İHD’den ‘Kadınlar Barış İstiyor’ nöbeti 2024-03-01 15:13:43       HABER MERKEZİ - İHD bu ayki "Barış Nöbeti" eylemini  8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla “Kadınlar Barış İstiyor” oturumuyla gerçekleştirdi.   İnsan Hakları Derneği (İHD) her ayın ilk Cuma günü gerçekleştirdiği "Barış Nöbeti" eylemlerini bu ay birçok kentte Dünya Kadınlar Günü dolasıyı ile "Kadınlar barış istiyor" adıyla gerçekleştirdi.    Wan   İHD Wan Şubesi Barış Nöbeti eylemlerini 8 Mart kapsamında “Kadınlar Barış İstiyor” başlığıyla gerçekleştirdi.    Basın metnini okuyan İHD Wan yönetim kurulu üyesi Ayten Kıran, yakın tarihlerde yaşanan savaşlarda kadına yönelik şiddete değinilmediğini belirterek “Bu savaşlardan sonra kurulan Tokyo ve Nuremberg Mahkemeleri’nde maalesef ki kadına yönelik şiddet, savaş suçu olarak değerlendirilmemiştir. Ancak Bosna Savaşı’ndan sonra kadınların mücadeleleri sonucunda kadına yönelik şiddet bir savaş suçu olarak değerlendirilmeye başlanmıştır” dedi.   ‘Her yer kadınlar için güvensiz’   Kurdistan’da devam eden savaşın kadınları nasıl etkilendiğine değinen Ayten, şöyle konuştu: “Coğrafyamızda yaşanan savaş ve çatışmalı ortam nedeniyle binlerce kadın mağdur olmuştur. Maalesef ki kadınlar ev baskınlarında, köy baskınlarında, gözaltı merkezlerinde ya da cezaevlerinde yoğun şiddete maruz kalmaktadırlar. Devletin kullandığı şiddet fiili ve şiddet dili erkek egemen şiddetin toplumda da yaygınlaşmasına neden olmakta ve bu sebeple evler, sokaklar, iş yerleri yaşanan Suriye savaşı nedeniyle, coğrafyamızda sığınmacı göçü olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Mülteci hakları Sözleşmesi’ne koyduğu çekinceler ve toplumsal olarak ırkçılığın çok yaygınlaşmış olması sığınmacı kadınların da çok büyük sorunlar yaşamalarına, şiddete maruz kalmalarına neden olmaktadır. Böylesine çatışmalı ortamlarda kadınların barış istemekten başka hiçbir çareleri yoktur.Devletin kullandığı şiddet fiili ve şiddet dili erkek egemen şiddetin toplumda da yaygınlaşmasına neden olmakta ve bu sebeple evler, sokaklar, iş yerleri her yer kadınlar için güvensiz ortamlar olarak ortaya çıkmaktadır.”   ‘Çatışmalı ortamlarda kadınların barış istemekten başka hiçbir çareleri yoktur’   İktidarın kadınlara ve göçmenlere dair yaklaşımının da tehlikeli bir hal aldığını kaydeden Ayten, “Yaşanan Suriye savaşı nedeniyle, coğrafyamızda sığınmacı göçü olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Mülteci Hakları Sözleşmesi’ne koyduğu çekinceler ve toplumsal olarak ırkçılığın çok yaygınlaşmış olması sığınmacı kadınların da çok büyük sorunlar yaşamalarına, şiddete maruz kalmalarına neden olmaktadır. Böylesine çatışmalı ortamlarda kadınların barış istemekten başka hiçbir çareleri yoktur” sözlerini sarf etti.   ‘Barış Konferansı’ düzenlenecek   Dernek olarak daima barışı savunduklarını ve bu anlamda birçok etkinlik yaptıklarını hatırlatan Ayten, “Şimdi de ‘Barış Nöbeti’ tutuyoruz” diyerek, barışın çok önemli bir insan hakkı olduğunu ve temel bir hak olarak kabul edilmesi gerektiğini vurguladı. Yapılan Barış Nöbeti eylemlerini 16 ve 17 Mart tarihlerinde Amed’de, “Barış Konferansı’yla taçlandırmaya karar verdik” ifadelerine yer verdi.   ‘Yeni bir sürecin başlaması’ çağrısı   Yapacakları Barış Konferansı’nın çoğunluğunu kadınların oluşturacağını da belirten Ayten, “Bir kez daha 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde kadına yönelik şiddetin tamamen ortadan kalktığı, erkek egemen, feodal ve militer sistemin sorgulandığı, yeni bir sürecin başlaması” çağrısında bulundu.   