Birçok kentte cenazelere yönelik saldırılar protesto edildi 2023-12-07 16:06:36     HABER MERKEZİ - Farklı tarihlerde yaşamını yitirenlerin cenazelerine yönelik saldırılar,  birçok kentte yapılan açıklamalar ile protesto edildi.    Farklı tarihlerde yaşanan çatışmalarda yaşamını yitiren HPG’li ve yurttaşların yaşamını yitirme sırasında ve yitirdikten sonra cenazelerine yönelik  saldırı ve işkence birçok kentte yapılan açıklamalarla protesto etti.    Wan    Wan’da, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEBYA-DER ) binası önünde yapılan açıklamaya, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) il ve ilçe örgütleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il ve ilçe örgütleri, Tevgera Jinên Azad (TJA), Barış Anneleri Meclisi üyeleri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Wan Şubesi, İnsan Hakları Derneği (İHD), Serhat Göç Araştırma Derneği (GÖÇDER), Tarihi Eserleri Koruma Araştırma ve Geliştirme Derneği (ÇEVDER), Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) Şubeler Platformu, Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER), ŞanoWan, Kürt Dili Araştırma Geliştirme ve Kültür Derneği’nin (ARSİSA) yanı sıra birçok yurttaş da destek verdi. Açıklamada çeşitli tarihlerde yaşanan çatışmalarda yaşamını yitirenlerin kutuda cenazeleri verildiği fotoğrafların yer aldığı pankart taşındı. Açıklamayı MEBYA-DER Eşbaşkanı Hanım Kaya yaptı.    ‘Cenazelere yönelik saldırı hak ihlalidir’    Cenazelere yapılan saldırıların “en büyük hak ihlali” olduğunu belirten Hanım, “İnsanları diğer canlılardan farkı, ölülerini tören ve saygıyla gömme uygulamalarında yatmaktadır. Mezarlıkların tarihi, yerleşik insan uygarlıklarının tarihinden bile önceye dayanır. İnsani ve tarihi öneminin ötesinde, evrensel hukuka ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına göre, cenaze ve mezarlıklara yönelik saldırı ve saygısızlık temel bir hak ihlalidir” dedi.   Taybet İnan’ın cenazesi sokakta kaldı: Cemile Çağırga buzdolabında saklandı   Hanım devamında, “7 Eylül 2015’te Cizre’de 10 yaşındaki Cemile Çağırga bir havan mermisi ile öldürüldü ve ancak sekiz gün boyunca bir dondurucuda bekletildikten sonra gömülebildi. Şırnak’ta 3 Ekim 2015’te Hacı Lokman Birlik’in cesedi zırhlı bir aracın arkasında sürüklenmiş, aradan sekiz yıl geçmesine rağmen hiçbir soruşturma yapılmamıştır. Taybet İnan, 19 Aralık 2015’te Silopi sokaklarında öldürüldü ve cesedi ancak yedi gün sonra bulunabildi ve gömüldü. Özellikle korkunç bir olayda, Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un Ankara’daki cenazesi 14 Eylül 2017’de saldırıya uğradı ve aile, kalıntıları başka bir mezarlığa taşımak zorunda kaldı” dedi.   ‘Türkiye toplumsal barışı sağlasın’    “Altını çizdiğimiz olaylar sadece hakikat ve yas hakkına yönelik saldırılar değil, aynı zamanda toplumsal hafızamızda derin izler bırakıyor” diyen Hanım, mezarlıklara saldıranların yakalanmasını istedi. Hanım, “Savaş zamanlarında bile, taraflar tarihsel olarak ölülere saygı duyulmasını sağlamak için düşmanlıkları durdurdular. 21. yüzyılda, buna aykırı olan her şey savunulamaz. Türkiye’de toplumsal barışı sağlamak, yas tutma ve ölüleri onurlandırma haklarına saygı göstermek için acil önlemler alınmalıdır. Tüm bölgesel, ulusal ve uluslararası insan hakları örgütlerini bu adaletsizliklere karşı uyanık olmaya çağırıyoruz” dedi.   Açıklama, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganı, alkış ve zılgıtlarla son buldu.    Şirnex   Şirnex’in Hezex ilçesinde de MEBYA-DER cenazelere dönük işkence ve ihlallere ilişkin açıklama yaptı. HEDEP İlçe Örgütü binası önünde yapılan açıklamaya HEDEP Şirnex Milletvekili Mehmet Zeki İrmez, çok sayıda kurum temsilcileri katıldı. Açıklama esnasında cenazeleri kutu ve torba içinde verilen ailelerin fotoğrafları taşındı.    Açıklama metnini okuyan MEBYA-DER Şirnex Yöneticisi Nuri Salğucak, cenazelere dönük uygulamaların işkenceye dönüştüğünü söyledi. Nuri, “Ölülere ve cenazelere yapılan eziyeti kabul etmiyoruz" diyerek, tüm demokrasi ve barış güçlerini bu eziyete, işkencelere ve saldırılara karşı seslerini yükseltmeye davet etti.   İstanbul    Anadolu Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAYDER), öncülüğünde  Şirinevler Meydanı’nda basın açıklaması için çok sayıda kişi bir araya geldi. Açıklamaya Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Adalet Nöbeti anneleri,  Barış Anneleri, TJA, HEDEP İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz, HEDEP Kadın Meclisi,  Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ( MA-TUHAYDER) Hukuk ve Dayanışma Dernekleri (DAD),  İstanbul Kürt Enstitüsü ve Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM), Enstitü ya Kurdi, HEDEP Gençlik Meclisi ve demokratik kitle örgütü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.  