'Özgürlüğe ses ver' eylemcileri: O dünyaya barış getirecek biri 2024-10-11 09:01:08   Pelşin Çetinkaya-Gülistan Gülmüş   AMED - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun siyasi çözümü için başlatılan küresel  kampanya kapsamındaki “Özgürlüğe ses ver” eylemlerine katılan tutsak yakınları, devletin Abdullah Öcalan’ın düşüncelerinden korktuğunu belirterek “O bütün dünyaya barış getirebilecek biri” dedi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye’den çıkarılması ile başlayan uluslararası komplo 26 yılı geride bıraktı. 15 Şubat 1999 tarihinde de Kenya’dan kaçırılarak Türkiye’ye getirilen Abdullah Öcalan, İmralı Adası’nda özel bir sistem ile ağırlaştırılmış tecrit altında tutuluyor. İmralı’da başta Kürt sorununun çözümü olmak üzere Orta Doğu ve Türkiye’ye yaşanan sorunların çözümü için geliştirdiği paradigma ile çıkış sunan Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorunun siyasi çözümü için 10 Ekim 2023 tarihinde başlatılan küresel kampanya da bir yılını geride bıraktı. Kampanya kapsamında başlatılan ve devam eden eylemlerden biri de tutsak yakınlarının 4 Şubat’tan bu yana sürdürdükleri “Özgürlüğe ses ver” eylemi.    Amed’de de 2 haftada bir ortak belirlenen bir noktada gerçekleştirilen “Özgürlüğe ses ver” eylemine ilişkin, eylemde yer alan tutsak yakınları konuştu.    ‘Türk devleti Abdullah Öcalan’ın fikirlerine tahammül edemiyor’   Tutsak yakınlarından Methiye Çakmak PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridi kınadığını belirterek, “Başkan üzerindeki bu tecridi, cezaevlerindeki tecridi kınıyorum. 3 yıldır başkan ne ailesi ile ne avukatı ile bir iletişime girmemiş. Cezaevlerindeki tutsaklar ölüme gidiyor ve kimse sesini çıkarmıyor. Herkesin buna ses çıkarması gerekiyor. Bu tecridin sonlanmasını istiyoruz. O yüzden buradayız. Türk devleti Abdullah Öcalan’ın fikirlerine tahammül edemiyor. Bizler mücadelemizi Kürt ve Kürdistan için yapıyoruz. Tecrit kalkana kadar mücadelemize devam edeceğiz. Barış olsun istiyoruz. Tayyip Erdoğan, çevresindekilere ve bütün devletlere var. Başkan Öcalan’ın, cezaevindeki tutsakların ve halkın üzerindeki tecrit son bulsun” dedi.    ‘Çocuklarımız toprakları için savaşıyor’   Nazime Boltan da Methiye gibi  Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün önemine dikkat çekerek, “Başkan üzerindeki tecrit kalkarsa çocuklarımızın üzerindeki tecrit de kalkar. Bu ikisi birbiri ile bağlantılı. Bu eyleme de katılma amacımız tecridin son bulması ve bu kalkarsa  çocuklarımızın üzerinde de tecrit kalkacaktır. Çocuklarımızın infazı bitiyor onu yakıyorlar. Bunu sürekli tekrarlıyorlar. Bunu kabul etmiyoruz ve sonuna kadar çocuklarımızın arkasında duracağız. Çocuklarımızdan korktukları için böyle yapıyorlar. Çocuklarımız toprakları için savaşıyor. Eğer çocuklarımız da diğer suçlardan işleselerdi bir çare bulurlardı. Çocuklarımızın infazını yakmasınlar. Önderlik üzerindeki tecridi de sonlandırsınlar. Bizler dilimiz için mücadele ediyoruz. Kürt dili olmasın diyorlar. Bizler hiçbir zaman dilimizi bırakmayacağız. Eğer dilimizden korkmasalardı bu tecride son verirlerdi. Buradan çağrım gelip bize katılsınlar, çocuklarının istekleri için mücadele etsinler” sözlerine yer verdi.   ‘Oğlum 1 aydır telefon etmiyor, ‘Cezası var’ diyorlar’   Tecridin herkesin üzerinde olduğuna vurgu yapmak için, “Bizler de tutsağız” diyen Gülistan Budak ise şöyle dedi: “Buralara gelmemizin sebebi, başkanımız, çocuklarımız ve dilimiz içindir. Çocuğum tutuklu ve bir aydan uzun bir süredir görüşmemize izin vermiyorlar. Bizler de tutsağız aslında. Eğer başkan serbest bırakılsaydı barış, kardeşlik olurdu, güzel olan her şey olurdu. Cumhurbaşkanı başkan olduğu sürece bu süreç böyle devam edecek. Önderlikten çok korkuyorlar. Benim oğlum da bir aydır telefon etmiyor, nedenini sorduğumuzda cezası var diyorlar.”   ‘Hasta tutsakları bıraksınlar’   Kızı Gülistan Al’a ağırlaştırılmış müebbet verildiğini ve bu yüzden Gülistan’ın yeğenlerini görmesinin engellendiğinin altını çizen Emine Al ise, “Gülistan Al’ın annesiyim, Gülistan Kayseri Bünyan Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor. Yolu çok uzak. Ona ağırlaştırılmış müebbet verdiler. Biz bunu istemiyoruz, daha ne kadar kalacaklar. Tecrit hem başkanımızın hem de kızımızın üzerinde var. Hiçbir şekilde görüşe izin vermiyorlar. Mesela ben gidip görebiliyorum ama torunlarıma izin vermiyorlar. Bu tecrit kalkana kadar da elimizden ne gelirse mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizlerin buradan çağrısı çocuklarımızın üzerindeki ağırlaştırılmış bu müebbet cezasını kaldırsınlar, hasta tutsakları bıraksınlar” diye kaydetti.   ‘Kürt halkından neden korkuyorlar?’   Meryem Soylu ise PKK Lideri’ne uygulanan tecridin ağır olduğuna dikkat çekerken, “Kürt halkından neden korkuyorlar” diye sordu. Meryem devamında, “İlk olarak bu tecridi kınıyorum. Onların Kürtlerden korkuları var. Cezaevlerinden cenazeler çıksın istemiyoruz, orada çocuklarımızı öldürüyorlar. Cezaları bitse bile infazlarını yakıyorlar. Bu devlet daha ne kadar bu zulmü sürdürecek. Bu zulüm sonuna kadar sürmeyecek bir gün onlar da düşecek. Daha kaç defa cezaevinde zulmedecekler? Yeter artık. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı serbest bıraksınlar. Bu dünya herkese yetecek kadar büyük. Neden Kürtlerden bu kadar korkuyorlar? Kimi kimin toprağından alıyorlar? Biz bunu kabul etmiyoruz. Bir nesil gider başka bir nesil gelir, hiçbir zaman diz çökmeyiz. Kürtlerin çocuklarının infazını yakmasınlar. Bizler, ‘Barış, barış, barış’ diyoruz. Ne insanlıktan ne adaletten ne de barıştan anlıyorlar. Bizlerden ne istiyorlar? Abdullah Öcalan sadece Kürt halkının önderi değil aynı zamanda bütün Orta Doğu’nun önderidir. Eğer onu serbest bırakırlarsa adalet, insanlık olacak ve herkesin bir arada yaşayacağı bir alan oluşturacak. Kürtlerle aynı masada oturmaya mecburlar. Bizler bu zulmü ve tecridi kabul etmiyoruz. Benim herkese çağrım şu ki bu süreçte ayaklansınlar, kendilerine ve önderlerine sahip çıksınlar. Eğer sahip çıkarlarsa Kürt halkı özgürlüğüne ulaşır” dedi.   ‘O bütün dünyaya barış getirebilecek biri’   Halime Topuz, Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin ağır sonuçları olduğunu belirtirken Adalet Bakanlığı’na seslendi. Halime, “Ben sadece Kürt devletine seslenmek istiyorum. Kürt halkının sesini ne duyuyor ne de hissediyor. Zaten çocuklarımızın üzerinde bir tecrit uyguluyorlardı şimdi bize de tecrit uyguluyorlar. Biz bunu kabul etmiyoruz, biz de buna karşı direneceğiz. Bir tutsak annesi olarak direnmeye devam edeceğiz. Adalet Bakanı’na sesleniyorum, oğlum 20 yıldır Türkiye topraklarına ayak basmamış ona nasıl 45 yıl veriyor. Onları ve devleti kınıyorum. Kürt halkına sesleniyorum, kalkın! Elleriniz devletle bir miydi 8 yaşındaki çocuğu kaybettiniz. Onlarla beraber olmasaydınız nasıl yapacaktınız? Buradan Kürt halkına sesleniyorum. Eşitliği yapalım, kucaklaşalım. Onun özgür olmasıyla Kürt halkına bir umut gelecek. Çünkü o Kürt halkının önderidir. O bütün dünyaya barış getirebilecek biri. Öte yandan her yerde gençler esrar kullanıyor. Eğer Sayın Öcalan bir barış sağlarsa gençler neden madde çeksin? Hayat güzel ve gençler böylelikle hayatı sever. Herkes gençlere, davalarına, dillerine sahip çıksınlar” ifadelerini kullandı.