Amed   İHD’nin, her ayın ilk Cuma günü tüm şubelerinde eş zamanlı olarak gerçekleştirdiği barış nöbeti, Amed Şubesi’nde de yapıldı. Nöbet eylemine Amed Barış Anneleri Meclisi, sivil toplum örgütü temsilcileri ile İHD yönetici ve üyeleri katıldı. Açıklamayı İHD Amed Şube Başkan Yardımcısı Suzan Mehmetoğlu Aksoy okudu. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle “Kadınlar Barış istiyor” sloganıyla bu haftaki açıklamayı gerçekleştirdiklerini kaydeden Suzan, “İnsan Hakları Derneği olarak daima barış hakkını savunduğumuz gibi barışçıl anlamda birçok mücadelenin de öncüsü olmaya çalıştık. Barış için yıllar boyunca çok etkinlikler düzenledik. Barış nöbetlerimizi bir Barış Konferansı’yla taçlandırmaya karar verdik. 16 ve 17 Mart tarihlerinde Amed’de düzenleyeceğimiz Barış Konferansı’nda barış taleplerimizi bir kez daha ve yüksek sesle dile getireceğiz. Bu seslerin büyük bir çoğunluğunu da kadınlar oluşturacak” dedi.   Ankara   İHD Ankara Şubesi, “Herkes için barış” şiarıyla başlatılan ve her ayın ilk Cuma günü gerçekleştirilen “Barış Nöbeti” eyleminin 19’uncusunu “Kadınlar barış istiyor” başlığıyla gerçekleştirdi. Nöbet, İHD Ankara Şube Binasında gerçekleştirilirken açıklamayı İHD Üyesi Neylan Solmaz okudu. Devrimci 78’liler kuşağı ve İHD üyelerinin katıldığı nöbette “Kadınlar barış istiyor” yazılı pankart asıldı.    Neylan, insan hakları savunucuları olarak çatışmalı bir bölgede yaşadıklarını ve barışın bir hak olduğunu her zaman dile getirdiklerini söyledi. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun kabul ettiği Barış Hakkı Bildirisi ile birlikte BM İnsan Hakları Konseyi’nin 22 Haziran 2017 tarihli kararında “barış hakkının” desteklenmesi gerektiğinin üye ülkelere hatırlatıldığını ifade eden Neylan, “İHD, barışın insan hakları ve insan özgürlüklerine dayalı olduğunu daima kabul etti. Bizlerin yaşadığı coğrafya etnik, dilsel, dinsel ve kültürel olarak çok farklı kimliklerin yaşadığı bir coğrafya. Ancak maalesef ki Türkiye'de yerleşik resmi ideoloji sadece Türk ve Sünni Müslüman kimliğini temel almış ve bu ideolojiye uygun bir siyasi sistem oluşturmuş. Bu nedenle de farklı etnik, dilsel, dinsel ve kültürel kimlikler her zaman sorun yaşamışlar coğrafyamızda; ya yok edilmişler ya asimile edilmişler ya da yok edilmeye çalışılmışlar. Bu nedenle barışın coğrafyamızda, önemli bir hak talebi olduğu, çok net olarak ortaya çıkmakta” dedi.   Türkiye'nin, temel ve yakıcı meselesi olan Kürt sorununda diyalog ve müzakere yerine çatışmanın benimsediğine dikkati çeken Neylan, şöyle devam etti: “Çatışma ve savaş yönteminin devlet tarafından tercih edilmesiyle birlikte, baskı ortamında şiddetin öne çıkması, beraberinde nefret dilinin gelişmesi, kadına yönelik şiddetin artması, kadın cinayetlerinin önlenememesi ancak bu şiddet ortamıyla izah edilebilir. Bugün dünyanın birçok bölgesinde de maalesef savaşlar devam etmektedir. 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail Devletinin Filistin topraklarında yürüttüğü savaş ve operasyonlarda, yine yaşam hakkı ihlalleri başta olmak üzere en çok kadınların çok boyutlu hak ihlallerine uğradığına tanıklık etmekteyiz. Rusya'nın Ukrayna işgali, Libya'da iç savaş, Suriye'de yaşanan iç savaş, Rojava'da yaşanan çatışma. Bu savaşlar ve çatışmalar, BM’nin barışı sağlama yönündeki görevini yerine getirmediğini göstermekte ve bu nedenle savaş ve çatışmalı ortamlar devam etmektedir. Maalesef ki bu coğrafyalarda en büyük acıyı da kadınlar ve çocuklar yaşamaktadırlar. Coğrafyamızda yaşanan savaş ve çatışmalı ortam nedeniyle binlerce kadın mağdur olmuştur. Kadınlar ev baskınlarında, köy baskınlarında, gözaltı merkezlerinde ya da cezaevlerinde yoğun şiddete maruz kalmaktadırlar. Devletin kullandığı şiddet fiili ve şiddet dili erkek egemen şiddetin toplumda da yaygınlaşmasına neden olmakta ve bu sebeple evler, sokaklar, işyerleri her yer kadınlar için güvensiz ortamlar olarak ortaya çıkmaktadır.”    