Cizîr'de iki oğlu katledilen Nafiye: Başımız dik! 2023-12-14 09:08:22     Öznur Değer   ŞIRNEX - Cizîr’deki yasaklar sürecinde iki oğlu katledilen Nafiye Küçük, başının dik olduğunu belirterek “ ‘Çocuklarımızı PKK öldürdü derseniz size para vereceğiz’ dediler. ‘Dünya bozulsa ve bu ev kadar para verseniz de ‘oğlumu PKK öldürdü’ demeyeceğim. Çünkü oğlumu siz öldürdünüz’ dedim.  Yaşadığım müddetçe çocuklarıma sahip çıkacağım” diyor.   AKP-MHP iktidarının Kurdistan’da yaptığı katliamlar ile yarattığı tahribatların izleri sürüyor. 14 Aralık 2015 tarihinde Şirnex’in (Şırnak) Cizîr (Cizre) ve Silopya (Silopi) ilçelerinde ilan edilen ve 2 Mart 2016’da sona eren sokağa çıkma yasağı sürecinde devlet tarafından yapılan ve 300’e yakın kişinin yaşamını yitirdiği katliamlar 8 yılı geride bıraktı. Yıllar geçmesine rağmen bölge halkı yaşanan katliamlara karşı direnişini sürdürüyor. Sokağa çıkma yasakları ve katliamların ardından faillerin yargılanarak cezalandırılması için hukuki mücadele de başlatıldı. Ancak sayısız girişime rağmen ne hakikat açığa çıktı ne de failler yargılandı.   Acısını direnişe dönüştüren ve hukuk mücadelesinden vazgeçmeyenlerden biri ise yasak sürecinde oğulları Agit ve Adıl Küçük’ü kaybeden Nafiye Küçük. Hikayesi sayısız kadın ile benzer olan Nafiye, aynı zamanda yaşanan zulme karşı gerçekleşen halk direnişinin de bir emsali. İki oğlu katledildikten sonra bir kızı PKK’ye katılan ve bir oğlu ülkeden ayrılmak zorunda kalan Nafiye, çocuklarının bıraktığı mücadeleyi sürdürüyor.   ‘Oğlum toprağına yapılan zulmü kabul etmedi’   6 yıl cezaevinde kalan oğlu Adıl’ın tahliye edildikten sonra askere gittiğini anlatan Nafiye, 4 ay askerde kalan Adıl’e komutanı tarafından “Sen PKK’lisin, teröristsin sana güvenmediğimiz için silah vermiyoruz” dediğini aktarıyor. Bunun üzerine oğlunun komutanına tokat attığını ve psikolojisinin iyi olmadığı gerekçesiyle izne ayrıldığını ifade ediyor. O sırada sokağa çıkma yasaklarının başladığını sözlerine ekleyen Nafiye, “Oğlum toprağına yapılan zulmü kabul etmedi ve evden çıktı. Bir daha da eve gelmedi” diyor.   ‘Anneler çocuklarını bodrumdan çıkarmak istedi’   Diğer oğlu Agit’in ise evli ve çocukları olduğunu belirten Nafiye, Adıl’ın televizyondan Cudi Mahallesi’nde yaralandığını duyan Agit’in abisine yardım etmek için evden çıktığını ve onun da bir daha dönemediğini ifade ediyor. Agit’in 43 gün boyunca Nur Mahallesi’nde kaldığını ve ardından Cudi Mahallesi’ndeki bodrumda mahsur kaldığını söyleyen Nafiye, “Biz ilk olarak Esmer Anne (Mehmet ve Orhan Tunç’un annesi) ve 12 kadınla birlikte bodrumların önüne gitmek istedik. Çocuklarımız oradaydı. Devlet bizim geçmemize izin vermedi. Askerler bizi orada tuttu. İkincisinde ise 22 kadınla birlikte gittik. Bodrumların önüne vardığımızda bodrumda mahsur kalan çocuklarımızın çığlıkları, feryatları kulaklarımızda çınlıyordu. Sesleri bize kadar geliyordu. Feryat ediyorlardı. Nusaybin Caddesi’ndeki benzinliğe gittik ve orada yine polis tarafından önümüz kesilerek gözaltına alındık. Tüm telefonlarımız elimizden alındı ve karakola götürüldük. Geceye kadar bizi tuttuktan sonra serbest kaldık” sözlerine yer veriyor.   ‘Yaralıları kurtarmalarını beklerken bombaladılar’   O süreçte Nur Mahalless'ndeki evlerinin ve oğlu Agit’in berber dükkanının bombalandığını dile getiren Nafiye, evden çıkmak zorunda bırakıldıklarına işaret ediyor. Nafiye, “Oğullarım 3 ay boyunca direndi, baş eğmedi. Adıl yaralandıktan sonra onu Cudi Mahallesi'ndeki bodruma götürmüşler. Sonra başka bir bodruma götürdüler. Biz de milletvekillerine durumu anlattık. Çocuklarımızın bizi aradığını bodrumda yaralı olduklarını belirttik. Vekiller de yaralıların kurtarılması için devletle iletişime geçti ve yaralıların bulunduğu bodrumun konumunu verdi. Ardından devlet yaralı çocuklarımızın bulunduğu bodrumu bombaladı. Biz yaralıları kurtarmaları için beklerken onlar bombaladılar” diyor.     ‘İnsanları nasıl canlı canlı öldürürler?’   “Oğlum Adıl bacağından yaralıydı ve onu hastanede işkence ile öldürdüler” diyen Nafiye, diğer oğlu Agit’in ise bodrumda yakılarak katledildiğini vurguluyor. Oğlu Adıl’ın vücudunda işkence ve bıçak izleri olduğunun altını çizen Nafiye, “Devlet vahşidir, zalimdir. Bu ülkede Müslümanlık kalmamış. Adalet istemiyorlar. İnsanları nasıl canlı canlı öldürürler” ifadelerini kullanıyor.   ‘Çocuklarımızı PKK öldürdü derseniz size para vereceğiz’ demişler   Her iki oğlunun 3 gün arayla katledildiğini ifade eden Nafiye, cenazelerinin Silopiya’ya götürüldüğünü kaydediyor. Nafiye, “Evimizi, her şeyimizi talan ettiler. Ardından da devletin gazetecileri evimize gelip ‘Çocuklarımızı PKK öldürdü derseniz size para vereceğiz’ dedi. ‘Dünya bozulsa ve bu ev kadar para verseniz de ‘Oğlumu PKK öldürdü’ demeyeceğim. Çünkü oğlumu siz öldürdünüz’ dedim. Paranıza lanet olsun. Canımız gitti, malı ne yapalım. Cenazeleri almak için savcıya gittiğimde o da ‘PKK bunu yaptı’ dedi. Ben de ‘Hayır PKK değil siz bunu yaptınız, devlet bunu yaptı’ dedim. Devlet oğlumu yaktı. Devlet oğlumu işkenceyle katletti” diyor.     Katliamdan sonra bir kızı PKK’ye katıldı bir oğlu ise Avrupa’ya gitti   Bir kızının devletin baskıları ve katliamın ardından PKK’ye katıldığını, bir oğlunun da baskılardan dolayı ülkeden ayrılmak zorunda bırakıldığını paylaşan Nafiye, gördükleri baskıdan dolayı çocuklarının eskisi gibi olmadığını belirtiyor. Katliamdan sonra evlerinin defalarca polisler tarafından basıldığına değinen Nafiye, ailesinden çok sayıda kişinin katledildiğini ekliyor. Nafiye, “Bizim içimiz yandı başkasının yanmasın” diyerek Kürt sorununun bir an önce çözüme kavuşması ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşmasını dilediklerinin altını çiziyor.   ‘Kanımın son damlasına kadar çocuklarıma sahip çıkacağım’   Sokağa çıkma yasaklarının ardından Şirnex’te çok sayıda kişinin intihara sürüklendiğini kaydeden Nafiye, tüm dünyanın, Avrupa’nın katliama göz yumduğunu dile getirdi. Nafiye sözlerini şöyle sonlandırdı: “Kimse halimizi sormuyor. Çocuklarımızı katlettiler, her şeyimizi talan ettiler. Yaşadığım müddetçe kanımın son damlasına kadar çocuklarıma sahip çıkacağım. Başımız dik. Biz Kürt’üz. Türk olamayız. Davamızın sonuna kadar takipçisi olacağız.”