AP’de Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için çağrı 2023-12-06 23:48:15   HABER MERKEZİ - AP’de düzenlenen Kürt Konferansı’nın ilk gününde barış ve çözüm için PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü talep edildi.    Avrupa Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC), Avrupa Parlamentosu’nda (AP)  “Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler” başlıklı konferansın 18’incisini düzenledi.     EUTCC’nin Noreçli Başkanı ve Bergen Üniversitesi’nden akademisyen Kariane Westrheim, bu konferansın artık tarihi bir nitelik kazandığını ifade etti. Kariane, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarının ciddi endişelere yol açması gerektiğini belirterek, ayrıca Türkiye cezaevlerinde 20 bin siyasi tutsağın olduğunu hatırlattı.   AP’ye çağrı   Kariane, “Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye ve Başurê Kurdistan’da ses çıkarılmadığı için acımasızca saldırılarını sürdürüyor” dedi. Kürt halkının geniş bir uluslararası desteğe ihtiyacı olduğunu ifade eden Kariane “Güçlerimizi birleştirmeliyiz” diye belirtti. “Kürt lider Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasına ihtiyacımız var” diyerek 10 Ekim’de başlatılan uluslararası kampanyaya dikkat çeken Kariane, PKK kurulduğundan beri Abdullah Öcalan’ın aklında barış olduğunu ve defalarca bunun için girişimlerde bulunduğunu belirtti. Kariane, “Eğer güçlü bir üçüncü taraf müzakereler için öne çıkar ve Türkiye’yi barış için ikna etmeye çalışırsa, barış mümkün olabilir. Belki bir ütopya ama bu umut canlı tutulmalıdır. Avrupa Parlamentosu bu vizyonu desteklemeye ve bu doğrultuda çalışmaya çağırıyorum” ifadelerini kullandı.   ‘PKK listeden çıkarılsın’   Avrupa Yeşil Sol gruptan AP Başkan Yardımcısı Yunanistanlı Dimitrios Papadimoulis, 18 yaşından beri aktif bir yurttaş olduğunu ve sol partilerde görev yaptığını belirterek, “Kürt halkları ve Türk yönetimine olan eleştiriler Avrupa Parlamentosu gündeminde büyük bir yer işgal etmeye devam ediyor. Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi’nde büyük bir önceliği yok. İnsan hakları ve hukuk onlar için bazen siyasi çıkarların altında kalıyor” dedi. Dimitrios, “Biz burada Avrupa Parlamentosu’nda hepimiz sizin mücadelenizi destekliyoruz. İnsan hakları ve toplumsal hakların uygulanmasını talep etmekten asla vazgeçmeyeceğiz” diye kaydetti. Türkiye ile yeni bir diyalog başlatılması ve barıştan bahsetmek gerektiğini belirten Dimitrios, “Bu nedenle PKK’yi terörist örgütler listesinden çıkarmamız gerekiyor” diyerek özellikle İrlanda örneğini vererek siyasi çözüme gidilmesi gerektiğini söyledi. “Kürt meselesi tarihsel olarak da çok derin bir geçmişe sahip ama aynı zamanda bir geleceği de var. Daha büyük bir çabaya bağlı” diyen Dimitros, AP’de son görev döneminin olduğunu, bittiğinde bir vatandaş olarak Kürt halkının hakları için mücadeleye devam edeceğini vurguladı.   ‘Öcalan’ın özgürlüğü hakların özgürlüğüdür’   Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı’ndan Avusturyalı AP Parlamenteri Andreas Schieder, Türkiye’nin ekonomik olarak çok kötü durumda olduğunu ve en yoksul olanların çok daha ağır etkilendiğini belirtti.  Aynı zamanda AP Kürt Dostluk Grubu’nun üyesi olan Andreas, meydana gelen son depremin yarattığı yıkıma dikkat çekerken, yardımların da orantısız olduğunu ve özellikle Rojava’ya yönelik yardımların engellendiğine işaret etti. “Seçimlerden sonra bir değişim gelecek diye umudumuz var. Fakat maalesef bu gerçekleşmedi. Oldukça zor bir durum ortaya çıktı” diyen Andreas, şunları ekledi: “Türkiye’de durum şu anda çok kötü. Öcalan hapiste olduğu sürece hukuk yoktur. Öcalan’a özgürlük sembolik öneme sahiptir, halkların özgürlüğüdür.”   