‘Şiddetsiz bir hayat mümkün’ 2023-11-24 09:05:02     Habibe Eren    BURSA - Şiddetsiz bir hayatın mümkün olduğunu vurgulayan Koza Kadın Derneği üyesi Nursel Demir, “Biz kadınlar barışı da yaşamı da örüyoruz. Bütün o yaşamların filizleri bizim ellerimizde yükseliyor. Biz kadınlar üretenleriz, bu nedenle de kadınların bir araya gelmesini istiyorum” derken dernek başkanı Necla Türemen de “Kendimizi savunacak şekilde donatmaya çalışıyoruz” diyerek kadın mücadelesinin önemine dikkat çekti.   Kadınlar bu yıl da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü'nü hem özel hem de kamusal alanda şiddet, taciz, tecavüz ve eşitsizliğe karşı mücadele ile karşılıyor. Bursa’da 2012 yılında kurulan Koza Kadın Derneği de kadınların mücadele ettiği alanlardan biri. Şiddete uğrayan kadınlara yönelik hukuki, psikolojik yardımların yanı sıra şiddete maruz kalan kadınların istihdamı ile ilgili tüm sorunlarının çözümü için destek veren dernek, 25 Kasım yaklaşırken bir dizi eylem ve etkinlik ile kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çekiyor.   25 Kasım vesilesiyle dernek başkanı Necla Türemen ve dernek üyesi Nursel Demir, derneğin faaliyetleri ve 25 Kasım kapsamında gerçekleştirdikleri etkinliklere dair konuştu.     ‘Şiddetsiz hayat mümkün’   Toplumun ataerkil olması nedeniyle kadınlık- erkeklik ve ya cinsiyet rollerinin doğduğumuz andan itibaren yüklendiğine dikkat çeken Nursel, “O doğruların aslında doğru olmadığını alternatif yaşamların da olabildiğini süreç içerisinde görürsek yönümüzü o tarafa döndürebiliyoruz. Koza Kadın Derneği de böyle bir dernek. Burada toplanan kadınlar şiddetsiz bir hayatın olabileceğini görüp bunun için, hem kendilerinin hem de başka kadınların güçlenmesi için çaba harcayan kadınlardan oluşuyor” dedi.   ‘Toplumdaki şiddet algısına değinmek gerekiyor’   Öncelikli olarak toplumdaki şiddet algısına değinilmesi gerektiğini söyleyen Nursel, “Daha önce fiziksel, cinsel, ekonomik şiddeti duyuyorduk sonrasında buna flört şiddeti, dijital şiddet, ısrarlı takip gibi şiddet gibi şiddet biçimleri eklendi. Bunların hepsi kocaman bir başlık. Şiddet konusunda, algımızı sorgulayıp bunun üzerinden şiddeti tanımlamamız gerekiyor. Mesela, fiziksel şiddeti toplum yeterince tanıyor ancak psikolojik şiddeti tanımıyoruz. Bunun üzerine çalışma yapmamız gerekiyor. Bütün bunlar da kadınların bir araya gelerek üstesinden gelebileceği konular. Ne kadar çok akıl ve fikir bilgi bir araya gelirse o kadar zenginleşir. Bizim derneği kurmamızdaki en önemli amaçlarımızdan birisi, hem kendi içimizdeki ataerkiyi saf dışı bırakmak hem de buradan yola çıkıp başka kadınlarla ve dezavatantajlı gruplarla bir araya gelmek” ifadelerini kullandı.   ‘İstismar kavramı realiteyi karşılamıyor’   Şiddet tanımlamasının yanı sıra istismar kavramına da değinen Nursel şöyle konuştu: “Çocuk istismarı ifadesini doğru bulmuyoruz çünkü tam anlamıyla realiteyi tanımlamıyor. Bu eylemin karşılığı tecavüzdür. Tecavüzü doğru tanımlamak gerekiyor çünkü istismar çok geniş bir başlık. Bunu vurgulamayı çok istiyoruz ve her yerde bahsediyoruz. Tecavüzü tecavüz olarak telaffuz etmek gerekiyor çünkü bunu yaşayan zaten tüm çıplaklığı ve acısıyla yaşıyor.”   Proje ve etkinlikleri   Dernek olarak, Kadın Dostu Kentler Projesi, Kreş Kampanyası, bilinç yükseltme atölyeleri ve kitap çalışmaları ile değişik gruptan kadınlarla bir araya geldiklerini kaydeden Nursel, “Yaptıklarımızın arasında asıl önemlisi de Bursa’daki kadın platformları ve dernekleri ile bir araya gelmek. Bulabildiğimiz her fırsatta bir araya gelip tartışmalar yürütüyoruz. Kendi içimizde de, kadının görünmeyen emeği, şiddet, vs. gibi konularda atölyeler gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.     ‘Nasıl hitap ettiğiniz çok önemli’   Kadınlarla bir araya gelme ve dayanışmanın bir sinerji ortaya çıkarttığına değinen Nursel, sözlerine şöyle devam etti: “Bir de nasıl hitap ediyorsunuz bu çok önemli. Eğitim düzeyine, yaşam biçimine bakmadan amasız fakatsız koşulsuz bir iletişim ağı oluşturmak gerekiyor. Yani ‘ben her şeyi biliyorum’ diye yola çıktığınızda size uygulanan o şiddeti yeniden üretmiş olursunuz tam tersi yargılamamak lazım. Bu bir araya gelişlerde kadınların kendini ifade edememe sorunun da üzerine gitmiş oluyorsunuz. Kadınlar yapabiliyorum demeye başlıyor. Örneğin, geçtiğimiz gün travmayı kadınca yeniden yazmak adıyla bir atölye yaptık oradan çok güzel 16 öykü çıkardık, bunu el birliği ile yaptık. Bu atölyede, ne kadar ortak sorunlar yaşadığımızı ve yalnız olmadığımızı gördük. Kendimizi yazarak sağalttığımız bir atölye oldu bu da çok yapıcı bir şeydi.”   ‘Sokaklara dökülmemiz gerekiyor’   Dijital bir dünyada yaşadığımızı ve bu nedenle dijital alanların kadınlar tarafından daha fazla kullanılması gerektiğine işaret eden Nursel, “Kısa filmlerle, podcast ile kendimize ait bir kanalımız, radyomuz yayın organımız olabilir; dijital alanları daha sık kullanmalıyız. Görünürlüğün artması belki de bizi daha kolay yaklaştıracak hedefimize. Hepimiz çok endişeliyiz bu endişeli gidişi, pozitif sonuçlar alacağımız bir noktaya evriltmek gerekiyor. Tüm bunların yanı sıra kapı kapı, ev ev, mahalle mahalle gezerek; hem yerel yönetimlerle hem kent konseyleri hem de derneklerle olabildiğince fazla etkinlikle ortaya çıkıp sokaklara dökülmemiz gerekiyor” dedi.   ‘Barışı da yaşamı da örüyoruz’   “Kadın kadının yurdudur şiddetsiz bir hayat en doğal haktır” diyen Nursel sözlerini şöyle sonlandırdı: “Biz kadınlar barışı da yaşamı da örüyoruz. Bütün o yaşamların filizleri bizim ellerimizde yükseliyor. Biz kadınlar üretenleriz, bu nedenle de kadınların bir araya gelmesini istiyorum bütün kadınları 25 Kasım’da Fomara Meydanı’na davet ediyorum.”   ‘Kendimizi savunacak şekilde donatmaya çalışıyoruz’ Dernek Başkanı Necla Türemen de dernek olarak güçlendirici eğitimler aldıklarını bundan sonra ise özsavunma ile ilgili eğitimleri olacaklarını söyledi. “Şiddet karşısında, kendimizi savunacak şekilde donatmaya çalışıyoruz” diyen Necla, “ Daha önceki yıllara göre biraz daha görünür oldu baroya başvuranlar bize başvuranlar oluyor ama 3 milyonluk bir şehir için başvurular çok yeterli değil” diye ekledi.   ‘Göçmen kadınlar daha fazla sorun yaşıyor’   Özellikle göçmen kadınların daha fazla sorun yaşadığına dikkat çeken Necla, “Mesela bir Suriyeli ve Afgan bir kadın sığınakta barınamıyor. Onlar çifte ayrımcılığa uğruyor. Belediyelerle ilişkilerimiz yok, gidiyoruz çok sıcak karşılıyorlar ama çalışmaya başlayınca bir iki ay sonra ‘dışarıdan destek alamıyoruz denilerek’ geri çevriliyoruz. ŞÖNİM de bize bilgi vermiyor. Biz de başka yollardan bilgi alıyoruz, bazı şeyleri kendimiz takip ediyoruz” diye konuştu.   ‘Barışı örüyoruz’ eylemi   25 Kasım’a bileşeni oldukları Bursa Kadın Platformu ile hazırlandıklarına dikkat çeken Necla, yürüyüş öncesi dernek olarak, “Barışı Örüyoruz” şiarıyla Orhangazi Parkı’nda gerçekleştirecekleri etkinlik sonrası 25 Kasım eylemine katılacaklarını kaydetti.