MİT raporları ile itiraf edilen Mereş Katliamı ile 45 yıldır yüzleşilmiyor 2023-12-18 09:03:06   Rozerin Gültekin   AMED – Alevi Kürtlere yönelik gerçekleştirilen Mereş Katliamı’nın planlandığı MİT raporlarında itiraf edilmesine rağmen 45 yıldır yüzleşilmiyor ve dava dosyaları gizlilik kararı olmamasına rağmen keyfi olarak arşivde saklanıyor.   Mereş’te Alevi Kürtlere yönelik 19 Aralık 1978’de gerçekleşen katliamın üzerinden 45 yıl geçti. Planlı bir şekilde yapıldığı MİT raporları ile ortaya çıkmasına rağmen yargılanan 804 fail cezasızlıkla ödüllendirilirken hala katliamla yüzleşilmedi. Katliamın nasıl yaratıldığı ve 45 yılda neler yaşandığını derledik.   Katliamın ilk adımı   19 Aralık 1978'de Mereş’te Çiçek Sineması’na o dönemin milliyetçi filmlerinden biri olan, Cüneyt Arkın'ın başrol oynadığı “Güneş Ne Zaman Doğacak”ın gösterimine patlayıcı madde atılması gerekçe yapılarak Alevi Kürtlere yönelik katliam başlatıldı. Katliamı başlatmak için atılan adım sonucunda 3 kişi yaşamını yitirdi ancak bu olaydan sonra birçok sağcı grup saldırıya geçti. Bu katliam ile 12 Eylül 1980 darbesine giden yolda da adımlar atıldı.   Cenazelere saldırı   İlk olarak Türkoğlu ilçesinde bir araya gelen bir grup ülkücü Cumhuriyet Halk Partisi il merkezine, PTT ve Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) binalarına saldırdı. Daha sonraki günlerde de toplumda Alevilerin halka saldırdığı yönünde iddialar ortaya atılarak halk kışkırtıldı. Alevilerin oturduğu bir kıraathane bombalandı. 21 Aralık’ta iki TÖB-DER üyesi öğretmen katledildi. 22 Aralık’ta bu iki öğretmenin cenazesini taşıyanlara, “Komünistlerin, Alevilerin cenaze namazı kılınmaz” denilerek saldırı gerçekleştirildi.   Halk yalan iddialarla kışkırtıldı   22 Aralık gecesi belediyenin hoparlöründen, “Üç Müslüman din kardeşimiz komünistler tarafından öldürüldü. Bunların kanı yerde kalmayacak!” şeklinde anons yapıldı. Sadece belediyeden değil camiden de “Komünist ve Aleviler tarafından şehit edilen üç din kardeşimizin cenazesi kalkacaktır. Bütün din kardeşlerimiz buna katılsınlar, son görevlerini yapsınlar” şeklindeki anonslar yapıldı. Bu anonslar katliamın nasıl fitillendiğini de gözler önüne serdi.   Alevi mahallelerine saldırı   Alevi mahallesi olan Yörükselim Mahallesi’nde bulunan yurttaşlar, ellerinde Türk bayrağı, silahlar, benzin bidonları bulunan kitlenin saldırısına uğradı. Bu saldırı sonucunda çok sayıda kişi katledildi ve birçok ev yakıldı. Bunun yanında Serintepe Mahallesi’nde de saldırı gerçekleştirildi. 93 ev tahrip edildi, 13 kişi katledildi. Yusuflar, Sakarya, Yenimahalle, Mağaralı, İsadivanlı ve Dumlupınar mahallelerinde bulunan Alevi Kürtlerin evi önceden işaretlendi, ardından ellerinde silah ve sopalar bulunan kitle Alevileri katlederek evlerini yaktı.   Sıkıyönetim ilanı   Bütün katliam sürecinde asker, güvenlik güçleri sokaktan çekilerek sağcı grupların katliam yapmasının önü açılırken, 24 Aralık’ta da sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sağcı grupların çevre illerden getirdiği silahlı kitle ile katliam derinleştirildi. 25 Aralık gecesi ise katliamı, "Kahramanmaraş Toplumsal Olayları" olarak nitelendiren dönemin Cumhurbaşkanı Bülent Ecevit, Bakanlar Kurulu, Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin'in de katıldığı toplantıda 13 ilde “sıkıyönetim kararı” alındı.   Resmi verilere göre 111 insan katledildi   Çok sayıda insanın yaşamını yitirdiği katliamda resmi verilerde sadece 111 insanın katledildiği bilgisi yer aldı. 552 ev ve 289 işyerinin tahrip edilip, yakıldığı katliam sonucunda binlerce Alevi kendi topraklarını terk etmek zorunda kaldı.   23 yıl süren yargılama sonucu failler cezasız kaldı   Katliamın ardından açılan davaların yargılaması 23 yıl sürdü. 804 kişinin yargılandığı davalar 1991 yılında sonuçlandı. 