Açıklamada, cenazelerin kutu içerisinde ailelere teslim edilenlerin fotoğrafları taşındı. Açıklamaya saatler kala Şirinevler Meydanı onlarca gözaltı aracı ve polis tarafından ablukaya alındı.   Sloganlarla ablukayı protesto edildi   Açıklama gerçekleştirmek isteyen kitle ANYAKAYDER dernek binasında bir araya geldi. Ardından onlarca kişi açıklama gerçekleştirmek için dışarı çıktı. Polisler tarafından ablukaya alınan kitle sık sık, “Şehit namirin”, “Baskılar bizi yıldıramaz” , “ Siyasi tutsaklar onurumuzdur”, “Gözaltılar, tutuklamalar bizi yıldıramaz” sloganları atarken aynı zamanda kadınlar zılgıt ve alkışlarla polis ablukasını protesto etti.   Gözaltı aracında slogan attılar   Tüm engelle ve polis saldırısına rağmen kitle açıklama yapmak konusunda kararlı olduklarını ve geri adım atmayacaklarını belirtti. Polis saldırısıyla karşı karşıya kalan kitle,  direneceklerini ve ısrarcı olduklarını ifade etti. Polis abluka içerisinde bulunan kitleyi darp ederek ters kelepçe ile gözaltına aldı. Gözaltına alınan kişiler gözaltı araçlarında dahi sloganlarını sürdürdü. İşkence ve ters kelepçe ile en az 46 kişi gözaltına alındı.   Gazeteciler darp edildi   Kitleyi çekmek için meydanda bulunan gazeteciler ise polisler tarafından darp edilerek uzaklaştırıldı.   Gözaltına alınanlardan isimleri öğrenilenler şunlar:    Murat Kalmaz, Turna Kizilkaya, Feryat Saklali, Mehmet Aydemir, Gülsüm Öztürk, Mihriban Aydın, Edanur İbrahimoglu, Faysal Özdeş, Aslan Demir, Mehmet Arınç, Veysel Şirin, İbrahim Uzun, Dilek Demir, Şafi Erol, Rıza Kaplan, Mehmet Şirin, Fatma Yılmaz, Makbule Yılmaz, Sinem Yıldırım, Behiye Dağ, Saadet Aksu, Sipan Çoban, Türkan Acar, Asiye Aslan, Kumri Akgül, Sema Korkmaz, Abdülmelik Esenboğa, Selma Yılmaz, Rojda Yılmaz, Hüseyin Atbaş, Sedat Sönmez, Zeki Orhan, Çiçek Çakal, Pınar Kandal.   Mêrdîn   MEBYA-DER Mêrdîn, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Nisêbîn İlçe Örgütü önünde cenazelere ve mezarlara yönelik gerçekleşen saldırılara ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklama HEDEP, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il ve ilçe örgütleri, Barış Anneleri Meclisi, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri, HEDEP Mêrdîn Milletvekili Kamuran Tanhan ile çok sayıda kişi katıldı. Açıklama metnini MEBYA-DER Mêrdîn Eşbaşkanı Gurbet Tekin okudu.   ‘Cenazeler karton kutularda teslim edildi’   Son yıllarda ölü bedenlere ve cenazelere yönelik şiddetin, kötü muamele ve saldırıların katlanarak arttığına işaret eden Gurbet, “Agit İpek, Yılmaz Uzun, Güler Özbay, Hakan Aslan ve son olarak da Menfiyat Elçiçek vakalarında görüleceği üzere cenazeler yıllarca Adli Tıp’ta bekletildikten sonra, ailelerine insan onuruna yakışmayacak şekillerde karton kutularda, torbalarda veyahut kargo kutularında teslim edildi. Bu vakaların hepsinde cenaze namazları ve taziyeleri kolluk tarafından engellendi, cenaze taşıma araçları verilmedi ve aileler kendi imkanları ile cenazelerini götürmek zorunda kaldı. Bazılarında köy imamları cenaze namazı kıldırmasınlar diye müftülüklerce köyden geri çektirildi veya köylüler cenazeye katılmaması için kolluk tarafından tehdit edildi” şeklinde konuştu.   ‘Devletin ölülere ve cenazelere yönelik şiddeti tekil değil’   Bu örneklerin devletin ölülere ve cenazelere yönelik şiddeti hususunda tekil örnekler olmadığının altını çizen Gurbet, iktidarın şiddet dilinden kaynaklı, hemen hemen her gün mezar tahripleri ve taziye yasakları gibi vakaların yaşandığını ve ölülere yönelik şiddetin normalleştirilmek istendiğine dikkat çekti. Gurbet, “Aynı şiddet sadece cenazeleri değil aynı zamanda cenaze sahiplerini de etkilemektedir. Aileler ölülerini örf, adet ve dini ritüellerine göre gömememekte ve temel haklardan olan eşitlik hakkından faydalanamamaktadır. Bu durum toplum vicdanında geri dönülemez ve derin yaralar açmaktadır” dedi.   ‘Ölülere ve cenazelere yapılan eziyeti kabul etmiyoruz!’   Ölülere yönelik eziyetin tüm toplumsal ilişkileri bozduğunun ve eşitlikçi bir arada yaşam kurma ihtimalini imkânsız hale getirdiğinin altını çizen Gurbet, “Bu eziyetin ne politik ve etik düzeyde ne haklar ve özgürlükler düzeyinde ne de dinsel ve etik gerekçelerle açıklanması, meşrulaştırılması, normalleştirilmesi ve kabul edilmesi mümkündür. Bizler bir kez daha ifade ediyoruz; Ölülere ve cenazelere yapılan eziyeti kabul etmiyoruz! Tüm demokrasi ve barış güçlerini bu eziyete, işkencelere ve saldırılara karşı seslerini yükseltmeye davet ediyoruz” şeklinde konuştu.   Açıklama "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek" sloganları ile son buldu.