Jineoloji çalıştayında Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne vurgu 2024-09-22 16:12:50     WAN- Jineoloji Dergisi’nin “21. Yüzyılda Erkek Egemen Sisteme Karşı Mücadele Politikası ve Yöntemleri” başlıklı çalıştayda konuşan Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel, “Jin jiyan azadînin fikriyat sahibi Sayın Abdullah Öcalan’dır. Bugün onun kadın yoldaşları bu fikriyatı büyüttü. Eğer Orta Doğu barışını konuşacaksak Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü konuşmadan başlayamayız” dedi.   Jineoloji Dergisi’nin 2 günlük “21. Yüzyılda Erkek Egemen Sisteme Karşı Mücadele Politikası ve Yöntemleri” başlıklı çalıştayı ikinci gününde devam etti. Wan'daki bir otelde gerçekleşen çalıştaya Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Halkların Eşitlik ve Demokratik Partisi (DEM Parti) milletvekilleri, eski DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Milletvekili Hüda Kaya, Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal ile çok sayıda feminist kadın katıldı.    Çalıştay salonuna "21. Yüzyılda Erkek Egemen Sisteme Karşı Mücadele Politikası ve Yöntemleri Çalıştayı" yazılı pankart asıldı.   Verilen aranın ardından çalıştay son oturumuyla devam etti. “Ulus devletlerin savaş ve sağcı yükseliş politikalarına ve militarizme karşı kadınların özgürlük ve barış arayışlarının ortak mücadelesi” başlıklı son oturumun moderatörlüğünü Jineoloji Dergisi çalışanı Elif Tirenç İpek üstlendi. DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ile Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel ise konuşma yaptı.   ‘Devlet Kürt sorununu Sayın Öcalan’a itibar suikastı yaparak sürdürdü’   Son oturumun ilk konuşmasını yapan Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kürt sorununa dikkat çekerek, “Devlet Kürt sorununu Sayın Öcalan’a itibar suikastı yaparak sürdürdü. Ancak bir haftada Sayın Öcalan barış elçisi olarak kabul gördü. Orta Doğu’ya geldiğimizde yeni dönem savaş konseptini enerji ve güvenlik politikaları belirliyor. Savaş nasıl yapılıyor? Örneğin Ukrayna ve Rusya savaşında teknoloji önemli bir rol alıyor. Teknoloji üzerinden halka çağrı yapılıyor. Teknoloji, öngörüyü de öldürüyor. Bu anlamda savaşların ne zaman biteceği konusunda bir öngörü yapılamıyor. Enerji koridorlarının Ortadoğu’dan geçiyor olması Ortadoğu’yu önemli kılıyor” diyerek savaş konseptlerine dikkat çekti.   ‘Artık kaybedecek zamanımız kalmadı’   Türkiye’nin KDP ile işbirliğine dikkat çeken Çiğdem, “Yakın zamanda Türkiye’nin KDP ile yaptığı işbirliği işgalci konumunu bir kez daha ifade ediyor. Enerji koridorlarıyla enerji politikası bu kadar iç içe yürütülüyor. Türkiye bir normalleşme politikasıyla dün hakaret ettikleriyle bugün yan yana duruyor. Varlığını bunun üzerinden inşa etmiş. Çözüm sürecinde herkes Kürtler hakkında güzellemeler yapıp barış konusunda konuşuyordu. Ancak bu döneme geldiğimizde güçlü bir hafızamız var. Şu anda yan yana gelmekten imtina eden bir yaklaşım var. Takıldığımız şeyin kendisi ideoloji mi? Artık kaybedecek zamanımız kalmadı. Bu ülkede faşizm ve Kürt düşmanlığı çok kapsayıcı. Kadını da çocuğu da sporu da kapsıyor. Bu anlamda Kadın Hareketi önemli bir noktada” ifadelerini kullandı.   