29 faile idam, 7 faile müebbet, 321 faile de 1-24 yıl arasında hapis cezası verildi. Verilen idam ve müebbet hapsi cezaları dışında kalan faillerin cezasına 1/6 oranında indirim uygulanarak cezalar azaltıldı. İdam kararları da Yargıtay tarafından bozuldu. Hapis cezası verilen faillerin cezası ise “Terörle Mücadele Kanunu” ile ertelendi. Cezaların ertelenmesi ile beraber failler serbest bırakıldı.   Katliam faili MHP’den milletvekili oldu   Davanın bir numaralı faili Ökkeş Kenger ise soyadını Şendiler olarak değiştirdi ve beraat ettikten sonra MHP'den 19’uncu Dönem Maraş Milletvekili seçildi. Fail Ökkeş Kenger, katliamı inkar ederek “Kahramanmaraş'ta Alevi-Sünni çatışması olmamıştır. Aleviler kimseyle çatışmamış, katledilmişlerdir” dedi.   MİT raporları   Dönemin İçişleri Başkanı İrfan Özaydınlı katliamın ardından araştırmak için özel bir ekip oluştursa da hazırlanan rapor “devlet sırrı” denilerek açıklanmadı. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in arşivindeki 3 Ocak 1979 tarihli raporda, MHP-MİT ilişkileri ve Mereş Katliamı ile ilgili ayrıntılı bilgiler yer aldı. Belgede yer alan bilgiler isimlere yer verilmeden şu şekilde paylaşıldı: “CHP iktidarı devraldıktan sonra vuku bulan büyük olayların (Malatya, Sivas ve Kahramanmaraş) çıkacağına dair 1-2 ay evvelinden haber verilmediğinden yüzlerce vatandaşımızın can ve mal kaybına sebebiyet vermişlerdir. Önceden haber vermek bir tarafa, olayın yaratılmasında en etkin rolü oynamışlardır. Nitekim Kahramanmaraş olayı MİT’ten .... müşterek planlamaları ile çıkarılmıştır. Türkeş oraya ......’in tavassutuyla ....’u tayin ettirerek Güney Bölgesi’ni ele geçirmiş ve Maraş olaylarını rahatlıkla tertip ettirmiştir. MİT olayın içinde olmasaydı Maraş’tan her türlü istihbaratı aylar evvel alır ve olayın zuhur etmesine meydan vermezdi.”   Katliam planlandı   MİT’in Mereş olayları devam ederken devletin bazı birimleri için hazırladığı raporda ise olayların daha çok Türk-Kürt çatışması olduğu ifade edildi. Raporda aynı zamanda katliamın “Ülkücülerin 2-3 hafta önce MHP Maraş İl Örgütü’nde il yöneticileri ve Ülkücü Gençlik Derneği (ÜGD) mensuplarının katılması ise yapılan bir toplantıda planlandığı” da belirtildi.   Katliamı başlatan saldırının itirafı   MİT’in 12 Eylül dosyasında Ökkeş Kenger’in el yazısı ifadesi de yer aldı. Ökkeş Kenger ifadesinde Ülkücü Gençlik Derneği (ÜGD) İkinci Başkanı Mustafa Kanlıdere’nin kendisine “Güneş Ne Zaman Doğacak?” filminin gösterimi sırasında sinemaya bomba atılacağını söylediğini anlattı: “Birinci başkanla görüştüğünü ve halkı kışkırtmak ve tahrik etmek için, (solcuların attığı süsü verilerek tahrip gücü az bir dinamit atılarak halkın isyanını sağlamaktı.) Bu arada birinci başkan Ankara’ya genel merkeze gitmişti. İkinci başkan dinamitin atılması için Mustafa Tecirli ve bana emir verdi. O gün saat 3’te Şekerli Camii’nden gelip almamızı söyledi. Ben de aldım.”   ‘MİT bizzat olaylara katkı yaptı’   Aynı dönem CHP’li İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı’nın yerine İçişleri Bakanlığı’na getirilen Hasan Fehmi Güneş ise yaşanan olaylarda MİT parmağı olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Ben istihbarat örgütünün oradaki cinayetlere, oradaki katliama katkı yaptığını düşünüyorum, bırakın engel olmayı, MİT bizzat olaylara katkı yaptı.”   Gizlilik kararı kalktı ama dosyada hala arşivde   Mereş Katliamı davası dosyası, 2022’ye kadar yani 44 yıl boyunca gizlilik kararı altındaydı. Gizlilik kararı, Ankara 12’inci İdare Mahkemesi’nin 24 Şubat 2022’de verdiği kararla kaldırıldı. Davanın dosyaları ise ilk olarak Adana Sıkıyönetim Mahkemesi’nde açıldığı için Kara Kuvvetleri Komutanlığı arşivinde yer aldı. Gizlilik kararı kalkmasına rağmen avukat Seyit Sönmez verdiği bir röportajda gizlilik kararı kalkmasına rağmen Kara Kuvvetleri Komutanlığının taleplerini yerine getirmediğini söyledi. Dava dosyaları hala Kara Kuvvetleri Komutanlığı arşivinde yer alıyor.   Mereş Katliamı’nın 45’inci yılında halklar, barış ve özgürlük için katliam ile yüzleşilmesini, katliama dair arşivlerin açılmasını talep ediyor.