‘Kadın evde küçük bir devletle savaşıyor’ 2023-12-28 09:07:39     Pelşin Çetinkaya   RIHA - Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu üyesi Sevinç İzol, yaşanan kadın sorunlarına karşı, “Sadece savunuculuk yapmak sorunu tespit etmektir. Eşit, özgür kadınlar olarak yaşamaya başlayana kadar bu mücadelemiz devam edecek, bize düşen görevi yapmaya devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.   Kadın ve erkek arasındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gidermek ve kadınlara hukuki, psikolojik, ekonomik destek sunmak, aynı zamanda kadınları örgütlemek amacıyla kadın örgütleri ve kurumları uzun yıllardır mücadele veriyor. Riha’da (Urfa) 2004 yılında bir grup kadın tarafından kurulan Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği de kadınları her anlamıyla güçlendirmeyi amaç edinen kurumlardan. Kadın bilincini yükseltmek ve kadının kendi öz iradesini açığa çıkarmasını sağlamak için kurulan dernek, 19 yıldır Riha’da kadına şiddetin önlenmesi üzerinden mücadele yürütüyor.   Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sevinç İzol, derneği ve çalışmalarını anlatırken, derneğin yerelden kadınların oluşturduğu bir yapı olduğunu vurguladı.   ‘Kadın sorunları üst seviyede’   Riha için “kadın sorunlarının en üst seviyede yaşanılan bir bölge” belirlemesinde bulunan Sevinç, “Urfa geneline baktığımız zaman, hem biraz geleneksel hem de muhafazakar bir yapıya sahip. Bu yüzden kadınların kendini ifade etmesi, toplum içerisinde daha fazla yer alması için daha fazla mücadele etmesi gerekiyor. Urfa’da erken yaşta evlilikten, kız çocukların okula gönderilmemesinden, kumalık ve şiddet meselesinden bahsedebiliyoruz” şeklinde konuştu.   ‘Ciddi bir mücadele gerekiyor’   Sevinç, Riha’da kadınların kamusal alanda çok fazla yer alamadığını da belirtirken, “Kadınların sokağa çıkma saatleri, sınırları belli. Bir kadının ne yapacağına, nasıl yaşayacağına ve hatta eş seçimine müdahale eden bir toplumda yaşıyoruz. Urfa’nın muhafazakar yapısı, kadının nefes almasını ve kadını kimliğiyle var olmasını engelleyen bir yapıya dönüşmesine zorluyor. Dolayısıyla kadınların burada kendini ifade etmesi ve kendini var etmesi için çok ciddi bir mücadele yürütmesi gerekiyor” sözlerine yer verdi.   ‘Kadının yaşamın her alanında olabilmesi için kurulduk’   Dernek olarak yaşanan sorunları dert edindikleri için kurulduklarını dile getiren Sevinç şunları kaydetti: “Yaşam evi, kadının yaşamın her alanında var olması için bu çalışmayı yürüttü. Bu sorunları aşmak için farkındalık çalışmaları yürüttük. Kadınların kendi haklarını öğrenmesi, kendi sorununu net ifade etmesi önemli bir şeydi bizim için. Yaşamda her gün karşılaştığımız sorunlarla mücadele ettikçe bu soruları çözme yöntemlerini geliştirdik. Bu sorunları çözme yöntemlerini geliştirdikçe kendi toplumumuza, kadınlarımıza bunları sirayet ettirmek, bunların yeniden öğretilmesi ve örgütlenen kadın sayısını çoğaltmak, bizim için mihenk taşlarından biri oldu.”   ‘Kadın evde bir devletle savaşıyor’   “Kadın evde küçük bir devletle savaşıyor” diyen Sevinç, şiddetin, aile içerisindeki ortamdan, sistem ve yapıdan kopuk olmadığının altını çizdi. Şiddetin her gün ev içinde üretildiğine ve topluma yayıldığına değinen Sevinç, “Bu yüzden ‘Ev içindeki şiddet politiktir’ diyoruz. O şiddetin azaltılmasına ve ona dönük kadının güçlendirilmesine dair yürüttüğümüz politikalar önemli. Kadın ev içerisinde kendi haklarını yaşayabildiği ve özsavunmasını geliştirebildiği zaman toplumdaki şiddet de yavaş yavaş etkisini yitirecektir” ifadelerini kullandı.   ‘Kadınlar, şiddetin en son safhasında bize başvuruyor’   Her gün neredeyse 3 kadının katledildiğini vurgulayan Sevinç, “Bilmediğimiz savaşlarda kadın katliamına varacak düzeyde kadın öldürülüyor. Tespit etmediğimiz çok fazla şiddete uğrayan kadın da var. Bunlar başvurular üzerinden ya da basına yansıdığı kadarıyla bildiğimiz veriler. Şiddet başvurusu aldığımız kadınlara baktığımızda en son safhada başvuru yaptıklarını görüyoruz. Çünkü kadınlar çok kolay şiddet gördüğünü de kabul etmiyor” sözlerine yer verdi.   ‘Bizim nasıl yaşayacağımıza karar veren muktedirler var’   Sevinç, kadınların uğradığı şiddetin sadece fiziksel şiddet olmadığını eklerken, “Toplumda ne kadar görülmese de psikolojik şiddet kadınlar üzerinde etkili. Psikolojik şiddet, kadının bütün o gördüğü şiddet çeşitlerinin ilk aşaması aslında. Yaşanan bu şiddet, yönetim ve siyasetten bağımsız şeyler değil. Her gün tekrar eden, bizim nasıl yaşayacağımıza karar veren muktedirler tabii ki bizim var olmamızı, kendimizi ifade etmemizi, yaşadığımız şeyi konuşmamızı da engelliyor” dedi.   ‘Kadınlar eşitsizlik olduğu için şiddeti yaşıyor’   Şiddetin sadece sivil toplum örgütlerinin ya da kadın örgütlerinin çözebileceği bir mesele olmadığını belirten Sevinç, “Çünkü şiddet, toplumsal bir sorun ve bunun mekanizmalarının doğru oturtulması gerekiyor. Kadınlar, şiddeti ikincil oldukları için yaşıyor, eşitsiz oldukları için yaşıyor. Öncelikle bu sorunun anayasada toplumsal cinsiyet eşitliği mekanizmasının doğru oturtulması gerekiyor. Yaşanan bu sorunları aşmaya yönelik devlet politikalarının olması gerekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ana akımlaştırılmasına dönük her yapanın bunu, önüne hedef olarak koyması gerekiyor” şeklinde konuştu.   ‘Özgürleşene kadar mücadelemiz devam edecek’   Bir kadın olarak her alanda kendilerini temsil etmek ve birey olarak toplumda kendi güç ve iradeleriyle var olmak istediklerini dile getiren Sevinç son olarak şunları söyledi: “Aslında kadınların bütün bu saydıklarım için güçleri var. Bu güçlerin ortaya çıkması için ciddi mekanizmaların oluşturulması gerekiyor. Bunun hem devletin hem yerel yönetimlerin hem de sivil toplum örgütlerinin birincil sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Çünkü sadece savunuculuk yapmak sorunu tespit etmektir. Biz de savunuculuk yapıyoruz. Eşit, özgür kadınlar olarak yaşamaya başlayana kadar bu mücadelemiz devam edecek, bize düşen görevi yapmaya devam edeceğiz.”