Öğrenci intiharları artıyor: Çözüm toplumsal dayanışma 2024-02-13 09:02:08     Melike Aydın   İZMİR - Artan öğrenci intiharlarında öğrencilerin gelecek kaygısı yaşamasının yanı sıra yurtların ve eğitim kurumlarının cezaevine dönüşmesinin de büyük payının olduğuna dikkat çeken İDÖT’ten Şilan Oral yurtlara asılan ‘Hayal kur’ yazılı afişlerin değil toplumsal dayanışmanın çözüm olacağına dikkat çekti.   Türkiye’de intihar oranlarında artış yaşanırken veriler içerisinde “genç intihar”ların oranı kaygı verici. Yalnızca geçen ocak ayında 7 genç intihara sürüklendi ve tamamına yakını üniversite öğrencisiydi. Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili Öğretmenliği 2. sınıf öğrencisi Zeynep Güven, Adnan Menderes Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Ceysu Sıla Alkaya, Kilis’te M.U isimli kadın öğrenci ve İstanbul Teknik Üniversitesi Uzak Mühendisliği bölümünden Okan Bayram intihara sürüklenirken Mûş’un Varto ilçesinde 14 yaşındaki P.A. ve Z.T. ve Trabzon’da ise lise öğrencisi A.E.K. yaşamına son verdi.    Artan öğrenci intiharlarında öğrencilerin gelecek kaygısı yaşamasının etkili olduğunu belirten İzmir Demokratik Öğrenci Topluluğu (İDÖT) üyesi Şilan Oral öğrencilerin sistem tarafından kuşatıldığına dikkat çekti.    Mimari bile cezaevi gibi   Öğrencilerin intihara sürüklenmesinde yurt ve üniversitelerin mimarisinin bile etken olduğunu dile getiren Şilan, yurt odalarının çok kalabalık olduğunu belirtti. Yurt sorununa ise öğrenci sayısı artırılarak çözüm bulunduğunu belirten Şilan “Biz de daha fazla öğrenciyle birbirimizi idare etmeye çalışıyoruz. Sosyal alanımızdan feragat etmek zorunda kalıyoruz, yalnız kalabileceğimiz kendimize vakit ayırabileceğimiz ya da arkadaşımızla yan yana durabileceğimiz bir alanımız yok” şeklinde ifade etti.   ‘Yurtlarda üstü kapalı ‘tehdit’ ve ‘lütuf’ yaklaşımları’   Yurda son girişlerde saat sınırının olması nedeniyle dışarıda sürekli yurda giriş saati olan 23.00’ı düşünmek zorunda kaldıklarını belirten Şilan kadınların sürekli tutanak tutulmakla, yurttan atılmakla tehdit edildiğini dile getirdi. Şilan “Zaten kötü yurtlar olduğunun devlet de farkında özellere göre yüksek bir fiyat alamıyorlar ama bunu da sürekli yüzümüze vuruyorlar. Oysa barınma temel bir hak ve ücretsiz olmalı. Zaten bu fiyata kalıyorsunuz deyip bizim bir şeylerden şikâyet etmememizi istiyorlar” şeklinde ifade etti.   ‘Bahçede dikenli teller içerde ‘hayal kur’ yazılı afişler’   Koridorlara bu yıl itibariyle üzerinde ‘hayal kur pozitif kal’ yazan afişler asıldığını dile getiren Şilan “Sanki yurdun hapishane havasını üzerinden almaya çalışıyorlar. Yurdun dışında bahçeyi çevreleyen dikenli teller var. Bu şekilde bir şeyin içindeyiz ve ben kendimi hapishanede kalıyor gibi hissediyorum. Ya yatağa uzanacağım ya ödev yapacağım. Başka bir aktivite yok. Dışarı çıkmak istesem saat sorunu var. Yılda sadece 30 gün izin kullanma hakkımız var. Aşarsam atılma tehlikesiyle karşı karşıyayım. Yemeği beğenmiyoruz ya da yemekten rahatsızlandığımızda şikâyet ediyoruz, ilgileniyor gibi davranıyorlar ama asla ilgilenmiyorlar. Çünkü biz onlara göre çok iyi fiyata kalıyoruz” şeklinde konuştu.   ‘Sürekli parayı düşünmek zorundayız’   Üniversitelerin de yurtlar gibi cezaevlerine benzediğini vurgulayan Şilan hocaların öğrencilere yüklendiğini, gereğinden fazla ödev ve düşük notlar vererek veya farklı şekillerde psikolojik şiddet uyguladığını söyledi. Şilan “Öğrenciler yine maddi sıkıntılardan dolayı sosyalleşemedikleri için üniversiteler, derse gidip o diğer hapishanesine olan yurduna dönmüş durumda. Sürekli parayı düşünmek zorundayız. Gerçekten üniversiteden yurda yurttan üniversiteye…” dedi.   ‘Gençlerde çok yoğun gelecek kaygısı var’   İşsizliğin had safhada olduğunu ve öğrencilerin gelecek kaygısı yaşadığını dile getiren Şilan “Güzel sanatlar alanında iş bulması zor olduğu için ben ayrıca kaygılanıyorum. Düşük ücretlerle çalışıyorum. Emek sömürüsü çok yoğun, okuduğum bölümden hiç para kazanmadım tarlarda, garsonluk yaparak ya da yarı zamanlı işlerde çalıştık” diye konuştu.    ‘Umudum toplumda ama toplum daha vicdanlı olmalı’   Umudu devletten değil toplumdan yana beslediğini dile getiren Şilan ancak toplumun da öğrencilere karşı daha vicdanlı olması gerektiğini ifade etti. Şilan “Mesela ev arıyorsam evler fahiş fiyatlı. Faturalar zaten yüksek, pazar çok pahalı. Pazar fiyatları devletin elinde ama o gereksiz fiyatlar toplumun kendi vicdanına bırakılmış. Gençler kafasında bin bir şeyle boğuşurken emlakçılarla uğraşıyorlar” şeklinde dile getirdi.   ‘Gençler umutsuzluğa sürükleniyor’   Gençlerin geçinemediği, ihtiyacı plan sosyal ortamı bulamadığını, var olan sosyal ortama maddi veya manevi olarak katılamadığını, okul bitince ne yapacağını bilememesi gibi durumların kendilerini kötü etkilediğini ifade eden Şilan “Ailemize karşı da sitem edemiyoruz. Onların da emekleri sömürülüyor ve bir yandan bizi okutmaya çalışıyorlar. Çaresizliğimizi ailemize yansıtamıyoruz. Bunlar da öğrencileri umutsuzluğa iten nedenler arasında” şeklinde ifade etti.   ‘Örgütlülük moral veriyor’   Örgütlülüğün ise gençlerin yaşadığı umutsuzluğu kırdığını dile getiren Şilan “Arkadaşlarım bana moral veriyorlar maddi manevi destek oluyoruz. Onlarla olmak her zaman para harcayacağımız şeyler yapmıyoruz. Elimizdekilerle nasıl bir nebze de olsa okulun tadını çıkarabiliriz ona bakıyoruz. Örgütlü yaşam aynı zamanda moral veriyor” dedi.    ‘Toplum ve STK’ler öğrencilere destek olabilir’   Toplumun bu örgütlenmelerin yanında olması halinde örgütlülüğün de artacağını kaydeden Şilan “Örneğin maddi destek yapabilirler veya imkânı olan kişiler öğrencilere ulaşabilir, bir projeye ihtiyacı varsa sivil toplum örgütleri öğrenciye destek sağlayabilir” şeklinde konuştu.    ‘Gençlik toplumdan yalıtılmış durumda’   Üniversiteye gitmeyen gençlerin de yine emeğinin karşılığını alamadığını ve bu durumun da kendilerini kötü etkilediğini söyleyen Şilan,“Aslında toplumun her kesimi buna maruz kalıyor. Yani toplumu da yaralayan bir şey, gençlik gelecek deniyor ama sadece seçim zamanı hatırlanır durumdayız. Sosyal olmaktan alıkonuyoruz. Toplumdan yalıtıldık. Hobi olsun diye resim, gitar dersi alamıyoruz. Bunlardan önce gideremediğimiz ihtiyaçlarımız var” şeklinde ifade etti.   ‘Kadınlar erkek egemen kalıplara sokulmak isteniyor’   Ayrı evlerde kalan veya yurda geç gelen kadınlara karşı yaftalayıcı yaklaşımlar sergilendiğini, genç kadınlara ‘ideal kadın’ modeli oluşturmaya çalıştıklarını dile getiren Şilan, şöyle devam etti: “İtaatkâr, sorgulamayan, hayattan zevk almayan birbirine benzeyen insanlar istiyorlar. Hiçbir şeyi sevmeyelim istiyorlar. Birbirimize bakıp zaten o da kötü deyip halimize razı olmamız isteniyor. Hepimizin psikolojisini yerle bir etmeye çalışıyorlar. Mutsuzluk normalleşmiş olacak ve biz mutsuz olduğumuzun farkında bile olmayacağız. Tam olarak itaatkâr sorgulamayan bir toplum olmamızı istiyorlar. Devlet nasıl istiyorsa o şekilde yaşayalım istiyorlar. Biz gençler bunu yavaş yavaş biz fark etmeden kurallar yarın geldiğinde çok mutsuz bir toplum olacağız. 20’li yaşlarda daha birçok şeyi yaşayamadan intihar ediyorlar.”