Toplumsal şiddetin başka yüzü: Bireysel silahlanma 2024-10-07 09:03:04     Elfazi Toral   İSTANBUL - Kadına ve çocuğa yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve katliamlarda artışa neden olan rollere dikkat çeken KCDP Temsilcisi Şirin Yalıncakoğlu, bireysel silahlanmaya işaret ederek, “Şiddet politikasından kaynaklı gelişen bireysel silahlanma tüm topluma sirayet etmiş durumda. Bu şiddet argümanları tekil olaylar değil” dedi.   AKP-MHP’nin kadınlara ve çocuklara yönelik sürdürdüğü politikaların sonucu olarak toplumsal şiddet ve katliamlarda artışlar yaşanırken, son yıllarda bireysel silahlanma her alana yayılmış durumda. Bireysel silahlanmaya karşı önlemler alınmazken, iktidar “kutsal aile” modeli adı altında projelerini hayata geçiriyor. Ajansımızın şiddet çetelesine göre sadece Ağustos ayında 31 kadın ve 5 çocuk katledildi, 15 kadın ve 3 çocuk şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. İktidar ve yargı kıskacında kadın katliamları bir “kırım” haline dönüşürken, kadın örgütleri ise her alanda kadınların yaşamları ve hakları için mücadelelerinden geri adım atmıyor.   Kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve katliamlarda artışa neden olan erkek şiddetine ilişkin Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) Temsilcisi Şirin Yalıncakoğlu değerlendirmelerde bulundu.   Cezasızlıkla ödüllendiriliyorlar!   Kadına ve çocuklara yönelik katliamlar, şiddet, taciz, tecavüz saldırılarına yönelik faillerin cezasızlıkla ödüllendirildiğini söyleyen Şirin, somut delillere rağmen faillere “iyi hal” ve “tahrik indirimi” yapıldığına dikkat çekti. Cezasızlık kavramının failleri cesaretlendirdiğini dile getiren Şirin, “Bir kadın şiddete maruz kalıp kolluğa başvurduğunda, bazen direkt savcılığa başvurduğunda bunun ciddiye alınmadığı, 6284 sayılı kanunun uygulanmadığı durumlar da oluyor. Bu şahıslar daha da cesaretlenerek ‘Nasıl olsa bana bir şey olmaz’ diyerek şiddete ve yaşama kastetmeye kadar varan durumlar ortaya çıkarıyor. Özellikle kadınların son zamanlarda kendi hayatları üzerinde karar vermek istediklerinde, şiddet, darp, ölüm tehditleri ve ölümle sonuçlanan durumlarla karşılaştığını görebiliyoruz” dedi.   ‘Ana etken şiddetin yaygınlaşması’   Türkiye’de kadına yönelik şiddet politikalarına işaret eden Şirin, şiddet yanlısı erkeklerin şiddet eğilimlerinin gün geçtikçe arttığını söyledi. Amed’in Rezan ilçesinde, 21 Ağustos’ta kaybolan ve 19 gün sonra cenazesi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın katledilmesine dikkat çeken Şirin, “Çocuk istismarının üstünün kapatıldığını birçok örnekle görmüştük. 40’ıncı günden sonra kanıt toplanmaya çalışmak, teknik olarak kanıt ve DNA bulunamayacağı anlamına geldiği için bu suçu işleyenlerin nasıl aklandığını ve korunduklarını da gördük. Bundan ilham alan birçok şiddet yanlısı ve saldırgan bu suçu işlemeye devam ediyor. Dolayısıyla artışın en büyük ana etkeni, şiddetin yaygınlaşması ve cezasızlıkla ödüllendirilmesi” şeklinde konuştu.   ‘Şiddet hükümet eliyle destekleniyor’   Aile Bakanlığı’nın geçtiğimiz yıl düzenlediği aile çalıştaylarını hatırlatan Şirin, çalıştayda “Aileyi güçlendireceğiz, aileyi koruyacağız” argümanlarının ortaya çıktığını anımsattı. İktidarın “aile bütünlüğünü koruma” politikalarının kadınların katledilmesine neden olduğuna işaret eden Şirin, “Kendi çocuklarını öldüren erkekler de çok fazla arttı. Aslında o kutsal sayılan ailenin toptan yok edildiği bir durum ortaya çıktı. Kutsal olan bireyin, kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin yaşam hakkıdır. Güvende yaşanması gereken bir ortam olmasıdır. Asıl kutsal olan budur. Eğer bir kadın kendi akrabaları ve ebeveynleri tarafından şiddet görüyorsa artık buna ses çıkartmak istiyor. Kadın yaşamı için ses çıkardığı zaman ise, ‘Sen beni terk edemezsin, sen beni boşayamazsın, ben seni öldürürüm’ diyen eril kafa yapısı, hükümet eliyle de desteklendiği için bu şiddet gittikçe tırmanmaya devam ediyor” sözlerine yer verdi.    ‘6284’ün uygulanması için usanmadan mücadele edeceğiz’   Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği gün güçlü bir refleks gösterdiklerini belirten Şirin, “Sözleşme, şiddete uğrayan kadınların ve kız çocuklarının korunması, şiddet mağdurlarının takibi ve şiddet gösterene yaptırım uygulanarak o ortamdan uzaklaştırılması, yani güvenli alanda tutulmasını öngörür. Kadınların hukuken, ekonomik ve psikolojik olarak desteklenmesi gerektiğini söyler. Aslında bu uygulanabilseydi, tabi ki şiddet bu kadar yükselmeyecekti. Son yıllarda kadına yönelik şiddetten koruma yasası olan 6284 sayılı kanunun kaldırılması yönünde bir çalışmaya giriştiler, ancak bu toplumda bir karşılık bulmadı. 6284’ün uygulanması için bıkmadan, usanmadan mücadele edeceğiz” diye konuştu.    Bireysel silahlanma yaygınlaştı!   Bireysel silahlanmanın ve şiddet politikasının tüm topluma yayıldığını paylaşan Şirin, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Silaha bu kadar erişimin olması ve bireysel silahlanmanın bu kadar serbest olması, silah kullananların ceza almaması, uyuşturucu maddenin her sokakta açıkça satılabilmesi ve rahatlıkla kullanılabildiği bir ortamda şiddet kaçınılmaz oluyor. Bütün bunların farkındalığını yaratmak da bize düşüyor. Sokakta herhangi birinin saldırısına uğramayacağımızı söyleyemeyiz, bunlar şiddet politikasından kaynaklanan olaylar. Kimse korkmasın, bize ulaşabilirler, basına ulaşabilirler ve bir kamuoyu oluşturulabilir. Eğer Narin’in dosyasını basın ve kamuoyu sahiplenmemiş olsaydı, bu dosya çoktan kapanmıştı. Bu yüzden hepimiz bunun mücadelesini vermek zorundayız.”