8 Mart vurgusu   Neylan, ardından barış talebini yineleyerek şunları söyledi: “Bir kez daha 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde kadına yönelik şiddetin tamamen ortadan kalktığı, erkek egemen, feodal ve militer sistemin sorgulandığı yeni bir sürecin başlamasını diliyoruz. Bu nedenle de Barış Konferansımızın da bu taleplerimize öncü olmasını istiyoruz”.   Dersim   İHD Dêrsim Şubesi’nin açıklamasında konuşan dernek yöneticisi Hüseyin Yaşar Sezgin, dünya genelinde yaşanan savaşlara dikkat çekti. 7 Ekim 2023’te İsrail’in Filistin’e saldırılarına değinen Hüseyin, yaşam hakkı ihlalleri başta olmak üzere en çok kadınların çok boyutlu hak ihlaline uğradığını söyledi.    Savaş coğrafyalarındaki en büyük acıyı kadın ve çocukların yaşadığını belirten Hüseyin, “Coğrafyamızda yaşanan savaş ve çatışmalı ortam nedeniyle binlerce kadın mağdur olmuştur. Maalesef ki kadınlar ev baskınlarında, köy baskınlarında, gözaltı merkezlerinde ya da cezaevlerinde yoğun şiddete maruz kalmaktadırlar. Devletin kullandığı şiddet fiili ve şiddet dili erkek egemen şiddetin toplumda da yaygınlaşmasına neden olmakta ve bu sebeple evler, sokaklar, iş yerleri her yer kadınlar için güvensiz ortamlar olarak ortaya çıkmaktadır” dedi.    Barışın çok önemli bir insan hakkı olduğuna vurgu yapan Hüseyin, “İşte bu barış nöbetlerimizi bir Barış Konferansı’yla taçlandırmaya karar verdik. 16 ve 17 Mart tarihlerinde Amed’de düzenleyeceğimiz Barış Konferansı’nda barış taleplerimizi bir kez daha ve yüksek sesle dile getireceğiz. Bu seslerin büyük bir çoğunluğunu da kadınlar oluşturacak” diye konuştu.    Êlih   İHD Êlih Şubesi de “Barış Nöbeti” tuttu. “Barış insan hakkıdır. Barış insanlığın teminatıdır” pankartının açıldığı açıklamayı, İHD Êlih Yönetim Kurulu üyesi ve avukat Sümeyye Gültekin Aykut okudu.    Sümeyye, “Bizlerin yaşadığı coğrafya etnik, dilsel, dinsel ve kültürel olarak çok farklı kimliklerin yaşadığı bir coğrafyadır. Ancak Türkiye’de yerleşik resmi ideoloji sadece Türk ve Sünni Müslüman kimliğini temel almış ve bu ideolojiye uygun bir siyasi sistem oluşturmuş. Bu nedenle de farklı etnik, dilsel, dinsel ve kültürel kimlikler her zaman sorun yaşamışlar coğrafyamızda; ya yok edilmişler ya asimile edilmişler ya da yok edilmeye çalışılmışlar. Bu nedenle ‘barışın’ coğrafyamızda, önemli bir hak talebi olduğu, çok net olarak ortaya çıkmakta. Çatışma ve savaş yönteminin devlet tarafından tercih edilmesiyle birlikte, baskı ortamında şiddetin öne çıkması, beraberinde nefret dilinin gelişmesi, kadına yönelik şiddetin artması, kadın cinayetlerinin önlenememesi ancak bu şiddet ortamıyla izah edilebilir” dedi.    Mersin   İHD Mersin Şubesi de “Barış Nöbeti” eyleminin bu haftaki konusunu kadın mücadelesine ayırdı. Dernek binasında yapılan nöbete çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı. Etkinlikte konuşan İHD Mersin Şubesi Kadın Komisyonu Üyesi Fatoş Sarıkaya konuştu. 8 Mart'a vesilesiyle bu ayki  “Barış Nöbeti” eyleminin konusunun "Kadınlar Barış İstiyor" olduğunu ifade eden Fatoş, "Bir kez daha 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde kadına yönelik şiddettin tamamen ortadan kalktığı, erkek egemen, feodal ve militer sistemin sorgulandığı yeni bir sürecin başlamasını diliyoruz. Bu nedenle de Barış Konferansımızın da taleplerimize öncü olmasını diliyoruz" dedi.   Adana, Antalya, Hatay   İHD Adana Şubesi de aynı içerikle dernek binasında bir araya geldi. Nöbete çok sayıda insan hakları savunucusunun yanı sıra DEM Parti yöneticileri ile belediye başkan adayları da katıldı. Nöbette, barış talebinde bulunuldu. Antalya ve Hatay'da da benzer taleplerle nöbet tutuldu.