Barış Nöbeti’nin gündemi tecrit: Tutsakların taleplerine kulak verin! 2023-12-01 14:58:47     ANKARA / WAN - “Toplumsal barış için tecrit kaldırılsın, hapishanelerdeki hak ihlalleri son bulsun” başlığıyla “Barış Nöbetini” tutan hak örgütleri, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecridin kaldırılması çağrısında bulunarak, açlık grevine giren tutsakların taleplerinin kulak verilmesi gerektiğini belirtti.   İnsan Hakları Derneği (İHD),  her ayın ilk Cuma gününde gerçekleştirdikleri 'Barış Nöbeti’ni ile bu hafta, cezaevlerinde başlayan açlık grevi ve tecride dikkat çekti.     Ankara    İHD Ankara Şube binasında yapılan açıklamada, “Toplumsal barış için tecrit kaldırılsın, hapishanelerdeki hak ihlalleri son bulsun” pankartı açıldı. Açıklamaya Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Ankara İl Örgütü, ve bir çok kişi katıldı. Açıklamayı İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Ömer Faruk Yazmacı okudu.   ‘Kürt sorunu yıllardır çözümsüz bırakılıyor’   Türkiye cezaevlerinde meydana gelen hak ihlallerinin neredeyse cumhuriyet tarihi ile yaşıt olduğunu belirten Ömer Faruk, ihlallerin giderilmesi konusunda bugüne kadar iktidara gelen hiçbir hükümetin kalıcı politikalar geliştirilmesi, sorunun daha da derinleşmesine neden olduğunu belirtti. Ömer Faruk, “Derneğimiz, 12 Eylül askeri darbesinden sonra Türkiye hapishanelerinde meydana gelen işkence ve kötü muamele uygulamaları ile yaşam hakkı ihlallerinin sona erdirilmesi amacıyla bir araya gelen mahpus yakınları, aydınlar, hak savunucuları ve hukukçular tarafından kurulmuştur. 37 yıllık tecrübemizle söyleyebiliriz ki Türkiye hapishanelerinde meydana gelen ihlallerin en önemli nedeni devletin iç barışını sağlamak konusundaki isteksiz davranışlarından kaynaklanmaktadır. Özellikle Kürt meselesinin uzun yıllardır çözümsüz bırakılması, devletin aşırı güvenlikçi politikalarda ısrarcı olması, hak ve özgürlükler konusunda mücadele eden kişi ve kurumların illegalize edilmesi Türkiye hapishanelerinde tutulan mahpus sayısının ve yaşanan ihlallerin her geçen gün artmasına neden olmaktadır. Türkiye hapishaneleri, birçok sorunun sürekli hale geldiği ve mahpus yaşamını tehdit eden uygulamalar ile birer ‘insan hakları ihlal merkezlerine’ dönüşmüştür” dedi.    ‘İmralı’daki tecridin kaldırılması için herhangi bir adım atılmadı’   İmralı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile aynı cezaevinde kalan Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’a yönelik uzun zamandır, dış dünyadan izole etme, avukat ve aile görüş yasağı, telefon ve mektup ile iletişim hakkının engellenmesi içeren mutlak tecridin geldiği aşamayı gösterdiğine dikkat çeken Ömer Faruk, “33 aydır aile ve avukatlarının görüş için yapmış olduğu başvurular kabul edilmiyor. Bu mutlak tecrit, devletin uymakla yükümlü olduğu hem kendi iç hukuk mekanizmasına hem de uymakla yükümlü olduğu uluslararası sözleşmelere aykırıdır. İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki tecrit ve diğer hak ihlalleri ile ilgili Avrupa İşkencenin Önleme Komitesi’nin (CPT) birçok kez tespitleri ve tavsiye kararları olmasına rağmen yetkili makamlar tarafından tecridin kaldırılmasına dair herhangi bir adım da atılmamıştır” diye belirtti.   Cezaevlerinde başlayan açlık grevi   Derneklerinin İmralı Cezaevi’nde bağımsız bir heyetin gönderilmesi için başvuruda bulunduklarını anımsatan Ömer Faruk, yetkililer tarafından başvurularına herhangi bir dönüşün yapılmadığını dile getirdi. Ömer Faruk, “ Türkiye hapishanelerinde uygulanan tecrit ve izolasyon uygulamalarının kaldırılması talebi ile hak ihlallerine karşı mahpuslar tarafından birçok kez açlık grevi eylemleri gerçekleştirilmiştir. 27 Kasım 2020 tarihinde tecrit ve izolasyon uygulamalarına karşı Türkiye hapishanelerinde başlayan süresiz dönüşümlü açlık grevleri 290. gününde bitirilmiş; 2021 yılı içerisinde de mahpuslar tarafından ceza infaz sistemindeki sorunlara tepki olarak yeniden açlık grevi eylemleri başlatılmıştır. Son olarak 27 Kasım 2023 tarihinde İmralı Hapishanesinde devam eden tecrit uygulamalarının son bulması ve Kürt sorununa demokratik çözüm talebiyle birçok mahpus tarafından dönüşümlü açlık grevi eylemleri başlatılmıştır. Geçmişte birçok kez denenen ve mahpusların yaşamlarını yitirmelerine neden olan açlık grevleri konusunda mahpusların taleplerinin devlet ve iktidar yetkilileri tarafından dikkate alınarak; başta İmralı hapishanesinde devam eden tecrit uygulamalarına derhal son verilmeli, aile ve avukatlarının görüş talepleri acilen kabul edilmelidir” sözlerini kullandı.    ‘Gerekli adımların hemen atılması gerekiyor’   Açıklamanın ardından ÖHD avukatlarından Ebru Akel söz aldı. Bu zamana kadar İHD ile birlikte tecridin kaldırılması için çok sayıda çalışma gerçekleştirdiklerini ve çalışmalarının devam edeceğini belirten Ebru, “Gelinen aşamada ortaya çıkan sonuç tecridin mutlak iletişimsizlik haline döndüğü, daha fazla ağırlaştığı hem iç hukuktaki mekanizmaların hemde uluslararası mekanizmaların bu şekilde işlevlerinin yerine getirilmediği bir boyuta geldi. Açlık grevi de bu durumun bir sonucu. Açlık grevinde bulunan mahpusların yaşam haklarının korunması ve tecridin kaldırılması için son derecede yasal olan taleplerinin karşılanması gerekiyor. Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumları bir an önce gerekli adımların atılması gerekiyor” dedi.    ‘Sayın Öcalan’ın oynadığı rolün farkındayız’   Ardından söz alan Avukat Özgür Erol ise şu ifadeleri kullandı: “Tecrit gerçekliğinin Türkiye’de sembolize edildiği temel cezaevi kuşkusuz İmralı cezaevi. İmralı hapishanesinden başlayarak, Türkiye’deki tüm hapishanelere siyasi mahpuslara yayılan bir uygulama, bir mimari ve bir sistem söz konusu. Bununla da yetinmeyip zamanla bütün topluma yayılan bir yönetim biçimi haline geldi. Kuşkusuz bunu en yoğun olarak görülen İmralı’daki tecrit yerini mutlak bir iletişimsizlik haline gelmiş durumda. Nisan 2021’den bu yana hiçbir haber alınabilmiş değil, herhangi bir sesin, görüntünün dışarı çıkmasına yada içeri girmesine izin verilmiyor. Bu sadece Türkiye’de değil, Türkiye’nin sınırlarında eşi benzeri olmayan bir örnek. Bu tecrit uygulamasını İmralı hapishanesinde Sayın Öcalan şahsında geliştirildiğini biliyoruz, Sayın Öcalan şahsında geliştirilen bu tecridin esasen Kürt sorunun tecrit sistemiyle bağlantılı olduğunu biliyoruz. Bunun Sayın Öcalan’ın daha önce oynadığı ve bundan sonra oynayacağı rolle ilgili yakından bağlantılı. Cezaevlerinde başlayan açlık grevlerinin İmralı cezaevinde ve Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne dönük taleple ortaya çıkmasının Kürt sorunun çözümüne dair yakından bir talebi var.”   Wan    İHD Van Şubesi ise, "Barış Nöbeti" kapsamında “Toplumsal barış için tecridi kaldırın, hapishanelerdeki hak ihlalleri son bulsun” başlığıyla şube binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Wan Milletvekili Zülküf Uçar, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), KESK Wan Şubeler Platformu üyeleri ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) katıldı.   ‘Tüm toplumun sahiplenmesi gerek’   HEDEP’li Zülküf Uçar, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekerek, buna karşı cezaevlerinde açlık grevlerinin başladığına işaret etti. Tecridin 30 aydan fazladır mutlak bir şekilde sürdürüldüğünü belirten Zülküf, “Bu tecrit Kürt halkı başta olmak üzere tüm halklar üzerinde uygulanmakta. Bu sadece İmralı’da olarak algılanmamalı. Cezaevlerindeki arkadaşlarında bu kapsamda Sayın Öcalan üzerindeki tecridin son bulması ve Kürt sorununun çözülmesi için açlık grevleri başlatmış durumda. Dolayısıyla bu eylemin buna adanması ise çok kıymetlidir. Tecridi yargının üzerine de götürmek istiyorlar. Dolayısıyla buradaki mücadele kıymetli bir mücadeledir. Sadece sizlerin değil bütün toplumun sahiplenmesi gereken bir süreçtir” dedi.   ‘Açlık grevlerinden dolayı kuşkuluyuz’   İHD Wan Şube Başkanı Fırat Durmaz ise dış dünyayla ilişkinin kesilmesi üzerine kurulmuş olan tecridin insanlım suçu olduğunu ifade ederek, hukuksuzluk ve adaletsizlik olduğunun altını çizdi. Tecridin kabul edilebilir bir yanı olmadığını söyleyen Fırat, “Cezaevleri artık bir ıslah yeri olmaktan çıkmıştır. Tamamıyla işkencehaneye dönmüştür. Bu sebeple ihlallerin bu kadar arttığı ve çeşitlendiği bu dönemde bizim bu mücadelemizin daha da büyüyerek devam etmesi çok kıymetlidir. Cezaevlerinde çok çeşitli ihlaller görüyoruz ki artık cezaevlerinde infaz yakmalar, kurulların vermiş olduğu hukuki olmayan kararlar, kendini hukukun üstünde görme çabaları ve bunun üzerinde 6 aydır bir, 3 ayda bir uzatılan infaz yakma kararları ve özellik politik mahkumlar üzerinde uygulanan tecrit söz konusu.  Umuyoruz ki yakın bir süreçte gerçek bir hukuk devletine ve mekanizmasına sahip ülkede bu sorunların tamamını çözülmüş olması dileğiyle bugün buradayız. Mücadelemizde kararlıyız. Cezaevlerinde başlatılan dönüşümlü açlık grevlerinden dolayı da çok ciddi kuşkuluyuz. Mevcut otoritenin ve hükümetin bu noktada hızlı bir şekilde realite gösterip mahkumların taleplerini hızlı bir şekilde değerlendirmesi gerektiğini önemli buluyoruz. Bu konuda da gerekli çalışmalarımızı, mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz” şeklinde konuştu.   Eylem, yapılan ziyaretlerin ardından son buldu.