Tutsak gazeteciler için açıklama 2023-12-04 11:25:13   İSTANBUL / ANKARA – Tutsak gazeteciler Dicle Müftüoğlu, Abdurrahman Gök ve Sedat Yılmaz için yapılan açıklamada, “İlk duruşmada gazeteci arkadaşlarımızın tahliyesini talep ediyoruz” denildi.   Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklu bulunan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu ile MA editörleri Sedat Yılmaz ve Abdurrahman Gök'ün yargılandığı davaların duruşmaları yarın başlıyor. MA Editörü Abdurrahman Gök'ün 2'nci duruşması, 5 Aralık'ta Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek, Dicle’nin ilk duruşması 7 Aralık'ta Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Sedat’ın ise ilk duruşması, 14 Aralık’ta Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.   DFG, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MGK) ve DİSK Basın İş, gazetecilerin davalarına dair bugün gazetecilerin ve siyasi partilerin katılımıyla Amed, Ankara ve İstanbul'da ortak açıklama yapılarak duruşmaya katılım çağrısı ve tahliye talebi yenilendi.   İstanbul    Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK-Basın İş) öncülüğünde, tutsak DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ile MA editörleri Sedat Yılmaz ve Abdurrahman Gök için Beyoğlu’nda bulunan DİSK-Basın İş binasında basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya, DFG Eşbaşkanı Serdar Altan, DİSK-Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Etkin Haber Ajansı (ETHA), Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) yanı sıra çok sayıda özgür basın emekçisi, emek ve meslek örgütleri ile özgür basın emekçisi katıldı. Tutsak gazetecilerin fotoğraflarının taşındığı toplantıda, “Özgür Basın Susturulamaz” pankartı açılarak, “Özgür Basın susturulamaz”, “Hakikatin kalemi kırılamaz”, “ Gerçekler karanlıkta kalmayacak”, “Gazetecileri serbest bırakın”, “Gerçeklerden taviz vermeyeceğiz”, “Gurbetelli’nin kırılmayan kalemiyiz” dövizleri taşındı.   ‘Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın!’   Basın metnini ise MA Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever okudu. Metnin ardından söz alan DFG Eşbaşkanı Serdar Altan, özgür basın emekçilerinin yaptıkları haberlerin gerçeği yansıtması nedeniyle yargılandığını söyledi. Serdar, “Özellikle gazetecilik anlamında gerçekleri yansıtan gazeteciler bu şekilde bir muameleye maruz kalıyor. Bu da bizler aşçısında çok korkunç bir şey. Arkadaşlarımızın bu durumuna dikkat çekmek için çabalıyoruz. İlk kez hakim karşısına çıkacaklar. Aylardır cezaevindenler. Bu anlamda arkadaşlarımızın yanında olmamız gerekiyor. Arkadaşlarımızın  bir an önce serbest bırakılması gerekiyor. Bir kez daha söylüyoruz, gazetecilik suç değil. Arkadaşlarımız suç işlemedi. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın” sözleriyle seslendi.   Dayanışma çağrısı   DİSK-Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren de, “Gazetecilere baskı hiçbir zaman bitmedi. İddianameleri hukuki değildir. ‘Böyle gazetecilik yaparsanız başınıza bu gelir’ diyorlar. Kemal Kurkut’un görüntülerini yansıttığı için şu an Abdurrahman Gök cezaevinde. Engellenmek istenen gazetecilik budur işte. Dayanışma ile hakikati daha da çok anlatarak bu karanlıktan kurtulunabilir. Herkesi dayanışmaya çağırıyoruz” ifadeleriyle herkesi dayanışama göstermeye ve gazetecilere sahip çıkmaya çağırdı.   Özgür Ülke’den bu yana bitmeyen saldırılar!   