‘İmajda kadınlar, perde arkasında erkekler’ 2023-12-09 09:04:08       Melike Aydın    İZMİR - Erkek egemen sistemin kadınlara ‘makul kadın’ formunu dayattığını dile getiren Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi İzmir Milletvekili adayı olan esnaf Aysel Önen, son dönemde gündemde olan fenomenlere dair tutuklama kararlarını ise şöyle yorumladı: “Psikolojik bir tatmin sağlıyor toplum nezdinde. Böyle yaşadı ama cezasını da çekti. Oysa el değiştirdi. Orada sadece isimler değişecek, hikaye aynen devam edecek. Figürler erkek olacak yine.”    Son dönemde dijital medyada fenomenlerin yaşam tarzlarına dair yayınların sıkça yapılması, mevcut gündemdeki diğer gelişmelerin önüne geçerken, söz konusu paylaşımlarıyla dikkatleri üzerine çeken fenomenlere yönelik operasyonlar başlatıldı. Dijital medya aracılığıyla ve ana akımın da dahil olduğu söz konusu olaya dair, yürütülen soruşturmalar kapsamında, kimi sanatçı ve siyasetçilerin de adı geçerken, iktidarın ise bu konuda şimdiye kadar sessiz kalması ve adı geçen fenomenlerin tutuklanarak cezaevine göndermesi ile “adalet yerini buldu” hissini yaratmaya çalıştığına dönük tartışmalar ise sürüyor.    Dijital medyada, aşırı harcamaları ve abartılı yaşam tarzları ile dikkat çeken Dilan Polat ve Engin Polat, “kara para aklama”, “vergi kaçırma” ve “örgüt kurma” suçlarından, Nihal Candan ve Bahar Candan ise “suç örgütüne üye olmak” suçundan geçtiğimiz günlerde tutuklandı. 12 fenomenin mal varlığına el konulurken, bunlar medyada çok sık görülenler oldu.    2023 Genel Seçimlerinde Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi İzmir Milletvekili adayı olan esnaf Aysel Önen iktidarın kara para operasyonları bağlamında öne çıkarılan kadın fenomenleri değerlendirdi.    ‘İmaj olarak kadın, zihniyet olarak erkek’   Erkek egemen sistemin kadınlara ‘makul kadın’ formunu dayattığını dile getiren Aysel, “Bizden ‘evli, mutlu, çocuklu’ tipte, kendine özen gösteren, belirli bir formda duran kadın olmamız bekleniyor. Beden olarak bir kadın oluyoruz, ruhen bir kadın olmak için bir çaba sarf etmiyoruz. Fenomenler, kendilerini tanımlarken bile ‘ben kocamın karısıyım’  üzerinden tanımlıyor. Burada aslında yine bir kadın olma hali yok. Bir adamın arkasındaki bir şey olma, durma hali var” dedi.    ‘Görünür olma halleri de erkek egemenliğinin istediği formda ‘   Dijital medyada, fenomen kadınların bir noktada görünür olduğunu dikkat çeken Aysel, ancak orada da görünür olma halinin erkek egemen sistemin kadınlardan istediği şekilde olduğunu, kadının kimliği ve kişiliğiyle var olmaya çalışmadığını kaydetti. Aysel şöyle devam etti: “Bir de görünür olma halinde erkekler biraz daha iki yüzlü davranabiliyorlar. Ya da bunları evleri, arabaları gibi küçük semboller üzerinden yapabiliyorken, örneğin Dilan Polat, bunu kuryeye altın vermek üzerinden yapıyor. O parayı da hak temelinde kazanmış değil, bahşiş vermenin bir aracı. Aslında bunun bir araç olduğunu içten biliyor ama bunu söyleyemiyor. Tezahürü bu şekilde oluyor; ‘Bu para zaten kazancımla gelmedi, dağıtırken de bu şekilde dağıtabilirim’ diyor.”    ‘Kara parayı görünür kılan erkeğin gölgesinde kadınlar’   Kara para ve uyuşturucu tekelini elinde bulunduran ve dünya genelinde tanınan mafya lideri Pablo Escobar’ın eşinin de aynı şekilde yaşadığına işaret eden Aysel, “Bir şekilde eşi para getirmiş ve bir şekilde oradan oraya taşınan bir kadın var. Ama taşırken hikaye, kadının hikayesi değil, Pablo Escobar’ın hükümet de dahil he şeye nasıl hakim olduğunu izliyoruz. Mafya el değiştiriyor bir şekilde, kara para aklama merkezleri el değiştiriyor. Bunu bir adam ve kadın üzerinden yapıyorlar. Dilan Polat bunu görünür kılıyor ama aslında kendi yaşadıklarını anlatmıyor. Belki orada tatmin ediyor kendini” diye belirtti.    ‘Adalet teslim olmadı, tatmin sağlandı’   Erkek egemenliğinin, emek ile hayatını idame edilemeyeceği, aksine kolay yollarla, kara para aklama, fuhuşa sürükleme ya da kendisini teşhir ederek para kazanabileceği mesajını verdiğini dile getiren Aysel, “Sistem, ‘bizimle bu şekilde yaşamını sürdürürsün’ diyor. Onları takip ediyoruz ve ‘bu şekilde para kazananlar var, hayatları çok kolay, bunların yaşadıkları hayatsa bizimki ne?’ deniyor. Ama ceza alma noktasına geldiğinde ise adalete teslim olmuş gibi düşünüyoruz. Oysa böyle bir şey gerçekleşmiş değil. O gidecekse onun yerine başkası gelecek” sözlerini kullandı.    ‘Koma halinde gibi bir toplum’   Uyuşturulmuş bir toplumun tüm dünyada sorun olduğunu, ancak Türkiye’nin durumunda olan ülkelerde daha kritik olduğunu kaydeden Aysel, gerçekte özgürlük halinin, kadınlık halinin ne olduğunun bilinmediğine değindi. Aysel, “Ölmüş olan halimizden de haberimiz yok. Bir koma halinde gibiyiz. Hep aradayız, bu kadınlık haline bakış da böyle. Tansu Çiller’in kadınlık halini konuşamayız gibi geliyor bana” cümlesini kullandı.    ‘Hükümet kadınları eve hapsetmeye çalışıyor’    Kara para aklama faili Engin Polat’ın değil de Dilan Polat’ın daha fazla konuşulmasının nedenini ise Aysel şu sözlerle yorumladı: “Fenomenler, ‘biz bunları yaşıyoruz aslında’ görüntüsünün, Türkiye’deki gerçek kadınlık hali ile ilgisi yok. Yaşamsal konfor anlamında tabi, özgürlükler anlamında ondan daha iyi durumda olanlar vardır mutlaka, özgürlüğünün farkında olan. Ama konforu çok az kadın yaşıyor. Kadın üzerine söz söylemek daha kolay, çünkü orada erkek egemen toplumun da sistemin de kurduğu bir dil var. Hükümet orada kadınları eve hapsetmeye çalışıyor. Ev içi çalışma koşullarını kullanışlı hale getireceğiz diyor. Kadını, çocuk bakan, evde çalışması gereken, sokakta olmadığı bir sistem kurmaya çalışıyor. Eşinin egemenliğinde olan bir sistem kurmaya çalışıyor. Bu, kadına biçilen rolle ilgili. Ama bunun dışında kadınlık hali yok.”   ‘Fenomen kadınlar üzerinden psikolojik tatmin sağlanıyor’   Tutuklamalar ile toplumda bir adalet duygusu oluşturmaya hizmet edilmiş gibi yansıtılmaya çalışıldığına işaret eden Aysel, “Biri zenginlik halini paylaştığında altına hemen ‘kaç kişi senin yaşadığın hayatı yaşıyor?’ diye yazıyorlar. Sistem, ‘bunlar görünürdü, ben onları cezalandırdım’ diyor. Oysa sistem rant üzerine ve bu rantı paylaşmak üzerine kurulu. Bu ranttan çok büyük paylar alan insanlar da erkekler. Ama sistem, ‘onlar yok ama bu kadını cezalandırıyorum’ diyor. Psikolojik bir tatmin sağlıyor toplum nezdinde. Böyle yaşadı ama cezasını da çekti. Oysa el değiştirdi. Orada sadece isimler değişecek, hikaye aynen devam edecek. Figürler erkek olacak yine” sözlerine yer verdi.    ‘Bu kölelikten kurtulmak gerekiyor’   “Makbul kadın” imajının hiçbir şekilde kabul edilmemesi gerektiğini vurgulayan Aysel, son olarak şöyle konuştu: “Sistem durmadan bize şekil olarak, duruş olarak, tavır olarak bir form sunuyor ve bu formun içine girmemizi istiyor. Bu formu kabul etmemek gerekiyor. Bu formu kabul edersen karşılığında mutluluk var diyor. Ama karşısında özgürlüğünün kısıtlandığı bir alan olduğunu görmek gerekiyor. O maddi gücü kazandığında özgür olmuyorsun, başkasının başka türlü bir kölesi oluyorsun. Hem bir erkeğin kölesi, hem de sistemin kölesi oluyorsun. Bu kölelikten kurtulmak gerekiyor.”