Medya ve muhalefete yönelik baskılar   Açılış konuşmalarından sonra konferansın ilk paneli London School of Economics and Politics’ten Ayça Çubukçu’nun moderatörlüğünde gerçekleşti. EUTCC Genel Sekreteri ve Tennessee Teknoloji Üniversitesi’nden Michael Gunter, “Erdoğan Mayıs 2023’teki seçimleri nasıl kazandı, neden kazandı?” başlıklı bir sunum yaptı. Çevrimiçi bağlanan Michael, Tayyip Erdoğan’ın seçim kampanyasını nasıl yürüttüğüne ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, medya üzerindeki kontrolüne ve muhalefete yönelik baskılara dikkat çekti.   ‘Türkiye’nin geleceği geçmişinde gizli’   Gazeteci İrfan Aktan, Türkiye’deki muhalefetin önemli bir kısmının en az AKP kadar Kürtlerin haklarını reddettiğini belirterek, Kürtler için gri alan olmadığını ifade etti. Türkiye’deki yargıyı “Kafka’nın Davası”na benzeten İrfan, “Suçlamanın nereden geldiği asla bilinmez” dedi. Türkiye toplumunda seçimlerden sonra bir karamsarlık oluştuğunu söyleyen İrfan, halkın kendilerine umut pompalayan muhalefete öfke duyduğunu ifade etti. Türkiye toplumunun umuda dahi öfke duyacak hale geldiğine dikkat çeken İrfan, “Türkiye nereye gidiyor?” sorusuna, “Türkiye’nin geleceği geçmişinde gizli. Tarih tekerrür etmez ama rejimler edebilir” yorumda bulundu. Türkiye’nin kuruluşundan sonra yapılan anayasalar ve katliamlara dikkat çeken İrfan, şu an da 1920’li yılların yaşandığını kaydetti.   ‘Avrupa Türkiye’deki baskıcı rejimin ortağı’   İrfan, davamla şöyle konuştu: “Karanlık bir çağdan bahsediyoruz. Kürtler ve Türkiye’deki demokrasi güçleri AKP’nin yarattığı korkuya karşı büyük bir mücadele verdi. AKP, cemaat bilinci yaratmak için Türklerde yarattığı korku Kürtler.” Türkiye’nin binlerce kilometre ötede Japonya’da bile Kürtlere baskı uyguladığını hatırlatan İrfan, sunumunda Avrupa’nın mülteci korkusu üzerinden yürüttüğü politikaları da eleştirdi. İrfan, “Aslında Avrupa da tıpkı Türkiye’de olduğu gibi 1930’lara doğru gidiyor” diyerek bunun önüne geçmenin tek yolunun Türkiye’nin demokratikleşmesi olduğunun altını çizdi. İrfan, Avrupa’nın barışa yatırım yapmadığını, Türkiye’deki baskıcı rejimin ortağı olduğu da sözlerine ekledi.    ‘Kürtler denge ve denklem dışı bırakılmak isteniyor’   “Seçimlerin ardından Türkiye: Demokrasi Mümkün(değil)” başlıklı sunum yapan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı ve milletvekili Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kürtçenin Kirmanckî lehçesinde katılımcıları selamladı. Çiğdem, bütün toplumsal kesimlere savaşın açıldığı bir dönemden geçildiğini belirterek, “Erdoğancılık” olarak tanımladığı bu dönemde “Benzeri görülmemiş bir kutuplaşma” yaratıldığını söyledi. Çiğdem, seçime gidilen süreci ve seçimler sırasında yaşananları anlattı.  Devletin “çözüm” adı altında yürütülen süreci ortadan kaldırdıktan sonra Kürtlere dair tüm kazanımları ve değerleri yok etmeye başladığını hatırlatan Çiğdem, Türk Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılına girerken Kürtlerin denge ve denklem dışı bırakılmak istendiğine vurgu yaptı.    ‘Vazgeçmeyen bir halk direnişi var’   “Türklük sözleşmesinin” seçimlerle yeniden hayata geçirildiğini ifade eden Çiğdem, “En muhafazakâr en milliyetçi ve en kadın düşmanı bir parlamento bileşimi ile karşı karşıyayız” dedi. Kürt sorununu sebep sonuç ilişkisinden ayırt ederek ve hafızasızlaştırarak Hür Dava Partisi’ne yol açıldığına değinen Çiğdem, seçimlerin Kürt halkı için her zaman bir demokrasi şansı olduğunu ifade etti. “Demokrasiden nefret edenlerin yönettiği ve Ortadoğu’yu etkilediği bir Türkiye gerçekliği ile karşı karşıyayız” diyen Çiğdem, buna karşı vazgeçmeyen bir halk direnişi olduğunu aktararak, “Demokratik bir Türkiye ve demokratik bir anayasa mümkün” diye konuştu.