Muhabirimiz Rabia Önver’in haberi hatırlatıldı   Özel savaş politikalarına da değinen Çiğdem, ajansımız muhabiri Rabia Önver’in haberine ve sonrasında hedef alınmasına dikkat çekti. Çiğdem, “MGK, çöktürme planı yaptı. Öyle ki kaç kişinin öleceğine kadar karar veriyor. Özel savaşlarda bomba, İHA, SİHA yok ama çok tehlikeli bir boyutta. Kurdistan’a atanan memurlar bile özenle seçiliyor. İmamından memuruna hepsi özel seçiliyor” diyerek Kurdistan’da özel savaş politikaları kapsamında dayatılan ajanlık politikaları ile ailelerin nasıl tehdit edildiğini anlattı. Çiğdem, TJA amblemi ile miting alanına giremediklerini fakat Kurdistan’ın dört bir yanına uyuşturucunun konulduğunu belirterek, özel savaşın geldiği boyuta dikkat çekti.   Jin, jiyan, azadî’ye atıf   Askeri birikim rejimi diye bir tabirin tartışılması gerektiğine de vurgu yapan Çiğdem, AKP-MHP’nin Türkiye’de yarattığı savaş ortamının irdelenmesi gerektiğini söyledi. Çiğdem son olarak da “Jin jiyan azadî” söyleminin ortak olarak büyütülmesi gerektiğinin altını çizerek konuşmasını sonlandırdı.   ‘Jin jiyan azadî’nin fikriyat sahibi Sayın Abdullah Öcalan’dır’   Daha sonra söz alan DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, iki günlük tartışmanın verimliliğine işaret etti. “Özgürlük sorunu halen sürüyor” diyerek patriyarka ve devlet şiddetine dikkat çeken Sebahat, buna karşı Kürt Kadın Hareketi’nin geldiği noktaya vurgu yaptı. Sebahat, Zapataların örneğini vererek, burada ilk eşbaşkanlık modelinin uygulandığını söyledi. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fikriyatlarına da dikkat çeken Sebahat, “Jin jiyan azadi’nin fikriyat sahibi Sayın Abdullah Öcalan’dır. Bugün onun kadın yoldaşları bu fikriyatı büyüttü. Eğer Orta Doğu barışını konuşacak isek Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü konuşmadan başlayamayız. Tecrit politikalarını konuşmadan da Türkiye’de barışı konuşmamız mümkün değil” dedi.     ‘Ulus devlet şiddet üretiyor’   Sebahat konuşmasının devamında da ulus devlete dikkat çekerek, “Ulus devletin kendisi şiddet üreten bir mekanizmadır. Uluslara giydirilmeye çalışılan bir deli gömleğidir. Ulus devletin kendisi sürekli çatışma yaratan, savaş yaratan bir yapıdır. Devletin kapısı yasaktır yurttaşa. Her türlü kötülüğün yaratıldığı yerdir. Devlet kendi varlığını ancak şiddet üzerinden yaratabiliyor. Ulus devletin alanını nasıl daraltabiliriz demokratik ulusun kapısını nasıl açabilirizi tartışmamız gerekiyor. Kadın özgürlüğü, sınıf özgürlüğü, toplum özgürlüğü barış ile bağlantılıdır” ifadelerini kullandı.   ‘Ortak mücadele için somut adım atılmalı’   Türkiye’deki barış sürecinin nasıl oluşturulabileceğinin tartışılmasının önemine işaret eden Sebahat, 90’lı yıllardan bu yana Kurdistan ve Türkiye’de kadınlar öncülüğünde yürütülen barış girişimlerine dikkat çekti. “2015’ten bu yana yaprak kıpırdamıyor barış için Türkiye’de” diyen Sebahat, sınırlı sayıda kadının Türkiye cephesinden barış için ses çıkardığını belirterek eleştirisini sundu. “Şimdi ne yapacağız, Kürt meselesi dahi konuşulmuyor” da diyen Sebahat, Demokratik Cumhuriyeti savunanların nasıl bir ortak mücadelede bir araya gelmesi gerektiğinin konuşulmasını önerdi. Sebahat, “Artık dayanışma değil ortak mücadelede bir araya gelmenin zamanıdır. Bunu nasıl oluşturabilirizi tartışmalıyız. Bunun için bir mekanizmaya ihtiyaç var. Birlikte mücadeleyi nasıl büyütebilirizi konuşmalıyız. Devlet Kürde karşı imha ve inkar politikalarını güncelliyor. Bugün kutuda cenazeler gönderiliyor. İnsanların gömülme hakkı elinden alınıyor. Bunlara karşı yeniden Kürt meselesini konuşmak ve barışı bir ortak sorun haline getirmemiz gerekiyor. Ben buna hazırım” şeklinde konuştu.   Konuşmaların ardından çalıştay soru-cevap ile devam etti.   Çalıştay kapanış konuşmasının ardından son bulacak.