Daha sonra söz alan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Sekreteri Banu Tuna ise Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının 29’uncu yıl dönümünde dün açıklama yaptıklarını belirterek, “Yıllar önce Özgür Ülke’nin bertaraf edilmesinin istenmesi, bugün de aynı akıl şu anda gazetecilere yönelik baskılarıyla devam ediyor. Aynı akıl şu anda bitmek bilmeyen baskının bir devamıdır. Arkadaşlarımız aylardır cezaevinde. Gazetecilik faaliyetleri dışında yaptıkları hiçbir şey yok. Altını çizmek istediğimiz tek bir şey var, o da dayanışmadır. Gerçeği görmek isteyen herkesi dayanışmaya çağırıyoruz” vurgusunu yaptı.   ‘Arkadaşlarımın yanındayız’   Kürt basını üzerindeki baskıların yıllardır sürdüğünün altını çizen Etkin Haber Ajansı (ETHA) Editörü Nadiye Gürbüz de, “Gazeteciler Kürt halkına, kadınlara, gençlere yapılanları dile getirildiğinde iktidar bunu baskılamak istiyor, karşı çıkıyor. Yapılanları dile getirdiğimiz için baskılanıyoruz. Bizler mücadele ile bunu başarabiliriz. Bu mücadeleyi büyüterek arkadaşlarımızın yanındayız” ifadelerini kullandı.   Halkın haber alma hakkına sahip çıkma çağrısı   Son olarak söz alan yazar ve gazeteci Ayşe Düzkan da, Kürt gazetecilerin gerçeği yazdıkları için baskılara maruz kaldıklarını söyleyerek, “Gazetecilerin gerçek çizgisi haberdir, halktır, gerçeklerdir. Halkın haber alma hakkı gasp edilemez. Gerçekleri gün yüzüne çıkardığı için şu an bedelini ödüyorlar. Her arkadaşın iddianamesinde sadece gazetecilik faaliyetleri var. Teşhir ettikleri ve haber yaptıkları için şu an yargılanıyorlar. Sadece arkadaşlarımıza sahip çıkmıyoruz, halkın haber alma hakkına da sahip çıkıyoruz” mesajı verdi.   Ankara    ‘Ödül alan gazeteciler tutsak’   Ankara'da Sincan Cezaevi Kampüsü önünde yapılan açıklamada, “Özgür basın susturulamaz” sloganları eşliğinde yapılan basın açıklamasında, ödüle layık görülen gazetecilerin cezaevinde tutsak edildiği ve basın üzerindeki sansürün iktidar tarafından yoğunlaştırıldığına dikkat çekildi. Açıklamanın ardından söz alan gazeteci yazar Hüseyin Aykol, son bir yılda gazeteci tutuklanmalarının yoğunlaştığını kaydetti. Hüseyin, “Son bir yılda gazeteci tutuklama çok yoğunlaştı. Neredeyse 30-35 arkadaşımız bir yıldır içeride. Arkadaşlarımızın özgürlüklerinden mahrum edilmeleri çok önemli. Çünkü biz kendimiz için bir şey istemiyoruz. Yaptığımız sadece habercilik, halkın haber alma hakkını karşılıyoruz. Arkadaşlarımız aylarca içeride kalıyor ama ilk duruşma günü salıveriliyorlar, neden? Zaten kendileri gazetecidir gazetecilik yaptıkları da mahkemede belli oluyor. Bu nedenle biz arkadaşlarımızın yine ilk duruşmada tahliyelerini talep ediyoruz ve umuyoruz” diye konuştu.   ‘Sözde dezenformasyon yasaları defolup gidecek’   Ardından söz alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) İl Başkanı Fırat Çoban, “Bu ülkede basın tarihi aynı zamanda katliamların, tutsaklığın, baskının tarihi. Memlekette ne yazık ki pek bir şey değişmiyor ancak gittikçe ağırlaşan bir baskı ortamı var. Yalnızca gazeteci dostlarımızın çalışma koşullarına bakmak bu saray rejiminin yurttaş ile kurduğu ilişkiyi anlamaya yetiyor. Bunun farklı boyutlarını gösteriyor. Arkadaşlarımız gazetecilikten başka bir şey yapmadılar, yalnızca hakikat düşmanı bir iktidarın karşısında hakikati yurttaşlarla buluşturmaya çalıştılar. Biz gazetecilik faaliyetinin sonuna kadar yanında olmaya çalışacağız. Bu istibdat rejimi, bu baskı rejimi böyle devam etmeyecek. O çıkardıkları hukuka anayasaya aykırı sözde dezenformasyon özde sansür yasası da bu memleketten defolup gidecek” sözlerini kullandı.     Yapılan konuşmaların ardından duruşmaya katılım çağrısı yenilenerek açıklama sona erdi.