Bandırma’daki cezaevlerinde ağır hak ihlalleri yaşanıyor 2023-12-14 13:09:49     İZMİR - İHD ve ÖHD İzmir Şubeleri Bandırma 1 ve 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde yaşanan ağır hak ihlallerine dair raporunu açıkladı. Açıklamada tutsakların İmralı’da uygulanan ağır tecrit koşullarının kaldırılmasına yönelik taleplerinin yerine getirilmesi çağrısında bulunuldu   İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Bandırma Cezaevi T-1 ve T-2 No’lu Cezaevleri hak ihlalleri raporunu İzmir Şubesi İHD İzmir Şubesi binasında gerçekleştirdikleri basın toplantısı ile açıkladı. Basın metnini İHD Hapishane Komisyonu üyesi Nehir Bilece okudu. ÖHD Bursa Şubesi, ÖHD İzmir Şubesi ve İHD İzmir Şubesi’nin oluşturduğu heyetlerin Bandırma 1 ve 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevinde toplam 20 hükümlü/tutuklu tutsakla ve Bandırma 2 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi Kurum 2. Müdürleri ile görüşme sonucunda gerçekleştirilen raporda  ağır hak ihlallerine yer verilirken PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağır tecridin kaldırılması talebiyle girilen açlık grevinde tutsakların taleplerinin yerine getirilmesi çağrısında bulunuldu.   ‘Tecrit derinleştiriliyor, tutsaklar ırkçı söylemlere maruz bırakılıyor’   Bandırma 1 ve 2 Nolu T Tipi cezaevlerinde tutsakların odalarının keyfi olarak değiştirildiğini, temelde tutsakları tecrit etmenin hedeflendiğini ifade eden Nehir, siyasi tutsakların bulundukları koğuşlar ile adli tutsakların bulunduğu koğuşların yan yana getirerek tutsakların ırkçı ve nefret saldırılarının hedefi haline getirdiklerini söyledi. Nehir, “Mahpuslar, aynı koridorlarda olması sebebi ile aile görüşmesi, avukat görüşmesi, revir, hastane vb gerekçelerle koğuş dışına çıktıkları zamanlarda bu saldırılara maruz kalmaktadır. Adli mahpuslar tarafından, havalandırma üzerinden sert cisimler atılması ve gün içinde ırkçı söylemler ile hakaretlere maruz kalan siyasi mahpuslar, sorunlarını idareye bildirdiklerinde ise kendilerine yönelmiş olan bu saldırılara idare tarafından çözüm üretilmediği gibi gardiyanların da ırkçı ve nefret saiki davranışlarına maruz kalmakta, hapishanelerdeki can güvenlikleri tehlikeye atılmaktadır” dedi.   ‘Keyfi ve hukuksuz koğuş aramaları’   Cezaevi yönetiminin rutin koğuş aramaları dışında keyfi ve hukuksuz uygulamaları ile yapılan aramalarda dış güvenlik görevlileri ve kolluk kuvvetlerinin de eşlik ettiğini belirten Nehir, “Mahpusların temel yaşam alanlarına keyfi ve hukuksuz müdahaleler yapılarak mahpusların hakları ihlal edilmektedir. Yine bu uygulamalar sırasında gardiyanlar tarafından provokatif ortamlar oluşturulmakta olduğu mahpusların yapmış oldukları başvurulardan ve mahpuslarla yapılan görüşmelerden öğrenilmiştir. Hapishane idaresi bilinçli olarak planladığı bu uygulamaları mahpuslara hukuka aykırı olarak disiplin cezası vermeye gerekçe yapmaktadır” ifadelerini kullandı.    ‘Sağlığa erişim hakkı ihlal ediliyor’   Yaşlı, kalp ve kanser hastaları, çoklu kronik rahatsızlıkları bulunan, ağır psikolojik rahatsızlıkları olan ve yaşamını tek başına devam ettiremeyen yüzlerce ağır hasta tutsağın sağlığa erişim haklarının ihlal edildiğini, tedavi haklarının engellenmesi ve infaz erteleme taleplerinin reddedilmesinin söz konusu olduğunu dile getiren Nehir, “2017 sonrası ifade ve düşünce özgürlüğü hakkına getirilen sınırlanmalar ilk olarak hapishanelerde uygulanmış, gazete dergi kitap sınırlamaları artarak devam etmiştir. Gelinen aşamada hiçbir dergi ve gazete mahpuslar tarafından alınamaz hale gelmiştir. Muhalif TV kanalarına ulaşamayan mahpuslar, muhalefetin sözleri duyulmasın diye meclis tv yi dahi izleyememektedirler” şeklinde konuştu.    ‘İmralı tecrit sistemi hukuka aykırı şekilde devam ediyor’   Cezaevlerindeki hak ihlallerinin iktidarın yönetim şeklini değiştirme çabaları ile artmaya devam ettiğini dile getiren Nehir, “İmralı tecrit sistemi ile başlatılan ve tüm hapishanelere yayılan mahpusların dış dünyadan uzaklaştırılma ve izole edilme uygulamaları gerek yerel gerekse de uluslararası hukuka aykırı bir şekilde devam etmektedir” dedi.   ‘Türkiye uluslararası sözleşmelere uymak zorundadır’   Türkiye cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin sürekli hale geldiğini kaydeden Nehir “Türkiye hem Birleşmiş Milletler (BM) hem de Avrupa Konseyi’ne üye olan bir devlet olarak hukukun uygulanmasında tüm bu sözleşme ve esasları göz önünde bulundurmak zorundadır” diye konuştu.   ‘Tutsaklar Abdullah Öcalan’ın görüş hakkını talep ediyor’   Cezaevlerinde 27 Kasım’dan itibaren dönüşümlü açlık grevi başladığını hatırlatan Nehir, şöyle dedi: “Siyasi mahpuslar, İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Sayın Abdullah Öcalan ve beraberinde tutulan Sayın Hamili Yıldırım, Sayın Hayri Konar ve Sayın Veysi Aktaş‘a uygulanan tecridin kaldırılarak öncelikle aile ve avukat görüşü haklarının sağlanmasını talep ettiklerini belirtmişlerdir. Şunu vurgulamak gerekir ki; insan haklarının en önemli unsuru olan yaşam hakkı kutsaldır. İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulan mahpuslar için daha önce de açlık grevleri yapılmış, bu grevlerin etkisi ile tecrit geçici olarak kaldırılmış, 34 aydır görüş yasakları devam etmektedir. Bu durum BM Mandela Kurallarına, CPT tavsiyelerine ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na aykırıdır. Adalet Bakanlığı tarafından bir an önce yasal olmayan bu uygulamaya son verilmeli, gerek avukat gerekse aile görüşleri yaptırılmalıdır.    Bakanlıklara görevini yapma çağrısı   Ayrıca tüm cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine son verilmesi, kişi onuruna yakışır muamele yapılması, işkence, kötü muamele ve insan onuruna aykırı davranışlara son verilmesi hasta tutsakların tedavilerinin aksatılmadan yapılması, karantina koşullarının tecrit işkencesi uygulamasına dönüştürülmesinin önlenmesi hususunda Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumları ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlar görevlerini yapma çağrısında bulunan Nehir “Hapishane yaşamı, özgürlüğün kısıtlanması dışında mümkün oldukça normal yaşam koşullarına yakın olmalıdır. Özgürlüğün kısıtlanması insan haklarının ihlal edilmesini ortaya çıkardığı için hapishanelerin dış dünyaya ve bağımsız heyetlere incelemeye açılması gerekmektedir. Açlık grevi sürecinde İnsan Hakları Derneği’nin, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nin, Türk Tabipler Birliği’nin, Avukatların da içinde bulunduğu Bağımsız İzleme Heyetlerinin hapishanelere girişi Adalet Bakanlığı tarafından kabul edilmelidir” diye konuştu.   Tutsakların hayati tehlikeye girmeden Adalet Bakanlığı'nın bir an önce, 5275 sayılı Kanunu’na, infaz tüzüğü ile yönetmeliğine açıkça aykırı olan İmralı hapishanesindeki tecridini kaldırması ve tutsaklara haklarını kullandırması gerektiğini belirten Nehir, cezaevlerinde koşullarının düzeltilmesi ve hak ihlallerinin ortadan kaldırılması talebinde bulundu.