Yazar Laura Shrader: Sayın Öcalan uluslararası bir başkahraman 2023-12-10 09:02:03     Melek Avcı    ANKARA - İtalyan Gazeteci-Yazar Laura Shrader, “Önder Öcalan ve PKK'nin doğurduğu Serhildan hareketi sayesinde Kürt halkı, kültürüne ve diline duyduğu gururu ve sevgiyi yeniden keşfetti. Berxwedan, İmralı'nın sessizliğine bürünen dünyaya karşı Sayın Öcalan'ın uluslararası politikanın başkahramanı olduğunu ortaya koyuyor” sözlerini kullandı.   I Fuochi del Kurdistan (Kurdistan Ateşi), Civilta e Verita (Uygarlık ve Hakikat) kitaplarının yazarı  ‘Abdullah Öcalan’a Özgürlük Komitesi’nde yer alan İtalyan Gazeteci Laura Schrader,  Berxwedan (La Resistenze del Popolo Kurdo Contro il Genocidio di Erdoğan) adlı bir kitap kaleme aldı. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nde esaret koşullarında geliştirdiği barış girişimleri, ortaya koyduğu felsefe ve fikirleri ışığında Kurdistan’da gelişen direnişten esinlenerek yazılan kitapta Kürt halkının AKP iktidarına karşı direnişini ele alıyor. Yazar Laura, “Berxwedan” kitabına Abdullah Öcalan’ın yeğeni Ayney Öcalan tarafından kaleme alınan yazıları ve özelikle 1999 yılında Abdullah Öcalan’ın davasında yaşanan önemli anlatımları ve felsefesi temelinde gelişen direnişe de yer veriyor.   “Kürt halkının sarsılmaz direnişinin arkasındaki ortak bir noktanın, sürekli bir önderin olduğunu gösteren bir kitap: Sayın Öcalan'ın düşünceleri. Burada yorumlar, izlenimler ve duygulardan oluşan bir anlatı ortaya çıktı.” *Öncelikle şunu sormak istiyorum. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ı yazmaya nasıl ve neden karar verdiniz? Sizi buna ne yönlendirdi?   Öncelikle JINNEWS’e Berxwedan'a gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ediyor ve editör ekibini dostça selamlayarak başlamak istiyorum. İtalyan Zaman Komitesi'nin bir parçası ve Öcalan'a Özgürlük inisiyatifinde yer alıyorum. İtalya'daki çeşitli girişimler arasında olan Uiki - Kürdistan Enformasyon Ofisi Roma'da Eylül 2022'de büyük bir program düzenledi. Aktör Elio Giordano'nun sahnede seslendirdiği metinleri ben yazdım; Onu dinlediğimde bu konuların Kürt sorununu ilk kez duyacaklara uygun bir şekilde duyurulmasının önemini fark ettim. O dönemde aynı konuyla ilgili ben de yazılar yayınlamıştım. Özellikle Sayın Öcalan'ın haksız tutukluluğu ve üzerindeki tecridin kabul edilemez olmasına ilişkindi. Fakat yazıların dışında bu konuda daha kapsamlı bir şeyler yapılması gerektiğini düşündüm. Kürt halkının sarsılmaz direnişinin arkasındaki ortak bir noktanın, sürekli bir önderin olduğunu gösteren bir kitap: Sayın Öcalan'ın düşünceleri.   * "Berxwedan" kitabınız PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın son 20 yıllık barış ve direniş serüvenini anlatıyor. Kitabınız içinde yer alan konuları ve yazımınızı anlatır mısınız?   Kitaplarımda sadece Kürt sorunu üzerinde çalışmalar yapanlara değil herkese seslenmeye ve herkesle konuşmaya çalıştım. Daha çok kitleye hitap etmek sorunun anlamlandırılması için önemlidir. "Empresyonist" yani diğer adıyla "izlenimcilik" olarak tanımlanan bir üslupla kitabı kaleme aldım. Burada yorumlar, izlenimler ve duygulardan oluşan bir anlatı ortaya çıktı ve okuyuculardan duyduğum kadarıyla bu üslup kitabı etkili de kılmış. Her bölümde ayrı ayrı konuları ele aldım; Sur'un yıkılması, Afrin'in işgali, Cizre bodrumları gibi korkunç olaylara ve bununla birlikte Sakine ve Fidan, Hevrin Xelef, Selahattin Demirtaş gibi şahsiyetleri ele aldım. Ayrıca HDP sürecini ve Erdoğan'ın Kürtlere yönelik katliamlarına da kitapta yer verdim.   “Oslo görüşmelerinde doğan barış ve demokrasi umudunu da hatırlatıyor ve genel itibariyle Serok'un liderliğinin ve barış öncülüğünün hala yaşayan bir umut olduğu gerçeğini vurguladım.”   * Kitabın içinde PKK Liderini nasıl anlattınız kısaca bahseder misiniz?   Liderin ruhu kitabın tamamına hâkim olan ana temadır. Bugünü daha iyi anlamlandırmak ve gerçekliği analiz etmek için 90'lı yıllarda PKK'ye karşı yürütülen korkunç savaştan ve 1993'ten başlayarak Serok'un tüm barış tekliflerinden ve çabalarından da bahsediyorum. Oslo görüşmelerinde doğan barış ve demokrasi umudunu da hatırlatıyor ve genel itibariyle Serok'un liderliğinin ve barış öncülüğünün hala yaşayan bir umut olduğu gerçeğini vurguladım. Kendisi Kürt halkının direnişine ve tüm insanlığın bir arada barış içinde yaşamasını hedefleyen yenilikçi model demokratik konfederalizm politikasına ilham verdiği gibi, Kürtlerin IŞİD'e karşı kazandığı zaferin de öncüsü, temel taşı olmuştur. Bunun yanı sıra tüm dünyaya duyurulan "Jin Jiyan Azadî" felsefesinin ve hareketinin, PKK'nin kuruluşundan bu yana Sayın Öcalan'ın yarattığı "Kadın Devrimi"nden doğduğunun altını çizip kitapta yer verdim. Berxwedan'da çok değerli bir yoldaşım Ayney Öcalan'ın kaleme aldığı ve Serok'un tanıdık ruhunu anlatan bir bölüm de yer alıyor ve insanın ruhuna dokunuyor.   “Göstergebilimci Roland Barthes, bir insanın dilini elinden almanın tüm suçların ortaya çıktığı ilk yer olduğunu yazar. Önder Öcalan ve PKK'nin doğurduğu Serhildan hareketi sayesinde Kürt halkı, kültürüne ve diline duyduğu gururu ve sevgiyi yeniden keşfetti.”   *Kitaba Direniş anlamına gelen "Berxwedan" adını vermenizin sebebi nedir? Neden bu isim?   Kürtçe “Berxwedan” kelimesini kullanmamın nedeni, aslında Mustafa Kemal'in yaptığı kültürel soykırımla silinmeye çalışan Kürt diline bir övgüdür. Göstergebilimci Roland Barthes, bir insanın dilini elinden almanın tüm suçların ortaya çıktığı ilk yer olduğunu yazar. Leyla Zana'da daha önce birçok kez Kürt çocuklarının anaokuluna başladıkları andan itibaren yabancılaşma yaşadıklarına dikkat çekmişti. İnsanın kendi dilini kullanmasını engellemek her halükarda vahşi bir suçtur ve bu durum da çok ciddidir, çünkü Türkçe bir Ural-Altay dili, Kürtçe ise bir Hint-Avrupa dilidir: tamamen farklı zihinsel yapıları temsil eder. Önder Öcalan ve PKK'nin doğurduğu Serhildan hareketi sayesinde Kürt halkı, kültürüne ve diline duyduğu gururu ve sevgiyi yeniden keşfetti. Bu nedenle Sayın Öcalan'ı eşsiz öneme sahip bir lider olarak görüyorum.   “Sayın Öcalan, 1 Ekim 1999 tarihli cezayla İtalya'da siyasi sığınma hakkı kazanmıştı. Sırf bu karar dahi ele alındığında İtalya'nın kendisi için harekete geçmesi ve çalışma yürütmesi gerekiyor ama çalışmıyor.”   *Bildiğiniz gibi “eşsiz bir lider” olarak bahsettiğiniz PKK Lideri 25 yıldır Türkiye’de tecrit altında tutuluyor ve kendisinden 33 aydır tek bir haber alınamıyor. Bu mutlak tecride ilişkin ne düşünüyorsunuz?   