Kayıp yakınları: Adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz 2024-03-02 13:29:13       AMED/COLEMÊRG - Kayıp yakınları eylemlerinin 786’ncı haftasında 1994 yılında kaybettirilen Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sorarken, "Adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz" dedi. Colemêrg'de ki eylemde ise Hamza Tutan'ın faillerinin cezalandırılması istendi.    İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” şiarıyla her hafta olduğu gibi bir kez daha Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eylemin 786’ncı haftasında kayıp yakınları, İHD yöneticileri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi (DEM) Partisi Amed İl Örgütü, DEM Parti Amed Milletvekili Adalet Kaya ve sivil toplum örgütleri katıldı. Eylemde kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açılırken aileler, gözaltında kaybettirilenlerin fotoğraflarını ellerinde taşıdı.    Eylemde konuşan DEM Parti Amed İl Eşbaşkanı Pınar Sakık Tekin, “Mesele Kürt olunca bir mezarı bile çok görülüyor” diyerek mücadele edeceklerini belirtti.   ‘Adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz’   Ardından İHD Amed Şubesi Kayıp Yakınları Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz hikâyeyi paylaştı. Fırat, “Kaç yıl geçerse geçsin tüm kayıplarımız için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz. Cüneyt Aydınlar 90’ların başında Diyarbakır’daki ailesinin yanından üniversite eğitimi için İstanbul’a gitti. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisiyken 20 Şubat 1994 tarihinde bir arkadaşı ile buluşmak için Bakırköy/İncirli’de bulunan Ömür Durağı’na gitti. Burada Terörle Mücadele polisleri tarafından bir operasyon kapsamında gözaltına alındı. Bu operasyonda gözaltına alınan on dört kişi gibi Cüneyt de Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Yedi gün kayıt dışı gözaltında tutulduktan sonra 27 Şubat 1994 tarihinde gözaltı kaydı yapıldı” dedi.   Fırat, hikâyenin devamında şu ifadelere yer verdi: “28 Şubat 1994 tarihinde akşam saatlerinde, Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli polisler, Cüneyt’i Beyoğlu Çukurcuma Kadirler Yokuşu’na götürdü. Mahalle sakinleri otuz kadar polis eşliğinde elleri kelepçeli olarak getirilen Cüneyt’in kanlar içinde olduğunu, bir bacağının kırık olduğunu ve ayakta duramadığını gördüler. Polisler, mahalle sakinlerinin ‘yürüyemez halde’ olduğunu söyledikleri Cüneyt’in yer gösterme esnasında ‘dur’  ihtarına uymayarak kaçtığına ve arkasından koşmalarına rağmen yakalanamayıp firar ettiğine dair bir tutanak düzenledi.   İHD avukatları araştırdı   Cüneyt Aydınlar ile birlikte gözaltında tutulan 14 kişi tutuklanıp hapishaneye gönderildi. Bu kişiler 17 Mart 1994 tarihinde avukatları aracılığıyla kamuoyuna yaptıkları açıklamada, Cüneyt Aydınlar’ın 20 Şubat 1994 tarihinde gözaltına alındığını ve onu 2 Mart 1994 tarihine kadar gözaltında gördüklerini söylediler. Ağır işkence gören Cüneyt’in 2 Mart 1994 tarihinde, kendisine  ‘ölmeye hazır mısın? Ölmeye gidiyorsun’ diyen altı polis tarafından sürüklenerek bulunduğu hücreden çıkarıldığını ve kendisini bir daha görmediklerini açıkladılar. Ailenin başvurusu üzerine İHD avukatları olayı araştırdı. 25 Mart 1994 tarihinde İHD İstanbul Şubesi bir basın açıklaması yaparak Terörle Mücadele Şubesi’nin gözaltına aldığını kabul ettiği Cüneyt Aydınlar’ı kaybettiğini duyurdu ve İçişleri Bakanlığı tarafından konuyla ilgili açıklama yapılmasını talep etti.   