çalışmalar yapıyorlar. Kadın yaşam merkezleri açılıyor, kadınlara hukuki destek olanakları geliştiriliyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.