Önder Öcalan'ın tecridi, hem Birleşmiş Milletler hem de Avrupa Birliği tarafından defalarca kınanan uluslararası bir suçtur. Ancak onların bu kınama açıklamalarının ardından ne yazık ki somut eylemler ve hareketler gelmiyor. Türkiye hâlâ önemli bir NATO müttefiki olarak görülüyor. Sayın Öcalan, 1 Ekim 1999 tarihli cezayla İtalya'da siyasi sığınma hakkı kazanmıştı. Sırf bu karar dahi ele alındığında İtalya'nın kendisi için harekete geçmesi ve çalışma yürütmesi gerekiyor ama çalışmıyor. Bu konuyu ele aldığımızda dünya çapında milyonlarca yurttaşın adalet ihtiyacı ile hükümetlerin ve uluslararası kuruluşların esaslı kayıtsızlığı arasında büyük bir uçurum var.   “Sadece istisnai bir zihin, insanlık dışı bir tecritte, yalnızca Mezopotamya'nın değil, Mezopotamya'nın karmaşık jeopolitik durumunu da çözebilecek yapıcı öneriler inşa ederek; tarihin, politikanın ve felsefenin iç içe geçtiği kitaplar yazacak gücü ve ilhamı bulabilir.”   *Kendisi de sizin gibi bir yazar ve felsefesi üzerine birçok kitap kaleme aldı ve yayınlandı. Tüm bu koşullar ve tecrit altında paradigmayı ve halklara dair yazıp dünyaya duyurmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?   Sadece istisnai bir zihin, insanlık dışı bir tecritte, yalnızca Mezopotamya'nın değil, Mezopotamya'nın karmaşık jeopolitik durumunu da çözebilecek yapıcı öneriler inşa ederek; tarihin, politikanın ve felsefenin iç içe geçtiği kitaplar yazacak gücü ve ilhamı bulabilir. Edebi açıdan da Sayın Öcalan'ın eserleri son derece önemli. Farklı, tarihi bilgiler açısından zengin ve derin siyasi değerlendirmelerdir. Ataerkilliğe yönelik eleştirisi çok güçlü ve iyi tartışılıyor. Kadınların rolünün yeniden değerlendirilmesi düşüncede gerçek bir devrimdir ve oldukça günceldir. Tam da bu günlerde İtalya'da bir kadın cinayeti daha işlenirken ataerkil kültür ve şovenist zihniyet kınanıyor.   “Berxwedan, İmralı'nın sessizliğine bürünen dünyaya karşı Sayın Öcalan'ın uluslararası politikanın baş kahramanı olduğunu ortaya koyuyor.”   * Son olarak şunu sormak istiyorum: Ortadoğu'da ve Kurdistan'da savaş halen devam ediyor. Bu savaşlar yaşanırken bugün yine birçok kişi Ortadoğu ve Kurdistan sunulan paradigmayı konuşuyor. Siz nasıl ele alıyorsunuz?   Demokratik konfederalizm paradigması sadece Kürdistan için değil genel olarak dünyanın her yeri için geçerlidir. Ancak bugün Filistinliler ne gerçek bir liderliğe ne de yaratıcı düşünceye sahipler. "İki halk, iki devlet" önerisi maalesef slogan olarak kalıyor ve konfederal çözüm pek dikkate alınmıyor gibi görünüyor. Size Mazlum Abdi'nin Gazze'deki savaşla ilgili sözlerini hatırlatmak istiyorum. SDG komutanı Abdi, yakın zamanda Al Monitor ile yaptığı bir röportajda dünyada yeni bir İslami terör döngüsünün gerçek riskini dile getirdi ve SDG'nin şiddet içeren aşırıcılığın antitezi olduğunu kanıtlayan ve IŞİD'e karşı 11 binden fazla savaşçıyı kaybettiklerini hatırlattı ve şu çağrıyı yaptı: Engellenmemeliyiz, destek olmalısınız. Bildiğimiz gibi Rojava'ya Türk bombaları ve Ankara'nın cihatçı müttefiklerinin zulmü yağıyor. İlerici, laik, feminist Rojava, Kürt direnişinin sembollerinden biridir. Berxwedan, İmralı'nın sessizliğine bürünen dünyaya karşı Sayın Öcalan'ın uluslararası politikanın başkahramanı olduğunu ortaya koyuyor.