Polislerin ifadeleri esas alındı   Ailenin ve İHD’nin tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü polislerin beyanı dışında hiçbir dayanağı olmayan ‘Cüneyt Aydınlar’ın yer gösterme esnasında ellerinden kaçtığı’ iddiasını sürdürdü. Cumhuriyet Savcısı olayı soruşturmak yerine polisin firar senaryosunu esas alarak Cüneyt hakkında yakalama kararı çıkardı. Hâkim, polislerin ifadelerini esas alarak haklarında beraat kararı verdi. Cumhuriyet Savcısı zaman aşımını gerekçe gösterip şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verdi. 786’ncı haftamızda Menekşe Aydınlar’ın ‘30 yıl oldu bilmeye hakkım var; oğluma, göz bebeğime ne oldu’ sorusunu hem devleti yönetenlere ve hem de adli makamlara soruyoruz Cüneyt Aydınlar’a ne oldu?   Cezalandırma talebimizi yineliyoruz   Anayasadan, yasalardan, evrensel hukuktan bahsetmenin hiçbir karşılığının olmadığı bu ağır koşullarda hukuku savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Biliyoruz ki insanı çaresizliğe sürüklemeyi amaçlayan bu koşulları aşmanın, barışı, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü yakalamanın başka da bir yolu yok. Gözaltında kaybedilişinin 30’uncu yılında bir kez daha maddi gerçeği açığa çıkartacak etkinlikte bir soruşturma-kovuşturma yapılması ve faillerin işledikleri ağır suçla orantılı biçimde cezalandırılması talebimizi tekrarlıyoruz.   Kaç yıl geçerse geçsin Cüneyt Aydınlar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz.”   Açıklama, 1 dakikalık oturma eylemi ile son buldu.     Colemêrg    İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları ise, eylemlerinin 112’nci haftasında Gever (Yüksekova) ilçesinin Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eyleme, DEM Parti, DBP Gever İlçe Örgütü yöneticileri, KESK Colemêrg Şubeleri Platformu üyeleri, ÖHD, Barış Anneleri ve kayıp yakınları katıldı. Eylemde, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” yazılı pankart ve kayıpların fotoğrafları taşındı. Bu haftaki eylemde, 39 yıl önce 8 Kasım 1985 yılında gözaltına alınarak katledilen Hamza Tutan’ın failleri soruldu.   ‘Açılan davalarla sekteye uğratılmaya çalışılıyor’   Eylemde basın metnini okuyan İHD Colemêrg Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz, “Terör kisvesi altında insan hakları kavramının rafa kaldırıldığı bir kaos döneminde insanlarımızın gözaltına alınarak katledilmesi ve bu bağlamda yürütülmeye çalışılan soruşturmaların tümüne yargı erkinin müdahalesi ile kapatılmasına karşı meydanlarda sesimizi yükseltiyoruz. Bizler hak savunucuları olarak haksız ve hukuksuz bir biçimde katledilen sevdiklerimiz için Türkiye’nin en uzun soluklu ve barışçıl eylemselliğini gerçekleştiriyoruz. Gerçekleştirdiğimiz eylemseliğimiz 2024 yılının Türkiye’sinde annelerimize açılan davalarla sekteye uğratılmaya çalışılıyor. Cumartesi annelerinin kendilerine yasaklanan Galatasaray meydanına çıkmak istemelerine karşı yargının temel taşı olan Anayasa mahkemesi tarafından verilen hak ihlali kararına rağmen annelerimize gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet etme suçunun oluştuğu gerekçesi ile davalar açılıyor. Bilmenizi isteriz ki yürüttüğümüz mücadele de korkulması gereken sizler değil annelerimizin öfkesidir” dedi.   ‘Ceza almalarını talep ediyoruz’   Hamza Tutan’ın “Hukuksuz” bir şekilde işkence edilerek katledildiğini dile getiren Sibel, Hamza'nın faillerinin yargılanması talebinde bulundu. Sibel, “Türkiye’de yargı erkinin gözaltında katledilenler için bir aklama unsuru olarak ‘zaman aşımı’ defini ileri sürmesi bir hukuk garabetidir. Arjantin de, Kolombiya da, Fransa da Gözaltında insan kaybetme suçuna ortak olanlar‘insanlığa karşı suç’ kapsamında tam 40 yıl sonra yargılanıp ağır cezalar aldılar. Bizlerde sevdiklerimizin katledilmesine sebep olanların bir an önce insanlığa karşı suç işledikleri gerekçesi ile yargılanıp hak ettikleri cezalar almalarını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.   Eylem, açıklamanın ardından yapılan oturma eylemiyle son buldu.